18 Mayıs'02
Sayı: 19 (59)


  Kızıl Bayrak'tan
  Sermayenin işçi sınıfı hareketi içindeki ajanları
  Yakıcı sorunlar karşısında yasak savma tutumu
  Göstermelik eylem işçilerin basıncı karşısında zamanından önce bitirildi
  Lastik işçisi grev hakkına sahip çıkmalıdır!
  Kamuda çalışan binlerce işçi ve emekçinin tasfiyesi gündemde
  Kamu bankalarında büyük tasfiye
  Yonca Teknik işçisi greve devam ediyor
  16. Geleneksel İTÜ Şenliği ve devrimci tavır
  Paralı Eğitim Karşıtı Öğrenci Platformu Bülteni'nden...
  Platform çalışmasının güncel sorunları
  Düzen siyasetinin açmazı ve iflası
  AB tartışmaları, yoksulluk ve demokrasi...
  Siyonizm ve uluslararası emperyalizm/2
   Hollanda parlamento seçimlerinde politik deprem
   Türkiyeleşme" politikasının içyüzü ve birleşik mücadelenin gerekleri
   Filistin kazanacak!..
   Kadın hakları için ayağa kalkın!..
   Faşizmin işkencehanelerinde ser verip sır vermedi!..
   Ezilen halklarla dayanışmayı yükseltelim!
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Platform çalışmasının güncel sorunları

Sınıfın mücadelesi ve örgütlenme sorunu

Sınıflar mücadelesi doğası gereği farklı örgütlülüklerle, farklı türden araç ve yöntemlerle süren bir mücadeledir. Mücadelenin düzeyine ve ihtiyaçlarına bağlı olarak şekillenen bu örgütlülükler mücadeleyi sürdürmenin ve iktidarı ele geçirmenin (egemen olan sınıflar içinse iktidarlarını korumanın) olmazsa olmaz araçlarıdırlar.

Söz konusu olan ezilen ve sömürülen bir sınıf olduğunda, en temel sorun, bu sınıfın mücadele ve örgüt birliğini sağlamak olarak çıkar karşımıza. “Örgütsüz halk köle halktır”, “Örgütsüz sınıf ezilmeye mahkumdur” sözleri örgütlenme sorununun taşıdığı olağanüstü önemin çarpıcı anlatımlarıdır. Egemen sınıflar, ezilen ve sömürülenlerin bağımsız bir sınıf olarak örgütlenmesini ve birliğini engelleyip bastırabildikleri, sınıf bilincini ve dayanışmasını kötürümleştirebildikleri koşullarda iktidarlarını rahatça sürdürürler. Kuşkusuz onlar bir sınıf ve devlet olarak örgütlenmenin bütün olanaklarından faydalanarak yaparlar bunu. Egemen sınıf olarak burjuvazi, yasaklar ve sınırlamalarla dolu yasalarıyla, baskıcı polisiye tedbirleriyle, bunları tamamlayan bir dii başka kirli yöntemle, sınıfın biliçlenip örgütlenmesini ve iktidar mücadelesine girişmesini engellemek için sürekli ve sistematik bir çaba yürütür. Bu yanıyla, işçi sınıfının birliğinin önündeki en temel engel, bizzat burjuvazinin her düzeydeki örgütlülüğüdür. İşçi sınıfı bu engeli ancak kendi bağımsız örgütlü gücüne dayalı mücadeleyle aabilir.

Fakat sermaye sınıfı tarafından eziliyor ve sömürülüyor olmak, işçi sınıfının birliğini ve birleşik mücadelesini kendiliğinden sağlamaz. Bu yalnızca uygun nesnel bir zemin sunar. Mücadele birliği herşeyden önce amaç ve hedef birliği (program), sınıfsal irade ve eylem birliği demektir ve ancak bilinçli ve çok yönlü bir müdahalenin ürünü olarak bir gerçeklik kazanır. Parti, mücadelede bu bilinci ve iradeyi temsil eder. Çeşitli alanlarda süren sınıf mücadelesinin ihtiyaçlarını karşılayan gelişkin örgütlülükler olmaksızın mücadelenin ilerletilebilmesi mümkün değildir. Ve bu örgütlülük(ler), sınıfın öncü partisinde ve onun farklı çalışma alanlarındaki oluşumlarda somut karşılığını bulur.

