Ankara: Sivas katliamını protesto mitingi 2 Temmuz Sivas katliamının 8. Yıldönümünde Ankara'da Abdi İpekçi parkında
"Demokrasi ve Laiklik" mitingi yapıldı. Toplanma yeri Toros
sokak olan eyleme 2500 civarında bir kitle katıldı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Hacı Bektaş-ı Veli dernekleri, Kızılırmak
köy dernekleri, Divriği Kültür Derneği, TÜMTİS Ankara temsilciliği,
TMMOB, Tüm-Bel Sen Çankaya tems., Eğitim-Sen, Nakliyat-iş, DİSK, Halkevleri,
"Katliamlara ve hücrelere karşı örgütlü mücadeleye" pankartıyla
Umut Kültür Derneği, "Kriz, katliam, tecrit, Faşizme boyun eğmeyeceğiz"
pankartıyla A.Ü Öğrenci Koord., Tohum Kültür Merkezi, "2 Temmuz
Sivas-19 Aralık Bayrampaşa, Diri diri yaktılar" pankartıyla TAYAD,
İHD, Gıda-İş, Altındağ halkı, Mamak halkı, yasal sol partiler, bazı
devrimci gruplar ve komünistler eyleme pankartlar açarak katıldılar.
Eylemde Eğitim-sen ve Tüm-Bel Sen pankartları arkasında yaklaşık 150'şer
kişilik bir kitle vardı. TÜMTİS pankartı arkasında yine yaklaşık 150
işçi vardı. Bu kortejlerde sık sık "İçerde dışarda hücreleri parçala",
"Sivas'ın hesabı sorulacak", "Faşizme boyun eğmeyeceğiz",
"Faşizme karşı omuz omuza", "Kurtuluş yok tek başına
ya hep beraber ya hiç birimiz","Katillerden hesabı emekçiler
soracak", "Yaşasın ölüm orucu direnişimiz", "Kahrolsun
İMF bağımsız Türkiye" sloganları atıldı. Mitingin ön hazırlığının iyi örgütlenememiş olması, katılımın düşüklüğünde
önemli bir etken oldu. Eylem için afişlerin son anda kullanılması bir
bakıma durumu özetliyor olmalı. Katılımın zayıflığı ve coşkusuzluğu
dikkat çekiciydi. Devrimciler de eylem öncesi ciddi bir hazırlık yapmamışlardı,
kortejlerinin cılızlığı ve coşkusuzluğu da bunun bir yansıması idi.
Komünistler eyleme "2 Temmuz 1993-19 Aralık 2000 Diri diri yaktılar-Faili
sermayenin kanlı iktidarıdır!-Kızıl Bayrak" ve "Düzenin karanlığına
ve hücre duvarlarına teslim olmayacağız-Ekim Gençliği" pankartlarıyla
katıldı. Belli araçların kullanıldığı ön hazılırlık çalışmasının sonucu
iki pankart arkasında iki kortej halinde yüründü. Gerek pankartlar ve
dövizler, gerek kullandığımız kuşlar, gerekse kortejlerdeki coşku ve
disiplinimiz dikkat çekiciydi. Devrimci çevrelerin cılız ve coşkusuz
katılımı, bizim çabamızı ve katılımımızı ayrıca anlamlı hale getirdi. Mitingte Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Ali Balkız D.K.Ö'ler,
Sendikalar ve Siyasi Partiler adına ortak basın metnini okudu. Miting, Edip Akbayramın söylediği türkülerle sona erdi. SY Kızıl Bayrak/Ankara
Ne Belediye Başkanının Gazanız Mübarek Olsun kutlamalarını,
ne de itfaiye hortumlarını kesen itfaiye erlerini; Ne siyasilerin aymazlıklarını
unuttuk, ne de medyanın çarpıtmalarını... Sivası unutmadık. Madımakın karanlık koridorlarındaki uzun bekleyişi, umutların
tükenişini, dışarıdan gelen slogan seslerini, otelin camlarında patlayan
kaldırım taşlarını, o yangın anını; herşeyi yutup yakan o kızgın canavar
