28 Haziran'03
Sayı: 25 (115)


  Kızıl Bayrak'tan
  Temel demokratik hak ve özgürlükler için mücadeleyi yükseltelim!
  İnsanca yaşamaya yeten asgari ücret için mücadeleye!
  Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi!" talebini yükseltelim!
  Özelleştirme yağma ve talandır!
  Yolsuzluk boydan aşıyor, komisyon ancak diz boyuna ulaşmış!..
  Af isteyenler terörle susturulmaya çalışılıyor
  Diyanete değil, eğitime ve sağlığa kadro!
  Krizin faturasını kapitalistler ödesin!
  İşçi ve emekçi eylemlerinden...
  Geçmişe sırtını dönenlerin geleceği yoktur!..
  Devlet güdümlü Sivas katliamının 10. yılı...
  Türkiye ABD askeri işgaline açıldı...
  Selanik zirvesi: Yeni saldırı kararları
  Almanya: Metal işçilerinin grevi kararlılıkla sürüyor
  Direniş, ABD'nin Irak hesaplarını boşa çıkarıyor!
  Hiçbir yere çıkmayan yol
  Avrupa'da sosyal hak gasplarına karşı mücadele sertleşiyor!
  Amerika-Taliban işbirliği yeniden başlıyor
  Kanımızı emmelerine artık izin vermeyeceğiz!
  Ücretli köleliğe ve kölelik yasasına hayır!
  Ellere var...
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Yolsuzluklar sistemdeki çürümenin yansımasıdır

Yolsuzluk boydan aşıyor, komisyon ancak diz boyuna ulaşmış!..

1 milyar dolar için emperyalistlerin önünde bin takla atan sermaye iktidarı katında, yolsuzluklara ayrılan pay için onlarca milyar dolar telaffuz ediliyor. Üstelik bu konuşulan miktarlar, TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu Başkanı Ateş, “ticari sır engeli nedeniyle yolsuzlukların ancak yüzde 50’sine ulaşılabilmiş” dediğine göre, gerçek rakamların olsa olsa yarısına denk düşmekte.

Son günlerde basına yansıyanlardan birkaç kalem yolsuzluk hesabı bile gerçek rakamlar hakkında fikir vermeye yetecektir:

- Doğalgazdaki ve doğalgaza dayalı elektrik santrallarındaki “al ya da öde” garantisi yüzünden, baraj sularının boşa akıtılarak hidroelektrik santral kapasitesinin yüzde 65’inin kullanılamaması nedeniyle oluşan zarar, yılda 3.5-4 milyar dolar,

- “Al ya da öde” anlaşmalarındaki cezaya girmesi muhtemel talep fazlası gazın ceza bedeli 2010’da 1.86 milyar dolar (önlem alınmazsa 2020’de 3.75 milyar dolar olacak).

- Doğalgaz ithalatında Turusgaz’a 1998-2002 arasında yapılan fazla ödeme: 368 milyon dolar (Petrol Mühendisleri Odası Bşk. Necdet Pamir’in hesabıyla önümüzdeki 15 yılda 35 milyar doları aşacak)

- Elektrik alım garantilerinin ‘haddi layık’-’emsal değer’ini aşan kısmının Hazine üzerindeki yükü 18.7 milyar dolar

- İmtiyazlı şirket sözleşmelerinin yükü: 195 milyon dolar

- DSİ’de inşaatı devam eden tesislerde yüzde 50’yi aşan (normalde yüzde 30-50 arasında olması gerekirken, kimisinde yüzde 1000’e kadar yükseliyor) keşif artışlarının tutarı: 4.5 milyar dolar.

- Çeşitli ülkelerle gerçekleştirilen Karma Ekonomik Komisyon anlaşmaları çerçevesinde ikili anlaşmalarla yapılan Hidro Elektrik Santralleri: 10 milyar dolar.

Komisyonun, “ulaşabildiği” %50’ye, hiç kuşku yok ki, özelleştirme adı altında peşkeş çekilen KİT’lerin malvarlığı bulunmuyor. Çünkü bugünkü hükümet ve meclis de özelleştirme konusunda aynı yoldan yürümekte, aynı yolsuzlukları yapmakta ve yaptırmaktadır. Kalan sınırlı sayıdaki KİT’i elden çıkarmak, sağlık ve eğitim gibi kamu hizmet sektörlerini tümüyle sermayenin insafına ve yağmasına açmak, bu hükümetin adeta varlık nedeni gördüğü bir uygulama durumunda.

Oysa özelleştirmeler yıllardan beridir en büyük yolsuzlukların döndüğü uygulamalar oldu. Sadece, yurtçapına yayılmış üniteleri, paha biçilmez değerdeki arazileri vb. ile devasa işletmelerin yok pahasına elden çıkarılması değil, yanısıra, yapılan sözleşmeler gereği bu sözde satışlar sonrasında da devlet kasasından soygunun süregittiği biliniyor. En yakın örnek, el koyma sürecinde ÇEAŞ’ta görüldü. Hükümet partisiyle ve bazı sermaye gruplarıyla yaşadığı çatışmalar nedeniyle Uzanlar’ın vurgununa şimdilik güya dur dendi. Ancak özelleştirilmiş bulunan hemen tüm kuruluşlar için benzer yolsuzluklar sürmekte.

