Batasuna Partisi kapatıldı...
Bask yurtseverleri kararı Bask bölgesinin bağımsızlığı için mücadele eden Batasuna "Birlik" Partisi kapatıldı. İspanyada Yüksek Mahkeme yargıcı Garzon, ETA örgütü ile bağlantısı bulunduğu gerekçesiyle Batasunanın faaliyetlerini 3 yıl süreyle durdurma kararı vermişti. Geride kalan Pazartesi günü iktidardaki Halkçı Parti ile muhalefetteki Sosyalist İşçi Partisi bu kararı parlamentoya onaylatmak için ortak bir önerge verdiler. Katalonya, Galya ve Bask bölgesi sosyalist milletvekillerinin hayır oyu kullandığı önerge parlamentoda kabul edildi. Böylece Batasunanın her türlü faaliyeti durduruldu, parti büroları kapatıldı, parti arşivlerine ve mal varlığına el konuldu. Bask bölgesinde yüzde 10nun üzerinde bir oy oranına sahip Batasuna Partisi son seçimlerde Bask Bölgesel Parlamentosunda 7 sandalye kazanmıştı. Halen 62 şehir belediyesini de elinde bulunduran partinin Avrupa Parlamentosunda da 1 milletvekili bulunuyor. Geçtiğimiz hafta sonu Başbakan Aznar "Onlara nefes alacak bir anlık fırsat bile bırakmayacağız!" diyerek tehditler savurmuştu. Cuma günü de savcılık mahkemeye sunduğu bilgilerde ellerinde Batasuna Partisinin ETAnın siyasi kanadı olduğunu gösteren yeterli belge bulunduğunu iddia etmiş ve "halk birahaneleri" zincirinin ETAya maddi kaynak sağladığını bildirmişti İspanya Parlamentosunun Batasunayı kapatma kararı Baskları sokaklara döktü. Parti binaları önlerine gelen Basklılar gösteriler düzenlediler. Polisle çatıştılar. Polis baskın yaptığı parti bürolarınını zor kullanarak ancak boşaltabildi. Önümüzdeki günlerde kitlesel eylemler bekleniyor. Batasuna parti sözcüsü Arnaldo Otegi, Batasunanın Baskların bağımsızlık ve özerkliği için savaşmaya devam edeceğini açıkladı.
Batasuna başkanı Arnaldo Otegi: Bu politikayı Franko döneminden tanıyoruz J.W: Parti bürolarınız kapatıldı, partiniz yasaklandı. Ben şimdi kiminle konuşuyorum? A.O.: Resmi olarak Batasuna ismini kullanamayız. Ama hukuki sınırların dışında beni Batasuna tabanı sözcü olarak seçti. Ben bağımsızlık için mücadele eden Basklı sosyalistler tarafından seçildim ve sözcü olarak kalacağım. Garzon ne derse desin. J.W: Parti bürolarınızın kapatılması sürecini nasıl yaşıyorsunuz? A.O.: Yasaklanma sürecinin bir devamı bu. Hepimiz bununla Aznar hükümetinin uzun süredir planladıklarını uygulamaya koyduğunu biliyoruz. Otoriter neo-frankocu sistem sadece partileri yasaklamakla kalmıyor, aynı şekilde durdurulamayanı durdurmayı, yani Baskların kendi gelecekleri hakkında demokratik olarak karar vermelerini engellemeyi deniyor. Aznar eğer Batasuna İspanya demokrasisine uymuyor diyorsa yanılıyor. Bu bayların bahsettiği demokrasiye uymayanlar Basklılar. J.W.: Batasuna bundan sonra nasıl çalışacak? A.O.: Solcu bir bağımsızlık hareketi olmadan kurumsallaşmış, sosyal ve kültürel bir yaşam düşünülemez. O sosyalizmi, eşitliğe dayalı bir toplumu ve bağımsızlığı savunur. Bu da yasaklanamaz. Çünkü burada kadın-erkek, yaşlı-genç, işçi, entelektüel bu politikayı savunuyor ve derinlere kök salmış. Defalarca yasaklamalar denendi. Ama bu bizim özgürlük, eşitlik, barış ve demokrasi projemizi daha da güçlendirdi. Bu yeni gerilim Madridi hızla sona hazırlıyor. Bir politik projeyi baskılarla mezara gömmeyi denemek anlamsızdır. Demokratik yolda gideceklerine Baskları savaşa zorluyorlar. Geçmişte de fiyaskoyla sonuçlanan istikrarsızlık ve baskıları dayatıyorlar. J.W.: Şimdi somut olarak ne olacak? A.O.: Biz Batasuna olarak çıkmayacağız. Ama burada solcu bağımsızlık hareketinin önemli rol oynadığı sosyal bir çatışma yaşanıyor. Bunu 40lı yıllarda Franko döneminden tanıyoruz. Bu acılı ve çetin süreç hoşumuza gitmiyor, ama onlardan da korkmuyoruz. Hiç kimse bizim bu maratona hazırlanmadığımızı düşünmesin. J.W.: Şimdiki durumu nasıl tahlil ediyorsunuz? Neo-frankoizmden söz ediyordunuz.... A.O.: İspanya devletinde demokrasi yok. Bu rejim Generalin 1975de ölmeden önce yerleştirdiği rejim. Otonomi ve ülkenin bölünmesi projesi ile yüzlerindeki maskeyi