Burjuva medya savaşın nedenini din olarak göstermeye çalışıyor...
Filistin halkı özgürlüğü için savaşıyor! Burjuva medyanın pek çok yorumcusu, İsrailin Filistine saldırısını dinsel bir etkiye bağlamaya çalışıyor. Bu yolla, hem sürmekte olan resmi katliamı bir halka, İsrail halkına maledebileceklerini, hem de saldırının gerçek nedenlerini gizleyebileceklerini umuyor olmalılar. Bu savlarını kanıtlamakta kendilerince fazla zorluk da çekmiyorlar. Her halk gibi İsrail halkı içinde de dinin fazlaca etkisi altında olan kesimler vardır. Medya da bunları buluyor ve konuşturuyor. Orta yaşlı bir hanım, bunca çocuk cesedine aldırmadan, işgal ve katliamın sonuna kadar sürdürülmesi gerektiğini, çünkü bu toprakların kendilerine vaadedildiğini söylüyor. Filistin devrimi ise, emperyalist barış planına evet denilmesinden bu yana öylesine zayıflamış ki, İslami Cihat ve Hamas gibi dinsel gerici örgütlerin intihar eylemleri öne çıkıyor. Biraz da bilinçli olarak çıkarılıyor. Tabii bir de bunların veriliş tarzı var. Müslüman Türkiyenin Müslüman medya organları, Filistinin Müslüman dincilerini terörist, İsrailin Musevi dincilerini ise tanrının sözünü yerine getirmek için uğraşan dindarlar olarak lanse edebilmek için birbirleriyle yarışıyorlar. Niye peki? Çünkü efendileri ABD böyle buyurmuştur. İslami gericiliğin hedef tahtası haline getirilmesi gerekiyor. Pahalı içki sofralarını Ramazan eklerinden kazanılmış paralarla donatabiliyor olmaları, bu kiralık kalemlerin görevlerini yerine getirmelerine elbette engel değildir. Ancak, Amerikanın asıl derdinin İslamiyetle olmadığı, Bin Laden, Kaide ve Afganistanla başlatılan süreçte kimi islami örgütlerin ve kimi İslam devletlerinin hedef alınmasının, Müslümanlığın bu bölgedeki etkin din olması dışında bir nedeni bulunmadığı açıktır. Eğer ABDnin hakimiyetini pekiştirmek istediği Ortadoğu ve Asyada karşısına İslamiyet değil de Hıristiyanlık çıkmış olsaydı da durum değişmeyecekti. Bu emperyalist haydutun önceki yıllarda saldırı hedefi olan ülkeler ve bölgeler bunu yeterince göstermektedir. Sürmekte olan katliamın arkasındaki asıl güç Amerika olduğu için, onun gerçek niyet ve hedeflerini ortaya koyabilmek gerekiyor. Ancak İsraili bu işgal ve katliama sevkeden etmen de daha az önemli değil. Öncelikle, Filistine yönelik işgal ve katliam saldırısının İsrail devletinin bir girişimi olduğunu belirtmek ve İsrail halkını bu suça doğrudan ortak etme çabalarını mahkum etmek gerekiyor. Eğer bir devlet savaşa başvurmuşsa, bunun, din kisvesine büründürüldüğü durumda dahi, daha somut ve gerçek, yani askeri, siyasi, iktisadi nedenleri ve hedefleri bulunur. Kaldı ki, Şaron ve diğer İsrail yöneticileri saldırılarına dini bir örtü uydurmaya da çalışmamaktadırlar. Onlar Amerikan ağzıyla terör gerekçesini öne sürmeyi tercih ediyorlar. Dini gerekçeleri öne sürme marifeti bizim burjuva medyaya ait, yanıltmak istedikleri de bizim halkımız. Oysa iş mitolojiye kalsa, Filistinliler için çok daha kolay. Dini hikayelere göre İsrailoğulları vaadedilen topraklara yerleşebilmek için bölgedeki tüm halkları kılıçtan geçirmiş, bir tek Filistinlilerle baş edememişlerdi. Olayın Tevratta hikaye edilişi şöyle: ...ve Rab ona dedi: Sen kocadın, ve yaşta ilerledin, ve mülk olarak alınacak pek çok yer kaldı. Kalan yer şudur: bütün Filistiler havalisi, ve bütün Geşur; Mısır önünde olan Şihordan şimale doğru, Kenanlıların sayılan Ekron sınırına kadar; Filistilerin beş beyleri, Gazalılar, ve Aşdodlular, Aşkelonlular, Gatlılar ve Ekronlular... (Kitabı Mukaddes, s.228-229, eski ahit YEŞU BAP 13) Ve yine İsrail oğulları RABBİN gözünde kötü olanı yaptılar; ve RAB onları kırk yıl Filistilerin eline verdi. (s.257, HAKİMLER BAP 13) Ama iş mitolojiyle bitmiyor. Bugün ne İsrail Yahudanın vaatleri peşinde işgal ve katliam peşinde koşuyor ve ne de Filistin Allah için gazaya kalkışmıştır. Filistin halkı ülkesi ve özgürlüğü için savaşıyor. İsrail ise bir yandan kendi yayılmacı emellerine ulaşmak, diğer yandan da modern Yahudası ABD emperyalizminin Ortadoğudaki çıkarlarına hizmet etmek üzere saldırıyor. Filistinin işi bugün daha zor. Çünkü bugünün savaşlarında artık kol kuvveti ve bireysel kahramanlıklar yetmiyor. Ancak son söz de her zaman silah üstünlüğü olana kalmıyor. Tüm ezilen halklar gibi Filistin halkı da kazanma olanağına sahip. Eğer örgütlenir ve devrimci bir strateji izleyebilirse, haklılığı ve halkların desteği sayesinde savaşı kazanacaktır.
