09 Şubat '02
Sayı: 06 (46)


  Kızıl Bayrak'tan
  ABD'nin Ortadoğu macerası, Türk devleti ve Kürt liberalleri
  Emperyalizme kölelik ve düzenin çözümsüzlüğü
  Kamu işçisinin direnişi örme sorumluluğu
  Yıkıntıların altından kapitalist düzenin vahşi yüzü çıktı!
  Demokratikleşme yalanı ve burjuva ikiyüzlülüğü
  "Sendika yönetiminin ihanetine uğradık"
  Her düzeyde parasız eğitim!
  Emperyalizmin çıkarları için kardeş halkların kanı akıtılmak isteniyor
  KESK genel kurulları sürüyor...
  "Başka bir dünya mümkün" ve zorunlu!..
  Hükümet vizesi için uşaklık sınavı
  Üniversite-sermaye işbirliği üzerine
  Almanya: Faşist NPD'nin kapatılması davası...
  Emperyalist savaşın yeni halkalarından biri: Filipinler
  Teslimiyet, ihanet ve tasfiyecilik çizgisi...
   "Anadilde eğitim" kampanyası ve TC!..
   F tipi sağlığa zararlıdır!
   Tecrit ve tredmana bağlı olarak Sincan F Tipi Cezaevi'nde yaşananlar

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
İMF patentli yeni saldırı hamlesine karşı

Kamu işçisinin direnişi örme sorumluluğu

Türkiye’nin sunduğu niyet mektubunun İMF İcra Kurulu’nda kabul edilmesiyle birlikte işçi ve emekçilere dönük yeni bir saldırı dönemi de başlamış oldu.

İmzalanan stand-by anlaşmasına göre Türkiye, alınacak İMF kredileri karşılığında üç yıl boyunca ağır saldırı politikalarını uygulamaya sokacak. Elbette ki bunlardan en önemlisi, “devletin küçültülmesi” adı altında yürütülecek olan kamuda tasfiye saldırısıdır.

Kamuda tasfiye başlıyor

Niyet mektubunda belirtildiğine göre, kamuda çalışan işçilerin binlercesi bu yıl içinde “gönüllü” emekliliğe zorlanacak. Emekli olmayı kabul etmezlerse ya da emekli olanların sayısı yeterli görülmezse, bu kez zorla işten çıkarmalar gündeme gelecek. Fazla istihdam olarak belirlenen 75 bin kişi var. Bunlardan 25 bini Haziran sonuna kadar, 25 bini ise en geç Ekim sonuna kadar işten çıkarılmış olacak. Kalan 25 bin kişi ise Haziran 2003’e kadar ya emekli edilecek ya da işten çıkarılacak.

Hükümet daha niyet mektubu kabul edilmeden emekliye ayrılması planlanan 15 bin kişiye Ocak ayı içinde tebligat yaptı bile. Özelleştirme kapsamındaki KİT’lerden ise bünyelerindeki fazla istihdamı hızla bildirmeleri istendi.

Kamudaki tasfiye saldırısı onbinlerce kamu işçisinin sokağa atılmasıyla sınırlı değil. Buna paralel olarak birçok kamu kurumunun (ki bunların içinde Köy Hizmetleri en başta geliyor) bölge müdürlükleri veya taşra teşkilatları kapatılacak. Gene bankacılık reformu adı altında kamu bankalarınının toplam 800 şubesinin kapısına kilit vurulacak. TEKEL ve şeker fabrikaları gibi KİT’lere bağlı birçok müdürlük ve işletme de özelleştirmeye hazırlık bahanesiyle çalışmalarını durduracak. Devlet elindeki kamu arazilerinin satışı için de yoğun hazırlıklara başlanacak.

Kamuda ücretler daha da aşağı çekilecek

Niyet mektubu, kamu emekçileri ve kamudaki işçiler için şimdiye kadar yürürlükte olan “enflasyon farkı ödeme uygulaması”nın da kaldırılacağını söylüyor. “Bir sonraki kamu işçileri toplu iş sözleşmeleri müzakerelerinde ve memur maaş ayarlamasında, mevcut sözleşmelerde bulunan geçmiş enflasyona yönelik endeksleme hükmünün önemli ölçüde azaltılmasına çalışılacak”tır deniliyor.

Yani bundan böyle geçmişte uğranılan hak kayıpları işverenden (yani devletten) talep edilemeyecek. Geçmiş enflasyona göre ücret artışı hesaplanamayacak. Bunun yerine önümüzdeki yıla dair tahmini enflasyon rakamı üzerinden maaş artışı sözkonusu olacak. “Kârlılık ve verimlilik” ücret artışlarında diktkate alınacak. Dolayısıyla kâr etmediği iddia edilen KİT’lerde ücretler çok daha aşağılara çekilmeye çalışılacak.

Yeni bir özelleştirme yasası hazırlanıyor

Niyet mektubunun kamu işçisini doğrudan ilgilendiren bir önemli düzenlemesi de özelleştirmelere dair. Niyet mektubunda 2002 yılının daha çok büyük KİT’lerin özelleştirilmesi için yapılacak hazırlıklar için kullanılacağı yazıyor.

Bu çerçevede hükümet yeni bir özelleştirme yasasının hazırlıklarına başlamış bulunuyor. Özelleştirmeden Sorumlu Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu’nun Bakanlar Kurulu toplantısında verdiği bilgiye göre, ‘94 yılında çıkartılan ve halen yürürlükte bulunan 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu yeni baştan ele alınıp düzenleniyor. Sermaye devleti yeni düzenlemelerle, özelleştirme uygulamalarında daha önceki yıllarda yaşanan tıkanmayı aşmayı, özellikle büyük KİT’lerin özelleştirilmesinde hızla sonuç almayı hesaplıyor.

