18 Ağustos '01
Sayı: 22


  Kızıl Bayrak'tan
  İşbirlikçi düzen cephesinde iç dalaşma

  Ordu kim için kime karşı?

  Katil devletten hesap soralım!

  İki yılda deprem bölgesinde değişen hiçbir şey yok
  Grev yasaklamaları ve sendika bürokrasisinin ihaneti
  Devrimci tutsakların ortak açıklaması
  Yoldaşlarının kaleminden Osman Osmanağaoğlu
  Aymsan direnişine destek ve dayanışmayı büyütelim!
  Türk dış politikası üzerine/2
  Küresel ısınma/1
  Emperyalist-siyonist "barış süreci"nin dönülmez çöküşü
  Arjantin hükümetinin yeni tasarruf paketi
  "Filistinlilerin ayaklanması meşrudur"
  15 Ağustos, devrimci direnişin zirvesi...

  Açıklamalardan

  Mücadele Postasi

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Arjantin hükümetinin yeni tasarruf paketi:

150 bin kişi sokağa döküldü

Perşembe günü Buenos Aires'te sekizincisi gerçekleşen genel grev, Cumhurbaşkanlığı Sarayı önünde yapılan bir mitingle sona erdi. Sendikalar, Temmuz ayının sonunda Senato tarafından yürürlüğe konulan tasarruf paketine karşı proresto eylemlerine devam edileceğini açıklıyorlar.

Neo-liberal Ekonomi Bakanı Domingo Cavallo'nun dayattığı sıfır-fire politikası devlet memurlarının maaşlarını düşürmeyi öngörüyor. Bu, maaşların ve emekli aylıklarının % 13 oranında düşmesi anlamına geliyor. Böylelikle yıl sonunda devlet bütçesindeki açık dengelenmiş olacak.

Bu tasarruf saldırısından ülkenin öğretmenleri de paylarına düşeni alıyorlar, genelde ek işlerde çalışarak durumlarını korumaya çalışıyorlar. Devleti ülkenin geleceğine yatırım yapmak yerine eğitim sistemini tahrip ettiği için suçluyorlar.

Uygulanan tasarruf paketlerine karşı her seferinde daha sert araçlarla mücadele ediliyor. Sokak işgalleri, kısa süreli banka ve dışişleri bakanlığı işgali vb. ile eylemler sürekli gündemde tutuluyor. Eylemciler, işsizinden emekçisine, lise öğrencisinden üniversitelisine kadar geniş bir yelpazeden oluşuyor.

Eylemlerin, şiddet eğilimli radikal sol örgütler ve radikal sendikalar tarafından yönlendirildiği söyleniyor hükümet tarafından. Ama artık birilerini suçlamak o kadar kolay değil, zira artık sokaklara orta sınıflar da dökülüyor.
Süregelen protestolara onay çoğalıyor. İşsizlik oranı resmi rakamlarla % 16,4 (yaklaşık 3 milyon kişi işsiz) Her üç kişiden biri yoksulluk sınırında yaşıyor. Yolsuzluk ve sistematik borçlanma etkisini Menem hükümetinin bitmesiyle gösterdi. Menem'in kendisi de şu an yasadışı silah tüccarlığından yargılanıyor. Onun döneminde '91'de Hırvatistan'a, '95'de Ekvador'a illegal silah satışı gerçekleştirildi. Satılan bu silahlar karşılığında alınan para bilinmeyen kanallara aktarıldı.

Arjantin ekonomisi gelinen yerde tam bir iflası yaşıyor ve bu Ekonomi Bakanı Domingo Cavallo tarafından da itiraf ediliyor. Geçen hafta İMF'den finansal destek talep eden Cavallo, döviz rezervlerinin her geçen gün azaldığını söylüyor. Sadece Temmuz ayında yaklaşık altı milyar dolar bankalardan çekilmiş bulunuyor. 130 milyar dolarlık dış borç koşullarında, İMF'nin vereceği 8 milyar dolar kredinin soluklanma bile sağlayamayacağı açık.

Uluslararası alanda artık Arjantin kredi alamıyor, çünkü % 20'lik faizi ödeyebilecek ekonomik koşullara sahip değil. Buna bir de vergi gelirlerinin düşmesi eklenince, durum daha da vahimleşiyor. Maliye Bakanlığı vergi toplamak için yeni yollar aramak zorunda kalıyor.

Yoksulluk ve sefalet nedeniyle ülkeyi terk etmek isteyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Bir çok insan şansını kendi ülkesinin dışında denemek istiyor. Bu nedenle İtalya ve İspanya konsoloslukları önünde uzun kuyruklar oluşuyor. Bir dönem İspanya ve İtalya'dan binlerce insan Arjantin'e giriş yaparken, bugün onların torunlarının çoğu geri dönmek istiyorlar.

Geçen sene Aralık ayında 40 milyar dolar kredi veren İMF Arjantin'deki krizi hafifletebilmiş değil, tersine kriz daha da derinleşiyor. De la Rua hükümeti Ağustos sonunda 1.2 milyar dolar ödeme yapılabileceğini beyan etti ve İMF'nin desteğini aldı. Ama ekonomi uzmanları Arjantin'in krizini atlatabilmesi için ikinci bir büyük yardımın şart olduğunu söylüyorlar.

 


 


Güney Afrika'da 30 bin işçi üretimi durdurdu

Güney Afrika'da otomobil, çelik ve alüminyum işletmelerinde üretim durdu.

Otomobil üreten 7 firmada çalışan işçiler ile Pretoria kentinde Highueld çelik işletmelerinde 5 bin ve Kwa-Zulu/Natal kentlerinde Hulett alüminyum işletmelerinde 3 bin işçi olmak üzere toplam 30 bin işçi grevde.

