25 Ağustos '01
Sayı: 23


  Kızıl Bayrak'tan
 " Ulusal güvenlik" ve ordu yalakalığı

  Kapitalizm savaş demektir, barış sosyalizmle gelecek!

  Sermaye ve sendika ağalarının ortak saldırısı...

  İHD Raporu'ndan: "işkence ve keyfi uygulamalar yoğun şekilde devam ediyor"
  ESK ve sendikalar: "Toplumsal uzlaşma mı, suç ortaklığı mı?"
  Deprem gerçeği, devlet gerçeği
  Sınıf hareketi
  Küresel ısınma/2

  Türk dış politikası üzerine/3

  Hacıbektaş Şenliği'ne devrimci müdahale...
  Emperyalistlerin Balkanlar'daki kirli oyunları sürüyor...
  Uluslararası hareket
  Ölüm Orucu Direnişi ile dayanışma etkinlikleri
  PKK-DÇS: "Ulusal güvenlik" tartışmaları...
  Mücadele Postasi

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İHD Raporu'ndan: "İşkence ve keyfi uygulamalar yoğun şekilde devam ediyor"

F tipi hücrelerde baskı,
terör ve işkence had safhada!

İHD Cezaevi Komisyonu, Kandıra F Tipi Cezaevi'ndeki baskı ve işkenceleri, aile ve avukat başvurularına dayanarak kamuoyuna açıkladı. Hazırlanan raporda işkence ve keyfi uygulamalar ortaya konuldu. Ardından çocuklarının durumuna tanık olan aileler konuşma yaptılar.

Hüseyin Doğan, çocuğunun feci şekilde dövüldüğünü, derisinin bile soyulmuş durumda olduğunu, bu konu hakkında yaptıkları başvurunun reddedildiğini, bundan dolayı İzmit Cumhuriyet Başsavcılığı hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi. Gebze Cezaevi'nden Kandıra F Tipi Cezaevi'ne sevkedilen bir tutsak babası ise, sevk sırasında yapılan insanlık dışı uygulamalara değindi ve çocuğunun durumunun çok kötü olduğunu söyledi. Yine Kandıra Cezaevi'nde yakını bulunan Huri Vayiç, sayım gerekçesiyle tutsakların sürekli dövüldüklerini, trilyonlarca lira harcanarak yapılan F tiplerinin çok sağlıksız olduğunu, yağan yağmur nedeniyle suların bastığını söyledi. Tutsak yakını Fatma Aslan ise, Edirne F Tipi Cezaevi'ndeki uygulamaları anlattı.

İHD raporundan aşağıda sunduğumuz bölümler, F tipi hücrelerde son zamanlarda çığrından çıkan baskı ve işkencenin Kandıra'da aldığı boyutlar konusunda kesitler sunmaktadır.

"Onur kırıcı yaptırımlar istisnasız
herkese uygulanmaktadır"

"(...) Kandıra F Tipi Cezaevi'nde aile görüşü ve avukat görüşü sonrasında son bir buçuk aydır derneğimize sıkça yapılan başvurular göstermektedir ki, insan hakları ihlalleri F tipi cezaevlerinin arıtma politikasının bel kemiğini oluşturmaktadır. Baskı, şiddet, onur kırıcı arama, askerileştirme politikası olarak ifade edilen uygulamalar Kandıra F Tipi Cezaevi'nde son aylarda yoğun bir biçimde hayata geçirilmektedir. Bu uygulamaları genel olarak tarif edecek olursak; Ölüm Orucu'nda olan ya da olmayan tüm mahpuslar sayım sırasında ayağa kalkmaya zorlanmakta, sayı saydırma, yanındaki arkadaşlarını dövme, ayakkabı araması, zorla saç, sakal, kulak araması yapmaya çalışmak, sabah-akşam askeri nizam biçiminde sayıma uymayanlara gardiyan ve müdürler eşliğinde düzenli dayak atılması, aile ve avukat görüşlerinden önce ve sonra saçların içine, sakalların içine, ayakların altına, ağız içine bakma, avukat ve mahkeme gidişlerinde makat araması yapma gibi onur kırıcı yaptırımlar istisnasız herkese uygulanmaktadır.

