27 Ekim '01
Sayı: 32


  Kızıl Bayrak'tan
 Amerikancı iktidar Türkiye'yi bataklığa sürüklüyor

  Borç ve savaş bütçesini sokaklarda yırtalım!

  Gençliğin savaş karşıtı hareketliliğinin anlamı ve önemi

  Dünyada emperyalist savaşa karşı protestolar sürüyor

  Savaşta yığınların manipülasyonu
  Brisa işçisinin ağır sorumluluğu
  Mevzileri korumak ve yenilerini kazanmak için etkin bir sınıf çalışması!
  Bir devrimci daha işkencede katledildi

  Sınıf hareketinin güncel durumu ve devrimci görevler

  Görkemli direnişe zayıf destek!
  Şanlı Ölüm Orucu Direnişi'nin 1.yılında Galatasaray'daydık
  Mamak İşçi Kültür Evi açıldı
  Esenyurt İşçi Bülteni'nden...

  İsviçre Ekim Gençliği Kampı: "Başka bir dünya mümkün"

  Mülteciler Taliban'dan değl, bombalardan kaçıyor
 Hür dünya kimin dünyası?
  Emperyalist-gerici savaşlar ve kadın...
  Emperyalist savaşın gölgesinde Türkiy ve Küdistan
  Geleceğimiz için hücrelere karşı çıkalım!
  Mücadele Postasi

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İsviçre Ekim Gençliği kampı...

"Başka bir dünya mümkün!"

İsviçre'de 13-15 Ekim'de "Başka bir dünya mümkün!" şiarı altında düzenlediğimiz 7. Ekim Gençliği Kampı, 2001 yılı içinde ikinci kampımız oluyor.

"Başka bir dünya mümkün!" şiarını seçmemizin nedenlerinden biri, bu sloganın Cenova sokaklarında emperyalist küreselleşme karşıtı göstericilerin attığı slogan olmasıydı. Bu slogan, dünyada işçi sınıfı ve gençliğin kapitalist sistemden kopuşunu ve sosyalist bir dünya için ortaya çıkan yeni dinamikleri simgelemektedir. Ayrıca amacımız, "Başka bir dünya mümkün!" şiarıyla gençlerin zihninde başka bir dünyanın nasıl bir dünya olabileceği üzerine soru işareti yaratmaktı.

Kamp öncesi düzenlenen bir piknikte yapılan toplantıda ikinci kampımızın düzenlenmesi için genç yoldaşlar istekli olduklarını belirttiler. Kısa olan hazırlık süresinin getireceği zorluklar ve bölgesel çalışmaların geliştirilmesinin gerekliliği üzerine tartışıldı. Seminer konuları seçildikten sonra programımızın hazırlığına geçildi. Kamp programı İsviçre'nin çeşitli bölgelerinde dağıtıldı. Kültürel faaliyetler hazırlandı.

Kampımız açılış konuşmasıyla başladı. Kampın kısa bir tanıtımı yapıldıktan sonra ÖO'nda şehit düşen devrimciler anısına saygı duruşu yapıldı. Şiirlerle açılış bölümü tamamlandı. İstanbul Ekim Gençliği'nden gelen bir mesaj ile Ölüm Orucu direnişçisi Allattin Karadağ'ın yazdığı bir mektup okundu. Çeşitli bölgelerden katılan gençler kendilerini kısaca tanıttılar.

Seminerler:

Zaman sınırlılığı nedeniyle sadece iki seminer gerçekleştirilebildi.

Birinci seminerimizde 11 Eylül'de Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon'a yönelik saldırıların ardından yaşanan gelişmeleri tartıştık.

Bu saldırıların dünya siyaseti bakımında önemli sonuçlara yolaçmış bulunduğu, ABD emperyalizminin kudretine meydan okumak anlamına gelen bir saldırı olduğu belirtildi. Saldırının hemen ardından ABD, dünyanın mazlum halklarına, tüm devrimci ve ilerici güçlere, yanısıra ABD hükümdarlığına karşı olan herkese savaş açmıştır. Emperyalist şefler bunun her türlü kirli yöntemin kullanılacağı acımasız bir savaş olacağını ve sonuç alınıncaya kadar sürdürüleceğini vurguluyorlar. Emperyalist topyekün savaşın bir gereği olarak emperyalist metrepollerde temel demokratik hak ve özgürlüklere saldırılıyor. "Terörizme savaş", "güvenlik önlemleri" adı altında polis devleti uygulamalarına ve yasal düzenlemelere geçiliyor. Terör dehşeti havası yaratılıyor. Teröre karşı ilan edilen savaşın diğer hedefi ilerici devrimci güçler ve dünyanın ezilen halklarıdır. Afganistan'dan sonra sıra Ortadoğu halklarına gelecek, bunu başkaları izleyecektir.

İkinci seminer konusu emperyalist küreselleşme ve burjuva demokrasisiydi. İlk olarak özelleştirmeler üzerine bir değerlendirme yapıldı. Özelleştirmenin sonuçlarına, işçi ve emekçilerin işlerini kaybetmesi olgusuna değinildi. Teknolojik gelişmenin işçilerin çalışma koşullarını kolaylaştırmak yerine işsizlik ürettiği vurgulandı. Dünya Bankası ve İMF'nin kısa bir tanıtımı yapıldı. Dünyada 7 emperyalist ülkenin yöneticileri G-8 zirvesinde bir araya gelerek 6 milyar insan hakkında karar aldıkları, bizim haklarımızın sınırlarını onların çizdikleri anlatıldı.

Uluslararası kapitalizm saldırı politikalarıyla işçi ve emekçilerin haklarını gaspetmektedir. Bu nedenle yüzbinlerce insan sokaklarda taleplerini haykırmakta, "Başka bir dünya mümkün" sloganıyla sosyalizme yönelmektedir. Bu hareketler giderek gelişecek ve ilerleyecektir.