İşçiler TİS görüşmelerinde % 12 ve 15 ücret artışı talep ediyorlar ve toplusözleşmelerin 2 yıl için geçerli olmasını savunuyorlar. İşverenler %7.5 ve 6.8'den yüksek ücret önerisine karşı çıkıyorlar ve TİS'in uzun süreli geçerli olmasını kabul etmiyorlar.

Çelik işçileri ayrıca, risk ve kira yardımı, hastalık sigortası ve fazla mesailerin ödenmesini talep ediyorlar.

Uluslararası tekeller Güney Afrika'da ucuz işgücü sayesinde kârlarına kâr katıyorlar. Otomobil ve metal sektöründe Afrika'da ücretler uluslararası standartların çok altında. Örneğin bir otomobil işçisi Almanya'da 4 bin markın üzerinde aylık alırken, Afrika'daki otomobil işçisine 1200 mark civarında aylık ücret ödeniyor. Çelik ve alüminyum işletmelerinde çalışan işçilerin ücretleri ise bunun çok daha altında. Ayrıca Güney Afrika'da işçiler için yasal hastalık sigortası, emeklilik sigortası ve kaza sigortası bulunmuyor.

Beyaz ve siyah işçiler arasında da farklı uygulamalar mevcut. Beyaz işçiler kalifiye eleman olarak siyah işçilerden daha fazla kazanıyorlar ve ek anlaşmalar ile hastalık, emeklilik ve kaza sigortası masrafları için yardım ve tazminat alıyorlar.

Sendikalar tüm bu hakların siyah işçiler için de kazanılmasını istiyorlar.

Tüm dünyada olduğu gibi Güney Afrika'dada işçiler haklarını kazanmak için mücadele etmek zorunda olduklarını biliyorlar. Bugüne değin Güney Afrika'da hiçbir TİS görüşmesi grevsiz sonuçlanmadı.

Güney Afrika'nın 2 milyon üyesiyle en büyük sendikası olan metal işçileri sendikası NUNSA'nın da aralarında bulunduğu 13 sendikanın birliği COSTAU, Ağustos ayının sonunda tüm ülke genelinde yapılacak ve iki gün sürecek genel greve gidileceğini açıkladı. COSTAU su, elektrik, taşımacılık ve telekomünikasyon gibi, hizmet sektöründe özelleştirmelere karşı çıkıyor ve bu uygulamalara karşı mücadele edeceğini ilan etmiş bulunuyor.

 


 

Dünya Bankası ve İMF'nin yıllık toplantısı
29-30 Eylül'de

Dünya Bankası ve İMF, Amerikan hükümeti ile yaptıkları görüşmelerinde, şimdiye değin 1 hafta süren yıllık toplantılarını iki güne düşürmeyi planlıyorlar. Toplantı 29-30 Eylül tarihinde yapılacak.

Dünya Bankası ve İMF buna gerekçe olarak başkentte yaşayan ve çalışan insanları mümkün olduğu kadar az rahatsız etmek olduğunu söylüyorlarsa da, asıl gerçeğin 50 bin kişinin beklendiği protestolardan duydukları korku olduğu açık. Geçtiğimiz yıl yapılan toplantıya karşı protestolar ve polisin protestoculara vahşice saldırıları halen belleklerde. Kitlelerin bilincinde kitleselliği ve militanlığı ile Cenova'daki protestolar tüm sıcaklığını koruyor. Onların barbarlıklarına ve katliamcılığına karşı kabaran öfke ise bastırılamıyor.

Polis toplantının yapılacağı semti, Nisan ayında Quebec'teki Amerikan zirvesinde ve Temmuz ayında Cenova'daki G-8 zirvesinde olduğu gibi duvarlar ve çitlerle yalıtacak.

Küreselleşme karşıtları da protestolar için hazırlıklarını sürdürüyorlar. 29 Eylül günü Beyaz Saray çevresinde insan zinciri oluşturularak protesto edilmesi düşünülürken, 30 Eylül'de büyük bir yürüyüş yapılacak. Bu yürüyüşe diğerlerinin yanında AFL/CIO da biraraya gelen sendikalarda katılacak.

Tüm kıtalardan küreselleşme karşıtlarının yer aldığı, "Küresel eşitlik için seferberlik" grubu bir bildiri yayınladı. Bildiride İMF ve Dünya Bankası toplantısının herkese açık yapılması, yoksul ülkelerin borçlarının silinmesinin yanında, insanların beslenme, su, eğitim ve sağlık hizmetlerini kullanabilmesini engelleyen uygulamaların kaldırılmasını savunuyorlar. Bununla yapısal uyum programları, özelleştirmeler, ücret uygulamaları ve hükümetleri kısıtlamaya gitmeye zorlayan uygulamalar protesto ediliyor.

 


 

Angola'da kanlı Cuma: 91 ölü 146 yaralı

10 Ağustos Cuma günü Angola'da yüzlerce mülteciyi taşıyan trene yaylım ateşi açılması sonucu 91 kişi öldü, 146 kişi yaralandı. Dondo kentine gitmekte olan trenin Cambambe bölgesinde silahlı kişilerce döşenen mayına çarparak raydan çıktığı ve yanmaya başladığı, silahlı kişilerin ayrım gözetmeksizin kazadan kurtulan yolcuların üzerine yaylım ateşi açtığı açıklandı. Yetkililer de, 4 yolcu, 2 yük ve 2 yakıt vagonunudan oluşan trenin, hükümet güçleri ile UNITA gerillaları arasındaki çatışmalardan kaçan 500 civarındaki mülteciyi taşıdığını bildiriyor.