1 Haziran'02
Sayı: 21 (61)


  Kızıl Bayrak'tan
  AB tartışmaları ve düzenin aldatıcı manevraları
  Denetim tamam, saldırıya devam!
  5 Haziran'da iş bırakarak alanlara!
  Grev yasağı ve sendikal ihanet
  Lastik-İş bürokratlarına işçilerden yoğun tepki
  Kıbrıs üzerine AB pazarlıkları
  Türkiye'de siyaset yapmanın zorluğu ve kolaylığı
  KESK bölge mitingleri...
  Kürdistan'ın öteki parçalarıyla ilişkiler
  Nazım Hikmet 100 yaşında!..
  "Farklı tutum"un sahiplerinin pratiği
  "Ticarethane değil üniversite istiyoruz!"
  Anadolu Yakası Liseli Gençlik Platformu Bülteni'nden...
   Anadolu Yakası İşçi-Emekçi Platformu Girişimi Bülteni'nden...
   Emperyalist "şer cephesi"nin başı Bush'un Avrupa turu
   Yurtdışı eylemlerinden...
   Emperyalist dünya ve ABD-Rusya ilişkileri
   Sorun çözümün ta kendisi
   Ankara Öncü İşçi-Emekçi Platformu'nun Gökçesu maden işçilerini ziyareti...
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Belediye işçisi greve hazırlanıyor...

5 Haziran’da iş bırakarak alanlara!

Belediye TİS’lerinde uyuşmazlık süreci devam ediyor. Şu an birçok belediyede görüşmeler resmi arabulucu gözetiminde sürdürülüyor. Genel-İş Ankara Yenimahalle ve Mamak belediyelerinde grev kararı aldı. Bir-iki hafta içinde görüşmelerden sonuç alınamadığı takdirde, sendikaların birçok yerde daha grev kararı almaları gerekiyor. Hükümet lastik sektöründe yaptığı gibi sudan bir gerekçeyle yasaklamazsa eğer, en geç iki ay içinde birçok belediyede greve çıkılmış olacak.

Grev hazırlıklarına şimdiden başlanmalıdır

Grev kararlarının alınması işin en kolay yönünü oluşturuyor. Geçmiş deneyimlerin de gösterdiği gibi, bu sektörde grevlerin başarıyla hayata geçirilmesi ve işverene karşı etkili bir yaptırım gücüne dönüşmesi için önden çok ciddi bir hazırlık ve grev aşamasında da son derece örgütlü ve bilinçli hareket etmek büyük önem taşıyor.

Zira belediye işçileri hizmet sektöründeler. Yaptıkları işler sadece işverenleri değil o bölgede yaşayan bütün bir toplumu ilgilendiriyor. Ve eğer grevin haklılığı topluma en iyi şekilde anlatılamaz, işverenlerin anti-propagandası başarıyla göğüslenmez ve toplumun grevden dolayı yüzyüze kalacağı bir takım sorunlar yerinde yöntemlerle ortadan kaldırılmazsa, grev silahı ters de tepebiliyor. Bu nedenle, grev ihtimalinin bulunduğu yerlerde belediye işçilerinin daha şimdiden aktif bir greve hazırlanmaları, bölgedeki halkı eylemin yanına çekmek için çaba içine girmeleri büyük önem taşıyor.

Belediye grevleri yasaklanma tehdidi altında

Geçen sözleşme döneminde hükümet belediye grevlerini yasaklamıştı. O günden bu yana başka sektörlerdeki bir dizi grev daha hükümet tarafından yasaklandı. Bunun son örneğini lastik grevlerinin yasaklanması oluşturdu. Sermaye, hükümetin elindeki grev erteleme yetkisini grev ve toplu pazarlık hakkına dönük sistemli bir saldırıya dönüştürdü.

Şimdi belediye işçisinin grevi bir kez daha aynı tehditle karşı karşıya. Bu aynı zamanda şu anlama da geliyor. Grev ve toplu pazarlık hakkının, işçi sınıfının bu tarihsel kazanımlarının sermayeye karşı savunulması sorumluluğu bu kez belediye işçisinin omuzlarında.

Sermaye uyguladığı İMF-TÜSİAD saldırı programının tam başarısı için hak gasplarından en ufak bir geri adım atmaya dahi yanaşmıyor. Bu konuda esnemektense, işçi ve emekçilere karşı devletin elindeki baskı ve zor araçlarını devreye sokmayı tercih ediyor. Bunun için kendi yasalarını, mahkeme kararlarını dahi en kolay bir şekilde çiğneyebiliyor ya da işine geldiği gibi yorumlayıp uyguluyor.

Bu durum belediye grevlerinin yasaklanması ihtimalini daha da güçlendiriyor. O halde belediye işçisi sürece dair hazırlığını sadece grev için değil, grev yasakları için de yapmalıdır. Grevin yasaklanmasına karşı şimdiden eylem planları oluşturulmalı, buna uygun bir iç örgütlenmeye gidilmelidir.

5 Haziran iş bırakma eylemine
en iyi şekilde hazırlanmak gerekiyor

Belediye-İş Sendikası hem ödenmeyen ikramiyeler nedeniyle, hem de toplusözleşme görüşmelerinde işverenler üzerinde basınç oluşturmak için, 5 Haziran’da bir günlük iş bırakma kararı almış bulunmaktadır. Belediye-İş’in bu eylemini aynı zamanda grev yasaklamasına karşı alınmış bir tutum olarak değerlendirmek gerekmektedir. Ki bir çok belediye işçisi de bunu böyle ifade etmektedir.