Mahpusların dilekçeleri idare tarafından usul dışı, keyfi olarak kabul edilmiyor, gelen mektuplar zamanında verilmiyor, kendilerinin gönderdiği mektuplar da ulaştırılmıyor. İşkence ve keyfi uygulamalar yoğun şekilde devam ediyor. F tipi cezaevinde tüm bu uygulamaları protesto etmek amacıyla mahpuslar ayakkabılarını çıkararak aile görüşüne çıkıyorlar. Aileler ve avukatlar yaptıkları görüşlerde müvekkil ve yakınlarının vücutlarında darp ve cebir sonucu yoğun morlukların olduğunu belirtiyorlar.

İşkence ve keyfi uygulamaların çok yoğun olduğu Kandıra F Tipi Cezaevi'nden bize yapılan başvurulardan anlaşılan tüm bu uygulamalara ilişkin aile ve avukat anlatımları şunlardır:

Ali İhsan Kılıç darp nedeniyle
kimseyi tanımıyor

* Ali İhsan Kılıç isimli tutuklu, ailesinin ve görgü tanıklarının beyanlarına göre: 12 Ağustos 2001 tarihinde akşam sayımında ayağa kalkmadığı için iki gardiyan tarafından kollarına girilerek, duvara fırlatılmak suretiyle darp edilmiştir. Bu darp sonucu, tanıkların ve ailenin anlatımına göre; Ali İhsan Kılıç hiç kimseyi tanımamakta, başı sağ omuza düşük ve kolları iki taraftan birleşmiş bir şekilde duruyor, herkesten ürküyor ve korkuyor. Arkadaşlarının ve ailesinin revire kaldırma istemleri idare tarafından bir şeyi yok gerekçesiyle keyfi bir şekilde reddedilmiştir.

Ali İhsan Kılıç'a yapılan işkenceye tanık olan tutuklu Zafer Şahin'in ailesi de görüş esnasında Ali İhsan Kılıç'ın genel durumuna tanık olmuş ve ayrıca Zafer Şahin'in de işkence gördüğüne ilişkin bilgi vermiştir. Zafer Şahin aile görüşü esnasında üzerinde bulunan giysileri çıkararak işkence gördüğünü anlatmış ve vücudundaki darp izlerini göstermiştir. Anlatımlarına göre, ayak kaval kemiğinde darplar sonucu kabuk bağlamış yaralar mevcuttur; sırtında, kollarında dövüldükten sonra oluşan morluklar gözle görülür bir biçimdedir. Zafer Şahin de sayım sırasında dayak yediklerinden bahsetmiştir. Bu görüş sonrası savcılığa yakınlarının işkence görmesiyle ilgili başvuruda bulunmak üzere giden ailelerin suç duyurusu dilekçeleri de keyfi bir biçimde kabul edilmemiştir.

"Hepinizi geberteceğiz"

* Avukat Gülizar Şahin'in anlatımlarına göre; Müvekkili Hüseyin Atıcı'nın 2 Ağustos 2001 tarihinde yaptığı görüşmedeki anlatımlarına göre; 27 Ağustos 2001 tarihinde Gebze Cezaevi'nden Kandıra F Tipi Cezaevi'ne sevkedilen müvekkili, Kandıra F Tipi Cezaevi'ne geldikten sonra asker ve gardiyanlar tarafından zorla soyundurma, makat araması ve dayak uygulamalarına maruz kalmış. 2 Ağustos 2001 tarihinde Çapa Tıp Fakültesi'ne götürülmüş. Üzeri iki kez gardiyanlar, bir kez de asker tarafından aranmış, her ikisinde de makatına bakılmış, diş, dil altı, ağız araması yapılmak istenmiş ve karşı çıkınca da feci şekilde dövülmüştür. Görevli astsubay "hepinizi geberteceğiz" vb. tehditlerde bulunmuştur. İkinci müdür Mazlum Bey aramalar esnasında ve dayak atma olayında hazır bulunmuş ve kendisi de dayak atmıştır. Sonrasında arama kabul etmediği için hastaneye götürülmediğine dair tutanak tutulmuş ve hastaneye götürülmemiştir.