dilini, giderek susan canları ve tam da bu sırada bir şeriatçının Yak
ula yak... nidasını unutmadık. Sivası unutmak ihanettir. Sivası unutmak yeni katliamlara zemin hazırlamaktır. Şeriat ve faşizm halkların, emekçilerin, düşmanıdır ve onu geriletmek
emekçilerin birleşik mücadelesinden geçer. Faşizmi, Şeriatı ve her türlü gericiliği içinde yaşadığı pis bataklığın
içine gömmek bizlerin elindedir. Bizlerin bilincindedir. Ve bunun bir tek yolu vardır: O da örgütlenmektir. Hayatın her alanında
örgütlü olmalıyız: Fabrikada, atölyede, tarlada, okulda, mahallede örgütlü
olmalıyız. İşçiler, emekçiler, memurlar, köylüler, öğrenciler örgütlü
olursak eğer; bir daha Madımak Katliamları, Çorum, Maraş, Gazi, Ulucanlar,
F tipi katliamları yaşamayız. Örgütlü olursak eğer; Sivasın hesabı divana kalmaz. Irkçılık
ve şovenizm hayat bulamaz, çok kültürlülük çerçevesinde Alevi kimliği
anayasal güvence altına alınmış olur. Örgütlü olursak eğer; Alevi-Sünni, Kürt-Türk kardeş olur. Kimse konuştuğu
dilden, yaşadığı bölgeden dolayı potansiyel tehlike sayılmaz. Halklar
kardeş olur, halk düşmanları kahrolur. Her türlü farklılığımız zenginliğimiz
olur. Ülkemiz topraklarında Halklarımız barış içerisinde yaşar. Örgütlü olursak eğer; IMFciler TAHKİMciler, her türden
emperyalistler ve yerli işbirlikçileri ülkemiz zenginliklerini kolayca
talan edemezler. (...) (Ankara mitingini Düzenleme Komitesi açıklamasından...)
Sivas ne ilk ne de son katliamdır!
Eylemin hazırlıklarına 1 hafta öncesinden başladık. Eylemin kitlesel
ve coşkulu geçmesi için ciddi bir kitle çalışması ve devrimci çevrelerle
ortaklaşmak gerekiyordu. Atılım ve Vatan okurları eylem önerisine olumlu
karşılık vermediler. İşçi-Köylü okurlarıyla en başta ortaklaşıldı. Alınterimiz
okurları ise eylemin hemen öncesinde gündeme getirdikleri anlamsız istemler
reddedilince, eylem başlamadan 2 dakika önce eylemden çekildiler. İşçi-Köylü okurlarıyla birlikte eylemi başlattık. Önde Sivas
ne ilk ne son katliamdır! yazılı bir pankart taşıdık. 60a
yakın bir kitleyle başlayan yürüyüşe Dolmuş Cd.ne girildikten
sonra semt gençliğinden ve emekçilerinden katılımlar oldu. Sivasın
katili sermaye devleti, Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!,
Devrim şehitleri ölümsüzdür!, İçerde dışarda hücreleri
parçala!, Faşizme karşı omuz omuza!, Direniş
sürecek, saldırı püskürtülecek!, Dün Sivasta, bugün
zindanda, çözüm faşizme karşı savaşta! vb. sloganlar atıldı. Yürüyüş
boyunca evlerin camlarından alkışlar, zafer işaretleri ve yer yer de
sloganlarla destek geldi. Yürüyüş, Dolmuş Caddesi, Heykel, Pazar Caddesi ve Özgürlük Parkı güzergahında
yapıldı. Özgürlük Parkında 15 dakika kadar beklendi. Sivas ve
Ölüm Orucu şehitleri şahsında tüm devrim şehitleri için saygı duruşu
yapıldı. Zılgıtlar eşliğinde halaylar çekildi. Avusturya işçi marşı
ve Ege Denizi parçası hep birlikte söylendi. Bir süre daha
Ölüm Orucu ve Sivasla ilgili slogan atıldıktan sonra eylem bitirildi.
