İMF patentli yeni saldırı hamlesine karşı
Kamu işçisinin direnişi örme sorumluluğu Türkiyenin sunduğu niyet mektubunun İMF İcra Kurulunda kabul edilmesiyle birlikte işçi ve emekçilere dönük yeni bir saldırı dönemi de başlamış oldu. İmzalanan stand-by anlaşmasına göre Türkiye, alınacak İMF kredileri karşılığında üç yıl boyunca ağır saldırı politikalarını uygulamaya sokacak. Elbette ki bunlardan en önemlisi, devletin küçültülmesi adı altında yürütülecek olan kamuda tasfiye saldırısıdır. Kamuda tasfiye başlıyor Niyet mektubunda belirtildiğine göre, kamuda çalışan işçilerin binlercesi bu yıl içinde gönüllü emekliliğe zorlanacak. Emekli olmayı kabul etmezlerse ya da emekli olanların sayısı yeterli görülmezse, bu kez zorla işten çıkarmalar gündeme gelecek. Fazla istihdam olarak belirlenen 75 bin kişi var. Bunlardan 25 bini Haziran sonuna kadar, 25 bini ise en geç Ekim sonuna kadar işten çıkarılmış olacak. Kalan 25 bin kişi ise Haziran 2003e kadar ya emekli edilecek ya da işten çıkarılacak. Hükümet daha niyet mektubu kabul edilmeden emekliye ayrılması planlanan 15 bin kişiye Ocak ayı içinde tebligat yaptı bile. Özelleştirme kapsamındaki KİTlerden ise bünyelerindeki fazla istihdamı hızla bildirmeleri istendi. Kamudaki tasfiye saldırısı onbinlerce kamu işçisinin sokağa atılmasıyla sınırlı değil. Buna paralel olarak birçok kamu kurumunun (ki bunların içinde Köy Hizmetleri en başta geliyor) bölge müdürlükleri veya taşra teşkilatları kapatılacak. Gene bankacılık reformu adı altında kamu bankalarınının toplam 800 şubesinin kapısına kilit vurulacak. TEKEL ve şeker fabrikaları gibi KİTlere bağlı birçok müdürlük ve işletme de özelleştirmeye hazırlık bahanesiyle çalışmalarını durduracak. Devlet elindeki kamu arazilerinin satışı için de yoğun hazırlıklara başlanacak. Kamuda ücretler daha da aşağı çekilecek Niyet mektubu, kamu emekçileri ve kamudaki işçiler için şimdiye kadar yürürlükte olan enflasyon farkı ödeme uygulamasının da kaldırılacağını söylüyor. Bir sonraki kamu işçileri toplu iş sözleşmeleri müzakerelerinde ve memur maaş ayarlamasında, mevcut sözleşmelerde bulunan geçmiş enflasyona yönelik endeksleme hükmünün önemli ölçüde azaltılmasına çalışılacaktır deniliyor. Yani bundan böyle geçmişte uğranılan hak kayıpları işverenden (yani devletten) talep edilemeyecek. Geçmiş enflasyona göre ücret artışı hesaplanamayacak. Bunun yerine önümüzdeki yıla dair tahmini enflasyon rakamı üzerinden maaş artışı sözkonusu olacak. Kârlılık ve verimlilik ücret artışlarında diktkate alınacak. Dolayısıyla kâr etmediği iddia edilen KİTlerde ücretler çok daha aşağılara çekilmeye çalışılacak. Yeni bir özelleştirme yasası hazırlanıyor Niyet mektubunun kamu işçisini doğrudan ilgilendiren bir önemli düzenlemesi de özelleştirmelere dair. Niyet mektubunda 2002 yılının daha çok büyük KİTlerin özelleştirilmesi için yapılacak hazırlıklar için kullanılacağı yazıyor. Bu çerçevede hükümet yeni bir özelleştirme yasasının hazırlıklarına başlamış bulunuyor. Özelleştirmeden Sorumlu Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlunun Bakanlar Kurulu toplantısında verdiği bilgiye göre, 94 yılında çıkartılan ve halen yürürlükte bulunan 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu yeni baştan ele alınıp düzenleniyor. Sermaye devleti yeni düzenlemelerle, özelleştirme uygulamalarında daha önceki yıllarda yaşanan tıkanmayı aşmayı, özellikle büyük KİTlerin özelleştirilmesinde hızla sonuç almayı hesaplıyor. Yasa şu anda Bakanlar Kurulunda. Meclisten geçirilip yürürlüğe sokulduğunda, 94ten bu yana yaşanandan daha sert bir özelleştirme saldırısının önü açılacak ve çeşitli sektörlerdeki büyük KİTler hızla özelleştirilmeye başlanacak. Bu ise enerjiden tarıma, petro-kimyadan