Sınıfın öncü partisi, kendi başına ve kendi içinde tek biçimde bir örgütlenmeden ibaret değildir. Bir dizi alanda, çeşitli biçimlerde ve düzeylerde süren mücadelenin ihtiyaçlarını karşılayan örgütler ve örgütlülüklerin organik bir toplamıdır. Sınıf ve kitlelerle bu örgütlülükler aracılığıyla bağ kurar, onları mücadeleye seferber eder, müdahale ve pratik önderlik görevini yerine getirir. Burada bir takım örgütsel modeller/özgün tasarımlar değil, sınıflar çatışmasının katı nesnelliği, düzeyi ve ihtiyaçları belirleyicidir. Nihayetinde en gelişkin olanları da dahil tüm örgütlülükler sınıf mücadelesinin, nihai olarak sınıfsal iktidarın, yalnızca birer araçlarıdır. Sınıfın mücadele ihtiyacından ve sınıf denetiminden uzaklaştıklarında, bu özelliklerini yitirdilerinde nasıl hızla çürüyüp içlerinin boşaldığını da sayısız deneyim üzerinden biliyoruz.

Burada amacımız, bilinen bir takım genel doğruları tekrarlamak değil, sınıfın pratik olarak örgütlenmesi görevi çerçevesinde karşımıza çıkan sorunları tartışmaktır. Somut olarak platformları ve platform çalışmasını ele almak istiyoruz.

Geçmişin deneyim ve derslerini bilince çıkarmak

Belli bir gelişme döneminin ardından sınıf çalışmasını genişletip güçlendirmek üzere farklı araçları devreye soktuk. Bu yönde atılan adımlar bir dizi eksikliği ve zaafı içinde taşımasına, bir dönem kesintiye uğramasına rağmen, bütünlüklü ve daha yaygın bir sınıf çalışması için arkasında anlamlı bir deneyim bıraktı.

Bugün bu deneyime yaslanarak sınıf çalışmasının bu türden araçlarını yeniden kullanıyoruz. Nerdeyse bütün yerel çalışma alanlarında gösterilen bu ortak refleksin ve ısrarın arkasında, sınıf hareketinin verili durumuna ilişkin tespitlerimiz ve bu tespitler doğrultusunda oturtmaya çalıştığımız müdahale tarzının kendisi var. Bunu kazanılmış bir düzeyin, partili tarzın ifadesi olarak görüyoruz. Ama bu kadarı asla yeterli değil. Kazanılmış bu düzey ve tarz üzerinden sınıf çalışmasında mesafe almak en temel sorunumuz.

Esasa ilişkin bir değişiklik olmadığı için, sınıf hareketinin güncel seyri ve sorunlarına burada yeniden değinmek gerekmiyor. Basınımızda çeşitli vesilelerle sınıf hareketinin sorunlarını sürekli işliyoruz. Asıl eksik kalan yan, verili koşullarda toplam çalışmamızın, çalışma tarzımızın ve müdahalede kullandığımız araçların somut bir değerlendirmeye tabii tutulamamasıdır. Deneyimlerin yeterince ortaklanamamasıdır. Sınıf hareketinin bir gelişme ve sıçrama katetmesinde devrimci öncü müdahaleye yaptığımız vurguyu kağıt üstünde bırakmayacaksak eğer, bu görevi mutlaka yerine getirmeliyiz. Çalışmamıza bu gözle bakabilmeliyiz.

Şimdiye kadarki platform çalışmalarında ortaya çıkan sorunlar ve deneyimler neler? Platformlar işlevlerine uygun kullanılabiliyor mu? Platform çalışmasında kullanılan araç ve yöntemler ne ölçüde geliştiriliyor ve amaca uygun kullanılıyor? Platformlar ne ölçüde belirlenen hedefler doğrultusunda kullanılıyor? Platform çalışmasının önündeki engeller ve güçlükler neler, bugünkü düzeyiyle ne ifade ediyor? Bunları platform güçleriyle tartışıp bilince çıkarıyor muyuz? Karşılaştığımız engelleri nasıl aşmayı düşünüyoruz? Bütünlüklü bir sınıf çalışması için eksik ve zayıf kalan yanlar nelerdir? Şimdiye kadar platform çalışması üzerine yapılan değerlendirmeler ışığında bu ve benzer sorulara soğukkanlılıkla yanıt bulmak, sorunların kaynağına inerek çözüm üretmek zorndayız.