Eylem gençliğin ağırlıklı katılımıyla yapıldı. Özgürlük Parkında
toplanıldığında, semt emekçilerinin de katılımıyla eylem 100 civarında
bir kitleyi buldu. Eyleme SY Kızıl Bayrak ve İşçi-Köylü okurlarının
dışında, Devrimci Demokrasi okurları da katıldılar. Kendi cephemizden eylemin kitlesel geçmesi için belli bir çaba harcadık.
Yapılan eylemlerde yeterli kitleselliğin yakalanamamasında önden ciddi
bir hazırlık yapmamış olmak temel bir zaaftır. Fakat asıl sorun bu tür
gündemlerle kitlelere gidip siyasal bir çalışma yapmanın anlam ve önemini
kavramamakla ilgilidir. Kendi içinde bile birlikte davranamayan devrimci
hareket gidip kitlelerden hangi desteği isteyecek? Devrimci hareket
dar grupçu kaygılarını bir kenara bırakmadığı sürece, kendi bugünkü
alabildiğine dar kitlesiyle başbaşa kalmaya mahkumdur. SY Kızıl Bayrak Okurları/Gülsuyu
Sivas katliamı birçok kentte lanetlendi...
Daha sonra katliamda yaşamını yitiren Hasret Gültekinin mezarı
ziyaret edildi. İstanbulda yapılan anma ise, ozan Nesimi Çimen ile yazar Asım
Bezircinin mezarları başında yapıldı. Karacaahmet Cemevi önünde
toplanan kitle, üzerinde ölenlerin isim ve fotoğrafları bulunan büyük
bir pankartla Karacaahmet Mezarlığına kadar yürüdü. Çimenin
kabrine kırmızı karanfiller bırakıldı. Pir Sultan Abdal Derneği Kadıköy Şube Başkanı Kaya Uluyılmaz burada
yaptığı konuşmada; Dönemin Sivas Valisi, hala konuşmamışır. Savcılar,
birçok bulguyu Madımak Otelinin külleri arasında kaybetmiştir
dedi. Anmaya katılan 300 kişilik grup Asım Bezircinin Zincirlikuyu
Mezarlığındaki kabrini de ziyaret etti. İHD İstanbul Şubesi de 2 Temmuz 2001 akşamı bir eylem düzenledi. Eyleme
yaklaşık 300 kişi, ellerinde mumlarla katıldı. Şube Başkanı Eren Keskin
yaptığı konuşmada katliamın sistem tarafından desteklendiğini söyledi.
Suavi ve katliamda yaşamını yitiren Nesimi Çimenin oğlu Mazlum
Çimen de birer konuşma yaptılar. Daha sonra saygı duruşunun ardından
sloganlarla eylem sona erdi. Türkiye Yazarlar Sendikası da aynı gün saat 17: 00de sendika
merkezinde bir etkinlik düzenledi. TYS Genel Başkanı Cengiz Bektaş açılış
konuşmasını yaptı. Ardından katliamın tanıkları olan Cengiz Gündoğdu
ve Sadık Albayrak birer konuşma yaptılar. Nihat Ateş ve Arife Kalender,
öldürülen şairlerin şiirlerini okudular. Anma, Sadık Gürbüz ve Muzaffer
Özdemirin müzik dinletisiyle sona erdi. Sivas katliamı Eskişehirde de yapılan etkinlikle anıldı.
İzmirde 2 Temmuz anmasına bin
kişi katıldı
SY Kızıl Bayrak/İzmir
Esenyurt İşçi Evinde katliama
karşı etkinlik
Bir arkadaşımız, Sivas katliamından yola çıkarak uzun bir değerlendirme
konuşması yaptı. Soru ve katkılar üzerinden Sivasın bir devlet
provokasyonu olduğuna ilişkin maddi kanıtlar tartışıldı. Bu katliamla
19 Aralık katliamı arasında paralellik kuruldu. Her iki katliamın gerçek
failinin de aynı sermaye devleti olduğu vurgulandı. Ardından sahneye müzik grubu çıktı. Sivas katliamını lanetleyen kısa
bir konuşmanın ardından Sivasa dair yakılan türküleri seslendirdiler.
