20 Aralık'03
Sayı: 2003 (12)


  Kızıl Bayrak'tan
  Son kararı direnen halklar verecek!
  "İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret" için mücadeleye!
  TÜSİAD'dan hükümete asgari ücret ültimatomu
  Kuzey Kıbrıs seçimleri... Seçim sandığından emperyalistlerin sofrasına!
  İstanbul BBG-kenti haline dönüştürülüyor...
  Birleşik Metal Genel Kurulu yaklaşıyor...
  Kristal-İş yönetimi grev yasağını sessizlikle geçiştirme niyetinde...
  Gençlik soruşturuluyor... Sıra sermayenin düzenine de gelecek!
  İstanbul Üniversitesi'ndeki faşist idareye ve polis ablukasına karşı Yaşasın devrimci dayanışma!
  Gençlik eylemlerinden...
  Görkemli direniş unutulmayacak! 19 Aralık katliamının hesabı sorulacak!
  Parti çalışmasının güncel sorunları
  Sınıf hareketinden...
  Kongra-Gel'in hedefleri ve açmazları...
  Almanya'da onbinlerce öğrenci ve emekçi alanlardaydı!
  BİR-KAR Avrupa'da sosyal saldırılarına karşı kampanya başlattı...
  Avrupa'da sermayenin saldırıları hız kazandı
  ABD Kongresi Suriye'ye yaptırımları onayladı...
  Saddam'ın yakalanması ve ötesi
  "Kanlı diktatör"leri halkların üstüne salan güç: ABD emperyalizmi!..
  Irak'ta direniş cephesi genişliyor
  Amerikancı basının "kanlı diktatör" kampanyası...
  CIA-Saddam işbirliğinin 20. yıldönümü
  Saddam'ın özlü geçmişi
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
TÜSİAD’dan hükümete asgari ücret ültimatomu

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ve başında olduğu AKP hükümetinin işçi düşmanı kimlikleri biliniyor. Hükümetin bir yıllık icraatlarının toplamı ve Tayyip Erdoğan’ın iki hafta önce Türk-İş Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma bu konuda herhangi bir şüpheye yer bırakmıyor.

Ne zaman ki Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2004 yılında uygulanacak yeni asgari ücret için toplantılara başladı, Tayyip Erdoğan bir kez daha sahneye çıktı. Ama bu kez suratına “işçi dostu, yoksul babası” maskesi takmıştı. Nasıl takmasın ki; yerel seçimlere şunun şurasında 3-4 aylık bir zaman kalmıştı ve seçimlerde oylarını almak istediği insanların çok büyük bir bölümü asgari ücretle çalışan emekçilerdi. O nedenledir ki, Türk-İş Genel Kurulu’nda işçileri “yan gelip yatarak para kazanma devri bitti” diye azarlayan Erdoğan, bu kez asgari ücretin ne kadar düşük olduğundan yakınmaya, “asgari ücret en az 350 milyon olmalı” diye laflar etmeye başlamıştı. Hükümetin yeni asgari ücret belirlenirken yerel seçimleri de düşünerek hareket edeceği, işçi ve emekçileri kandırmak i&ccedi;in üç-beş kuruş daha fazla zam yapmaktan kaçınmayacağı görülüyordu.

Hükümetin seçimlere endeksli bu kandırma politikasına sermaye cephesinden anında tepki geldi. Sermayenin en etkin örgütlü TÜSİAD’ın 11 Eylül’de Ankara’da yapılan Yüksek İstişare Kurulu (YİK) toplantısında hükümetin asgari ücret ve özelleştirme politikası YİK başkanı Muharrem Kayhan tarafından sert biçimde eleştirildi. Kayhan YİK toplantısında yaptığı konuşmada, önce hükümetin ekonomik programı uygulama konusundaki kararlılığını usulen övdü, sonra da asıl söylemek istediklerini sıraladı: “Son günlerde emekli maaşları ve asgari ücret konusunda özel sektörün rekabet gücünü etkileyebilecek enflasyon oranındaki zamlar ve sicil affı hazırlıkları, popülizmin yeniden canlandırıldığı izlenimini uyandırıyor. Bunlara yoksulluğun belini kırmak, ekonominin bel kemiği KOBİ’ler gibi gerekçeler bulmak doğr değil.”