"Siz bunların cenazelerini alırsınız"

* M. Zeki Doğan'ın ailesinin yaptığı başvuruda beyanına göre; 16 Ağustos 2001 tarihli görüşte yakınlarıyla yaptıkları görüşmede yakınlarının beyanlarından aktarımları derneğimize iletmişlerdir. Bu anlatımlara göre; 1 Ağustos 2001 Kandıra F Tipi Cezaevi'nde günde iki kez sabah ve akşam olmak üzere sürekli yoğun işkence yapılmaktadır. Yakınıyla 16 Ağustos 2001 tarihli görüşte M. Zeki Doğan'ın yüzünün sağ tarafı morarmış, gözlerinde şişkinlik, bacağında yaralar, gövdesinde kaburga kısmında eziklik sonucu nefes almakta zorlanma, kesik kesik konuşma, ayakta durmakta zorluk gibi işkence gördüğünü açıkça dışa vuran durumlar tespit edilmiştir. Yakınının beyan ettiğine göre; cezaevi yetkilileri "Adalet Bakanı bize vurun" diyor, "biz de vuruyoruz", "siz bunların cenazelerini alırsınız" şeklinde Kandıra F Tipi'nde yaşananları da resmi olarak sözlü bir şekilde ifade etmiştir.

"Ayakta duramayacak halde, giysileri paramparça"

* Tutuklu Kemal Toka'nın ailesinin beyanına göre; Kemal Toka 27 Temmuz 2001 tarihinde Gebze'den sevkedilmiş 31 Temmuz 2001 tarihinde yapmış olduğu aile görüşünde sevk esnasında yaşadıklarına ilişkin şu anlatımlarda bulunmuştur; Sevk esnasında tam gün boyu sevk aracında bekletilmiş, içeriye alındıkları sırada çırılçıplak soyunmaları istenmiş, reddettiklerinde ise feci şekilde dövülerek giysileri yırtılmak suretiyle soyulmuş, anlatmaktan bile çekindiği kötü muamelelere maruz kalmış, görüşte bitkin ve halsiz hasarlı bir durumda olduğu gözlenmiş. Saçları zorla kazınmış, adeta tanınamayacak durumda. 01 Ağustos 2001 tarihinde yeniden görüşe gittiklerinde; ayakta duramayacak halde, gözleri mor, sol tarafına oturamıyor, vücutta çürükler ve ezikler var, giysileri paramparçadır. Tek kişilik hücrede kalıyor, içme suyu verilmiyor, sayım sırasında ayağa kalkmadığı için sabah akşam dövülüyor, kantin alışverişi yapmasına olanak tanınmadığı gibi alışverişler yaptırım aracı olarak kullanılıyor. Ailesi dayak, baskı ve işkence nedeniyle yaşamından endişeli.

"Makat araması işkencesine maruz kaldı"

* Av. Nesrin Kılıç, müvekkili Merdan Özçelik ile yaptığı avukat görüşünde, 15 Ağustos 2001 tarihinde müvekkilinin görüş esnasındaki beyanlarına göre; yoğun hak ihlalinden bahsetmektedir. Müvekkili kendilerine her fırsatta idare tarafından işkence ve kötü muamele yapıldığından bahsetmiştir. Özellikle; 11 Ağustos 2001 tarihinde sayımda şiddetli işkence uygulanmış. Mahkemeye götürülme esnasında idare tarafından ağız araması yapılmak istenmiş, kabul etmeyince, beyana göre tek tek odalara alınarak çırılçıplak soyulup makat araması işkencesine maruz kaldı. APS ve faks kağıdı verilmemekte, alması zorunlu olan esmer şeker hiç verilmediği gibi B1 vitamini de yeterince verilmemektedir.

"Günde iki kez dayak"

* Mahpus Ahmet Yurt 6 Ağustos 2001 tarihli görüşte, ailesi tarafından yapılan görüşmede tanıklığa göre; şiddet uygulaması artmış, dilekçe almama, görüşe keyfi çıkarmama, yoğunlaşmış işkence şikayetlerinden bahsetmiştir. 08 Ağustos 2001 Çarşamba günü eşimin kolları, sırt ve göğüs kıyısında darp izleri ve morluklar var, ayakta sayım vermeyi, ayakkabı aramasını, onur kırıcı ve insanlık dışı olduğu için reddettiklerinden, günde iki kez dayak yediklerinden bahsetmiştir. Vücudunda darp ve dayak izleri görülmüştür. (...)"

 


 

Kitle örgütleri H. Sami Türk hakkında
suç duyurusunda bulundular

F tipi hücrelerde sürdürülen Ölüm Orucu Direnişi 300'lü günleri geride bırakarak tüm kararlılığıyla sürüyor. Devlet direnişçi tutsakları tahliye ederek, hücrelerde baskı ve işkenceyi süreklileştirerek direnişi kırmayı hedefliyor. Devrimci tutsaklar ise direnişi yeni ekiplerle sürdürerek, inançları uğruna şehit düşerek, bu saldırılara yanıt veriyorlar.

