4 kuruluşun ortak açıklamasından... Katliama ilişkin gerçekler açıklanmalıdır
Tutuklu ve hükümlüler Ölüm Orucu eylemini sürdürdüler. İçeride ve dışarıda
26 kişi de Ölüm Oruçlarında yaşamlarını yitirdi. Yüzlercesi sakat kaldı
ve bilincini yitirdi. Bunlardan 71i tahliye edildi. Bugün itibariyle
Ölüm Orucu eylemi sürüyor. Tutuklu ve hükümlüler 6 ayı aşkın bir süredir,
tecrit koşullarında tutuluyorlar ve bu koşulların sona erdirilmesi için
Adalet Bakanlığının bir niyeti ve çabası gözlenmiyor. Hayata Dönüş operasyonuna kuruluşlarımız karşı çıkmıştı. Niyetin insanları
hayata döndürmek değil, F tipi cezaevlerini kullanıma açmak olduğunu
belirtmiştik. İkincisi, sorunların demokratik süreçlerin işletilmesi
ile çözüleceğini başından beri söylüyorduk. Bugün de bu düşüncemiz değişmemiştir.
Üçüncüsü, aşırı güç kullanımına gidildiğini: insanların yakıldığını,
cinsel tecavüz de dahil olmak üzere işkence ve kötü muameleye dair ciddi
kanıtların bulunduğunu bildirmiş ve derhal soruşturma açılmasını istemiştik. Tutuklu ve hükümlülerin avukatlarının, ailelerinin ve tahliye olanların
anlattıkları ile bir haftadır gazetelere yansıyan bilirkişilerin raporları
tutarlılık taşımaktadır. Böyle vahim bir olayın ardından, hukuksal süreçler tek yanlı olarak
işlemiştir. Soruşturmalar tutuklu ve hükümlülerin şikayetleri doğrultusunda
değil, 26 Eylül 1999 Ulucanlar Cezaevinde 10 kişinin ölümüyle
sonuçlanan olaylar sonrasında olduğu gibi, mağdur ve şikayetçi konumda
olanlar aleyhine işlemiş ve kollektif tutuklama kararları verilmiştir. Mağdur tutuklu ve hükümlüler aleyhine açılan dava dosyalarına yansıyan
raporlar ve anlatımlar; 1.Güvenlik güçlerinin aşırı ve orantısız güç kullandığını, Belirtilen durumda, ivedilikle, Hüsnü Öndül, İHD Genel Başkanı
Katilleri ve koruyucularını şiddet ve
nefretle kınıyoruz!
Bu olayda, insanlığın yüzakı aydınlarımızı katleden karanlık ruhlu
kahpe saldırganları asla unutmayacağız. 37 aydını şeriat naralarıyla
katleden yobazlar mahkemelerde adeta ödüllendirildiler. Ancak, katiller
bilime, insanlığa, aydınlanmaya, demokrasiye inananların ve bunun için
mücadele verenlerin vicdan ve öfkesine mahkum oldular. İnsanlık tarihi
bu kalkışmaları hep lanetle andı. Sivas katliamını yapanlar da hep lanet
ve öfkeyle anılacaktır. Katledilenler ise yol gösterci olmaya devam
edecektir. Onlar ve eserleri ölümsüzleşerek yaşayacaktır. Katilleri
ve onları koruyanları bir kez daha şiddet ve nefretle kınıyoruz. Haber-Sen Genel Merkezi
İç ve dış borç ödemeleri durdurulsun!
Yıllardır uygulanan IMF programları doğrultusunda Türkiyede oluşan
ekonomik tablo özetle şöyledir: Alınan borçların büyük bir kısmı uluslararası borçların geri ödenmesinde
kullanılmakta ve bir avuç zengine düşük faizlerle verilmekte, adeta
hibe edilmektedir. Bu borçlarla bir avuç siyasi-askeri elit, tüccar, sanayici ve rantiyenin
lüks yaşamları kurulmaktadır. Sermaye ve rantiye karları % 300-4000 oranında artmaktadır. Bunun karşısında asgari ücret 106 milyon liradır; sağlığa ve eğitime
ayrılan kaynak sürekli düşmektedir; milyonlarca insan işsizliğe mahkum
edilmekte; emekçilerin alım gücü % 50 oranında azalmakta, borçlar 4
kat artmaktadır. Bu borç kıskacı sadece Türkiyeyi ilgilendirmemekte, bütün dünyayı
pençesine almış bulunmaktadır. Gelişmiş ülkeler ve uluslararası sermaye
güçleri borçlanma sistemini dünyadaki bütün ekonomik ve insani kaynakları
denetimi altına almak için kullanmakta, bu sisteme bir kez esir edilen
toplumlar sermayenin bütün acımasız girişimlerine sahne olmaktadır.
Bugün dünyada borç sistemi yüzünden günde 19.000 çocuk ölmektedir. İşte bu nedenle, 20-23 Temmuz tarihlerinde İtalyanın Cenova kentinde
yapılacak ve gündemleri arasında borçlar sorunu da olan G-8 toplantısına
karşı yüzbinler harekete geçmektedir. Yüzbinlerce insan sermayenin bu
sınır tanımaz acımasızlığına karşı tepkilerini gösterecektir. Uluslararası alandaki bu harekete paralel olarak kurulmuş olan Girişimimiz
uluslararası sermaye ve kuruluşlarına karşı mücadele ettiği gibi, bu
kuruluşların Türkiye üzerindeki etkilerine karşı da duyarsız kalmayacaktır.
Türkiyedeki tüm emekçilerin, ezilenlerin söyleyecek sözü olduğuna
inanan girişimimiz IMFnin bu politikalarına ve onların yerli sözcülerine
karşı etkinlikler düzenleyecektir. Bu borçlar emekçilerin, işsizlerin, kiracıların, ilaç alamayanların,
yol parası bulamayanların, yiyecek alamayanların değildir. Emekçiler,
işsizler, dışlananlar IMFden borç talep etmemektedir. Çünkü borç
öldürmektedir, borç iradesizleştirmektedir. IMFnin yerli avukatlığını yapanlar susmalıdır; çünkü onlar bu
ülke halkı adına değil, uluslararası sermaye ve bir avuç çıkar çevresi
adına konuşmaktadır. Bu borçlar bizim değil! 05.07.2001 |
|||||