Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB):
Filistin halkıyla dayanışma içindeyiz!.. Son günlerde, bütün dünyanın gözleri önünde Filistin halkına, Filistin devletine ve Filistin Devlet Başkanına karşı İsrailin uygulamakta olduğu insanlık dışı vahşeti izliyoruz. ABDnin desteğindeki İsrailin giriştiği bu kuşatma ve saldırı, insanlığın binlerce yılda kazandığı temel haklara karşı açık bir savaştır. Emperyalizmin Afganistandan sonra bölgemizdeki bu yeni vahşetini, İsrail askeri güçlerinin, başta Filistin halkı olmak üzere, Birliğimizin Onur Üyesi Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat ile Filistin Devletinin yetkililerine karşı uyguladığı baskıyı ve kuşatmayı kınıyoruz. Filistin halkıyla ve Filistin Devlet Başkanı ile dayanışma içinde olduğumuzu ilan ediyoruz. İsrail Devletinin Ortadoğuyu kan gölüne çeviren yerleşim ve yapılanma programları, ABDnin değişmeyen desteğiyle hayata geçirilmektedir. Siyonist işgal planıyla,1948den beri sürekli şiddete maruz kalan Filistinlilerin sonunda boyun eğecekleri, büyük tavizler verecekleri, Filistin davasını tümüyle terk edecekleri hedeflenmiş, beklenmiştir. Son saldırıların yeni hedefi de Filistinin bütünüyle işgali ve Filistinlilerin bu topraklardan uzaklaştırılmasıdır. İsrail Devlet terörünün simgesi haline gelen Ariel Şaronun başlattığı ve son günlerde zirvesine çıkan saldırganlık, insanlık için utanç verici olduğu kadar, uluslararası hukuk açısından da bir suçtur. Unutulmamalıdır ki, 1982de Sabra ve Şatila mülteci kamplarındaki katliamların sorumlusu olan, yakın bir tarihte Gazze bölgesinde öldürülen altı Filistinli çocuğun katili olarak halen Brükselde yargılanan ve Filistinlilerle barış yapmaya karşı olduğunu hiç bir zaman gizlemeyen Ariel Şaronun bu politikaları, İsrail halkını da olumsuz yönde etkilemekte ve bu politikalar kendi halkının da muhalefetine neden olmaktadır. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Filistin sorununda çözümün, BM kararlarının uygulanmasından, egemen Filistin devletinin tanınmasından, topraklarından atılmış Filistinlilere dönüş hakkı verilmesinden ve Filistin halkı üzerinde uygulanan kuşatmanın kaldırılmasından geçen bir barış sürecinin, yeniden başlatılmasıyla sağlanabileceğini görmektedir. (...) Haklı mücadelesinde Filistin halkıyla dayanışma içinde olmaktan onur duyuyor, İsrail halkı da dahil olmak üzere tüm bölge ve dünya ülkelerinin halklarını, İsrailin kuşatmayı kaldırması, işgal ettiği topraklardan çekilmesi, bu baskı ve savaş politikalarını sona erdirmesi için seslerini yükseltmeye, Filistin halkının meşru haklarının tanınması ve barış görüşmelerinin başlaması için girişimlerde bulunmaya çağırıyoruz. Bölgemizdeki barışın sağlanması ve Filistin halkının meşru haklarının tanınması için, Hükümetimizi, İsrail kuşatmayı kaldırıncaya ve işgal ettiği topraklardan çekilip Filistinde oluşturduğu tüm maddi ve manevi zararları ödeyinceye kadar, Türkiye ile İsrail arasındaki siyasi ve ekonomik tüm ilişkilerimizi askıya almaya çağırıyoruz. Kaya Güvenç
