15 Eylül '01
Sayı: 26


  Kızıl Bayrak'tan
 "Emperyalist gericilik dizginlerinden boşalmaya hazırlanıyor

  "Tanrı Amerika'yı korusun"

  Dünya çapında devrimcilere ve halklara karşı yeni bir terör dalgası!..

  Yeni saldırılar kapıda

  Sendika ağaları işçi sınıfına ihaneti doruk noktasına ulaştırdılar
  Devletin has partisi "vurgun" yedi!
  Emperyalist borç düzeni

  Sınıf çalışmasının güncel sorunları/1

  Sınıf hareketi
  Devrimci tutsaklardan ortak açıklama...
  "Gülay Kavak ölümsüzdür!"
  ABD Balkanlar'da hakimiyetini pekiştiriyor

  Meksika'daki Volkswagen grevinin ardıdan

  Ölüm Orucu direnişçilerinden bazılarının sağlık durumu
  OSB'lerde nasıl bir perspektifle çalışılmalıdır?
  Faaliyetlerimizden...
  Mücadele Postasi

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bir-Kar Köln şubesi açıldı

"İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği" şiarı ile yola çıkan Bir-Kar, resmi kurum düzeyinde olmasa da uzun bir süredir gerek Türkiye'ye dönük ve gerekse enternasyonal çerçevede bir dizi etkinlik ortaya koydu, pek çok anlamlı enternasyonal etkinliğe katıldı. Çeşitli Avrupa ülkelerinde ilerici ve anti-faşist güçlerle ortak platformalarda yer aldı, ortak faaliyet ve eylemlerin örgütlenmesine katkıda bulundu. Türkçe ve Avrupa dillerinde pek çok bildiri ve bülten çıkardı, değişik vesilelerle afişleme ve pullama çalışmaları yürüttü. Böylece Bir-Kar geniş bir çevreye kendisini tanıtmış oldu ve siyasal yaşam içinde yerini aldı.

Gündeme getirilişinde Bir-Kar bir politik kitle örgütlenmesi olarak ele alınmıştı. Gerçek bir kuruluşun ve Bir-Kar'ı tanıtmanın en iyi bu perspektife uygun bir politik ve pratik faaliyetten geçtiği belirtilmişti. Geçen süre içinde bir ölçüde bu perspektife uygun davranıldığı söylenebilir. Özet biçimde sıraladığımız politik etkinlikler de bunun bir ifadesi sayılmalıdır. Fakat belirtmek gerekir ki, Bir-Kar'ın bir ayağı hep eksik kaldı. Tanımlı ve sistemli bir faaliyetin aracı olarak Bir-Kar'ın örgütsel kurumlaştırılması nispeten gecikti, geciktirildi.

Nihayet somut bir müdahale ile bu eksikliği gidermek üzere harekete geçildi, bu yönlü çabalar son aylarda hızlandırıldı. Bir-Kar perspektifine uygun bir çalışmaya duyulan ihtiyacın da kendisini yakıcı biçimde hissetirmesi ile Almanya (Köln, Berlin ve Frankfurt) ve İsviçre'de (Basel) hemen kurumsallaşma düzeyinde adımlar atılması kararlaştırıldı.

Köln Bir-Kar çalışanları olarak bu kararla birlikte çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Kısa denebilecek bir süre içinde yer sorununu çözdük. Ardından kurumumuzun resmen açılışı doğrultusunda yoğun bir çalışmanın içine girdik. Başta teknik donanım ihtiyacı olmak üzere kurum için gerekli ihtiyaçları temin ettik. Aynı anda Bir-Kar'ın hangi ihtiyacın ürünü olduğunu, ne için mücadele edeceğini ve ne tür faaliyetler yürütmeyi tasarladığını içeren bir çağrı bildirisi hazırlayıp çeşitli kurumlara ilettik. Ford işçilerine ve halk pazarlarında emekçilere dağıttık.

Nihayet 2 Eylül Pazar günü resmi açılışımızı yaptık. Açılışa çoğunluğunu Köln ve yakın bölgelerden gelen taraftarımızın oluşturduğu 100'ün üzerinde bir kitle katıldı.

Açılış sırasında gerçekleştirilmek üzere bir program hazırlamıştık. Bu çerçevede önce kısa bir açılış konuşması yapıldı. Ardından devrim şehitleri için saygı duruşunda bulunuldu. Bunu NRW Gençlik Korosu izledi. Devrimci türküleri seslendiren koro dinleyiciler tarafından ilgi ile karşılandı. Paris Gençlik Korosu devrimci türküleriyle katılımcılara coşku taşıdıkları gibi özlü konuşmalarıyla bir kez daha gençliği kazanmanın önemine değindiler. Köln Bir-Kar bürosunun açılışına Köln Anadolu Halk Kültür Merkezi anlamlı bir katılım gerçekleştirdi. Mesajları kitle tarafından coşkuyla alkışlandı.