Kitle örgütleri, 18 Ağustos günü Sultanahmet Cumhuriyet Savcılığı'na, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk hakkında suç duyurusunda bulundular. Eylem saat 14.00'te kitlenin Sultanahmet Adliyesi önünde toplanmasıyla başladı. Adliyeye giren heyeti bekleme sırasında tutsak yakınları, "Muharrem Horoz ölümsüzdür!", "Hücreleri kabul etmeyeceğiz!" yazılı tişörtler giyindiler. Sık sık "Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!", "Bedel ödedik, bedel ödeteceğiz!", "İçerde dışarda hücreleri parçala!", "Tecriti kaldırın, ölümleri durdurun!", "Katil devlet hesap verecek!", "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!" sloganları atıldı ve alkışlarla beklenmeye devam edildi. Eyleme yaklaşık yüz kişi katıldı.

Yapılan açıklamada şunlar söylendi: "... Mahkumlar, bakanlığın bu duyarsız duruşu karşısında Ölüm Oruçlarını devam ettirmiş, en son Muharrem Horoz'un, Kandıra, İzmit Devlet Hastanesi'nde 03 Ağustos 2001 236. günde, Osman Osmanağaoğlu'nun Küçükarmutlu'da 14 Ağustos 2001 tarihinde 299. günde hayatını kaybetmesiyle Ölüm Orucunda hayatını kaybedenlerin sayısı 31'e yükselmiştir. Yukarıda açıkladığımız durum çerçevesinde Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün görevinin gerektirdiği tedbirleri almayıp, ölüme sebebiyet verdiği ortadadır. Bu nedenle sayın savcılığınızın, TCY'nin 455. maddesi çerçevesinde soruşturma başlatarak, aynı sevk maddesi ile dava açılması gerektiği kanısındayız."

 


 

İHD Adana Şubesi'nin basın açıklaması

İHD Adana Şubesi 17 Ağustos tarihinde F tipi cezaevlerini ve devletin duyarsızlığını protesto etti. İHD Adana Şube Başkanı Şehmuz Kaya yaptığı konuşmada, bugüne kadar hak ihlallerine karşı sessiz kalmadıklarını, bundan sonra da kalmayacaklarını vurguladı.

Galatasaray Postanesi önünde eylem

F tipi cezaevlerinde tecridin kaldırılması için sürdürülen Ölüm Orucu'nun 304. gününde çeşitli kitle örgütlerine üye kadınlar 18 Ağustos 2001 tarihinde Galatasaray Postanesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. Grup adına konuşan Meral Kalanç, "Hayata dönüş operasyonunun ardından yitirdiklerimizin sayısı Osman Osmanağaoğlu ile birlikte 63'e ulaştı. Ancak yönetenlerin, toplumun çıldırtıcı duyarsızlığı devam ediyor." dedi.

İHD İstanbul Şubesi'nin basın açıklaması

İHD İstanbul Şubesi tarafından 21 Ağustos'ta, tutsak ailelerinin de katıldığı bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamada Kandıra F Tipi Cezaevi'nde yapılan baskı ve işkence kınanarak yetkililer göreve çağrıldı. Açıklamayı okuyan Cezaevleri İzleme Komitesi üyesi Şengül Öztürk, F tiplerindeki insanlık dışı uygulamalara dikkat çekerek, şiddet içeren arıtma ve askerleştirme politikaları uygulandığını vurguladı.

İHD İzmir Şubesi'nden suç duyurusu

Buca Cezaevi'nden 2 Ağustos günü Kırıklar F tipi Cezaevi'ne yapılan nakiller sırasında işkenceye maruz kalan tutsaklarla ilgili İHD İzmir Şubesi tarafından; darp, tehdit, hakaret eden ve aşağılayan, keyfi ve kötü muamelede bulunan ve azmettiren görevliler hakkında 17 Ağustos günü İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunuldu. Suç duyurusunda bulunmak için saat 13:00'te Adliye önüne gelen tutuklu yakınları, İHD yönetici ve üyeleri burada suç duyurusu metnini okuyarak basın açıklaması yaptılar.