ulaştırmaya kadar bütün sektörlerde onbinlerce kamu işçisinin işsizlikle, yeni hak gaspları ve örgütsüzleştirmeyle yüzyüze kalması anlamına gelecek. Saldırının merkezinde kamu işçisi var İMF patentli saldırı politikaları elbette bütün işçi ve emekçileri hedeflemekte, bu anlamda da hepsini ilgilendirmektedir. Bu saldırılar ancak işçi ve emekçilerin geniş kesimlerinin içinde yer alacağı birleşik-militan bir direnişle püskürtülebilir. Fakat bu durum kamu işçisinin bugün saldırılar karşısında taşıdığı, taşımak durumunda olduğu sorumlulukların önemini azaltmamaktadır. Herşeyden önce bu kez saldırının merkezinde çok açık bir şekilde kamu işçisi bulunmaktadır. Devletin küçültülmesi başlığı altında yürütülen kamuda tasfiye saldırısı kamu işçisini doğrudan doğruya ilgilendirmektedir. Gene hızlandırılacağı ilan edilen özelleştirme saldırısının hedefinde de herkesten daha çok kamu işçisi vardır. Saldırılara karşı gerekli mücadelenin örülememesi durumunda, kamu sektörü ve kamu işçisi çok ciddi bir tasfiyeyle yüzyüze kalacaktır. Öyle görünüyor ki, kamu işçisi önümüzdeki dönem kritik bir sorumlulukla karşı karşıya olacaktır. Ya dağınık ve örgütsüz bir şekilde adım adım yıkımı yaşayacak, ya da sahip olduğu imkan ve deneyimlerden yararlanarak saldırılara karşı mücadele yolunu seçecektir. Kamu işçisinin tercihini direniş ve mücadeleden yana yapması, sınıf savaşının dengelerinde kısa sürede önemli değişiklikler yaratabilir. O halde, sınıf devrimcilerinin ve öncü işçilerin çabası kamu işçisini mücadeleye çekecek yöntem ve araçların yaratılmasında yoğunlaşmalıdır.
Belediye zabıtalarının eylemi... Ulaşım hakkımız engellenemez! 19 Ocakta resmi gazetede yayınlanan kamu kurum ve kuruluşlarının ürettikleri mal ve hizmet tarifeleri ile bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkındaki kanunun yürürlüğü girmesiyle birlikte belediyelerde uygulanan ücretsiz ulaşım kartlarının kaldırılmasının önü açılmış bulunuyor. Nitekim İstanbul Büyükşehir Belediyesi, belediye zabıtalar, özürlüler, öğretmenler, emekliler, 65 yaş üstü yaşlılar, PTT memurları, sarı basın kartı sahiplerinin indirimli ve ücretsiz olarak faydalandığı uygulamayı kaldırdı. Belediye zabıtaları buna karşı basın açıklamaları düzenlediler. Tüm Bel-Sene üye zabıtalar 4 ve 5 Şubatta iki eylem gerçekleştirdiler. 4 Şubattaki eylem 2 bin kişilik bir kitle ile Aksaray Metro önünden yürüyüşle başladı, Aksaray İSKİ binası önüne gelindi. Zabıtalar Afyon halkının acısını paylaşıyoruz!, Onurlu zabıta hesap soruyor!, Birlik, mücadele, zafer!, Kazanılmış haklarımız engellenemez! yazılı dövizler taşıdı. Eylemde Ulaşım hakkımız engellenemez!, Direne direne kazanacağız! vb. sloganlar atıldı. Yapılan açıklamada; zabıtaların günde 4-5 kez otobüse, tren, tramvay ve metro gibi araçları kullandıkları, bunun da büyük bir meblağ tuttuğu, bu uygulamaların İMF güdümlü politikaların bir ürünü olduğu, yeni dünya düzeninin sadece yoksulluğu küreselleştirdiği vurgulandı. Bazı zabıtaların tüm çabalarına rağmen oturma eylemi yapılmadı. 5 Şubattaki eyleme ise İSKİ binası önünde toplanan bin kişilik bir kitle katıldı. Zabıtalar pankart açmak isteyince İSKİ güvenliği tarafından saldırıya uğradılar. Bu saldırı Baskılar bizi yıldıramaz!, Başkan köpeğine sahip çık! sloganları ile püskürtüldü. Ardından Afyonda hayatını kaybeden emekçiler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. KESK Genel Başkanı Sami Evren kısa bir konuşma yaparak, kazanılmış hakların korunacağını dile getirdi. Ardından Tüm Bel-Sen Genel Başkanı Vicdan Baykara basın metnini okudu. 50 yıldır uygulanan ücretsiz ulaşım haklarının ellerinden alınmak istendiğini, hakları geri verilene kadar eyleme devam edeceklerini vurguladı. SY Kızıl Bayrak/İstanbul |
|||||