Gökçesu maden işçileri Dev. Maden-Sene 2001 Haziranında üye olan Gökçesu maden işçilerine o günden bu yana sendikalaştıkları için, saldırılar artarak devam ediyor. Üçpınar ve Bükköy Madencilikte çalışan 300den fazla işçi o günlerde işten atılarak sefalete mahkum edilmişti. Aynı işverenin diğer işletmesi Kuzey Anadolu Madencilikte çalışan 97 işçi ise 7 Aralıkta linyit ocakları kapatılarak ücretsiz izine çıkarılmıştı. Haziranda işten atılan işçilerin tazminat ve diğer alacakları ödenmediğinden Dev. Maden-Sence açılan dava devam etmektedir. Kuzey Anadolu Madencilik A.Ş. işçileri ise bugüne kadar aylık ücretlerini dahi alamamışlardır. Hisselerinin % 80den fazlasının Nurullah Ercana ait olduğu maden işçilerinin çalıştığı şirketlerin ocaklarında, yaşanan sorunlar ve yasadışı uygulamalara ilişki kamu makamları nezdinde yapılan şikayetler ve girişimler sürmektedir. İşveren, işten attığı ve ücretsiz izine çıkardığı üyelerimizi sürekli sendikamızdan istifa ettirmeye çalışmıştır. İşçilerin büyük çoğunluğunu sendikamızdan istifa ettirememiş, dolayısıyla sendikal örgütlülüğü tasfiye edememiştir. İşsiz üyelerimiz için Ankara ve Boluda Dayanışma kampanyası açılmış ve onlar demokrasi güçlerince yalnız bırakılmamıştır. Bu dayanışmayı gören işveren Gökçesuda esnaflarla toplantı yaparak Dev. Maden-Sen üyelerine veresiye vermemelerini istemiştir. Gökçesu esnafı işverenin bu tehdidine aldırmamış, üyelerimize veresiye alışverişle dayanışmasını sürdürmüştür. 13 Martta Kayaaltı linyit ocağını üretime geçiren işveren, 150 işçiye işbaşı yaptırmış, ama yasal hakları için onurluca direnen Dev. Maden-Sen üyelerini işe almamıştır. İşveren, şimdi ise Çorak linyit ocağını üretime geçirmeye çalışmaktadır. İş için defalarca başvuruda bulunan, taleplerini bir kez daha üç gün önce Kaymakamlığa, Cumhuriyet Başsavcılığına ve Bolu Valiliğine yazıyla ileten Kuzey Anadolu Madencilik A.Ş linyit ocaklarından ücretsiz izine çıkarılan üyelerimize bu ocakta da iş verilmeyeceğine dair söylentiler vardır. İşverenin işletme müdürü bunu açık açık söylemektedir. Üyelerimiz ise, kendileri işsizliğe ücretsiz izin adıyla mahkum edilirken, başkalarının bu ocakta çalışmasını kabullenmeyeceklerini ifade etmektedirler. Bugün ( 04.04.2002 ) saat 16:00da üretime geçeceği bildirilen Çorak ocağına iş için başvuran üyelerimizin talepleri gene kabul edilmemiştir. Üyelerimiz ise Bolu yerel basınına haber vererek sabahtan itibaren Çorak ocağı önünde beklemeye başlamışlardır. Boludan gelen basın mensuplarına üyelerimiz taleplerini anlatmışlar ve yasal iş haklarının kabul edilmesi için her şeyi göze aldıklarını söylemişlerdir. Sendikamızın üyesi işçiler şimdi Gökçesu-Bolu yol güzergahında linyit işletmelerinin bulunduğu bölgede beklemektedirler. Gece boyunca da burada kalacak olan üyelerimiz işe alınıncaya kadar bu haklı mücadelelerini sürdüreceklerdir. Yetkililer Gökçesuda kanayan yara halini alan işverenin yasadışı uygulamalarını biran önce durdurmalı yasaları egemen kılmalıdır. Hükümet İş Güvencesi Yasasını vakit geçirmeden çıkarmalıdır. Gökçesu Maden İşçileri işlerine kavuşmalı, sendikal hak ve özgürlükler yaşam bulmalıdır. Dev. Maden-Sen
