20 Ekim '01
Sayı: 31


  Kızıl Bayrak'tan
 Savaşa karşı kitle hareketi

  Hükümete savaş yetkisi bölge halklarına düşmanlığın belgesidir

  Krizin ve savaşın faturasını ödemeyi reddelim!

  Sendika ağaları yeni saldırıların zeminini döşemeye başladılar

  Savaşta yığınların manipülasyonu
  Dünyanın dört bir yanında yüzbinler alanlara çıktı
  Belediye işçileriyle savaş ve saldırganlık üzerine konuştuk
  Savaş karşıtı eylemlerden

  Bir türküdür direniş, boy verir zindanlarda

  Dört RAF militanı hücrelerde katledildi
  Büyük zindan direnişi 1.yılında!
  Göstermelik yargılama devam ediyor!
  İslam Konferansı Örgütü hanet batağında...

  Almanya'da terör paketleri ard arda açıklanıyor!

  Mamak İşçi Kültür Evi 21 Ekim'de açılıyor
  Emperyalizme ve savaşa karşı devrimci mücadelede başarının bazı temel ölçüleri
  Hükümet ABD'nin çıkarları için savaş yetkisi aldı
  Mücadele Postasi


Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

"Geleceğimize sahip çıkalım!"

"Zindan karanlığında direniyorlar
Ölüme giden yolda
Zulmü yere çalmak için"

Yaşamları boyunca ezilen ve sömürülen bir sınıfın insanları onlar. Devrimci tutsaklar... Düzenin karanlığı içinde yer almaktansa devrim uğrunda mücadele vermeyi en kutsal görev saymışlar. Bugün dört duvar arasında, karanlık hücrelerde sürdürdükleri Ölüm Orucu Direnişi'yle mücadelenin yeri ve zamanı olmadığının en güzel örneklerinden birini veriyorlar. Zulme karşı, ölüme giden yolda uzun kuyrukları oluşturup yüreklerindeki devrim ateşiyle ölüme koşuyorlar.

Devrimci tutsaklar o zor koşullarda, her türlü baskıya, işkenceye, katil devletin tüm düzmece oyunlarına rağmen direnişlerini sürdürürken, bizler onların eriyen bedenlerini mi seyredeceğiz? Çevremizde milyonlarca insan açlıkla-ölümle yüzyüzeyken, insanlar işlerinden atılıp sefalete itilirken, işsizler kervanına hergün binlerce insan eklenirken ve kırıntı haklarımız da elimizden alınırken, hala susacak mıyız? 19 Aralık'ta devrimcileri katleden, sokaklarda emeğinin karşılığını arayan işçilere acımasızca saldıran, ülkenin tüm zenginliklerini peşkeş çeken ve bizleri yoksulluğun bataklığına iten bu zihniyete karşı sesimizi ne zaman yükselteceğiz? Hergün bedenlerini kızıla boyayan devrimciler, yaşamını çöplükte arayan onca insan hiç mi ilgilendirmiyor bizleri?

Bir yanda ülkenin tüm zenginliklerini sömürüp tatil yörelerinde, düğünlerde, partilerde milyarlar harcayan bir avuç asalak ve onun devleti, polisi, ordusu... Diğer yanda Ortaçağ köleliğini aratmayan koşullarda çalışmak zorunda bırakılan, emeğinin karşılığını alamayan işçiler-emekçiler ve düzen ezilen diğer tüm sınıflar. Düzenin bozukluğu, çürümüşlüğü gözler önünde. Devletin tüm unutturma politikalarına rağmen Ölüm Oruçları tüm kararlılığıyla sürüyor. Karşımızda iki seçenek var. Ya kabullenip düzenin karanlığı içine gömülmek ya da kabullenmeyip onurlu, eşit bir yaşam için sosyalizm yolunda mücadele saflarında yerimizi almak. Kendi içimizden çıkan devrimcilere destek olmak. Devrimci tutsaklar geleceğimizdir. Geleceğimiz ellerimizde, geleceğimize sahip çıkalım!

SY Kızıl Bayrak okurları/Eskişehir

 


 

"Yapmamız gereken şey
yalnızca mücadele etmektir!"