söküp atmak bizim başarımızdı. Çünkü onlar bizim varolmamızı engelliyorlar. Burada sorun bizim anti-demokratik İspanyol legalitesinin dayatmasını kabul ediyor muyuz veya bir sürü alanda kendi çerçevemizi kendimiz mi çiziyoruz? Yerel hükümet İspanyol legalitesini uyguluyor ve böylece de bu meşrulaşıyor, bu çok kötü, ayrıca Basklı polisleri kullanıyorlar. J.W.: Tutuklamalar olacağını düşünüyor musunuz? Ne de olsa Garzon Batasunanın ETA olduğunu iddia ediyor A.O: Bu mantıkla hareket edilirse evet. Kararda yönetici ve üyelere yapılan suçlamalarla ilgili de kişisel bir rapor hazırlanması teklif edildi. 25 yıllık tüm yöneticileri kapsıyor. Belki de bu figür bir polis saldırısı planlıyor. Bunun kapsamının nasıl olacağı henüz bilinmiyor. J.W.: "Geçici" yasağa itiraz edecek misiniz? A.O: Avukatlarımızın bu yönlü çalışması sürüyor. Hukuki yol kapanmış olsa da biz 9 yıl sonra haklı olduğumuzu kanıtlayacak olan Strasburgtaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmeden önce İspanyol devletinin tüm iç hukuk yollarını zorlayacağız. (Junge Welt, 29 Ağustos 2002)
İspanyol gericiliği, Bask ve Basklılar... (...) Basklı milliyetçiler üzerindeki devlet baskısı yeni değil. Daha önce, Batasuna lideri Arnaldo Otegi hakkında soruşturma açılmıştı. Fransa'nın demokratik hükümeti de, Otegi'nin ülkeye girmesini yasaklamış bulunuyor. Milliyetçi Egin gazetesi ve Egin Radyosu, birkaç yıl önce kapatıldı. Polis birlikleri, 20 yıllık köklü gazetenin matbaa ve idare binalarını bastı, çok sayıda gazeteciyi tutukladı. Tonlarca kağıt ve bilgisayarlara el konuldu. Batasuna'nın gençlik örgütü Segi ve tutsaklarla dayanışma örgütü GPA, yasadışı ilan edildi. Nihayet, Aralık 1997'de, Herri Batasuna'nın (HB) 23 kişilik ulusal komitesi, 7şer yıllık hapis cezasına çarptırıldı. Ardından, parti kapatıldı. Ama sonra, EH adıyla tekrar faaliyete geçti. Hatırlatalım: Bütün bunlar, Avrupa Birliği'nin seçkin üyesi İspanyanın başındaki hükümet tarafından, dahası, başta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi olmak üzere Avrupa Birliği kurumlarının açık onayı ile gerçekleştiriliyor. Bask halkı; yüzyıllardır Avrupa'da. Denizcilikteki ustalıkları nedeniyle, Amerika kıtasını, Kolombdan çok daha önce keşfettikleri bile öne sürülüyor. Ülkelerini Romalılara, Vikinglere, Vizigotlara, son olarak da Franko faşizmine karşı savundular; Avrupa'da yerleşik en eski halk onlar. Kendi dilleri var, ama bir ülkeleri yok. Kör terör eylemlerini, Bask üzerindeki ulusal baskının sürmesine dayanak yapanlar, bu eylemlere ve ETAnın onyıllardır gücünü korumasına neyin sebep olduğunu gözlerden kaçırmak istiyorlar. Avrupa Birliği'nin, o meşhur Kopenhag Kriterlerinin Bask sorununa etkisi; İspanyol gericiliğinin daha fazla ulusal baskı yapabilmesi için bir dayanak olmaktan ibaret. Kuzey İrlanda'da da durum pek farklı değil; İngiliz emperyalizmi, barış masasında İrlandalı cumhuriyetçiler ile kendi yandaşı kraliyetçileri eşit taraflar olarak sunmayı başardı. Ama ülke içten içe kaynamaya devam ediyor. Avrupalı emperyalistlerin ulusal soruna getirdiği çözüm; halkların önüne birkaç kırıntı atmaktan ibaret. Gerçek bir ulusal özgürlük talep etme hakkını kullananlar, Brüksel'in gerçek yüzü ile karşı karşıya geliyor... (Evrensel, 10 Haziran 2002) *** Nereden geldiklerini kimse bilmiyor, haklarında bilinenlerin başındaysa Taş Devrinden bu yana yaşadıkları "Avrupanın köşesinde", Fransanın güneybatısıyla, İspanyanın kuzeydoğusundaki dağlık bölgede, dillerini ve kültürlerini korumak için verdikleri mücadele geliyor. Tüm Hint-Avrupa dillerinden daha eski olduğu bilinen dilleri Euskeranın bölgedeki diğer hiçbir lisan ile akrabalığı yok. ETA ve Batasunanın mücadelesinin odağındaysa Baskın bağımsızlığı yer alıyor. Baskta yaşayan 2.5 milyon Basklının yüzde 30u bu dili biliyor ve çocukların yüzde 90ı eğitimin Euskera dilinde verildiği okullara gidiyor. Radyo ve TVler yayınlarını bu dilde yapıyor, çok sayıda gazete ve dergi bu dilde yayımlanıyor. (Milliyet, 25 Ağustos 02) |
|||||