Özetle, sürdürdüğümüz platform çalışmalarının sorunlarını ve deneyimlerini zaman kaybetmeksizin tartışmaya ve kolektif müdahaleye açmalıyız. Daha güçlü bir çalışma için taktik politik açılımlara, gerekli müdahalelere ancak böyle bir tartışmanın sağlayacağı açıklıklar üzerinde varılabilir. Ve bugün buna fazlasıyla ihtiyaç var. Çalışmanın 1 Mayıs vesilesiyle ortaya çıkan ve henüz yeterince değerlendirme konusu yapılamayan sonuçları bunu ayrıca gerektiriyor.

Platform çalışmasının güncel ve temel sorunları

Göründüğü kadarıyla 1 Mayıs çalışması bu alanda iki temel sonucu açığa çıkarmış bulunuyor. Birincisi, güç ve olanaklarımızın en az olduğu çalışma bölgelerinde bile platform çalışmasının bugün için küçümsenmeyecek, anlamlı bir karşılığı var. Bu, bir başka açıdan tespitlerimiz ile taktiklerimiz arasındaki ilişkinin doğrulanmasıdır. Demek ki, bundan sonra böyle bir başlangıcın ardından yeni platformlar daha büyük bir sorumlulukla hareket etmek durumundadırlar. İkincisi, görece daha güçlü olduğumuz bölgelerdeki platform çalışmasının oturmuş, güçlerini bulmuş, daha soluklu ve bütünlüklü bir çalışmayı sağlayacak müdahalelere ihtiyacı var. Bunlara, gençlik çalışması cephesinde anlamlı bir katılımı sağlayan başarılı platform çalışmasını da ekleeliyiz.

Siyasal sınıf çalışmamızın bir parçası olarak platform çalışmasının halihazırdaki durumunu üç temel noktada toplayabiliriz. Birincisi, en güçlü olduğu yerler de dahil olmak üzere, öncü işçi platformları henüz hedeflenen ölçüde bir sınıf tabanına yaslanmıyor. Öncü işçiler henüz platforma kazanılmış değil. İkincisi, platformlar eldeki imkanlar ölçüsünde henüz etkili politik bir araç olarak kullanılamıyor, istenilen düzeyde etkin ve verimli bir politik çalışma örgütleyemiyor. Üçüncüsü, bütünlüklü, çok yönlü bir sınıf çalışmasını örgütleme sorunudur. Ki bu platformu da aşan daha genel plandaki bir sorun. Birazdan göreceğimiz gibi, birincisi aslında ikinci ve üçüncü durumun olağan bir sonucu.

Öncü işçi platformlarının politik niteliği ve işlevi

Daha önceki değerlendirmelerimizde, sınıfa öncü müdahale ihtiyacının ürünü olarak gündeme getirilen öncü işçi platformlarının niteliğine ilişkin şu temel tespit yapılıyordu: “Öncü işçi platformları politik nitelikte örgütlemelerdir. Bileşimi ve bilinci açısından olduğu kadar işlevi ve amaçları yönünden de bu böyledir.” Platformların bu hedef çerçevesinde kurulmuş olmaları ile tanımlanmış bu işlevlerini yerine getirmeleri arasında bir mesafe olduğu ve bunun aşılmasının zamanla olanaklı olacağı ise açıktır. Bu, pratik bir sorundur ve pratik çalışmada sınıf tabanına oturtulmasıyla zaman içinde kapatılacaktır.

Fakat şu konuya açıklık getirmek gerekiyor. Henüz fabrika/sınıf tabanına oturtulamaması, platformların işlevsiz oldukları ya da bu nedenle etkili politik araçlar olarak kullanılamadıkları anlamına gelmiyor. Problem buradan gelmiyor. Öncü bir müdahale ihtiyacının ürünü olduklarına göre, şu anki durumları ne olursa olsun, platformlar öncelikle bu işlev üzerinden değerlendirilmeli, temel ölçü bu olmalıdır. Kuruldukları yerlerde sınıfa politik önderlik kapasitesini ortaya koymak ve giderek bunu öncü müdahale inisiyatifiyle birleştirmek platformların temel ve asgari ölçüsüdür. Yeni kurulan platformlar için başlangıçtaki tutamak noktası da öncelikle bu politik düzeyi yakalamaktır.