74 fidanımızı yitirdik. Yüzlerce de sakat.... Ve daha niceleri bu sayılara dahil olacak. On'lar kendileri için değil, bizlerin geleceği, çocuklarımızın geleceği için yaşamlarını feda ettiler. Gelecek kara günleri onlar bizden daha önce görmüşlerdi. Çünkü onları teslim alırlarsa dışarda bize her istediklerini rahatça yapabileceklerinin hesabını yapanlar, onları F tipi denilen tabutluklara zorla sokmak istiyorlardı. Onları teslim almak, onlara boyun eğdirmek istiyorlardı. Ama onlar bir yıldır buna karşı direniyorlar. Onların direnişinin yıldönümü olan 20 Ekim ve sonrasını Türkiye devrim tarihi her zaman yazacaktır. Bu destansı direniş nesiller boyu anlatılacaktır. Bedenlerini hiç tereddüt etmeden ölüme yatıran yiğitler, "Öleceğiz, ama teslim olmayacağız!" diyerek, bir yıldır yeni katılımlarla direnişlerine devam ediyorlar. Daha da devam edecekler.

Bizler dışarıda onların bu direnişini örnek almalıyız. Yaşamın her alanında bize dayatılan onursuzluğu ve kişiliksizleştirmeyi kabul etmemeliyiz. Bizlerin yaşamı her geçen gün daha çok darlaştırılıyor, hücreleştiriliyor. Her türlü açlık ve sefalet dayatılıyor. Her hakkımız elimizden alınıyor. Bedel ödenerek alınan hak ve hürriyetlerimiz gasp ediliyor. Ve bizler bunları göre göre hala susuyoruz. Halbuki biliyoruz ki, ölümlerin olmadığı, insanca yaşamın olduğu tek seçenek, sosyalist bir toplum yaratmaktır. Sosyalizmin varolmadığı her yerde bütün bunlar vardır ve varolacaktır.

İşte biz de bu gidişata artık yeter demeli ve "Üreten biziz, yöneten de biz olacağız!" demeliyiz. Bizlere yakışan düzeni, sosyalizmi kurmak için mücadele etmeliyiz. İşte bunu yaparsak F tipleri kalkar, ölümler olmaz. Yapmamız gereken şey yalnızca mücadele etmektir.

Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!
Yaşasın devrim ve sosyalizm!

SY Kızıl Bayrak okuru bir emekçi/Adana

 


 

Direnişinize destek bizim için bir görevdir

Merhaba yoldaşlar,

Fransa'nın St Brieuc bölgesinde kalan bir Kızıl Bayrak okuruyum. Daha öncesi gazetemiz Kızıl Bayrak'a yazabildiğim kadarıyla yazılar ve şiirler gönderdim. Bu yazımı da ölüm orucunda haksızlığa karşı direnen yoldaşlarımızla paylaşamak istiyorum.

Sevgili yoldaşlar, 20 Kasım'da başlattığınız açlık grevi ve 19 Aralık 2000'de ölüm orucuna dönüştürdüğünüz direnişiniz, ben bu mektubu yazdığımda 355. güne gelmişti. Direnişinizi, devletin katliamlarına, yalanlarına, en acımasız işkencelerine, ve tüm bunların bedeli verilen onlarca şehidlerimize rağmen, yeni yoldaşların katılımıyla güçlendirerek sürdürmektesiniz.

Yoldaşlar, sizler direnişinizle bir kez daha vurguluyorsunuz; bu tecrit uygulaması sadece cezaevlerinde bulunan devrimcileri hedeflemiyor. Bununla aynı zamanda, akkını arayan işçinin, memurun, esnafın, öğrencinin susturulması ve bu çevrelere yönelik bir gözdağı verilmesi amaçlanmaktadır.

Yoldaşlar, bizler Kızıl Bayrak taraftarları olarak, bölgemiz St Brieuc'de sizlere destek amacıyla toplantılar düzenliyoruz. Bu toplantılarda, özellikle devletin cezaevlerinde teslim almak amacıyla uygulamakta olduğu işkenceci ve katliamcı politikasını, bölgemizdeki emekçilere anlatmaya çalışmaktayız.
Yoldaşlar, özellikle ulaştırılan çevrilmiş yazı ve bildirileri, bu bölgedeki demokratik kitle örgütlerine ve Fransız emekçilerine iletiyoruz. Devletin cezaevlerine karşı sürdürdüğü teslim alma politikasını elimizden geldiği kadar Fransız kitlelerine anlatmaktayız. Her zaman emin olunuz ki, sizleri bu mücadelenizde yalnız bırakmayacağız.

Yoldaşlar, sizler yaşamınızla olduğu gibi ölümünüzle de büyük işler yapmaktasınız. Hepinize yoldaşca selamlar.

Devrim şehitleri ölümsüzdür!
Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!

Ö. Yıldız/St Brieuc-Fransa