Çukurova Tekstil direnişçilerinin
dayanışma şenliği
Çukurova Tekstilden işten atılan 550 işçi işe geri dönmek ve haklarını alabilmek için fabrika önüne kurdukları çadırlarda direnişlerini bir süre devam ettirdiler. Çukurova holding patronları direnişi kırabilmek amacıyla, direnişçi işçilerle üretimdeki işçiler arasındaki bağı koparmak ve işçileri yalnızlaştırabilmek için her şeyi yaptı. İşçilerin kararlılığı nedeniyle direnişi kırmayı başaramayınca polis devreye sokuldu. Polis direniş çadırını yıkarak işçileri gözaltına aldı. Çadırları yıkılan işçiler direnişlerini Tarsus Eğitim-Sende biraraya gelerek sürdürmeye çalışıyorlar.
İşçiler direnişlerini sürdürebilmek ve dayanışmayı örgütlemek amacıyla bir dayanışma şenliği düzenlediler. Şenliğin düzenlendiği salonun ve çevresinin polis tarafından abluka altına alınması, düzen bekçilerinin işçi sınıfının en sıradan bir eylem ya da etkinliğinden duyduğu korkunun bir ifadesiydi. Bu baskı etkinliğe katılımı olumsuz yönde etkiledi.
Şenlik Nazım ustanın Türkiye işçi sınıfına selam! şiiriyle başladı. Çukurova Üniversitesi öğretim üyesi Yüksel Akkayanın 2857 sayılı İş Kanunu ve Kamu Yönetimi Reformu Yasa Tasarısının işçi ve emekçiler için ne anlama geldiğini anlatan sinevizyon gösterimi ile etkinlik devam etti. İşçilerin hazırladığı ve direnişi anlatan oyun İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız! sloganıyla sona erdi. Ardından türkülerle ve halaylarla etkinlik devam etti. Etkinliğe gelen mesajların fazlalığından dolayı sadece imzalar okundu.
Direnişin en zayıf yanı işten atılan 550 işçinin büyük bölümünün direnişi sahiplenmemesidir. Yanı sıra direnişin Tarsus, Mersin ve Adana işçi ve emekçileri tarafından yeterince sahiplenilmemesi, gerekli sınıf desteği ve dayanışmanın örülememesidir.
Direniş tüm zayıflıklarına rağmen Çukurova bölgesinde kölelik yasası uygulamalarına karşı en anlamlı yanıttır.
Bilinçlenip örgütlenmekten başka
seçeneğimiz yok!
Açlıkla karşı karşıyayız. Gün geçtikçe yaşam koşulları biz işçi ve emekçiler için zorlaşıyor. 220 milyona insan nasıl geçinebilir ki? Ben asgari ücretle çalışan bir işçiyim. Kardeşim de aynı koşullarda çalışıyor. İkimizin aldığı ücret 450 milyon ve bir evde 6 kişi yaşıyoruz. Diğer iki kardeşim işsiz. Aldığımız toplam paranın nasıl harcandığını hesaplayalım; 150 milyon ev kirası, 20 milyon su, 20 milyon elektrik, 10 milyon telefon, 50 milyon kuru ekmek, 22 milyon tüp, bir aylık çürük meyve ve kuru kumanya 130 milyon ve 50 milyon bakkal borcu.
Bize hep şöyle deniyor: Kemerleri sıkın, biraz daha sıkın, refaha kavuşacağız! Başbakan yaptığı açıklamalarda ülkenin durumu kötü, milletimizin, işçi kardeşlerimizin kemerlerini sıkmasını istiyoruz, sabır etmelerini istiyoruz. Biraz daha sabır edersek ülkemiz gelişir diyor. Peki soruyorum size işçi kardeşlerim, bizim evde öğrenci yok, sigara içen yok, ayrıca iki kişi çalışıyoruz, tüm bunlara rağmen insanca bir yaşamamızı yok. Ya bir aile ve üstelik okuyan çocuklar da varsa, bu sefalet ücretiyle nasıl yaşayabilirler?