Bugün sorunun karşımıza daha çok sınıf tabanına yaslanma, sınıfın ileri kesimlerini kazanma noktasındaki zorlanma biçiminde çıkması son derece doğal. Bunu aşmanın bir zaman ve imkan meselesi olduğu da açık. Her platform bu temel hedefe, bir birikim ve deneyim sürecinden geçerek ulaşacaktır. Burada önemle üzerinde durulması gereken nokta ise, aradaki mesafe ile platformların tarzı ve işleyişi arasında kopmaz bir ilişki olduğudur. Öncü işçi platformları, kesintisiz ve çok yönlü bir politik propaganda ve ajitasyon faaliyeti yürüterek asgari ölçüde tanımlanan görev ve işlevlerini yerine getirecekleri gibi, ancak böyle bir pratik çaba içinde sınıf tabanında yeni güç ve imkanlar bulacaklardır. Belirlenmiş taktikler ve hedefler doğrultusunda politik propaganda ve ajitasyon çalışmasının içeriğini güçlendirme, zengin araç ve yöntemler kullanarak kapsamını genişletmek, platformun sınıfın ileri kesimlerini kendisine çekmesinin, daha geniş sınıf kesimleriyle buluşup onları ileri çıkarmasının biricik yol ve yöntemidir. Bu yönelimdeki herhangi bir aksama ya da zayıflık, sınıf tabanına oturmada gecikme, platformların politik işlevlerini tam olarak yerine getirememesi sonucunu kendiliğinden doğurur.

Bu sorunun arka planındaki nedenlerin her biri ciddi ve bilinçli bir müdahalenin konusu yapılmalıdır. Daha güncel planda ulaşmamız gereken hedef, platform çalışmasında böyle bir tarzı ve düzeyi yakalamaktır. Diğer sorunların çözümü buna bağlıdır. Bunu başarmak için, elimizdeki olanakları en iyi biçimde değerlendirmek, güçlerimizi verimli ve etkili kullanmak dışında bir seçeneğimiz yok. İşbölümü ve komiteleşme adımı atmak burada kritik bir yer tutuyor. Tekrarlamak pahasına ifade edersek, platformların bölgelerden başlayarak sektörler ve giderek fabrika temeline doğru kök salıp güçlendirilmesinin yolu, politik olarak etkili bir propaganda ve ajitasyon çalışmasını kesintisiz olarak sürdürmekten geçiyor. Bu bir başka yazıda “platformların sınıfın karşısına tok bir çağrıyla çıkması” olarak tanımlaan ihtiyacına da karşılık düşüyor.

Güçlerin ayrıştırılması ve bütünlüklü
çalışma tarzı sorunu

Platformlar yalnızca sınıfın yakıcı gündemlerini değil, daha genel siyasal gelişmeleri, yerellerde öne çıkan sorunları gündemine alan bir politik çalışmayı örgütlemeyi başarmak durumundadırlar. Bunlar iki ayrı görev değil, sınıf çalışmasının birbirini bütünleyen yönleridir.
Kuşkusuz dikkatlerini esas olarak sınıf cephesindeki gelişmelere yoğunlaştırmalıdırlar. Direnişler, sermayenin genel saldırıları, sendika bürokrasisinin ihanetleri, sendikalaşma çalışmaları, emeğin korunması temelindeki kampanyalar vb., etkili ve sürekli bir çalışmanın değişmez gündemleri ve görevleri olmak durumundadır.

Bu kapsamlı görevleri yerine getirmek, ülkenin ve sınıfın gündemine giren başka siyasal gelişmelere karşı tutum almanın önünde engel değil, tersine, hakkıyla değerlendirilirse onu kolaylaştıran imkandırlar. Yeter ki bu gelişmeler sınıfın karşılaştığı saldırılarla bağı doğru kurulup uygun biçimde çalışmaya konu edilebilsin. Örneğin Filistin sorunu konusunda platform işçi ve emekçileri şöyle bir tutum almaya, düzenlediğimiz şu etkinliğe katılmaya çağırır denildiğinde, bunun başka gündemler üzerinden sürdürülen çalışmaya mutlaka olumlu bir katkısı olacaktır. Benzer güncel örnekler yerel gelişmeler üzerinden de verilebilir. Örneğin yoğun tepki çeken ulaşım ücretlerinin artırılması karşısında o bölgedeki platformun bir tutumu olmalıdır. Burjuva siyasal cephede yaşanan başka gelişmeler, d&uul;zenin çürümüşlüğünü açığa çıkaran olaylar, zamlar, artan vergiler ve seçimler mutlaka platform çalışmasına konu edilebilinmelidir. Bu türden etkinlik ve çağrılar, sürdürülen sınıf çalışmasına politik bir kuvvet kazandırıp platformlara ilgiyi daha geniş bir ölçeğe yayacaktır.