Komisyonlar kurulur-bozulur,
yolsuzluklar sistemi tıkır tıkır işler!

Bir yandan Meclis’te Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu’nun çalışmaları -ve hükümetin yolsuzlukların üzerine gidiyoruz şovu- sürerken, diğer yandan da mahkemelerde 2. Beyaz Enerji davası görülüyordu. Benzer tüm dava sonuçları üzerinden tahmin edileceği gibi, bu dava da aklamayla sonuçlandı. Kimi gazetelerin “Beyaz Enerji ak pak” başlığıyla geçtiği haberlere göre; sanıklardan 10’u beraat ettirilirken, diğer beş sanığa verilen hapis cezaları önce paraya çevrilmiş, sonra da ertelenmişti. Yolsuzluk sanıklarının ertelenen para cezaları ise yalnızca 1 milyar 50 milyon liraydı.

Bu gelişme karşısında Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu’nundan tık çıkmadı. Nasıl çıksın? Yarın, ola ki birilerini “divan”a gönderecek olurlarsa, mahkemeler onlar için de aynı aklama-paklama işlevi görmeliydi. Tıpkı, dün Tayyip Erdoğan için bu işlevi gördüğü gibi. Ve daha daha sonrasında, bir sonraki hükümet döneminde oluşturulacak komisyonların açığa çıkaracağı bugünün yolsuzluk icraatlarında tekrar tekrar göreceği gibi.

Ordu da “ticari sır” perdesi çekti

TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu, Hava Kuvvetleri Komutanlığı için 1.5 milyar dolarlık Havadan Erken İhbar ve Kontrol Uçağı (AWACS) alımına ilişkin anlaşmayla ilgili iddialar nedeniyle Savunma Sanayi Müsteşarlığı’ndan (SSM) gizli bir yazıyla bilgi istedi. SS Müsteşarı Dursun Ali Ercan’ın yanıtı, “ticari sırdır, bilgi veremeyiz” oldu.

Ege’de Yunan hava sahasını gözlemek için kullanılacak uçakların alımına ilişkin iddialar şöyle:

- Ağustos 2002’de imzalanan 1 milyar 85 milyon dolarlık anlaşma yürürlüğe sokulana kadar yaşanan gecikme nedeniyle, dolar üzerinden yapılan artışla bedel 1.5 milyar doların üzerine çıktı.

- Teminat mektubunda Türkiye’nin çıkarları korunmadı.

- Şirket, şartnamede yer alan teknoloji transferi konusunda kısıtlamalar ileri sürdü.

- Yüzde 18 olarak belirlenen yerli katkı oranı yüzde 12’de kaldı.

Sıradan politikacı ve bürokratları bile aklayan bir sistemde, sistemin kralı konumundaki ordunun yolsuzluk hesabı vermesi elbette beklenemez. İkinci talebi de geri çevrildiğinde, komisyonun, orduya karşı işletebileceği herhangi bir mekanizma da bulunmuyor sistemde.

Dün, darbeci generallerden Şahinkaya hakkında, yine uçak alımlarına ilişkin, ayyuka çıkan rüşvet ve yolsuzluk iddialarına ne oldu? Unutulup/unutturulup gitti.

Sivil görevlilere yöneltilen suçlamalarla, ordu mensuplarına yönelik olanlar arasındaki tek fark, birinciler bazen mahkeme karşısına çıkarılmak ve ancak orada aklanmak zorunda kalırken, ikinciler mahkemenin yolunu bile bilmiyor. İthamı yönelten haddini bilmezler, bir biçimde, ithamlarını geri almak zorunda bırakılıyor.

Yarın, AWACS alımına ilişkin iddiaları ortaya atanlar da geri alabilmek için bin dereden su getirmek zorunda kalacaktır. Sistem her ne kadar hırsızlığı önleyecek mekanizmalara sahip olmasa da, kendini (ve koruyucu-kollayıcı gücünü) gözetecek mekanizmalara sahiptir.



Adana TEKEL işçileri eş ve
çocuklarıyla eylemde...

TEKEL işçileri her cuma gerçekleştirdikleri eylemlerine bir yenisini daha eklediler. Eş ve çocuklarıyla yürüme ve oturma eylemi gerçekleştiren TEKEL işçileri, bir kez daha fabrikalarını sattırmamaktaki kararlılıklarını ortaya koydular.

Tek Gıda-İş 1 No’lu Şube Başkanı Mithat Arslan’ın yaptığı açıklamanın ardından zincir oluşturma eylemi gerçekleştirdiler. Eylem yaklaşık yarım saat sürdü. Şube başkanı, daha önce Tek Gıda-iş merkez yöneticileriyle yapılan taban toplantısında işçilerin salonu “genel grev” sloganlarıyla inlettiğini, bunun üzerine bu talebin genel merkeze taşınıdığını dile getirdi. Genel merkezin tek başına grev yapmayacağı için diğer konfederasyonlarla görüştüğünü, bir anlaşma sağlandığı ancak eylem için bir tarih verilemeyeceğini belirtti.

Eylemde “İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız!”, “TEKEL halkındır satılamaz!”, “Direne direne kazanacağız1”, “TEKEL’i, satanı biz de satarız!”, “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “Geliyor geliyor genel grev geliyor!”, “İşçi-memur elele genel greve!” sloganları atıldı.

SY Kızıl Bayrak/Adana