Kuzey Kıbrısta gençlik örgütleri siyonist terörü protesto ettiler... Selam olsun Filistin halkının onurlu direnişine! Kıbrısta 4 siyasi gençlik örgütünün 6 Nisan gecesi kalabalık bir grupla Amerikan Elçiligi Temsilsiliğinin bulunduğu yere kadara yürüyerek Filistin halkına yönelik Siyonist terörü protesto ettiler. Burada yaptıkları açıklama şöyle: Bizler CTP Gençlik Kolları, EKİM Gençliği, TKP Gençlik Kolları ve YBH Gençlik olarak; Şaron yönetiminin bir süreden beri Filistin halkına yönelik sürdürdüğü soykırım ve işgali kınıyoruz. Emperyalist ve faşist yönetimlerin yıllarca akıttığı kan, bugün de Filistinde oluk oluk akmaktadır. 11 Eylül sonrası terör bahane edilerek Filistinde oynanan emperyalizmin kanlı oyunu, yarın çıkarları doğrultusunda dünyanın başka bir köşesinde devam edecektir. Bir yandan globalleşme iddialarıyla sınırların kalktığı, kültürlerin birleştiği savı öne sürülürken, diğer yandan doğal kaynakları ya da jeopolitik konumları dolayısıyla dünyanın dört bir tarafında vahşi sömürü çarkı dönmeye devam ediyor. Ortadoğuda, Afrikada, Güney Amerikada, Uzak Doğuda yoksul halklar geçmişten daha acımasız ve onarılmaz kültürel ve çevresel felaketlerle karşı karşıya bırakılıyor. Kültürlerin beşiği olan, Ortadoğuda yüzyıllardır sürdürülen sömürü bölge halklarının gelişimine vurulmuş bir prangadır. Amerika-İsrail patentli gelişmiş silahlara karşı ellerinde taşları ve yürekleriyle direnen Filistin çocukları aslında tüm ezilen halkların çocuklarıdır. Filistin şehirleri tank paletleri altında ezilerek işgal ediliyor, yaratılan kaos içinde sayısız yargısız infazlar yapılıyor. Siyonistler evlere girerek savunmasız insanları katlediliyor, kamyonlara doldurulup götürülen erkek çocukların akıbeti bilinmiyor. Yahudiler yıllarca Alman faşistleri tarafından uğradıkları soykırımı, gaz odalarında yok edilişlerini çok çabuk unutmuş olmalılar ki; aynı vahşeti bu kez kendileri Filistin halkına yaşatıyorlar. Uygarlığın, demokrasinin, insan haklarının merkezi olduklarını iddia edenler yanı başlarında yaşanılanlara maalesef seyirci kalıyorlar. Bu vahşet karşısında sessiz kalmak bu cinayetlerin ortağı olmak demektir. Bu pranga, halkların ancak enternasyonalist dayanışmasıyla kırılacaktır. Kahrolsun Emperyalist Sömürgeciler! CTP Gençlik Kolları, EKİM Gençliği,
Saldırgan İsraili boykot çağrısı İsrail saldırganlığına karşı, demokratik bir tepki: BOYKOT! İsrailin Filistin topraklarını işgaline anlamlı bir yanıt: BOYKOT! İsrailin Filistinlilere uyguladığı işkence, yakma ve yıkma eylemlerine karşı BOYKOT! İsrail, ürettiği mal ve hizmetlerden elde ettiği paralarla, silah alıyor, mermi alıyor, benzin alıyor. Bunları insan haklarını ihlal eden politika ve uygulamasında kullanıyor. Barışa giden yol, demokratik tepkilerden geçiyor. İşgale, işkenceye dur demek istiyorsak her olanağı değerlendirmeli ve demokratik tepkimizi ifade etmeliyiz. Ürün boykotuna katılıyoruz. Dünya halklarının, dünyanın barışsever güçlerinin, insan hakları savunucularının, barış için, boykota katılmalarını öneriyoruz. Hüsnü Öndül |
|||||