27 Ekim '01
Sayı: 32


  Kızıl Bayrak'tan
 Amerikancı iktidar Türkiye'yi bataklığa sürüklüyor

  Borç ve savaş bütçesini sokaklarda yırtalım!

  Gençliğin savaş karşıtı hareketliliğinin anlamı ve önemi

  Dünyada emperyalist savaşa karşı protestolar sürüyor

  Savaşta yığınların manipülasyonu
  Brisa işçisinin ağır sorumluluğu
  Mevzileri korumak ve yenilerini kazanmak için etkin bir sınıf çalışması!
  Bir devrimci daha işkencede katledildi

  Sınıf hareketinin güncel durumu ve devrimci görevler

  Görkemli direnişe zayıf destek!
  Şanlı Ölüm Orucu Direnişi'nin 1.yılında Galatasaray'daydık
  Mamak İşçi Kültür Evi açıldı
  Esenyurt İşçi Bülteni'nden...

  İsviçre Ekim Gençliği Kampı: "Başka bir dünya mümkün"

  Mülteciler Taliban'dan değl, bombalardan kaçıyor
 Hür dünya kimin dünyası?
  Emperyalist-gerici savaşlar ve kadın...
  Emperyalist savaşın gölgesinde Türkiy ve Küdistan
  Geleceğimiz için hücrelere karşı çıkalım!
  Mücadele Postasi

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Şanlı Ölüm Orucu Direnişi'nin 1. yılında Galatasaray'daydık

Kriz batağında debelenen sermaye faturayı işçi sınıfı, emekçiler ve ezilen Kürt halkına çıkarmaktadır. Sermaye zenginliğine zenginlik katarken, üreten sınıfa ise daha fazla kan, daha fazla yoksulluk sunmaktadır. Toplumsal muhalefeti ezmek için, sınıfın ve ezilen halkın öncülerini yoketmek, katletmek, kişiliksizleştirmek ise öncelikli bir görevdir bu kan içiciler için.

Devrimcilere, komünistlere işkence yapmak, yol ortasında katletmek yetmedi, tutsak düşen devrimcileri zindanlarda teslim almak için F tipi hücreleri inşa ettiler. İrlanda, Almanya vb. ülkelerde denenmiş olan bu hücrelerin devrimci iradeyi ve başkaldırıyı ezebileceğini, sindirebileceğini, yok edebileceğini sandılar. '96'dan ders almayan sermaye devleti saldırıyı daha kapsamlı ve kanlı bir biçimde hazırlamıştı.

Devrimci ve komünist tutsaklar, sermayenin gelişen sınıf hareketin önünü kesip, kazanılmış hakları tırpanlarken, diğer taraftan zindanlara yönelik saldırı hazırlığı yaptığının bilincindeydi. Bunu önden gören TKİP, TKP(ML), DHKP-C davası tutsakları '96'dan daha zor bir sürecin kendilerini beklediği bilinciyle hareket ettiler, 20 Ekim 2000'de şanlı Ölüm Orucu Direnişi'yle bedenlerini namluya sürdüler. 19 Aralık katliamında 28, Ölüm Orucu'nda 41 canımızı sonsuzluğa yolladık.

20 Ekim 2001 Cumartesi günü, Ölüm Orucu Direnişi'nin 1. yıldönümünü anmak için yine Galatasaray önündeydik. Düşman kararlıydı, fakat biz de kararlıydık. Kitle bir anda toplandı. Kolluk kuvvetlerinin şaşkın bakışları arasında basın açıklaması okunmaya başlandı. Fakat düşmanın basın açıklamasının okunmasına dahi tahammülü yoktu. Sloganlarımızı haykırmaya başladık; "Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!", "İçerde dışarda hücreleri parçala!", "Yeni ölümler istemiyoruz!". Gözleri dönmüş sürüler halinde saldırdılar. Tekmelemeler, yumruklar, biber gazları eşliğinde araçlara bindirildik.

Hepimizin kafası dik. Emniyete getirildiğimizde marşlar söylüyoruz. Ve küçük bir program hazırlıyoruz. Bir dakikalık saygı duruşu sırasında şiirler okunuyor:

"Akın var akın güneşe akın
güneşi zaptedeceğiz, güneşin zaptı yakın"

Ardından "Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!", "İçerde dışarda hücreleri parçala!", "Devrim şehitleri ölümsüzdür!" sloganları düşmanın ininde çınlıyor. Ardından marşlarımızı ve "Bize Ölüm Yok"u söylüyoruz. Ertesi gün savcılıktan bırakılıyoruz.

1. yılını dolduran Ölüm Orucu Direnişi yeni katılımlarla sürüyor. Talepler kabul edilene kadar bu direniş halayı sürecek. Alnı kızıl bantlı yoldaşlarımızdan ve siper yoldaşlarımızdan aldığımız bayrağı daha yukarı taşımanın sorumluluğu ve bilinciyle diyorum ki;

Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez!
Yaşasın devrim ve sosyalizm!

H. Ersan

 


 

BEKSAV'da Ölüm Orucu Direnişi etkinliği

Hücrelerde süren Ölüm Orucu Direnişi'nin 1. yılı vesilesiyle planlanan kampanya çerçevesinde, BEKSAV'da, "Direnişin, Katliamın Tanıkları Konuşuyor" konulu bir forum düzenlendi.

