3 Kasım '01
Sayı: 33


  Kızıl Bayrak'tan
 Amerikancı iktidar Türkiye'yi ABD'nin savaş arabasına bağladı

  Emperyalist barbarlığa karşı mücadeleyi yükseltelim!

  Saldırı ve ihanet cenderesini kırmak için olanakları güce dönüştürelim

  Saldırı ve ihaneti boşa çıkarmak için 9 Kasım'da Ankara'ya!

  Kahrolsun emperyalist savaş!
  Sermayeye değil direnişçi işçilere fon
  Yeni bir faşist terör dalgası ve karşı hazırlık
  Doğubeyazıt'ta devlet terörü

  Anti-emperyalist mücadele ve Parti Programı

  Anti-emperyalizm, bağımsızlık ve siyasa bağımsızlık
  Sınıf dayanışmasını örgütleyelim!
 Anadolu Yakası İşçi-Emekçi Bülteni'nden
  Emperyalizm ve politik İslam

  Filistin halkının özgürlük ve bağımsızlık istemi bastırılamayacak!

  BİR-KAR'ın Kuruluş Kongresi gerçekleştirildi
 Kolombiyalı sağcı milisler yıllardır dehşet saçıyor
  Mücadele Postasi

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan

Türkiye'nin beklenen asker gönderme kararı sonunda açıklandı. Uşakların 1 aydır bekledikleri talebin gelmesiyle, olağanüstü güvenlik zirvesinin toplanması bir oldu. Dakika sektirmediler. Şartsız-koşulsuz ülkeyi teslim edenler, şimdi de gençlerimizin kanını bağışlamaya kalkıyorlar efendilerine.
Ancak bu kez, şart koşmak şöyle dursun, üste para ödeyeceğiz.

Türk burjuvazisi ve siyasetinin uşaklık ve onursuzluk timsali Ecevit, alınan kararı açıklarken, bunu bir pazarlık vesilesi yapmamız düşünülemezdi, diyordu. Bunun anlamı Amerika'nın savaşına sadece gençlerimizin kanıyla değil, yine Amerika tarafından çoktan boşaltılmış kriz bütçesiyle de destek verilecektir. Bütçede para olmadığına göre, bu gidişin masrafları için işçi sınıfı ve emekçi kitlelerden yeni haraçlar toplanacak demektir.
Açıktır ki bu gelişmeler, emperyalist savaşa karşı mücadelenin önem ve aciliyetini artırmakta, devrimcilerin, öncü işçi ve emekçilerin sorumluluğunu büyütmektedir.

Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halklarının anti-emperyalist bilinç ve birikimi ortadadır. Sorun bu potansiyelin harekete geçirilmesi, güce dönüştürülmesindedir. Alınmış olan bir takım eylem kararlarının bu yolu açabilmesi ise eylemlerin nasıl örgütleneceği-nasıl yaşanacağı ile doğrudan ilgilidir.

Reformist partilerin bir gençlik eylemi için, sendikaların işçi-emekçi eylemi için karar alması bile, kitledeki potansiyelin basıncından başka bir anlamı, bir gerekçesi bulunmamaktadır.

Öyleyse, bu potansiyele öncü güçlerce de gereken değer verilmelidir.

Şimdi yapılması gereken, eylemlerin, tabanda birlik ve örgütlenme, sınıf güçlerinin birleşik mücadesinin yolunu döşeme doğrultusunda değerlendirilmesidir. Bu ise, eylemlere katılımın örgütlenmesinden, eylem alanlarında inisiyatif kullanmaya kadar bir dizi tutum ve faaliyetin konusudur. Özellikle bu ikincisi, eylem inisiyatifinin tescilli hainlerin elinden alınması, eylemlerin yine bir hava boşaltma amacına hizmet etmesini önlemek, devamının getirilmesini sağlamak ve kitleleri somut kazanımlar elde edinceye kadar mücadeleyi sürdürme bilinciyle eğitmek açılarından son derece önemlidir.

Öncü-devrimci işçi ve emekçiler, sınıf devrimcileri bu bilinçle seferber olmak, tüm güçleriyle sorumluluklarını yerine getirmek durumdadırlar. Unutulmamalıdır ki, kendi davası için savaşmayan düşmanın davasına askerlik yapmaya mahkumdur.