Dün Hitler Almanyası bugün Şaron İsraili...
Dahavın öbür yüzü Filistin... H. Ezgi II. Emperyalist savaşta, 6 milyon Yahudi, Alman faşizmi tarafından katledildi. 6 milyon insanın içinde kadın, erkek, yaşlı ve çocuklar vardı. Yahudi soykırımı, emperyalizmin tarihine kanlı bir sayfa olarak yazılırken, insan eti için yakılan fırınların korkunçluğu ise insanların hafızalarından bir türlü silinemedi. Bir yasa dönüştü; şiir oldu, şarkı oldu, roman oldu ve ağıtlaştı: deri, kemik, saç, tırnak Bu ağıtlar şimdi başka bir halkın dilinde. Çünkü emperyalizm bugün Yahudilere başka bir rol biçmiş durumda. Kurban artık Filistin halkı katleden ise emperyalizmin güdümündeki İsrail. İsrail ordusu kadın-erkek-çocuk ayrımı yapmadan Filistin halkını katlediyor. Ancak kendi topraklarında mülteci durumuna düşen Filistinliler, emperyalizmin kendilerine biçtiği bu kurban rolünü hiçbir zaman kabul etmemiş, bu oyuna boyun eğmemişlerdir. Onlar için direnmek yaşamanın tek koşuludur. Filistinin çocukları, tüm dünya halklarına adeta ders verdiler, veriyorlar. Onlar İntifadanın simgeleri haline geldiler. Auschwitzde, Dahavda fırınlarda yakılan Yahudi çocukları ile yaşıttılar, ama onlar başlarını önlerine eğip beklemediler, emperyalizmin getirdiği kanlı ölümü. En ölümcül silahları; taşlarıyla kafa tuttular İsrail tanklarına. Bu direnişçi çocuklar ilk hedefi oldular İsrail siyonizminin. Pek çoğu oyun çağında olmasına rağmen ölümle tanıştıklarında bir kez olsun oyun oynayamamışlardı. Bu onurlu çocuklar bize emperyalizme karşı alınacak tutumu gösteriyorlar. Özellikle de ABD, yakın zamanda gerçekleştirilmek istenen Iraka saldırıda Türkiyenin rolünü garantiye almış durumdayken. Bu savaş planları bizlerin kanları üzerine yapılıyor. Emperyalizm kanlı kitabına yeni sayfalar eklemek istiyor. Ama o kitabın son sayfasını yazacak olanlar emperyalistler olmayacaklardır. Dünyaya mutlak barışı getirecek olan o son sayfayı, tüm dünyanın işçi ve emekçi sınıfları emperyalizmi yeryüzünden alaşağı ettiklerinde yazacaklar. Emperyalizm varlığını korudukça emperyalist savaşlar da sürecek; kendine yeni katiller ve kurbanlar bulmaya devam edecektir. Tıpkı dün Dahavda Yahudileri katleden Naziler, bugünse Filistinlileri katleden siyonistler gibi. Siyonistler Yahudilere soykırım uygulayan Nazileri aratmamaktadır. Hasan Hüseyinin dediği gibi, Dahavın öbür yüzü Filistindir: Sen bir nazi kurbanıydın şimdi artık hepsi boş (Ekim Gençliğinin Nisan 2002 tarihli
Suç tamamen İsrailde 1930 yılında Polonyada doğan Felicia Langer, Almanyanın Polonyayı işgali sonrası önce Sovyetler Birliği, daha sonra da İsraile göçtü. 1990 yılına kadar İsrailin işgal ettiği bölgelerde yaşayan Filistinlilerin savunuculuğunu yaparak hakları için mücadele etti. Bu nedenle bir yandan 1990da Alternatif Barış Ödülünü alırken diğer yandan da ülkesinden ayrılmak zorunda kaldı. 