Şu ana kadar sadece İstanbul şubelerinde bu eylemle ilgili somut bir hazırlık göze çarpmaktadır. Dolayısıyla bir günlük iş bırakma kararının ne yaygınlıkta ve ne kadar ciddiyetle hayata geçirileceği henüz belli değildir. Fakat önemli olan, sendikanın görüşmelerin kritik bir evresinde ve grev kararlarının hemen öncesinde bu türden bir eylem için karar almış ve çağrı yapmış olmasıdır.

Eylemin sendika tarafından ne ölçüde sahiplenileceğini, ne yaygınlıkta yaşama geçirileceğini şu an için tartışmak gereksizdir. Şu anda önemli olan bu olanağın en iyi şekilde değerlendirilmesidir.

Sermayenin saldırılarına, grev ve toplu pazarlık hakkının gaspına karşı bu eylem olabildiği kadar güçlü bir tepkiye dönüştürülmelidir. Bunun için de mümkün olduğu kadar kitlesel, mümkün olduğu kadar yaygın bir şekilde sahiplenilmesi gerekmektedir. Belediye-İş’in örgütlü olduğu işyerlerinde en geniş katılımın sağlanması, yanı sıra Genel-İş üyesi belediye işçilerinin aktif desteğini örgütlemek için çaba gösterilmesi, diğer sektörlerden işçilerin de yapılacak sokak eylemlerine, yürüyüşlere kitlesel destek vermesi için ne yapılabiliyorsa yapılmalıdır.

Belediye işçisinin güncel şiarı şudur: “5 Haziran’da iş bırakarak alanlara!” Öncü işçilerin ve devrimcilerin görevi ise, hem 5 Haziran’ın yaygın ve güçlü geçmesini sağlamak, hem de bu eylemi daha ilerisi için bir imkana dönüştürmektir.



Belediye-İş İstanbul 2 No’lu Şube Mali Sekreteri ile konuştuk...

“Belediye işçisi yüzünü sokağa dönmeli”

Bir hafta önce lastik işçilerinin grevi ertelendi. Birçok belediyede de TİS’ler uyuşmazlıkla sonuçlandı. Grev koşullarında hükümetin belediye işçilerinin grevini de ertelemesi güçlü bir ihtimal. Buna karşı belediye işçisi ne yapmalı? Grev hakkına nasıl sahip çıkmalı?

Bizim sözleşmelerimiz tıkandı. Birçok yerde uyuşmazlık zaptı tutuldu. Burada işverenin çok katı bir tutumu var. Yüzde on-onbeş dayatılıyor. Bu durumda da elbette grev kaçınılmazdır. Bayram Meral’in bir sözü var (onun sadece bu sözünü seviyorum) en iyi sözleşme masada biten sözleşmedir. Ama bu koşullarda da grev kaçınılmazdır. İMF ve DB’nin bu ülkede uyguladığı politikalar, hayata geçirdiği tek tek saldırılar karşısında bu ülkede ciddi bir toplumsal muhalefet yok. Dolayısıyla işçi sendikalarının grev kararları almaları İMF ve DB’nin politikalarını ters yüz edebilir. Bununla birlikte ciddi bir toplumsal muhalefet de gelişebilir. Hükümet bu tedirginlikle hareket ediyor ve grevleri erteliyor. Aslında grev erteleme diye bir şey de yok, yasaklamaktır bu. Direk olarak baskıyla, faşizan yöntemlerle grev hakkının ortadan kaldırılmasıdır.

Bizim işkolumuz başka işkollarından çok farklı. Biz üretim yapan bir işkolu değiliz. Hizmet işkoluyuz. Üretim yapılan işkollarında greve çıkıldığı zaman işveren zarar eder. Bizim ise tam tersi. Buradan belediye işçilerinin ne yapmaları gerektiği de ortaya çıkıyor. Yani bizim greve çıktığımızda, grev pankartını asıp altında oturmamız pek bir şey ifade etmiyor. Biz eğer tamamen sokağa dönük hareket edersek o zaman başarılı oluruz.

Elbette siyasi iktidar greve çıkmamızı da, sokağa çıkmamızı da istemeyecek. Sorun onların istemlerine boyun eğip yerine mi getireceğiz, yoksa var olan örgütlü gücümüzü tutarlı bir çizgide sokağa dönük olarak mı kullanacağız? Belediye işçileri ancak sokakta kazanabilirler.. Siyasi iktidar işçilerin ve emekçilerin daha çok ezilmesini istiyor, bizler ise bu kesimin çıkarlarını savunuyoruz. Geçen sözleşme döneminde grevimiz ertelendiğinde, ilk tepkimiz belediyenin önünde iki gün oturma eylemi yapmak oldu. Bunun polis boyutu var elbette, ama sendikaların tekrar toparlanması için de militan eylemlere ihtiyaç var. Zaten işkolunda özelleştirme, taşeronlaştırma had safhada. Belediye işçisi kazanmak için yüzünü sokağa dönmeli.

SY Kızıl Bayrak/İstanbul