Etkinliğimiz böylelikle sona ermiş oldu. Katılımcılar sonuna kadar etkinliği
büyük bir dikkatle, sessiz ve disiplinli bir şekilde takip etttiler.
Etkinliğimize 50 civarında devrimci ve emekçi katıldı. Esenyurt İşçi Evinden emekçiler
Bütün katliamların arkasında sermayenin
93ün 2 Temmuzunda 33 değerli aydının diri diri yakılmasını
televizyonlardan milyonlarca insan izledi. Devletin bu katliama nasıl
seyirci kaldığını da... Katliam, faşist dinci çeteler ile kontr-gerilla işbirliği halinde,
günler öncesinden hazırlanan plan dahilinde uygulandı. Daha aydınlar
Sivasa Pir Sultan şenliklerine gelmeden imamlar camilerde, kontra
elemanları kahvelerde, tüm toplanma mekanlarında halkı kışkırttılar,
bildiriler dağıttılar. Artık geriye fitili ateşlemek kalmıştı. Ve katliam
milyonların gözü önünde, tüm topluma gözdağı vermenin bir vesilesi olarak
gerçekleştirildi. Bu tür kirli provokasyonları devlet her dönem gerçekleştirdi. Kimi
yerde dinci gericiler, kimi yerde sivil faşist beslemeler kullanıldı.
Planlama ve organizasyonu gerçekleştiren ise devletin kontr-gerilla
merkezi ve CİAydı. Devlet Sivasta 33 canın diri diri yakılmasını islamcı örgütlerin
üzerine yıkarak kendini aklama telaşına düştü. Aziz Nesinin olayları
tahrik ettiği, halkın dini inançlarıyla alay ettiği propagandasını sermaye
medyası her seferinde tekrarladı. Böylece suç ortaklığı yapan medya,
gerçekleri hep gizledi. Ordunun laikliğin yılmaz bekçisi olduğu iddia
edilirken, bu dinci örgütlerin nasıl da kontra devlet tarafından el
altından palazlandırıldığı, özel eğitim verildiği ve daha sonra cinayetlerde
kullandığı ortaya çıktı. Hizbullah PKKnin teslimiyet süreciyle
deşifre edildi. Oysa Hizbullah bu cinayetleri işlerken kontr-gerilla
ve CİAnın yönlendirmesiyle hareket ediyordu. O dönem saldıranların başında belediye başkanı RPli Temel Karamollaoğlu
vardı. Bu kişi daha sonra milletvekili oldu. Oteli yakanların avukatlığını
ise RPli Şevket Kazan yaptı. 37 aydının yakılması davası yıllarca
ilden ile sürüklendi, her defasında ölenlerin yakınları güçlükle mahkemeleri
izleyebildiler, her mahkeme çıkışı ya gözaltına alındılar ya da coplandılar.
Mahkeme 7 yıl 10 ay sürdü. Her seferinde değişik kararlar verildi, bunlar
temyizden döndü. 6 ay önce verilen 33 idam kararından 31i onaylandı.
Sermaye devletinin idam kararı onu temize çıkaramayacaktır. Dersim,
Maraş, Çorum, Gazi, Ulucanlar, 19 Aralık katliamlarını unutmadık, hesap
soracağız. A. Engin
Berlinde Sivas katliamını protesto
yürüyüşü
BİR-KAR olarak biz de düzenlenen yürüyüşe katıldık. Sivas katliamını
teşhir eden ve Ölüm Orucu direnişini sahiplenmeye çağıran bildirimizi
yaygın biçimde dağıttık. Miting alanında tertip komitesinden bir konuşma
yapma talebinde bulunduk. Talebimiz önce olumlu karşılandı, fakat daha
sonra Ölüm Orucu ile ilgili olarak kendileri bir konuşma yaptılar. Sanatçı
Onur Akın da Ölüm Orucu ile ilgili bir konuşma yaparak, kitleyi direnişe
sahip çıkmaya çağırdı. Konuşması kitle tarafından coşkuyla karşılandı. Miting alanında SY Kızıl Bayrak okurları gazete satışı gerçekleştirdiler.
Yürüyüş ve miting kültürel programın ardından bitirildi. BİR-KAR/Berlin |
|||||