13 Nisan'02
Sayı: 14 (54)


  Kızıl Bayrak'tan
  Amerikan işbirlikçileri siyonist İsrail'den, emekçiler direnen Filistin'den yana...
  Filistin sorununu başta Filistin halkı olmak üzere Ortadoğu halkları çözecektir
  Filistinle dayanışma eylemleri ve görevler
  Filistin halkı özgürlüğü için savaşıyor!
  Zafer direnen Filistin halkının olacak!
  Filistinle dayanışma eylemlerinden...
  Kurtuluşun tek olanaklı yolu direnmektir!..
  Siyonist saldırganlık dünyanın dört bir yanında lanetleniyor
  Faşizme karşı omuz omuza!
  Birleşik eylemi yükseltme zamanı!
  Zafer direnen Filistin'in olacak!.."
  "1 Mayıs'ta üretimi durdurarak alanlara akmalıyız!"
  "Geniş emekçi kitleleriyle hareket etme kaygısı içinde olmalıyız"
   Sendika bürokrasisi barikatını 1 Mayıs alanlarında aşalım!
   KESK Genel Kurulu...
   İşçi Kültür Evi Bülteni'nden...
   1 Mayıs'ta iş bırakarak alanlara!...
   Adana Öncü İşçi Platformu Girişimi Bülteni'nden...
   İzmir İşçi Bülteni'nden...
   Mevcut birikime yaslanarak geleceği kazanmalıyız
   "Dahav'ın öbür yüzü Filistin..."
   Gökçesu maden işçileri yeni saldırılarla karşı karşıya
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Onlar sınıfsız ve sömürüsüz
bir dünya için direniyorlar... Ya biz?

Merhaba kardeşler,

19 Aralık 2000... Bu tarihi unutma! Bu tarih, insanlığın utanç tarihi!..

Ellerinde ağır makinalı silahlar, ceplerinde el bombaları, çantalarında kimyasal silahlar. Binlerce asker elleri tetikte hazır bekliyor. Kanlı tarihlerine bir sayfa daha eklemeye hazırlanıyor faşist devlet.

Bunlar, yoksul Filistin halkına karşı hazırlanan kudurgan siyonist İsrail askerleri değil. Afganistan’da savunmasız ve masum canlara kıyan emperyalist Amerika da değil. Bunlar, yaşadığımız topraklardaki faşist devletin devrimcilere karşı başlatılacak bir vahşet için bekliyor.

Elbette İsrail ve Amerika’yla ortak yönleri var ve zihniyetleri de aynı. Uşaklar ve işbirlikçileri ABD emperyalizminin çıkarına hizmet ediyor. Sömürüye, savaşa, zulme karşı direnen tek bir ülke, tek bir insan bile kalmasın istiyorlar. Süt liman sessiz-tepkisiz bir dünya, kendi denetimi ve yönetimi altında uysal, boyun eğmiş bir dünya istiyorlar.

Ve cezaevlerine baskınlar başlıyor, savaş alanına dönüyor her yer. Çığlıklar, bomba ve kurşun sesleri ve dumanlar yükseliyor cezaevlerinden. Düzen medyası silahların ardında düzeni övüyor. Dışarıda feryat eden tutsak yakınları akın ediyor cezaevlerine, yakınlarından bir haber alabilmek için. Uzaktan izleyin diyenler, katliamın adını “hayata dönüş” koyuyorlar. Devlet devrimci tutsakları teslim almak için kan döküyor ama teslim alamıyor, amacına ulaşamıyor. Direniş sürüyor düzene karşı. İş makinalarına, toplara, mermilere teslim olmuyor tutsaklar. Diz çökerek yaşamaktansa ayakta ölmeyi tercih ediyorlar.

Ve bugüne kadar da teslim olmadılar!

Devletin teslim aldığı dört duvar oldu, tutsakları ise zorla hücrelere koydu. Ama ne yaptıysa direnen bedenleri asla teslim alamadı. Ölüm oruçlarına yattılar, yakıldılar, işkenceden geçtiler, kurşuna dizildiler, kiminin yıkılan duvarlar altında kaldı bedeni ama onurluca ve özgür yaşamlarından taviz vermediler, direndiler. Ve şu ana kadar 89 canımızı yitirdik ve dönüşü, tedavisi mümkün olmayan yüzlerce sakat insan.

Onlar niçin oradalar, ne için mücadele ediyorlar. Savaşların ve ölümlerin olmayacağı, emekçi ve yoksul halkın sömürülmeyeceği, hiçbir şeye dokunmadan, çalışmadan, halkın sırtından geçinen ağaya, paşaya, patrona, beye dur dediği için. Onlar sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya için üretenlerin yöneteceği ve bir avuç asalağın olmadığı bir dünya için savaşıyorlar. Karşılığında hiçbir şey beklemeden ve tereddüt etmeden öldüler ve ölmeye de devam ediyorlar. Bizim için.

Ya biz?

İzmir’den bir komünist



Geleceği kazanacağız!..

2001 yılı soluk kesici olaylar ve çatışmalarla yerini yeni yıla bıraktı. Sınıf düşmanlarımız devrimci mevzilerimizi fiziken tasfiye etme saldırılarına devam ediyorlar.

Mevzilerimizde direnerek bizi kuşatan burjuva ablukayı parçalayacağız.