İstanbulda binlerce işçi Filistin halkı için sokağa çıktı: Artık hepimiz Filistinliyiz!.. Siyonist İsraile karşı bir eylem de Türk-İş tarafından düzenlendi. 9 Nisanda İsrail Konsolosluğuna siyah çelenk bırakmak için 1. Leventte Türk-İşin çağrısıyla biraraya gelen sendika şubeleri pankartlarıyla oluşturulan kortejde yerlerini aldılar. 2500 kişinin katıldığı eyleme başta Belediye-İş Sendikası şubeleri olmak üzere, Tek Gıda-İş Sendikası Marmara ve Trakya Bölge Şubesi, Türkiye Denizciler Sendikası, Türk Harb-İş İstanbul Şubesi, TÜMTİS, Orman-İş Sendikası İstanbul Şubesi, Kristal-İş Sendikası Paşabahçe Şubesi, Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası, Petrol-İş Sendikası, Basın-İş Sendikası, Türk Metal Sendikası İstanbul Şubesi, Yol-İş Sendikası, Türkiye Haber-İş Sendikası, TEKSİF Sendikası Bakırköy Şubesi ve Tes-İş Sendikası katıldı. Kortejlerdeki en çok dikkat çeken dövizler Tank ihalesi iptal edilsin!, İşbirlikçi devlet ihaleyi iptal et!, Dün Hitler, bugün Şaron!, Şaron Nazilerden öğrendi, Filistinde uyguladı!, İnsan kasabı ve uşakları hesap verecek!, Vahşete son, siyonizme hayır!, Soykırıma ve işgale son!, Siyonizme karşı omuz omuza!, Artık hepimiz Filistinliyiz!, Yaşasın halkların kardeşliği!, Yaşasın Filistin halkının özgürlük mücadelesi! oldu. Biraraya geldiklerinde yolu keserek yürüyüşe geçen kitle Hükümet uyuma, anlaşmayı iptal et!, Kahrolsun işbirlikçi katiller!, Kahrolsun ABD emperyalizmi!, Katil Şaron Filistinden defol!, Filistin halkı yalnız değildir!, Zafer direnen Filistinin olacak!, Hepimiz birer Filistinliyiz!, Yaşasın Filistin direnişimiz!, Yaşasın halkların kardeşliği!, İşgale hayır, Filistine özgürlük!, Vergini katillere verme!, Hükümet istifa! sloganlarını yürüyüş boyunca ve basın açıklaması sırasında sürekli attı. Konsolosluk önünde basın açıklamasını okuyan Türk-İş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak; Türk-İş ve bağlı sendikalar olarak Filistin işçileri ve halkının yanında yer alıyor ve İsrailin Filistinde sürdürdüğü katliam ve yıkımı şiddetle protesto ediyoruz. Filistin halkına karşı sürdürülen bu kanlı ve aşağılayıcı operasyon derhal durdurulmalı... dedi. Sık sık sloganlarla kesilen açıklamanın ardından sendika temsilcileri siyah çelengi konsolosluk önüne bıraktılar. Yine sloganlarla yürüyüşe geçilmesinin ardından eylem sona erdi. SY Kızıl Bayrak/İstanbul
Katliamı kendimize yöneltilmiş sayıyoruz Türk-İşin İsraili protesto etmek için düzenlediği eyleme katılan Sümer Holding Bakırköy İşyeri temsilcisiyle konuştuk... - Bir işçi olarak İsrailin Filistin halkına karşı yürüttüğü katliam ve işgal politikası hakkında düşüncelerinizi alabilir miyiz? - Herşeyden önce Filistinde bir insanlık dramı yaşanıyor, bir halk katlediliyor. İkincisi bizim Sümerbank işçileri olarak yaşadıklarımızdan öğrendiğimiz birçok şey var. Bunlardan biri de, Türkiye ve dünyanın birçok ülkesinde Amerikan hegemonyası olduğudur. İsrailin Filistine saldırısı da bu emperyalist hegemonyanın pekiştirilmesinin bir parçasıdır. Özellikle Sümerbank işçileri olarak bizim burada yapmamız gereken şey şu: Sermayenin çıkarına olan herşey mutlaka dünya emekçilerinin/halklarının zararınadır. Heryerde en geniş katılımla Amerika desteğiyle İsrailin sürdürdüğü bu katliamı dünya halkları elbirliğiyle püskürtmek zorundadır. Biz bu katliamı kendi ülkemizde yaşanan bir katliam olarak varsayıyoruz, onu kendimize yöneltilmiş sayıyoruz.. Ve Filistin halkının İsrail siyonizminden kurtuluşunu ve zaferini, emperyalizmi püskürtmek için atılmış önemli bir adım olarak görüyoruz. SY Kızıl Bayrak/İstanbul |
|||||