1991den beri Tübingende yaşıyor. Mart ayı başında Konkret dergisinin sorularına cevap veren Langer, İsrailin işgal ettiği tüm bölgelerden çıkması gerektiğini vurguladı. Langer, verdiği yanıtlarla, derginin İsrail saldırganlığına destek veren tutumunu da boşa çıkardı. Konkret: Kısa süre önce Kudüste bir pizzacıya yapılan saldırıda 15 Yahudi öldürüldü. Böylesi haberler duyduğunuzda neler hissediyorsunuz? Langer: Öfke, acı ve yas... Ama en fazla İsrail devletinin sürdürdüğü saldırgan politikanın bu felaketlere yol açtığını, bu saldırgan politika nedeniyle suçsuz insanların öldüğünü bildiğim için öfke duyuyorum. Tabii ki intihar eylemlerini doğru bulmuyorum, ancak bunlar hastalığın nedenleri değil sonuçlarıdır. Ben hastalığın nedeninin 30 yılı aşkın süredir varolan İsrail işgali olduğuna inanıyorum. Şu an şikayet edilen terörün sona ermesi için İsrail terörünün sona ermesi gereklidir. Ben İsrailli biri olarak, İsrailde barış için savaşan insanlar ve kuruluşların varolduğunu ifade etmek istiyorum. Gush Shalom, Siyahlı Kadınlar, Kadınların Barış Koalisyonu gibi kuruluşlar, Bizi öldüren işgaldir! şiarıyla barış mücadelesi veriyorlar. Konkret: Arafat, çocukların askeri eğitimi için açtığı kampları kapatmadığı sürece barış hareketi bir işe yarayabilir mi? Langer: Böyle kampların olduğuna inanmıyorum. Konkret: Her gün televizyonda bu kamplar gösteriliyor. Langer: Evet gösteriliyor, resimlerin kaynağı belli değil. Ben 40 yıl boyunca Filistinlilerin ne denli baskı altında tutulduğunu, ne denli aşağılandığını gördüm, yaşadım. Öylesine kötü koşullar oluşturduk ki, insanların kaybedecek bir şeyleri kalmadı. Çocuklar, babalarının dövüldüğünü, evlerin basılıp tarumar edildiğini, zeytin ağaçlarının kökünden söküldüğünü görerek büyüdüler. İsrailliler olarak bu politikayı sürdürdüğümüz sürece, bağımsızlıkları için ölmeye hazır, herşeyi göze almış çocuklar olacaktır. Konkret: İsrailin işgal ettiği alanlardan çıkmasıyla barışın geleceğine gerçekten inanıyor musunuz? Langer: Eğer başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin varlığı kabul edilirse, mültecilerin ülkelerine geri dönme hakları tanınırsa ve tüm tutuklular serbest bırakılırsa, halkın bireysel terör eylemleri yapan örgütlere kucak açacağını sanmıyorum. Hamas ve İslami Cihad örgütlerinin tüm üyeleri terörist değil. Onlar yıllardır baskı altında olan, kendi topraklarında esir tutulan Filistinlilerin duygularının çığlık şeklindeki ifadeleridir. Konkret: Filistindeki demokratik barış hareketinin gittikçe zayıfladığını, radikal dincilerin etkinliklerinin arttığını gördükçe, kurulacak bir Filistin devletinin İrandaki gibi bir İslam devleti olacağından korkmuyor musunuz? Langer: Haklısınız, ama bunun nedeni de İsrailin sürdürdüğü politika. İşte bunun için barışın gelmesi gerekiyor, barış olmadığı sürece radikal dincilerin etkisi de artacaktır. Konkret: İsraillilerin kendilerini tehdit altında hissedip Arafattan hesap sormalarının haklılığına inanmıyor musunuz? Arafat en azından tanınmış bazı teröristleri mahkûm etmek zorunda değil mi? Langer: Söylediğiniz, barış sürecinde hiç de önemi olmayan bir konu. Arafatı sıkıştırmışlar, her taraf işgal altında tutuluyor. Arafat, saldırıları onaylamadığını açıklamış ama hâlâ saldırılıyor. Problem Arafat falan değil. Barışın anahtarı İsrailin elinde. İsrail, dünyanın askeri açıdan en güçlü beşinci ülkesi. Biz, Filistin halkının varlığını kabul edip halklar hukuku çevresinde çözüm aramadığımız sürece, barış gelmeyecektir. Hiç kimse sahte suçlular aramamalıdır. Gerçek suçlu İsrail devletinin sürdürdüğü politikadır. (Çev.Semra Çelik, 09 Nisan 02/Evrensel) |
|||||