Arkadaşlar, ülkemiz Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki devrim mevzilerini direnişle savunduk. Bunu yaparken bugüne kadar çok can kaybettik, yüzlerce savaşçıyı şehit verdik. Ama yüksek bir inançla söyleyebilirim ki nitelik olarak güçlendik. Bugün ülkemizde ideolojik olarak devrim fikri düne göre daha çok güçlenmiştir. Bu gerçeği hiçbir bilinçli işçi, emekçi ve devrimci bir an bile aklından çıkarmamalıdır.

Partimiz TKİP böylesine gerçek olanakları birleştirme ve yeni devrimci hamlelerin hazırlıkları çabasındadır. Yeni dönemde belki daha sert devrimci çatışmalara sahne olacaktır. Her açıdan ciddi bir manzarayla karşı karşıya olduğumuz bir gerçektir.

Üzerinde yaşamakta olduğumuz ülkede 67 milyon insan yaşamaktadır. Bunun bugün 20-25 milyonu açlık sınırındadır. Bu yetmememiş gibi hergün politik iktidarın copundan, sistemli baskı ve teröründen canı yanıyor. Bunların gerçek anlamda hak alma mücadelesine atılması için büyük devrimci hamlelerin oluşturulması yeterli olacaktır.

Yeni dönemi hep birlikte büyük devrimci coşkuyla karşılamalıyız. Devrimci umut ve inançla kavgaya atılmalıyız, ama kötü görüntüden de korkmamalıyız. Yoksa dünyanın yok olmasına suç ortaklığı yapmış oluruz.

Yoldaşlar, Partimizi güçlendirmek ve devrim hareketini büyütmek, kendi gelecek özgürlük dolu günlerimizi kazanmak demektir.

Selam olsun gelecek için bayraklaşanlara!
Yaşasın ölüm orucu direnişimiz!
Yaşasın partimiz TKİP!

Ö. Yıldız
Saint-Brieu /Fransa



Kayseri büromuza baskın...

Sosyalist basın susturulamaz!

Kayseri Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube ekiplerince 9 Nisan günü toplatılmış yayın gerekçe gösterilerek büromuz basıldı. Büroda bulanan misafirlerimizin kimliklerini alan polisler bazı yayınlara el koydular. 1 Mayıs öncesi baskıları artıracağını söyleyerek bizleri tehdit eden Kayseri Emniyeti, bu baskınla da sosyalist basın üzerindeki baskıyı artıracağını göstermiş oldu.

Bizler işçi sınıfının haklı davası ve devrimci iktidarı için mücadele yürütüyoruz. Haklılığımızı ve meşruluğumuzu buradan alıyoruz. Bugüne kadar birçok kez büromuz basıldı, gözaltına alındık. Bu ilk olmadığı gibi son da olmayacaktır. Ne bu baskın ne baskılar ne de ucuz tehditler bizleri yıldıramaz.

Sosyalist basın susturulamaz!

SY Kızıl Bayrak/Kayseri



Çete düzenine karşı mücadeleye!

İşçi, emekçi arkadaş!

“İstanbul, Bursa, Ankara, Adana, Mersin, Antalya gibi kentlerde adam öldürme, sahte para ve uyuşturucu satma gibi olaylara karıştıkları belirlenen ikisi güvenlik görevlisi, olmak üzere toplam 6 kişilik çete yakalandı. -Armutlu çetesi- olarak bilinen çete yaklaşık 1 milyon dolarlık gasptan sorumlu tutuluyor.”

Bir kez daha böyle bir haberle uyanıyoruz. Antakyalı işçi ve emekçiler bu haberlere pek de yabancı değil. Bundan birkaç yıl önce yine aynı yerde, Armutlu’da içinde polisin de olduğu bir çete sözde “ele geçirilmişti”. Bugün açığa çıkan çeteye baktığımızda, çete mensuplarının hemen hemen aynı kişiler olduğunu görürüz. Mecliste çıkarılan yasalarla cezaevinde olan çeteler teker teker salıverildi. Çünkü bu ülke Susurluk’ta açığa çıkan çetelerce yönetilmektedir. Hatırlanacağı üzere Susurluk’ta açığa çıkan çetenin ileri gelen isimlerinden Abdullah Çatlı Antakya’da da kirli işlerini yürütmüştür.

Peki bugün gelinen aşama hangi boyuttadır. Bununla ilgili açıklamayı o dönemin generalleri yapıyor. “Herşey bilgimiz dahilinde yapıldı.” Emekli generaller artık açıktan Susurluk’u sahipleniyor. Çünkü İMF’nin programlarıyla gün be gün yoksulluğa itilerek tarifsiz acılara sürüklenen, ABD hesabına Ortadoğu’da girilecek yıkım savaşına gönderilmesi planlanan biz işçi ve emekçilere boyun eğdirmek ve sindirmek için yalnızca resmi terör ve baskı yetmez; yanı sıra onu tamamlayacak olan kirli ve acımasız yöntemlere de ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ihtiyaç onları 11 Eylül’de ABD’ye yönelik saldırı sonrası faşist baskı ve terör ortamının etkisiyle Susurlukçuları sahiplenmeye itmiştir. Kuşkusuz Armutlu’da bugün açığa çıkan çete Susurluk’un Antakya’daki uzantısıdır. Susurluk ise ordu ve devleti ta kendisidir. Biz işçi ve emekçilerin birleşerek her türlü sorunun asıl kaynağı olan çete düzenine karşı mücadele etmekten başka çıkar yolu yoktur.

SY Kızıl Bayrak/Antakya