25 Ağustos '01
Sayı: 23


  Kızıl Bayrak'tan
 " Ulusal güvenlik" ve ordu yalakalığı

  Kapitalizm savaş demektir, barış sosyalizmle gelecek!

  Sermaye ve sendika ağalarının ortak saldırısı...

  İHD Raporu'ndan: "işkence ve keyfi uygulamalar yoğun şekilde devam ediyor"
  ESK ve sendikalar: "Toplumsal uzlaşma mı, suç ortaklığı mı?"
  Deprem gerçeği, devlet gerçeği
  Sınıf hareketi
  Küresel ısınma/2

  Türk dış politikası üzerine/3

  Hacıbektaş Şenliği'ne devrimci müdahale...
  Emperyalistlerin Balkanlar'daki kirli oyunları sürüyor...
  Uluslararası hareket
  Ölüm Orucu Direnişi ile dayanışma etkinlikleri
  PKK-DÇS: "Ulusal güvenlik" tartışmaları...
  Mücadele Postasi

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Büyük zindan direnişinin
Avrupa'daki sesi olmaya devam ediyoruz

Faşist rejimin tüm manevralarına karşın şanlı Ölüm Orucu Direnişi bitirilemiyor. 300'lü günleri geride bırak direniş, dışarıdan aktif bir kitle desteği alamadığı ölçüde, uzun soluklu bir direnme savaşına dönüştü.

Devrimci iradeyi defalarca sınamaya kalkan burjuvazi öncekiler gibi bunun da boşuna bir çaba olduğunu çoktan görmüş bulunuyor. Ancak esneme seçeneği olmadığı ölçüde sorunu kilitlemiş durumda. Bu kördüğümü parçalayacak olan bir kez daha direnişin kararlılığı ve dışardaki kitle desteğinin gücü olacaktır.
Bizler Almanya'nın Hessen eyaletindeki Bir-Kar taraftarları olarak son 15 güne bu çerçevede anlamlı etkinlikler sığdırabildik. 11 Ağustos'ta TAYAD'ın düzenlediği Frankfurt yürüyüşüne kitlemizle katıldık. 300'ün üzerinde kitlenin katıldığı yürüyüş oldukça coşkuluydu. Aynı etkinlikler çerçevesinde 14 Ağustos'tan bu yana açlık grevi yapıyoruz.

25 Ağustos'ta bu bölgede bitecek olan açlık grevi çadırı çerçevesindeki etkinliklerimiz Köln'de devam edecek. Şu ana kadar yüzlerce insan çadırımızı ziyaret ederek desteklerini sundular. Birçok gazete faaliyetimizi haber yapmak durumunda kaldı.

Ayrıca 19 Ağustos günü eyaletteki diğer devrimci yapılarla birlikte bir piknik etkinliği gerçekleştirdik. Yaşanan kanıksamayı aşmayı hedefleyen pikniğimiz beklenen ilgiyi yarattı. 300'e yakın bir katılım gerçekleşti.

Çalışmalarımıza kesintisiz devam ediyoruz.

Bir-Kar/Frankfurt

 


 

Paris'te ÖO'yla dayanışma
etkinlikleri sürüyor

Ölüm Orucu Direnişi'ni desteklemek amacıyla Paris'te Vatan dergisi okurları tarafından kısa süreli bir açlık grevi gerçekleştirildi. Paris Anadolu Kültür Merkezi'nde yapılan ve altı gün süren eyleme SY Kızıl Bayrak okurları olarak üç günlük açlık greviyle destek verdik.

Kültür merkezinde açlık grevi sürerken aynı zamanda başka faaliyetler örgütlendi. Armutlu'daki direniş abluka altındayken Ölüm Orucu'ndaki direnişçilerle telefonla konuştuk, desteğimizi ilettik.

Cumartesi günü saat 16:00 ve 18:00 arası Paris'in ünlü Republique Meydanı'nda TAYAD imzalı pankart asıldı ve bildiri dağıtıldı. Fransızlar her seferinde olduğu gibi büyük ilgi gösterdi.

Aynı gün, açlık grevcilerini ziyarete gelen kitle ile Türkiyeliler'in yoğun olduğu bir semtte buluşarak kısa bir yürüyüş gerçekleştirdik. Şehit düşen direnişçi Osman Osmanağaoğlu'nu andık. Konuşma ve sloganlardan sonra eylem sona erdi.

 


 

ABerlin'de meşaleli yürüyüş

300. gününü geride bırakan Ölüm Orucu Direnişi'ni desteklemek için Berlin'de düzenlenen meşaleli yürüyüşe yaklaşık 100 kişi katıldı. Yürüyüşte güzergah boyunca "İçerde dışarda hücreleri parçala!", "Devrimci tutsaklar onurumuzdur!", "Bedel ödedik bedel ödeteceğiz!", "Katil devlet hesap verecek!" sloganları atıldı.