Perspektif planında değil ama güç sorunu nedeniyle yaşadığımız zorlanmanın giderilememesi, çözüm olamayacak bazı sağlıksız arayışlara da kapı aralıyor. Çoğunlukla bu, ya bir daralmanın ifadesi olarak farklı görevlerin bir kısmını yük olarak görmek, dolayısıyla es geçmek, ya da kolayından işlev ikamesi yoluna gitmek biçiminde ortaya çıkıyor. Birinci durumda politik etki ve bütünlük, ikinci durumda amaca uygun araçların kullanımının sağlayacağı avantajlardan yararlanma olanağı zayıflatılıyor. “Platform çalışmasıyla genel siyasal faaliyetin birbirinden ayrıştırılması”, güçler planında önerildiğinde tabii ki anlamlı. Olanaklı olduğu her yerde her çalışma kendi güçleri ve araçlarıyla yürütülmelidir. Ama, bu sorunu aşamadığımız yerde, bundan, platformların siyasal işlevini genel syasal propaganda çalışmasının işlevinden büsbütün ayrıştırmak sonucu çıkarılmamalıdır. Öncü işçi platformlarının siyasal propaganda ve ajitasyon çalışması, yalnızca genel propagandayı belli hedefler ve alanlar doğrultusunda yoğunlaştırmak, daha somut ve popüler bir biçim ve düzey kazandırmak noktasında bir farklılık taşıyabilir. İşlevleri açısından ise temelli bir fark olamaz.

Öbür taraftan, bölgelerde yürütülen diğer çalışmalarla platform çalışmasının bütünlüğünün sağlanamaması, farklı işlevleri aynı araç ve güçler üzerinden tanımlayıp giderme şekilsizliğini yaratıyor. Bunu köklü olarak gidermenin yolu, herşeyden önce güçlü oturmuş bölge çalışma birimlerini yaratmaktan, amaca uygun araçların ve yöntemlerin kullanılmasından geçiyor. Platformların aynı zamanda canlı ve esnek birer örgütlenme aracı olmasının gerektirdiği özgünlükler ve dahası yarattığı olanaklar mutlaka işleyiş ve güçler planında da gözetilmelidir. Platformlar giderek sektör ve fabrikalardan seçilen işçiler üzerinden bir temsiliyet ve işleyiş mekanizması kazanmalıdır. Esnek araçlar olarak tanımladığımız yerde, çevremizdeki yakın iş&ccedi;i ilişkilerinden başlayarak bu yönde adımlar atmalıyız. Bunların ilk etapta tanımlı, çok ileri işçi ilişkileri olmaları da gerekmiyor. Platform çalışmasında yer almak isteyen, güvenilir ve dürüst insanlar olmaları başlangıç için yeterli ölçütler olabilmelidir. Bu aynı zamanda platform çalışmasını sınıf tabanına yaymanın, fabrika temeline oturmanın da gerekli kıldığı bir adımdır.

Merkezi politikalar, dönemsel
kampanyalar ve yerel platformlar

Platformların politik düzeyi ve işleyişi tam olarak kazanmaları ile politik-pratik önderlik kapasitesi arasındaki; aynı şekilde, politik-pratik önderlik kapasitesi ile platformların sınıf temeline oturtulması arasındaki ilişkide, toplam çalışmaya yol gösteren merkezi politikalara hakim olmak önemli bir yer tutuyor. Döneme ilişkin temel politikalar tam olarak kavranamadığında, platform çalışması yerellerde/bölgelerde özgülleştirilse bile sonuçta zayıf kalacaktır. Önemli olan, güç ve olanaklarımız ölçüsünde bir platform çalışması sürdürmek, buna göre görevler belirlemek değil; yerine getirilecek politik görevlere uygun bir çalışma tarzı kazanmak, bunların araç ve imkanlarını yaratmaktır. Bazı bölgelerde ilk adımlarını attığımız platformlar açısından, deneyim ve güç biriktirmenin yanı sıra, en en önemli sorunların aşında merkezi politikalardan güç almak gelmektedir.

Bu sorun, merkezi politikalar ışığında gündeme gelen dönemsel kampanyaların etkili olarak sürdürülmesi söz konusu olduğunda, daha açık biçimde karşımıza çıkıyor. 1 Mayıs, emeğin korunmasına ilişkin çalışmalar, bir dizi bölgede kampanyalar şeklinde yürütülüyor. Burada ortak bir çalışma tarzı ve düzeyi tutturmak, etkili bir kampanya yürütmek, belirlenen politikalara ve hedeflere kilitlenmekle, bütün olanakları bu yönde seferber etmekle mümkündür. Kuşkusuz böyle bir genel çalışma yerellerde bir takım özgünlükleri dışlamıyor. Merkezileşmiş ve genelleşmiş araçların (bültenler) etkili kullanımı koşullarında, bu özgün katkılar çalışmaya güç de katar.