TÜSİAD’ın bu çıkışının da etkisi olacak ki, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 17 Aralık’ta yaptığı son toplantının hemen öncesinde, hükümetin “asgari ücret 350 milyon olmalı” söylemini terkettiği, bunun yerine “300 milyona yakın” bir rakam üzerinde yoğunlaştığı haberleri yayıldı. Bu geri adıma rağmen Erdoğan, sermaye karşısında kuyruğu dik tuttuğunu göstermek için, “asgari ücret sizin evlatlarınızın barlarda bir gecede harcadığı para kadar” demeyi de ihmal etmedi.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu gelecek hafta yeniden toplanacak. Konuyla ilgili tartışmalar ise devam ediyor. Fakat garip olan şu ki, en az 10 milyon işçi ve emekçiyi doğrudan ilgilendiren asgari ücret konusundaki tartışmalar, işçi ve emekçilerin dışında, işveren örgütleri ile hükümet arasında yaşanıyor. Bu tartışmada meselenin en büyük muhatabı olan işçi ve emekçilere ne düşündüklerini soran yok. Sözümona işçiler adına görüşmelere katılan sendika temsilcilerinin tek yaptığı ise hükümet ve işveren yetkililerinin ağzına bakmak.

İşçi ve emekçiler kendilerini doğrudan ilgilendiren bu tartışmaya bir biçimde müdahale etmenin yol ve yöntemlerini yaratmak durumunda. Bunun için de işverenlerle hükümet arasında süren kayıkçı dövüşünü izlemekten vazgeçip ücret pazarlığında taraf olmak için işyerlerinde örgütlenmek, patronun karşısına kendi gerçek talepleriyle çıkmak zorunda. Eğer işçi ve emekçiler işyerlerinde örgütlenerek patronlara kendi taleplerini dayatmayı başarabilirlerse, bugün oynanan orta oyununun hiçbir hükmü kalmaz.



Asgari ücret üzerine işçilerle konuştuk...

“Birlik olamadığımız sürece hiçbir sorunu çözüme kavuşturamayız!”

- Asgari ücret sizce yeterli mi?

1. tekstil işçisi: Açlık sınırının 450 milyon, yoksulluk sınırının 1.400 milyar olduğu bir ülkede bizi 224 milyon olarak belirlenen bir ücretle yaşamaya mahkum ediyorlar. Aldığımız ücretle kıt kanaat geçiniyoruz. Hoş geçinemiyoruz... Bizim hepimizin çoğunlukla evimiz yok. Ortalama kira paramız aylık 100 milyon olsa, elektrik, su, telefon 30 milyon olsa, bize kalan para 110 milyon. Buna ne denir bilemiyorum. Gerisini siz düşünün.

2. tekstil işçisi: Açlık sınırının 450 milyon olduğu bir ülkede 224 milyon gibi bir rakamla yaşamayı düşünemiyorum bile. Ama senelerdir böyle geçiniyorum. Bu şekilde geçinmeye çalışırken düşünce sistemim felç oluyor.

- Asgari ücrete yapılacak artışı nasıl değerlendiriyorsunuz?

1. tekstil işçisi: İşçilerin büyük çoğunluğunda, geçtiğimiz 6 ayda ücret zammı yapılmadığı için, bu zammın biraz fazla olması beklentisi var. Hükümeti sermaye yönettiği için benim fazla bir beklentim yok. Yani ağzımıza bir parmak bal çalıp bizi uyutmaya çalışacaklar. Ne kadar zam yaparlarsa yapsınlar, her halükarda hepsini geri alacaklardır.

2. tekstil işçisi: Bugüne kadar onlarca, hatta yüzlerce defa asgari ücrette artış yaptılar. Bu zam da daha öncekiler gibi sefalet ücreti olacaktır. Ama benim gönlümden geçenleri sorarsanız, milletvekillerinin aldığı maaşın yarısını verseler yeter herhalde. Belki o zaman bu ülkede insanlar sabahın koyu karanlığında kalkıp bayat ekmek kuyruğuna girmezler.

- Yaşam koşullarının düzelebilmesi için neler yapılması gerekiyor?

