Ilımlı islami parti ABDde görücüye çıktı ...
Hükümet vizesi için uşaklık sınavı Ilımlı islami parti AKPnin lideri Tayyip Erdoğan geçen hafta Amerikadaydı. Dünya Ekonomik Forumuna (DEF) Derviş ve Cem ile birlikte davet edilen 3. Türk politikacısı olarak hem ABDde bir dizi düşünce kuruluşu ile, hem de DEFe katılarak dünyanın en güçlü iş çevreleri ile bir dizi temasta bulundu. Yani görücüye çıktı. Bu ülkede hükümetin yolu seçim sandığından değil, ABDnin onayından geçer. Bundan dolayı da her hükümet adayının ilk işi soluğu ABDde almak olur. ABD yönetimine sadakatini bildirir, kendisini pazarlar. ABD, ya kulum yürü derse rüştünü ispatlar. İşte önümüzdeki dönemde hükümete en yakın aday partinin lideri Tayyip böylesine olağan bir görevi yerine getirmiş oluyor. Elbette bu olağan görev, resmi bir ziyaret biçiminde yapılmıyor. Yani doğrudan ABD yönetimiyle değil, onun akıl üretmekle görevli memurları karşısına çıkılıyor. Bu görevli memurlar karşısında gerçek anlamda bir sınav veriliyor. Tayyipin temaslarda bulunduğu kuruluşlar da tümüyle bu niteliği taşıyor. İçlerinden bazıları da zaten resmi olarak CİAnın yan kuruluşları olarak faaliyet gösteriyorlar. Tayyip, herbiri ABD politikalarının farklı bir alanını tutan RAND, CİSİS, NMD, Eurasya gibi kuruluşların önünde boy gösterdi. ABD Dışışleri Bakanlığından uzmanlar ile ABDnin gerçek iktidar odaklarından CFR üyelerinin de bu toplantılara katıldıkları ayrıca belirtiliyor. Burada kaba işler düşünce üreten kuruluşlarca kotarılıyor. ABD yönetiminin bütün kolları oradaydı. Sorular yönelttiler. Onların girmeye cesaret etmeyeceği konuları da bizler soru haline getirdik. Bundan sonra iş ince ayara kaldı. Başka kaynaklardan gelen bilgileri, okuduklarını, büyükelçilik ve konsolosluk raporlarını önlerine koyup değerlendirme yapacaklar... (Taha Kıvanç, Yeni Şafak, 30 Ocak 02) İşte ABD, uydusu olan bir ülkenin siyasal geleceğini böyle şekillendiriyor. Herşey işin kılıfına uygun ve belli prosüdürler izlenerek gerçekleştiriliyor. ABD yönetiminin kolları olan düşünce üretme kuruluşları ve medya Amerikan vizesini kopartmak için çırpınan bir uşağı böyle sınava tabi tutuyorlar. Bu sınav ve daha bir takım rapor ve bilgilerin sonucunda değerlendirme yapılıp karar veriliyor. Tayyipin ABD ziyareti esasta, ABDnin bölgede ve buna bağlı olarak Türkiyedeki ihtiyaçlarını karşılama yeteneğini ve sadakatini ispatlamayı içeriyor. Bu ihtiyaçlar, siyasal ve ekonomik olarak iki ana başlık altında toplanabilir. Öyle ki, ABDnin Ortadoğu ve Kafkaslar politikasında uzman kuruluşlarla yapılan görüşmeleri, DEFte bir araya gelen dünyanın en büyük tekellerinin temsilcileriyle yapılan görüşmeler tamamlıyor. ABDnin model ülke-parti ihtiyacını biz karşılarız Tayyipin ziyareti, alışıldık ABD vizesi alma ziyaretlerinden biçim olarak değilse de, içerik olarak farklı bazı özgünlükler taşıyor. Çünkü ABD yönetimince bu ziyaret, on gün önceki Ecevitin ziyareti gibi ABDnin bölgede ve uluslararası çapta tasarladığı kapsamlı operasyonların bir parçası olarak ele alınıyor. ABD dünya çapında hegemonyasını pekiştirmek için başlattığı hamlede Türk devletine özel bir rol biçiyor. Bundan dolayıdır ki Türk devletinin vitrininden, yöneticilerine kadar herşeyi bu rolün gereklerine göre yeniden biçimlendiriyor. Hükümete en yakın parti liderinin ABDye davet edilmesi tam da burada anlamını buluyor. Tayyip gerçekleştirdiği temasların tümünde tam da bu gerçeğin bilinciyle, biz Türkiyede bu rolün gereklerini yerine getirecek, hem de seçim olsa hükümete en yakın partiyiz vurgusunu yaptı. Öncelikle şu gerçeği herkes