Şanlı Ölüm Orucu Direnişi'nin 1. yılında Galatasaray'daydık Kriz batağında debelenen sermaye faturayı işçi sınıfı, emekçiler ve ezilen Kürt halkına çıkarmaktadır. Sermaye zenginliğine zenginlik katarken, üreten sınıfa ise daha fazla kan, daha fazla yoksulluk sunmaktadır. Toplumsal muhalefeti ezmek için, sınıfın ve ezilen halkın öncülerini yoketmek, katletmek, kişiliksizleştirmek ise öncelikli bir görevdir bu kan içiciler için. Devrimcilere, komünistlere işkence yapmak, yol ortasında katletmek yetmedi, tutsak düşen devrimcileri zindanlarda teslim almak için F tipi hücreleri inşa ettiler. İrlanda, Almanya vb. ülkelerde denenmiş olan bu hücrelerin devrimci iradeyi ve başkaldırıyı ezebileceğini, sindirebileceğini, yok edebileceğini sandılar. '96'dan ders almayan sermaye devleti saldırıyı daha kapsamlı ve kanlı bir biçimde hazırlamıştı. Devrimci ve komünist tutsaklar, sermayenin gelişen sınıf hareketin önünü kesip, kazanılmış hakları tırpanlarken, diğer taraftan zindanlara yönelik saldırı hazırlığı yaptığının bilincindeydi. Bunu önden gören TKİP, TKP(ML), DHKP-C davası tutsakları '96'dan daha zor bir sürecin kendilerini beklediği bilinciyle hareket ettiler, 20 Ekim 2000'de şanlı Ölüm Orucu Direnişi'yle bedenlerini namluya sürdüler. 19 Aralık katliamında 28, Ölüm Orucu'nda 41 canımızı sonsuzluğa yolladık. 20 Ekim 2001 Cumartesi günü, Ölüm Orucu Direnişi'nin 1. yıldönümünü anmak için yine Galatasaray önündeydik. Düşman kararlıydı, fakat biz de kararlıydık. Kitle bir anda toplandı. Kolluk kuvvetlerinin şaşkın bakışları arasında basın açıklaması okunmaya başlandı. Fakat düşmanın basın açıklamasının okunmasına dahi tahammülü yoktu. Sloganlarımızı haykırmaya başladık; "Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!", "İçerde dışarda hücreleri parçala!", "Yeni ölümler istemiyoruz!". Gözleri dönmüş sürüler halinde saldırdılar. Tekmelemeler, yumruklar, biber gazları eşliğinde araçlara bindirildik. Hepimizin kafası dik. Emniyete getirildiğimizde marşlar söylüyoruz. Ve küçük bir program hazırlıyoruz. Bir dakikalık saygı duruşu sırasında şiirler okunuyor: "Akın
var akın güneşe akın Ardından "Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!", "İçerde dışarda hücreleri parçala!", "Devrim şehitleri ölümsüzdür!" sloganları düşmanın ininde çınlıyor. Ardından marşlarımızı ve "Bize Ölüm Yok"u söylüyoruz. Ertesi gün savcılıktan bırakılıyoruz. 1. yılını dolduran Ölüm Orucu Direnişi yeni katılımlarla sürüyor. Talepler kabul edilene kadar bu direniş halayı sürecek. Alnı kızıl bantlı yoldaşlarımızdan ve siper yoldaşlarımızdan aldığımız bayrağı daha yukarı taşımanın sorumluluğu ve bilinciyle diyorum ki; Devrimciler
ölmez, devrim davası yenilmez! H. Ersan
