19 Ocak '02
Sayı: 03 (43)


  Kızıl Bayrak'tan
  Boşa çıkan beklentiler
  ABD ile "stratejik ortaklık" ya da emperyalizme sınırsız uşaklık!
  Saldırı daha da derinleştirildi
  "Mezarda emeklilik" yasası basın açıklamalarıyla protesto edildi...
  Kapitalizmin kâr hırsı insan sağlığını hiçe sayıyor
  Rumsfeld'in emriyle katliam!
  Afgan savaş esirlerine karşı sınırsız vahşet ve barbarlık!
  İbretlik Amerikan ikiyüzlülüğü
  ABD emperyalizminin Avrasya hamlesi
  Teslimiyetçi platforma "samimiyet sınavı"
  Nazım Hikmet işçi sınıfının devrimin ve komünizmin şairidir!..
  Sermayenin ve liberallerin Nazım sevdası ve saldırılar
  Yazdık Nazım Nazım diye...
  Rosa Luxsemburg ve Karl Liebknecht anıldı
  Ortadoğu, Kürdistan ve Türkiye...
  Barikatları yarmak için öncülerin birliği şart
  Sefaların geleceği
   Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Tutsak çocukların eylemi...

Geçtiğimiz hafta Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi’nde bulunan tutuklu çocuklar ısınma sorunundan kaynaklı bir eylem gerçekleştirdiler. Sorunlarını koğuşlarını ateşe vererek duyurmaya ve çözüm aramaya çalıştılar. Koğuşlarını ateşe verdikten sonra kapıların ardına barikat kuran çocuklar 5 saat boyunca eylemlerini devam ettirdiler. İtfaiye ve polisin müdahalesiyle biten eylemde birçok çocuk dumandan etkilendi, birçoğu yaralandı. Olay sonrası yapılan açıklamalara göre çocukların sorunu sadece ısınma değil. Çocuklar zorla çalıştırılıyor ve gardiyanlar tarafından kötü muameleye maruz kalıyorlar. Isınma sorunu yalnızca bu eylemin ateşleyicisi durumunda.

Burada veya diğer cezaevlerinde yatan tüm çocuklar, daha dünyayı tanıma fırsatı bile bulamadan bu düzenin pislikleriyle tanışan, birçoğu işlediği suçun nedenini bile bilmeyen çocuklar. Sistemin ürettiği yoz aile veya arkadaş kültürüyle yetişen, eğitimsizliğe, yoksulluğa ve işsizliğe mahkum edilen çocuklar... Toplumun birçok kesimi tarafından dışlanıyor-dışlandırılıyorlar. Sağlıklı toplumsal ilişkilerin dışında, doğallığında suça eğilimli hale geliyorlar, daha doğrusu düzen tarafından itiliyorlar. Sistem kendisinin yarattığı bu soruna ise yine kendince çözüm bularak, güya “ıslah” etmeye çalışıyor.

Bu olayın sevindirici tek yanı, tutuklu çocukların “siyasi abi”lerinden (adli tutusakların kullandığı bir tabir) bir şeyler öğrenmiş olmaları.

C. Ali



Zonguldak Karaelmas Üniversitesi’nde faşist saldırılara karşı eylem

9 Ocak günü, daha önce arkadaşlarımıza saldıran faşistlerin tekrar saldırı girişiminde bulunması üzerine ikisi cezalandırıldı. Olaydan yaklaşık iki saat sonra faşistlerin tekrar toplandığı haberi üzerine kantinde hazır bekleyen kitle harekete geçti. Kütüphane binası önünde altı faşist daha cezalandırıldı. “Kahrolsun faşizm!” sloganlarıyla kantine kadar yüründü. Okulu kuşatan polis, kantinin giriş ve çıkışlarını tutarak, iki saat kadar çıkışa izin vermedi. Kapıların açılmasından sonra, dışarıdan katılan kitleyle birlikte, yaklaşık 200 kişi bir süre yürüdü.

Ertesi gün faşistlerin çetebaşları bir kenara çekildi. Pişman olduklarını söylemeleri üzerine sadece uyarıldılar. Yeni bir olayda ödeyecekleri bedelin daha ağır olacağı anlatıldı. Ancak akşam okul çıkışı üç arkadaşımıza saldırarak yaraladılar. Bunun üzerine hastane önünde bir basın açıklaması yapıldı.

Zonguldak Demokrasi Platformu, sendikalar ve DKÖ’ler ile görüşüldü. Bir heyet oluşturularak emniyet, valilik ve rektörlüğü ziyaret etme kararı alındı. Bu saldırılar sonucu okulda geniş bir anti-faşist birlik oluşturuldu. Düne kadar hareket etmeyen insanlar bugün daha aktif duruma geldiler. Bu potansiyel faşist saldırılar ve soruşturma terörüne karşı harekete geçirildiği koşullarda, mücadelede ciddi kazanımlar elde edilebilecektir.