bilmelidir, ABD, dünyadaki 1 milyar müslüman nüfusla hangi model aracılığıyla temasa geçeceğine henüz karar vermedi. Türkiye İslam dünyasına model olacak deniliyor ve Başbakanınız Ecevit 10 gün önce gelip laik Türkiye ile İslam dünyasına model olacağız dedi. .... ABD henüz hangi islam-hangi model sorusuna henüz tam cevap bulmuş değil. Bu soruya cevap arıyor, çözüm ararken de her türlü düşünceyi ortaya atıp tartıştırıyor, dinliyor, tartıyor, izliyor. (Güler Kömürcü, Haberturk.com sitesinden, Tayyiple görüşen bir yetkilinin anlatımlarını aktarıyor) İşte Tayyip, ABDnin model arayışlarına kendi ılımlı islamını önererek yanıt vermeye çalışıyor. ABD de, huzuruna çağırdığı Tayyipi izliyor, tartıyor. (Tayyipin Derviş ve Cemle birlikte davet edildiği DEFin Türkiye konusundaki forum, Türkiyenin görünümü başlığını taşıyor. Bu forumun sonucunda Türkiyenin model ülke olarak parlatılması da ayrıca unutulmamalıdır.) Tayyip yaptığı konuşmalarda tümüyle ABDnin model arayışına uygun parti olduklarını (Iraka saldırı da dahil olmak üzere) anlatıp duruyor: Partimiz terörizmin ortadan kaldırılması için askeri önlemlerin yeterli olmayacağı görüşündedir. İslam alemi ile batı arasında daha iyi bir karşılıklı anlayış, en az askeri önlemler kadar önemlidir. Türkiye gibi bir ülke ve bizim gibi bir siyasi parti bu karşılıklı anlayışa değerli katkılarda bulunabilir. ...Türkiye bu nitelikleriyle örnek bir ülke olabilir. Irak ve İrana ilişkin düşünceleri sorulduğunda ise, Türkiyenin bütün komşularıyla arasının iyi olmadığı genişliği içerisinde cevaplıyor.(Taha Kıvanç, Yeni Şafak, 30 Ocak 02) Yani bu ılımlı islamcı ABDnin Irak operasyonunda rol üstlenmeye genişçe evet diyor. Siz Iraka saldırırsınız, biz de bu operasyona ılımlı bir islam ülkesi olarak arka çıkarız, böylelikle İslam dünyasının tepkisi de kontrol edilmiş olur demeye getiriyor. Arkasından son noktayı koyuyor: ABD bizim doğal müttefimiz! Ecevit hükümetinden daha Amerikancıyız Tayyipin ABDde verdiği sınavın ikinci başlığı ise ekonomik politikalar. Bu konuda şunları söylüyor: Türkiyede yapılmakta olan reformların gerekli olduğunu düşünüyoruz. Hükümetin zaman zaman buna gösterdiği direnci üzüntüyle izliyoruz. Bu reformlardan bazılarına karşı çıktıkları için birkaç bakanın istifaya zorlanması dikkat çekicidir.... İMF politikalarına sadakatini bildirirken, Ecevit hükümetinin bu politikaları uygulamadaki acımasızlığını aşacak bir kararlılıkta olduklarını beyan ediyor. Hükümetin içerisinde zaman zaman çıkmış bazı çatlak sesleri de buna kanıt olarak getiriyor. Yani en Amerikancı benim diyor. Sadece sadakatini sunmakla da kalmıyor, beraberinde yapacakları icraatler konusunda vaadlerde bulunuyor: Yabancı sermayeyi Türkiyeye çekmek için her türlü önlem alınacak...bürokrasi azaltılacak... yabancı yatırımcılarla ilgilenecek yüksek yetkilerle donatılmış tek bir makam...yabancı sermayeli firmaların, enflasyon nedeniyle oluşan fiktif kazançlarının vergilendirilmesini engelleyecek bir muhasebe sistemi oluşturulacak... Sonuç: ABD sınavı sürecek! İşte Tayyip ABDde vize almak için böyle bir sınav verdi. Yaptığı açıklamalara bakılırsa sınavın sonucunda, ABDli dostları Tayyipin partisinin; radikalizmden uzak bir parti olduğunu tespit etmişler. Ama ABD henüz vize çıkarmış değil. Yani incelemeler devam ediyor. Yine Tayyipin belirttiğine göre, ABD yönetimi kendileriyle görüşmek üzere uzman seviyesinde temsilci gönderecekmiş. Anlaşılan inceleme, tartma ve elbette düzeltme çalışmalarından sonra ılımlı islami partisine Amerikan vizesi verilerek hükümet yolu açılmış olacak. |
|||||