Öte taraftan, sınıfın yaşadığı sorunlar ve yüzyüze kaldığı saldırılar bölgelere, hatta sektörlere göre temelli farklılıklar arzetmiyor. Bu durumda çeşitli yerel platformların farklı tercihi olamaz. Sınıfın genelini kesen ortak sorunlar bütün yerel platformların benzer müdahalelerini, en temel sorunlarda merkezi bir taktik politikayla hareket etmelerini gerektiriyor. Kuşkusuz ortak sınıfsal sorunların değişik bölgelerde taşıdıkları ağırlıklar ya da ortaya çıkartacağı imkanlar farklılaşabilir. Her bir bölgede sürükleyici halka değişebilir. Bu kuşkusuz gözetilmelidir. Kampanyalar dışında ortak bir gündem üzerinden çalışmak tercih edilmeyebilir böyle durumlarda.

Ama yüklenilecek temel halkalar yine de çok değişmiyor. Emeğin korunmasına dönük bütün talepler, örgütsüzleştirme saldırısı karşısında sendikal örgütlenme, sendikal ihanetin peş peşe yaşandığı koşullarda sendika bürokrasisine karşı mücadele ve sermayenin genel saldırıları, temel gündemler olarak çalışmaya konu olacağına göre; platformlar, bu temel konularda, birleşik bir mücadele hattının politik ve pratik olarak adım adım örülmesini en başa alan bir tarzda hareket etmek sorumluluğuyla karşı karşıyadırlar. Platformlar bu sorumluluğun yerellerdeki/bölgelerdeki bir parçası olmalıdır. Yerel olanak ve inisiyatiflere göre şekillenen daralmış platform çalışmalarının, platform çalışmasındaki işlev kayması ve verimsizliğin önüne ancak böyle geçebiliriz. Yerel platformlar, ancak genel hedefler ve temel sorunlar üzernden sürdürülen politik sınıf çalışmasının özgülleştirilirip hayata geçirilmesi anlamında, yereldirler.

Bunlar, buraya kadar sıralananlar, henüz işçi-emekçi platformları çalışması çerçevesinde karşımıza çıkan politik ve pratik sorunlardan yalnızca bazıları. Önümüzdeki süreçte, yerel bültenler ve taktik politikalar başta olmak üzere, platform çalışmasının bir dizi başka sorunlarını tartışmaya devam edeceğiz. İddiasız ve çaresiz çırpınışların, tasfiyeciliğin yol açtığı karamsarlığa rağmen, çabamızın karşılıksız olmadığını biliyoruz. Bu anlamda gerçekten iyimseriz.

Kuşkusuz, toplamda asgari ölçüdeki çaba ve düzeyimize rağmen sınıf hareketinin geriliği ve durgunluk ortamının, sınıf hareketinin önündeki gerici barikatların karşımıza nesnel bir güçlükler alanı çıkardığını da hesaba katıyoruz. Çok kolayından başarılacak görevlerin altına girmiyoruz. Kısa zamanda başarılar elde edilecek bir dönemden geçmiyoruz. Zor, ama başarılması gereken görevlerin bilinci ve sorumluluğuyla hareket ediyoruz.

Zor dönem devrimciliği, sınıf devrimciliğidir. Dönemin ve sınıf hareketinin getirdiği sorunları aşmak için uzun soluklu ve ısrarlı davranmayı başarmalıyız öncelikle. Dahası, taktik planda mevcut nesnelliği değiştirecek bir yönelim içinde olmak, platform çalışmasının temel görevlerinden ve asli gündemlerinden biridir. Sınıfın birliğini sağlamak; sınıfın bölünmesinde etken olan, sınıf hareketini gerileten, sınıfın çıkarlarına aykırı olan her tutum ve anlayışa karşı sistematik bir mücadelenin ürünü olabilir ancak. Politik önderlik kapasitesi ve örgütsel ustalık yeteneğini geliştirmeden bu engelleri aşamayız.

Sınıf devrimcileri olarak komünistler, politik çizgilerinin yanı sıra yılların deneyimi ve birikiminden aldıkları güçle, zor dönemin bu zorlu görevlerini başarmaya kararlıdırlar.