BEKSAV'da Ölüm Orucu Direnişi etkinliği Hücrelerde süren Ölüm Orucu Direnişi'nin 1. yılı vesilesiyle planlanan kampanya çerçevesinde, BEKSAV'da, "Direnişin, Katliamın Tanıkları Konuşuyor" konulu bir forum düzenlendi. 21 Ekim'de gerçekleştirilen foruma 100'ün üzerinde katılım oldu. Foruma TUYAB'lı tutsak analarından Sabahat Balyemez, Hatun İlden; tahliye edilen ÖO direnişçilerinden Resul Ayaz, Bülent Öner, Hülya Türünç; kurum olarak İHD, ÇHD ve İstanbul Emek Platformu temsilcisi katıldı. Şair Ruhan Mavruk'ta şiirleriyle katıldı. Konuşmacılar, devletin zindanlardaki tutsaklara saldırarak esasta toplumu teslim almak istediğine; 19 Aralık ertesinde uyguladığı baskı ve terörle birlikte F tiplerine karşı tutum alan toplumsal muhalefetin zayıfladığına, bu anlamda dışarısının da F tipine çevirildiğine; devletin saldırıları karşısında öncelikle kafalardaki hücreleri yıkmak gerektiğine; ancak bundan sonra daha sağlam adımlarla, daha sonuç alıcı eylemler yapılması gerektiğine değindiler. SY Kızıl Bayrak/İstanbul
Tutsak yakınlarından açlık grevi eylemi İHD Adana Şubesi Cezaevi Komisyonu, 19 Ekim Cuma günü, Ölüm Orucu Direnişi'nin 1. yılında bir basın açıklaması yaptı. Açıklamadan sonra tutsak yakınları Ölüm Orucu Direnişi'nin 1. yılı vesilesiyle İHD Adana Şubesi'nde bir günlük açlık grevine başladılar. Açıklamada,
"Tecriti kaldırın ölümleri durdurun!", "İçerde dışarda hücreleri parçala!",
"Anaların öfkesi katilleri boğacak!" sloganları atıldı. Topluca postaneye
kadar yürünerek Adalet Bakanlığı'na faks çekildi. İHD'de açlık grevi devam
ederken, "O da bir ana" filmi izlendi, marşlar söylendi. SY Kızıl Bayrak/Adana
İzmir'de hücre karşıtı eylemler... Ölüm Orucu Direnişi'nin birinci yıl dönümü olan 20 Ekim'de, İHD İzmir Şubesi'nde bir basın toplantısı yapıldı. Basına İHD Cezaevi Komisyonu'nun hazırlamış olduğu dosya dağıtıldı. Açıklama yapan İHD İzmir Şube Başkanı Günseli Kaya, kısaca şunları söyledi: "Operasyonlarda kimyasal silah ve bombaların kullanıldığı kanıtlanmıştır. Bugün tecritin ve izolasyonun insan yapısına karşıt özelliği ortaya çıkmıştır. Buna rağmen izolasyon olmadığı söylenmektedir. Cezaevi komisyonları oluşturulacağı söylenmiş, ancak hiçbir ilde henüz oluşturulmamıştır." Diyaloğun başlatılması gerektiğine vurgu yapan Kaya, artık ölümlere göz yumulmaması gerektiğini belirtti. Hücre Karşıtı Platform'un eylemi İzmir Hücre Karşıtı Platformu, 20 Ekim günü saat 13:30'de, Ölüm Orucu Direnişi'nin birinci yılını doldurması nedeniyle, İzmir Merkez Postanesi önünde bir basın açıklaması yaptı. 60 kişinin katıldığı basın açıklamasında tutsakların taleplerinin tamamen demokratik ve insani olduğu, daha fazla can kaybı yaşanmadan devlet yetkililerinin devrimci tutsakların taleplerini kabul etmesi gerektiği vurgulandı. Saygı duruşunun yapıldığı eylemde; "Devrim şehitleri ölümsüzdür!" "Tecridi kaldırın ölümleri durdurun!" "İçerde dışarda hücreleri parçala!" vb. sloganlar atıldı ve platformun hazırladığı mektuplar Adalet Bakanlığı'na gönderildi. İHD'den sessiz eylem Ölüm Orucu Direnişi'nde şehit düşen Ali Ekber Barış için, İHD İzmir Şubesi önünde on dakikalık sessiz oturma eylemi yapıldı. İHD Şube Başkanı Günseli Kaya, eylemin amacını açıklayan kısa bir konuşma yaptı.
Dört mevsim Bereketi
yakalayıp ellerimle
|
|||||