Yasa şu anda Bakanlar Kurulu’nda. Meclis’ten geçirilip yürürlüğe sokulduğunda, ‘94’ten bu yana yaşanandan daha sert bir özelleştirme saldırısının önü açılacak ve çeşitli sektörlerdeki büyük KİT’ler hızla özelleştirilmeye başlanacak. Bu ise enerjiden tarıma, petro-kimyadan ulaştırmaya kadar bütün sektörlerde onbinlerce kamu işçisinin işsizlikle, yeni hak gaspları ve örgütsüzleştirmeyle yüzyüze kalması anlamına gelecek.

Saldırının merkezinde kamu işçisi var

İMF patentli saldırı politikaları elbette bütün işçi ve emekçileri hedeflemekte, bu anlamda da hepsini ilgilendirmektedir. Bu saldırılar ancak işçi ve emekçilerin geniş kesimlerinin içinde yer alacağı birleşik-militan bir direnişle püskürtülebilir.

Fakat bu durum kamu işçisinin bugün saldırılar karşısında taşıdığı, taşımak durumunda olduğu sorumlulukların önemini azaltmamaktadır. Herşeyden önce bu kez saldırının merkezinde çok açık bir şekilde kamu işçisi bulunmaktadır. “Devletin küçültülmesi” başlığı altında yürütülen kamuda tasfiye saldırısı kamu işçisini doğrudan doğruya ilgilendirmektedir. Gene hızlandırılacağı ilan edilen özelleştirme saldırısının hedefinde de herkesten daha çok kamu işçisi vardır. Saldırılara karşı gerekli mücadelenin örülememesi durumunda, kamu sektörü ve kamu işçisi çok ciddi bir tasfiyeyle yüzyüze kalacaktır.

Öyle görünüyor ki, kamu işçisi önümüzdeki dönem kritik bir sorumlulukla karşı karşıya olacaktır. Ya dağınık ve örgütsüz bir şekilde adım adım yıkımı yaşayacak, ya da sahip olduğu imkan ve deneyimlerden yararlanarak saldırılara karşı mücadele yolunu seçecektir.

Kamu işçisinin tercihini direniş ve mücadeleden yana yapması, sınıf savaşının dengelerinde kısa sürede önemli değişiklikler yaratabilir. O halde, sınıf devrimcilerinin ve öncü işçilerin çabası kamu işçisini mücadeleye çekecek yöntem ve araçların yaratılmasında yoğunlaşmalıdır.



Belediye zabıtalarının eylemi...

“Ulaşım hakkımız engellenemez!”

19 Ocak’ta resmi gazetede yayınlanan “kamu kurum ve kuruluşlarının ürettikleri mal ve hizmet tarifeleri ile bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkındaki kanun”un yürürlüğü girmesiyle birlikte belediyelerde uygulanan ücretsiz ulaşım kartlarının kaldırılmasının önü açılmış bulunuyor.

Nitekim İstanbul Büyükşehir Belediyesi, belediye zabıtalar, özürlüler, öğretmenler, emekliler, 65 yaş üstü yaşlılar, PTT memurları, sarı basın kartı sahiplerinin indirimli ve ücretsiz olarak faydalandığı uygulamayı kaldırdı.

Belediye zabıtaları buna karşı basın açıklamaları düzenlediler. Tüm Bel-Sen’e üye zabıtalar 4 ve 5 Şubat’ta iki eylem gerçekleştirdiler. 4 Şubat’taki eylem 2 bin kişilik bir kitle ile Aksaray Metro önünden yürüyüşle başladı, Aksaray İSKİ binası önüne gelindi.

Zabıtalar “Afyon halkının acısını paylaşıyoruz!”, “Onurlu zabıta hesap soruyor!”, “Birlik, mücadele, zafer!”, “Kazanılmış haklarımız engellenemez!” yazılı dövizler taşıdı. Eylemde “Ulaşım hakkımız engellenemez!”, “Direne direne kazanacağız!” vb. sloganlar atıldı.

Yapılan açıklamada; zabıtaların günde 4-5 kez otobüse, tren, tramvay ve metro gibi araçları kullandıkları, bunun da büyük bir meblağ tuttuğu, bu uygulamaların İMF güdümlü politikaların bir ürünü olduğu, yeni dünya düzeninin sadece yoksulluğu küreselleştirdiği vurgulandı. Bazı zabıtaların tüm çabalarına rağmen oturma eylemi yapılmadı.

5 Şubat’taki eyleme ise İSKİ binası önünde toplanan bin kişilik bir kitle katıldı. Zabıtalar pankart açmak isteyince İSKİ güvenliği tarafından saldırıya uğradılar. Bu saldırı “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Başkan köpeğine sahip çık!” sloganları ile püskürtüldü. Ardından Afyon’da hayatını kaybeden emekçiler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.

KESK Genel Başkanı Sami Evren kısa bir konuşma yaparak, kazanılmış hakların korunacağını dile getirdi. Ardından Tüm Bel-Sen Genel Başkanı Vicdan Baykara basın metnini okudu. 50 yıldır uygulanan ücretsiz ulaşım haklarının ellerinden alınmak istendiğini, hakları geri verilene kadar eyleme devam edeceklerini vurguladı.

SY Kızıl Bayrak/İstanbul