Açılışta Köln Bir-Kar çalışanları adına bir konuşma yapıldı. Konuşmada özetle Bir-Kar'ın hangi ihtiyacın ürünü ve ifadesi olduğuna değinildi, çalışma perspektifi ortaya konuldu. Konuşmanın sonunda asıl sorunun bundan sonra başladığını, Bir-Kar çalışanlarını ortaya konulan iddiaya uygun ciddi ve zorlu bir pratiğin beklediğinin altı çizildi.

Şimdi önümüzde Bir-Kar'ı gerçek bir politik kitle hareket haline getirmek gibi zorlu bir görev var. Bir-Kar Köln çalışanları olarak bu görevin bize yüklediği özel sorumluluğun bilincindeyiz. Bir-Kar'a bakışımızdaki netlikten de güç alarak, bu hedefe ulaşmak için her türlü çabayı ortaya koyacağız.

Bir-Kar çalışanları/Köln

 


 

Ezilenlerin gür sesi Ruhi Su'yu
saygıyla anıyoruz...

Bakmayın siz bu bencil
Bu hayvansal kavgaya
Değişen dünyanın içinde
İnsana biz yeni geldik

1912 yılında Van'da doğdu. Anne ve babasını hiç tanımadı. İlkokulda keman çalmaya başladı. İlk ve ortaokulu Adana'da okudu. Konya Öğretmen Okulun'nun son sınıfındayken sınavla Ankara Musiki Muallim Mektebi'nin beşinci sınıfına girdi. Yüksek müzik öğrenimini Ankara Devlet Konservatuvarı Opera Bölümü'nde tamamladı. On yıl boyunca operada çalıştı.

1952 yılında TKP'ye üye olduğu gerekçesiyle tutuklanarak 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Daha sonra operadan ayrılmak zorunda kaldı. Ardından Konya'nın Çumra kasabasında 20 ay gözetim altında tutuldu.

Bu arada halk müziğine yönelerek Anadolu'yu bölge bölge dolaştı, yüzlerce türkü derledi. Ve birçok halk şairinin şiirlerini besteledi. Türkülerde çok sesliliği amaçladı.

'70'li yıllardaki devrimci halk hareketinin halk müziği alanındaki güçlü sesi olan Ruhi Su, Arjantin'den Bulgaristan'a, Hollanda'dan Fransa'ya kadar birçok ülkede konserler verdi, etkinliklerde yeraldı. 16 tane 45'lik plak, 11 uzun çalar yaptı.

12 Eylül'ün faşist generalleri tarafından yurtdışında tedavisi engellenen devrimci sanatçıyı 20 Eylül 1985'de kaybettik.

Ruhi Su'nun sanat ve devrimci mücadele ilişkisi konusundaki görüşleri, onun sanatsal eyleminin içeriği ve amacını da bütün açıklığı ile vermektedir:

"Hangi türü olursa olsun sanat bir eylemdir. Sanatçının düşüncesi de, sevgisi de sanatında belli olur. Devrim sözcüğünden, uygarlığa, özgürlüğe ve insanca yaşama yönelik çabaları anlıyorum. İster hazırlayıcısı, ister yansıtıcısı olsun, sanatın da (sanatçının da) hem bu çabaların içinde, hem de bu çabaların sonucu olarak var olması gerekir.

"Müzik insanın olduğu yerde olan bir şeydir. Bir araçtır müzik. Dolmuşlar, otobüsler gibi bir araçtır. Neyi yükler, neyi bindirirsen onu alır götürürsün. Bu yüzden devrimci müzik, ekmekten aşka kadar halkın yaşamak isteyip de yaşayamadığının, özlemini çektiği şeylerin neşesini, yürekliliğini verecek, yaşama sevincini artıracak bir müzik olmalı. Bu, sözleriyle de böyle olmalı, çalgıları ile de. (Ülkemiz için sözsüz müziğin devrimci niteliğini çok sesli olup olmaması belirler. Çok sesli müzik devrimcidir.)

"... Toplum bir savaşımın içerisindeyse, müzik o savaşıma da katkıda bulunmalıdır. İşlevi koşullara bağlı olarak, böylece gelişir. Karşılıklı etki-tepki konularına da bağlıdır bu. Koşullar değiştikçe toplumu, sanatı da değiştir. Bu ilişki karşılıklı olarak birbirini daima değiştirerek, geliştirerek sürer."

 
§