Sessizliğin sesini dinlediniz mi hiç? Yani insanlığın sesini! Yani
kendi sesini! Bu ses öyle büyüdü ki, haykırarak taştı gökyüzüne. Gün
gün kısılıyordu sesler, gün gün yükseliyordu. İnsanlığın boğazına zincirler
vuruluyordu. Düşünmeye tahammülü olmayan zihniyet şimdi de eli koynunda,
bakışlar boğazlarda... Sıktı sıkacak... Nasıl yaparım da sindiririm
kaygısında! Ve hesap edememişti elbet, gün gelecek nice yiğitler dikilecekti
karşısına. Alnı dik, gözleri düşmana kin, dosta sevgi dolu. Avucuna
aldığı yüreğiyle bir gün katılır bu bilindik yaşama. Burada her yol
özgürlüğe, her adım insanlığa gider umuduyla! Zincirleri kıra kıra... Sistemin kendini iyiden iyiye tükettiği şu son yıllarda her gün yeni
entrikalar ekleniyor hesabına. Yeni yeni savaşlar, yeni yeni açlıklar,
kinler, katliamlar, kavgalar, daha ufacık yaşında sokaklara terkedilen
çocuklar, boğazındaki son bir lokma ekmeğide alınmaya çalışılan, ezilen,
sömürülen halklar... Elbette ki baskının olduğu yerde direniş de olacak. Ve direnen, bu
uğurda canını veren güzel insanlar! Gün gün hücrelerde tutsaklaştırılmaya
çalışılan, kişiliksizleştirilip tek tipleştirilmeye çalışılan insanlar.
Ey insanlık uyanın artık! Gün direniş günüdür. Onlar ki ne yaptılarsa
sizleri, bizleri daha iyiye, daha güzele götürmek için, her yeni doğan
günün ışığını sizlere armağan etmek için çalıştılar, çalışıyorlar. Sense
hala göremiyorsun, katiller döktükleri kanla seni de boğacaklar. Ve
sen gözlerini son bir kez uykuya verdiğin anda eller gelecek, işkencecinin
elleri... Seni alacak senden geleceğini de... İşte o zaman anlayacaksın
kaybettiğinin bilincin olduğunu. İşte o zaman anlayacaksın, senden çalınmak
istenenin onurlu yaşamın olduğunu. Bir kıvılcım yakacak ve sen işte
zorlanacaksın görmekte kendini! Kendi içinden kendini çıkarmaya uğraşacaksın.
Senin geleceğin için onurluca toprağa düşen kızıl güller geçecek aklından.
Yavaş yavaş doğrulup gökyüzüne bakacaksın! Derin ir nefes alıp havayı
sonuna kadar soluyacaksın. Kinle, öfkeyle dolacaksın... Öfken demirden
bir direnç olacak, göreceksin; ve kavgada yeni güller açacak. Geçmişi bilecek kadar yaşadın ve önünde gelecek güzel günlere inanacak
kadar zaman var. Yaşadığımız her yeni güne acının tohumları serpilmeye
çalışılıyor. Ama yine de unutma, yapabileceğin bir şeyler var; insanlığın
yararına çalışmak, dayanışmaya, özgürlüğe bir adım daha yaklaşmak. Kokuyu duyuyor musun? Çürümüş pis kokan nefesleriyle, çürüyen elleriyle
önümüzde diz çökmek zorunda kalacak sermaye! Kokuşmuş nefeslerini bir
kez olsun solutmalarına izin verme! Şimdi mevsim kış! Pek görülmüyor yeşil, dalga dalga yapraklar. Ama
biliyoruz ki bahar mutlaka gelecek ve hep birlikte dinleyeceğiz yapraklı
dalların türkülerini. Sevinçlerin üzerinden hüznü kaldırmak için yürüyelim.
Gün gün büyüyelim, sessizliği parçalayıp insanlığa hak ettiğini verelim.
Halayların birlikte çekilip, türkülerin birlikte söylendiği, bir bardak
demli çayın dost elinden içildiği günlere selam olsun... Genç bir SY Kızıl Bayrak okuru/İzmir
Kâr hırsı ne doğa dinliyor ne insan!..
Ayrıca tartışmalı projeden de bahsedilmektedir. İmar planında olmamasına
karşın turizm teşvik alanı ilan edilerek çok katlı inşaat yapmasına
imkan sağlanan Özdilek inşaatına, Balçova Belediyesi ruhsat verdi. İzmir
1 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun İnciraltını
birinci derecede SİT alanı ilan etmesinin ardından, inşaat temelden
mühürlendi. Özdilekin açtığı davada mahkemenin yürütmeyi durdurma
kararı vermesi üzerine inşaat, yeniden başladı. Koruma kurulu, inşaat
alanının SİT özelliğinin sürdüğünü belgeleyen ikinci bir rapor düzenlemesiyle
Büyükşehir Belediyesinin Balçova Belediyesine inşaatı durdurması
için yaptığı uyarıya rağmen inşaat devam etti. Burada ilk bakışta şu sonuç çıkıyor. Her ne kadar da doğanın (özellikle
SİT alanlarının) korunması için yasalar olsa da, kapitalistler yasal
kılıflar bulup dev binalar yapmakta. Yaparken de malzemeden çalarak
bu tür kazalara neden olabilmekte. Halkın dinlenmesine açık olması gereken
böylesi yerlerin kapitalistlere peşkeş çekilmesi, kâr hırsından başka
bir şey düşünmeyenlerin iştahını kabartıyor. Onlar için ne doğa güzelliklerinin
yok edilmesi önem taşıyor, ne de yaptıkları işin sağlamlığı. Sadece
ve sadece büyük rantlar ve kârlar ilgilendiriyor onları. Nasıl olsa
onları cezalandıracak yasal bir mevzuat da yok... Bir SY Kızıl Bayrak okuru/İzmir
Direnişteki Sümerbank işçilerine ziyaret
Sümerbank işçisi yanlız değildir! Bir emekçi/İzmir |
|||||