1. tekstil işçisi: Yapılması gerekenleri bir bir sıralayabiliriz. Bize ne patronun yaptığı sadaka mahiyetindeki zamlar ne de sermaye ve ordunun elinde kuklaya dönüşmüş hükümetin verdiği asgari ücretin bir faydası olur. Sermaye ve sermaye hükümeti düzenin devamı için biz işçi ve emekçileri kendisine muhtaç etmek zorunda. Ama aslında onlar bize muhtaçlar. Biz işçiler değil miyiz hayatı yaşanır hale getiren. Üreten biz isek neden yöneten de biz olmayalım. Hayatımızı zehir eden kölelik yasalarını ve biz işçilerin geleceği için en ağır psikolojik ve fiziki işkencelerden geçirilen, katledilen devrimcilere yapılan tecrit ve kişiliksizletirme saldırılarına karşı tek yürek tek yumruk olmamız gerekiyor. Nazım ustanın da dediği gibi, “Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine”

- Ne kadar ücret alıyorsunuz?

3. tekstil işçisi: Asgari ücret alıyorum. 224 milyon.

- Geçiminizi sağlayabiliyor musunuz?

3. tekstil işçisi: Hayır sağlayamıyorum. Bizim evde tam 5 kişi çalışıyor. Beşimiz çalıştığımız halde kıt kanaat geçinebiliyoruz. Eve giren paradan geriye hiçbir şey kalmıyor, eve girdiği gibi çıkıyor. Bir de asgari ücretle bir kişinin çalışıp ailesini geçindirmeye çalıştığını düşünün.

- Önümüzdeki günlerde belirlenecek olan yeni asgari ücret oranı hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce yeterli olacak mı?

3. tekstil işçisi: Nasıl yeterli olsun ki? Bir kişinin en az 600 milyon alması lazım. Ben şu anki asgari ücretle hiçbir şey alamıyorum. Kendi kişisel ihtiyaçlarımı bile karşılayamıyorum. Ancak en ucuz şeyleri alabiliyorum. Bir yere gitmek istediğimde cebimde para kalması için genelde yürüyorum. Bir de kendimi bu ülkede güvende hissetmediğimi belirtmek istiyorum. Örneğin bir işe girdiğimde sigortamın yatıp yatmadığından emin değilim. Emekli olup olmayacağım bile belli değil. Çünkü sürekli yeni yasalar çıkıyor ve hakkımız elimizden alınıyor.

- Sizce insanca yaşamaya yetecek bir ücret alabilmek için neler yapılmalı?

3. tekstil işçisi: Örgütlenmek gerekiyor. İnsanların ve özellikle de ailelerin bilinçli olması gerekiyor. Her yerde hakkını aramalıdır insan. Ama biz aramıyoruz. İnsanlar birbirine hiç güvenmiyor. En büyük sorunlardan biri birbirimize güvenmememiz. Örneğin bir şey olduğunda karakola başvuruyoruz, karakol bizi kaymakamlığa yolluyor, kaymakamlık da başka bir yere. Yani kişisel olarak hakkını aradığında oradan oraya sürükleniyorsun. Bir kişiyle, iki kişiyle olacak bir şey değil bu. Herkes örgütlenip mücadele etmelidir. İşçilerin birbiriyle kenetlenmesi lazım. Bizler birlik olamadığımız sürece hiçbir sorunu çözüme kavuşturamayız.

- Asgari ücret hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ayakkabı işçisi: Çok düşük bir ücret. Bir insanın insanca yaşayabileceği bir ücret değil. Bir kişiye yetmeyecek bu ücrete aile geçindirmeye çalışıyoruz. Ben 470 milyon alıyorum. Artı mesaim var ve bekar olduğum halde bana bile yetmiyor. Hiçbir sosyal faaliyette bulunamıyorum. Sinemaya veya tiyatroya gidemiyorum.

- Yeni belirlenecek asgari ücretin yeterli olacağını düşünüyor musunuz?

Ayakkabı işçisi: Şu anda vaadedilenlerin hiçbir geçerliliği yok. Bir ücret artışından bahsediyorlar, ama bu baştakilerin demagojik bir politikası diye düşünüyorum.

- İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret alabilmek için ne yapılmalı?

Ayakkabı işçisi: İşçilerin birlik ve beraberlik içinde olması gerekiyor. Herkes aynı tavrı sergilemelidir ki bir şeyler elde edilsin. Çalışma koşulları işçilerin kendi istedikleri gibi olmalı ki kendine güvenleri artsın. Çalışanlar arasında ayrım olmaması lazım. Örneğin cinsiyet... Bayan da erkek de aynı işi yapıyor, ama ayrı ücret alıyorlar. Bu koşulların hepsinin düzelmesi için herkesin örgütlenip harekete geçmesi gerekiyor.

Kızıl Bayrak/İzmir