Biz de BİR-KAR olarak yürüyüşe, "Türkiye cezaevlerinde katliam ve direniş devam ediyor!" Almanca yazılı pankartımızla katıldık. Miting alanına gelindiğinde yapılan konuşmaların ardından dünyada ve Türkiye'de şehit düşmüş devrimciler anısına yapılan 1 dakikalık saygı duruşuyla etkinlik bitirildi.

Devrimci tutsaklar yalnız değildir!

BİR-KAR/Berlin

 


 

BKrefeld'de ÖO Direnişi'yle dayanışma çalışması

İnsan mücadele ettiği müddetçe insandır!

Bir yıla yakın bir zaman dilimi içerisinde, insanlık onurunu hiçe sayan vahşice saldırıları püskürtmek, insanı insan yapan değerleri koruyabilmek için verilen mücadele Ölüm Orucu Direnişi'ni bugünlere taşımış ve bugüne kadar yaratılan değerler yeni Ölüm Orucu direnişleriyle sahiplenilmiştir.

Yürütülen mücadelede teslimiyet kelimesi hafızadan kazınırcasına silinmiş, katil devletin uyguladığı haince saldırılar direnişçilerin ruhunu çökertmemiştir.

Bu süreçte anlamamız gereken, direnişçi tavrın kararlılığı ne kadar önemliyse, bu kararlılığın sürdürülmesi için gerekli olan dayanışma da bir o kadar önemlidir. Bu nedenle, kendini insanım diye tanımlayan hiçbir varlık, insanlık adına verilen bir mücadeleden nerede olursa olsun kendini soyutlamamalıdır. Fakat bulunduğumuz toplumda insanlar kendileriyle o kadar meşguller ki, değil dünyada olup biteni, kendi çevrelerinde yaşanan olayları bile görmek, duymak istemiyorlar. Yaşanılan ne olursa olsun, sergilenen tavır sessiz kalmak veya olayları anlamak istememek. Çünkü bir şekilde "anlamak, kavramak, hissetmek" kelimeleri insanlara korku veriyor.

Geçen hafta içerisinde Ölüm Oruçları'na destek amaçlı yürüttüğümüz imza kampanyasında, birçok insan destek sağlamakla birlikte, birçoğunun da çok duyarsız bir tavır sergilemesine maalesef şahit olduk. İçinde yaşadığımız bu Avrupa toplumunun insanlık değerlerinin bir bölümünü çoktan kaybetmiş olduğunu gözlemliyoruz. İnsan ister istemez düşünüyor, acaba buradaki insanların o bölümü için insan olabilmenin ölçüleri ne ki?

Eğer bu ölçü, hayatta sadece kendini düşünüp egolarını tatmin etmekse;
Gözlerini ve kulaklarını toplumsal olaylara kapamaksa;

Anlaşılması zor kavramların arkasına sığınıp insanlığı ve insanlık adına yapılan atılımları küçümsemekse;

Kendi yalnızlıkları içerisinde çürüyüp gitmek ve aynı zamanda insanları eleştirmekse;

"Sevgi, dayanışma, umut" kelimelerinin anlamını unutmaksa. Artık insanların kendilerini tanımlarken "insan" kelimesini kullanmak gibi bir hakları olamaz!
Fakat bu demek değildir ki, bu tür insanların çoğunlukta olmaları, özgürlük adına yürütülecek mücadeleyi etkileyecek. Tam tersine, Ölüm Orucu gibi onurlu bir direniş bu toplumda yaşayan o insanlara da insan olduklarını yeniden hatırlatarak belki hatalarını anlamalarını sağlayacak. Bu anlamda Ölüm Orucu direnişleri F tipi cezaevlerine karşı yürütülen bir mücadele olmaktan çıkıp, insanlığa verilen büyük bir ders olarak tarihe damgasını vurmuştur.

Bu dersin anlamı şudur: İnsan nerede olursa olsun mücadele ettiği müddetçe insandır!

Bu çerçevede 11 Ağustos 2001 tarihinde Krefeld'de yürüttüğümüz imza kampanyasında Krefeld halkına ulaşmaya çalıştık. Uzun zamandır yapılan Ölüm Orucu'nun ulaştığı noktaya gelene kadar nasıl bir mücadele verildiğini, buna karşın devletin tavrını anlatan bildirilerimizi dağıttık. Topladığımız imzalarla küçük de olsa verilen mücadeleye destek olmaya çalıştık.

Aslı Yaman/Krefeld