ZKÜ’den bir okur



Antakya’da tutuklamalara karşı imza kampanyası

19 Aralık cezaevleri katliamının yıldönümünde yapılmak istenen basın açıklamasında polisin gerçekleştirdiği faşist saldırı ve tutuklamaları geniş kitlelere duyurabilmek için imza kampanyası başlattık.

“Tutuklanan arkadaşlarımız serbest bırakılsın!” başlıklı metnimiz şöyle:

“19 Aralık cezaevleri katliamının yıldönümünde sosyalist basın platformunun yapmak istediği basın açıklamasına polis saldırdı, bunun sonucu 4 kişi (Asi gazetesi çalışanı Hasan Kutlu, Atılım gazetesi çalışanı Soydan Dadük, SY Kızıl Bayrak gazetesi temsilcisi ile çalışanı Zeynel Nihadioğlu ve Oktay Rende) tutuklanarak cezaevine konuldu.

Demokratik, anayasal bir hak olan basın açıklamasına yapılan saldırı son derece insanlık dışı bir uygulamadır. İnsanlar coplanarak, yerlerde sürüklenerek gözaltına alınmıştır. Bizler bu saldırıyı kınıyor, arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını istiyoruz.”

Bu çalışmamız, düşmanın bizi yıldırmayı başaramayacağının bir göstergesidir.

SY Kızıl Bayrak/Antakya



SY Kızıl Bayrak susturulamaz!..

Sermaye devletinin saldırıları her geçen gün artıyor. Bu saldırılardan nasibini en çok sosyalist basın çalışanları alıyor. Ancak her zamanki gibi bu saldırılardan alnımız ak, başımız dik çıkmasını biliyoruz.

11 Ocak 2002 tarihinde SY Kızıl Bayrak çalışanı Ziya Nihadioğlu 17:30’da İskenderun’da keyfi bir şekilde gözaltına alındı. Gözaltında “temsilcinizi tutukladık, sıra sende” diyerek arkadaşımız üzerinde psikolojik baskı kurmaya çalıştılar. Ancak yaptıkları bütün saldırıların bizleri yıldırmayacağını gördüler, görmeye de devam edecekler.

Sermaye devleti ve uşakları bilmeliler ki, bizler Habipler’den, Ümitler’den, Haticeler’den aldığımız güçle yolumuza devam ediyoruz. Hiçbir güç çalışmalarımızı engelleyemeyecektir. Sesimizi boğmaya gücünüz yetmeyecek!..

SY Kızıl Bayrak çalışanları/Antakya



Ticarethane değil bilim yuvası istiyoruz

Eğitime yapılan saldırılarla biz işçi ve emekçi çocuklarının eğitim hakkı elinden alınıyor. Gelecek nesiller bilim ve teknikten uzak, sadece kendi kabuğu içerisinde yaşamaya mahkum olacaklar. Gençler ezberci, gerici, çağdışı bir eğitimle tek tipleştirilmeye, kişiliksizleştirilmeye çalışılıyor. Düzen kendi çıkarları doğrultusunda gençliği şovenizmle zehirlemek istiyor. Çünkü gençliğin dinamizminden, yeniliğe açıklığından, enerjisinden ve başkaldırı ruhundan korkuyor.

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, bir öğrenci için okumak ancak parayla mümkün. Parayla ölçülüyor, paran kadar okuyabiliyorsun. Okumak artık işçi-emekçi çocuklarının önüne örülmüş duvar gibiyken, patron çocuklarına okulların kapıları sonuna kadar açık. Ayrıcalıklı bir durum yaratılmış. İşçinin çocuğu işçi, patronun çocuğu patron olsun isteniyor. Böyle bir tablo içerisinde birileri paralı eğitime karşı hala susuyorsa bu bir onursuzluktur. Geleceğimizi karartmaya yönelik saldırılara suç ortaklığı yapmaktır.

Okulların paralı hale getirilmesiyle herkes için bir hak olan eğitim hakkı elimizden alınıyor. Hayalini kurduğumuz üniversite kapıları eşitsiz sınav sistemiyle yüzümüze kapatılıyor. Bu bir kadermiş gibi gösterilerek boyun eğmemiz isteniyor. Şunu çok iyi bilmemiz gerekiyor; bilimden, teknolojiden, yeniliklerden uzak bir eğitimle ticarethaneye çevrilen okullarımızın bilim yuvası haline gelmesi ancak, bu sömürücü ve baskıcı sistemin saldırılarına karşı hep birlikte mücadele edip örgütlenmekle mümkündür.

Bir öğrenci/Adana



Osmangazi ve Nilüfer belediyelerinde
anlaşma sağlandı

Bursa’da Osmangazi ve Nilüfer belediyelerinde 446 işçinin 2 aydır sürdürdüğü grev sona erdi. Belediye-İş Sendikası Başkanı Nihat Yurdakul ile belediye başkanları arasında yapılan görüşme sonucu anlaşma sağlandı ve grev 16’Ocak’ta bitirildi. Karşılıklı tavizlerle, ilk yıl için %11, ikinci yıl için ise %12 ücret zammında anlaşıldı. Diğer talepler de işveren tarafından kabul edildi.

SY Kızıl Bayrak okuru/Bursa