Kültürel faaliyetler:

Bir genç işçinin hayatını anlatan bir tiyatro ile üç skeç hazırlanmıştı. Bir skeçte genç arkadaşlar Amerika'da yaşanan olayı canlandırdılar. Bilgi ve sinevizyon yarışması yapıldı. Şenliğimizde kadınlar korosu bir müzik dinletisi verdi. Şiirler okundu ve halaylar çekildi. Kaynaşmayı sağlamak için kır gezisi düzenlendi.

Sonuç:

Kampın sınırlı bir zaman içinde hazırlanması katılımı olumsuz yönde etkilesede, aramıza yeni katılan gençler üzerinde oldukça olumlu bir etki bıraktı. Dostluk ortamı ve kendilerini özgürce ifade etme olanakları bunda önemli bir rol oynadı.

Kampa yeni katılan bir gencin belirttiği gibi, şimdi önemli olan kampın sıcaklığını bundan sonraki pratik çalışmalarımıza yansıtabilmektir.

Mücadelemizde başarılı olabilmek için kitleyle buluşabilen politikalar üretmeliyiz. Gençlere çeşitli yönlerden destek sunmmalıyız. Birincisi gençlere güncel konular üzerine tartışma ve kendilerini geliştirme imkanları sağlayacak eğitim çalışmalarını düzenli olarak yapmaktır. Ayrıca kültürel-sosyal faaliyetler gerçekleştirmek önem taşımaktadır. Gençlerle dostluk ortamı kurmak, sorunlarına çözüm aramak, dayanışmayı geliştirmek gerekiyor.

Kampımız çeşitli eksikliklerimize rağmen bizim için yeni bir deneyim oldu. Bu deneyimin sonraki çalışmalarımız için önemli olanaklar ve açıklıklar sağladığını düşünüyoruz.

Sömürüsüz, savaşsız bir dünya için ileri!
Gençlik gelecek, gelecek sosyalizmdir!

Ekim Gençliği/İsviçre

 


 

Sırbistan'da yaygın grevler

Sırbistan'da, başta başkent Belgrad olmak üzere büyük kentlerde, yaygın grevler ve protestolar yaşanıyor. İşten atılmaları kolaylaştıracak olan yeni iş yasa tasarısı son aylarda defalarca protestolara neden olmuştu.

Geçtiğimiz Çarşamba günü 22 kentte 240 işyerinde 150 bin işçinin katıldığı bir genel grev yapıldı. Sırbistan Sendikalar Birliği (SSS) başkanı protestoların yasa masadan kalkana kadar süreceğini, eylemlerin grevden çok politik bir mücadele karakterine sahip olduğunu açıkladı. İşçiler ayrıca çalışma bakanını istifaya çağırdılar.

Sırbistan Sosyalist Partisi grevci işçilerin taleplerini desteklediklerini açıklarken, Bağımsız Sendikalar Birliği de çalışma bakanının istifasını talep etti. Ayrıca Montenegro (Karadağ) Sendikalar Birliği de grevci işçilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladı. Ve Perşembe (18 Ekim) günü dayanışma eylemleri gerçekleştirdiler.

Perşembe akşamı hükümetin yasada yaptığı değişikliği yetersiz bulan işçiler, Cuma günü de eylemlerini sürdürdü. Ülkedeki tüm trenler 1 saat durdu. Sırbistan Sendikalar Birliği'ne bağlı işçiler öğle saatinde ana caddeler üzerinde barikatlar kurdular.

Yasayı protesto eden işçilerin kararlılığı, önümüzdeki günlerde yaygın grevler ve protesto eylemlerinin süreceğini gösteriyor.

 


 

Bu savaşta iyi olan taraf yok

Afganistan'a yönelik bombardımanlar ile 'akıllı silahlar' ve hava kuvvetlerinin 'titiz müdahale operasyonları'na ilişkin sefil mitosları imha edildi.

Amerikalıların "akıllı silahları"

Yugoslavya'da hastaneleri, Kosova'da göçmen konvoylarını nasıl vurdularsa, aynı şekilde Kandahar'da hastaneyi ve Kabil'de Kızılhaç deposunu vurdu. Masum insanların kurban olduğu bu cinayetlere askeri dilde 'bitişikteki zararlar' deniyor. Hedef, bu cinayetlerin kaçınılmaz olduğunu ve sebep olanların da aslında 'üzüntü' duyduğunu anlatmak.

Afganistan harekâtı ve masum insanların ölmesi "iyinin kötüye karşı savaşı" değildir. Çünkü, bölgeden gelen görüntülerin, 11 Eylül'deki cinayetlerden hiçbir farkı yok. Bir şair (Yiannis Griparis) kehanetinde "Yönetimdekiler savaş ilan ederek gizlice insan denen malı sayacaklar" diyordu. İnsan denen malı sayıyorlar şimdi. Ancak, şairin yanıldığını kanıtlarcasına gizli değil, uluorta sayıyorlar. ABD'nin 2005 yılına kadarki savunma harcamaları yüzde 66 oranında artırılacakmış. Amerikan ordusunun donatımını üstlenen silah fabrikalarının hisseleri yüzde 30 oranında yükselmiş.

Savaş paranoyası ile ahlaksızlık insan değerini daha da bayağılaştırmak için adeta çiftleşti. Aslında yerinde dimdik duran terör ile mücadele uğruna 'bitişikteki zararlar'ın aynı zamanda "bitişik kazançlar" da sağlaması ayıbı ile karşı karşıya bulunuyoruz.

(Yunan gazetesi Elefterotipia, Başyazı, 17 Ekim 2001)