Ocak ayından itibaren geçerli olmak üzere asgari ücrete zam yapılacak. Başbakan asgari ücretin insanca bir yaşam için yeterli olmadığını söylüyor. Asalak patronlara çatarak Sizin çocuklarınızın bir gecelik menü parası bile değil diyerek demagoji yapıyor. İşçi ve emekçileri aldatmaya çalışıyor.
Ocak ayı yeni zam dönemi. İnsanlara yine bir kuru simit parası verip alın size zam diyecekler. Sizin de istediğiniz zam değil miydi diye bir de dalga geçerler bizimle. Evet işçi ve emekçi kardeşlerim, bir avuç asalak bizimle adeta dalga geçiyor. Peki biz ne yapıyoruz? Hiçbir şey! Ya da yapıyorsak tek başımıza yapmaya çalışıyoruz. Biz işçi ve emekçiler çok güçlüyüz ama örgütlü değiliz. Ama İMF, TÜSİAD ve hükümet örgütlüler. Tabii ki onlar kazanacaklar. Biz de birleşip örgütlenirsek o zaman biz de kazanacağız. İnsanca yaşayabilme hakkını elde edeceğiz.
Bunun için, bilinçlenip örgütlenmekten başka seçeneğimiz yok!
Sürece yüklenelim ve kazanalım!
Asgari ücret konusu Asgari Ücret Tespit Komisyonunun toplanmasıyla birlikte işçi sınıfı içerisinde birinci gündem haline geldi. Biz de bu duruma uygun olarak sürdürdüğümüz çalışmalarda işçi ve emekçileri aydınlatıp bilgilendirmeye, İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret! talebi için mücadele etmeye çağırıyoruz.
Bu konu ile ilgili merkezi olarak çıkan bildirilerden 3 binini fabrikalara ve sanayi sitelerine, 1000 kadarını da semtimize dağıttık. Dağıttığımız fabrikalarda işçiler bildirilerimizi ilgiyle okudular, zaman zaman konuyla ilgili olarak bizimle sohbetler ettiler. Sorunun işçiler için ne kadar önemli ve yakıcı olduğu bu ilgiden de anlaşılmaktadır.
Ayrıca bu konuya ilişkin olarak çıkan merkezi afişlerimizden 300 adetini Cevizlibağdan başlayarak E-5 boyunca İncirliye kadar yaptık.
Çalışmalarımızı bundan sonra da yoğun bir şekilde sürdürecek, işçi sınıfını kazanma hedefiyle politikalarımızı sürekli kitlelere taşımaya devam edeceğiz. Israrlı ve sistemli bir çalışmanın sonucu olarak işçilerin giderek yönünü bize doğru dönmesi, politikalarımız etrafında birleşmesi mümkün olacaktır. Bu bilinçle tüm sınıf devrimcilerini sürece yüklenmeye çağırıyoruz.
Genç İşçi Bülteni sanayi sitelerinde!
Genç İşçi Bülteninin son sayısını Marmara Sanayi Sitesi işçileri ile buluşturduk. Bu sömürü cehenneminde birçok genç işçi ağır çalışma koşulları altında eziliyor. Yoğun kar yağışına rağmen işçilere elden birebir sohbetlerle özellikle asgari ücret sorununa değinerek yaptığımız dağıtım oldukça ilgiyle karşılandı. Yemekhanelere girerek, yoldan yürüyenleri çevirerek, zorlu hava şartlarına rağmen politikalarımızı işçilere ulaştırmaya çalıştık. Soğuk havadan dolayı işçilerin atöyelerden çıkmıyor oluşu bizi sınırlasa da, yaklaşık 100 adet bültenimizi işçilere ulaştırdıktan sonra faaliyetimizi başarıyla tamamladık.
Genç İşçi Bültenini işçilerle buluşturma çabamız bundan sonra da devam edecek.
|