21 Ekim'de gerçekleştirilen foruma 100'ün üzerinde katılım oldu. Foruma TUYAB'lı tutsak analarından Sabahat Balyemez, Hatun İlden; tahliye edilen ÖO direnişçilerinden Resul Ayaz, Bülent Öner, Hülya Türünç; kurum olarak İHD, ÇHD ve İstanbul Emek Platformu temsilcisi katıldı. Şair Ruhan Mavruk'ta şiirleriyle katıldı.

Konuşmacılar, devletin zindanlardaki tutsaklara saldırarak esasta toplumu teslim almak istediğine; 19 Aralık ertesinde uyguladığı baskı ve terörle birlikte F tiplerine karşı tutum alan toplumsal muhalefetin zayıfladığına, bu anlamda dışarısının da F tipine çevirildiğine; devletin saldırıları karşısında öncelikle kafalardaki hücreleri yıkmak gerektiğine; ancak bundan sonra daha sağlam adımlarla, daha sonuç alıcı eylemler yapılması gerektiğine değindiler.

SY Kızıl Bayrak/İstanbul

 


 

Tutsak yakınlarından açlık grevi eylemi

İHD Adana Şubesi Cezaevi Komisyonu, 19 Ekim Cuma günü, Ölüm Orucu Direnişi'nin 1. yılında bir basın açıklaması yaptı. Açıklamadan sonra tutsak yakınları Ölüm Orucu Direnişi'nin 1. yılı vesilesiyle İHD Adana Şubesi'nde bir günlük açlık grevine başladılar.

Açıklamada, "Tecriti kaldırın ölümleri durdurun!", "İçerde dışarda hücreleri parçala!", "Anaların öfkesi katilleri boğacak!" sloganları atıldı. Topluca postaneye kadar yürünerek Adalet Bakanlığı'na faks çekildi. İHD'de açlık grevi devam ederken, "O da bir ana" filmi izlendi, marşlar söylendi.
20 Ekim Cumartesi günü, İHD önünde, ÖO'nun 1. yılını doldurması nedeniyle, ÖO sürecini anlatan bir basın açıklaması gerçekleştirildi. "Yaşasın ÖO Direnişimiz!", "Devrimci tutsaklar yalnız değildir!" sloganları atıldı. İHD'de yapılan bir günlük açlık grevi bitirilerek eyleme son verildi.

SY Kızıl Bayrak/Adana

 


 

İzmir'de hücre karşıtı eylemler...

Ölüm Orucu Direnişi'nin birinci yıl dönümü olan 20 Ekim'de, İHD İzmir Şubesi'nde bir basın toplantısı yapıldı. Basına İHD Cezaevi Komisyonu'nun hazırlamış olduğu dosya dağıtıldı. Açıklama yapan İHD İzmir Şube Başkanı Günseli Kaya, kısaca şunları söyledi:

"Operasyonlarda kimyasal silah ve bombaların kullanıldığı kanıtlanmıştır. Bugün tecritin ve izolasyonun insan yapısına karşıt özelliği ortaya çıkmıştır. Buna rağmen izolasyon olmadığı söylenmektedir. Cezaevi komisyonları oluşturulacağı söylenmiş, ancak hiçbir ilde henüz oluşturulmamıştır."

Diyaloğun başlatılması gerektiğine vurgu yapan Kaya, artık ölümlere göz yumulmaması gerektiğini belirtti.

Hücre Karşıtı Platform'un eylemi

İzmir Hücre Karşıtı Platformu, 20 Ekim günü saat 13:30'de, Ölüm Orucu Direnişi'nin birinci yılını doldurması nedeniyle, İzmir Merkez Postanesi önünde bir basın açıklaması yaptı. 60 kişinin katıldığı basın açıklamasında tutsakların taleplerinin tamamen demokratik ve insani olduğu, daha fazla can kaybı yaşanmadan devlet yetkililerinin devrimci tutsakların taleplerini kabul etmesi gerektiği vurgulandı. Saygı duruşunun yapıldığı eylemde; "Devrim şehitleri ölümsüzdür!" "Tecridi kaldırın ölümleri durdurun!" "İçerde dışarda hücreleri parçala!" vb. sloganlar atıldı ve platformun hazırladığı mektuplar Adalet Bakanlığı'na gönderildi.

İHD'den sessiz eylem

Ölüm Orucu Direnişi'nde şehit düşen Ali Ekber Barış için, İHD İzmir Şubesi önünde on dakikalık sessiz oturma eylemi yapıldı. İHD Şube Başkanı Günseli Kaya, eylemin amacını açıklayan kısa bir konuşma yaptı.

 


 

Dört mevsim

Bereketi yakalayıp ellerimle
yanan avuç içlerimi serinleten
yaz yağmurları gibi;
sunmak istiyorum
dört mevsimdir yanan
anaların yüreğine...
Binlerce yağmur tanesini
çekip masmavi bulutlardan,
okyanus ötesi kentlerde
ölümüne direnenlerin nefesini soluyanlara ulaştırmak...
Karanlığın kabusuna inat
yüreklerin dinginliğini
anlatmak zenci bir çocuğa...
Saçlarının kıvrımına takmak
tel bir toka gibi
özgürlüğü...
Dört mevsim açan
kavga çiçeklerin


Rahime Henden
20 Ekim '01