Aymasan direnişi kritik bir safhada... Oyunları bozalım, birliğimizi ve
Son olarak da içerideki hammadde ve bazı mamulleri dışarı çıkarmak için
oyunlar oynamaktadır. Elinde bulunan hammadde ve mamulleri, işçilerin
alacak ve teminatlarına karşılık olarak bir depoya çıkarıp satarak, işçilere
ödeme yapmayı teklif etmiştir. Bu teklif sendika avukatlarının teklifiyle
boşa çıkarılmış durumdadır. Sendika bu mamul ve hammaddeyi dışarıya ancak
kendi kontrollerinde çıkarabileceklerini söylemiştir. Yapılan satışın
parasının işçilerin oluşturacağı bir komiteye verilmesini, bunun kıdem
tazminatlarına mahsuben değil sadece maaş alacaklarına mahsuben kabul
edilebileceğini belirtmiştir. Bu teklif de patronlar tarafından kabul
edilmemiştir. Patron bu oyunla işçiler arasında ayrım yaratmaya çalışmıştır. İçerideki
mallarını paraya çevirmenin hesabını yapmaktadır. Bu hesap şu anda geri
tepmiştir. İşçiler arasında ayrım yaratma oyunu, varolan ayrılıkların
ortadan kalkarak tam bir birlikteliğin sağlanmasına yolaçmıştır. Burada
bilinçli işçilere çok büyük bir görev düşmektedir. Bu fırsatı değerlendirerek
direnişin kaderini belirleyebilecek adımların atılmasını sağlamak gerekir. Devlet ise kolluk güçleriyle direnişin bitmesi için her fırsatı değerlendirmeye
çalışmaktadır. Polisler kendilerine yakın olan işçilerin kafasını bulandırmak
için yapılanın yasal olmadığını söyleyip duruyorlar. Patronun tazminatları
yatırdığı andan itibaren çadırı kafalarına yıkacakları tehditini savuruyorlar.
İşçilere iyi polis rolü oynayarak kafalarında çelişki yaratmaya
çalışıyorlar. Sendikanın neden haciz koydurmadığını, yasal işlemlere başlamadığını
soruyor, böyle giderse hiçbir şey kazanamayacaklarını söylüyorlar. Sendikanın
yasal işlemlere başlamasının çıkışları peşin olarak kabul etmiş olduğunu
iyi bilen bu patron yalakaları, işçilere adeta avukatlık yapıyor. Bu konuda
hala bir çok işçinin kafasının karışık olduğu görülmektedir. Bu giderilmezse
eğer ileride sorun yaratabilir, öncü iş&ccedi;iler bunu da gözetmek durumundalar. İşçi arkadaşlarımız şunu bilmeli, ve bu konuda net olmalıdırlar: Bu ülkede
mahkemelere intikal eden bir dava, hele de bu işçilerin patrona karşı
açmış olduğu bir davaysa, yıllarca sürer. Sonuçta alacaklarını almak mümkün
olsa da, enflasyonun bu denli yüksek olduğu bir ülkede alacaklar sıfıra
inecektir. İşçiler şunu da açıkça görmelidirler: Haciz koydurabilecekleri
sadece mamul ve hammaddedir. Bu da ustaların söylediklerine göre ancak
200-300 milyar TL. civarında bir para eder ki, bu mamuller mahkeme yoluyla
satılırsa ele geçecek para çok çok daha düşük olacaktır. Onun için Aymasan
işçilerinin tazminatlarını ve alacaklarını mahkeme yoluyla alabilmeleri
şu anda imkansızdır. Tek yol direnerek işlerine geri dönmeleridir. Çünkü son krizle birlikte
ülkede işsiz sayısı on milyonları bulmuş durumda ve tarımda uygulanacak
yıkım programıyla bu sayı daha da artacaktır. Aymasan işçisi örgütlü gücünü
iyi kullanarak zoru başarmalıdır. Bunu kimse için değil kendisi ve çocuklarının
geleceği için yapmalıdır. Bir başka yerde iş bulsa bile sigortasız, ikramiyesiz,
mesaisiz ve daha fazla çalışmak zorunda kalacaktır büyük bir olasılıkla.
Hiçbir sosyal hakkı da olmayacaktır. Bunlar gözardı edilmemelidir. Polislerin işçilerin kafalarını bulandırdığı diğer bir konuysa, gelen
ziyaretçilerin yarattığı şikayetlerdir. Bu da bazı işçilerin kafasını
karıştırmış durumdadır. İşçilerin kafasına gelenlerin iyi niyetle gelmediği
düşüncesi sokulmaya çalışılmaktadır. Niyetleri işçilerin ziyaretçilerle
olan diyalogunu bozmak ve direnişle dayanışma amaçlı ziyaretlerin önünü
kesmektir. Çünkü ziyaretçiler ne kadar çok olursa, direnme gücünün o denli
artacağı aşikardır. Bazı işçilerse iyi polis oyununa inanmış durumdalar. Bu işçi
kardeşlerimiz hala dost ve düşmanın farkına varabilmiş değiller. Direnişin
ilk gününden bu yana onları yalnız bırakmayan sınıf dostlarının tek bir
amacı vardır, o da bu direnişin başarıya ulaşıp işçilerin işlerine geri
dönmesidir. Ve bu sınıf dostları bu oyunlara yeni rastlamamışlardır. Şunu
iyi bilmeliler ki, bir direniş ne kadar kendi içinde yalnızlığa terkedilirse,
o kadar çabuk yenilgiyle sonuçlanır. Ama ne kadar çok direnişle dayanışma
büyütülüp destek sağlanırsa, başarı ve zafer de o denli yakınlaşır. Yaşasın Aymasan direnişimiz!
Sınıf hareketinden kısa kısa...
Sümer Holdinge bağlı Beykoz Deri Kundura Fabrikası işçileri,
3 aydır maaşlarının ödenmemesinden dolayı fabrikayı terketmeme eylemi
gerçekleştirdiler. Fabrika önünde toplanan işçiler adına konuşan Türkiye
Deri-İş Sendikası Beykoz Şube Başkanı Kemal Köse, fabrikada çalışan
650 kişinin maaşlarının 3 aydır ödenmediğini ve zor durumda kaldıklarını
belirterek, eylemi bu nedenle gerçekleştirdiklerini söyledi. Köse, 8
bin işçi, özelleştirmeden kaynaklanan nedenlerle 3 aydır maaş alamıyoruz.
Sesimizi duyurmak için Mecliste konuşmadığıımız parlamenter kalmadı.
Sonunda canımıza tak etti. Fabrikanın yönetimine el koyduk. Buradan
sonuç alıncaya kadar eylemimize devam edeceğiz dedi. İşçiler 28
Haziran 2001 tarihinde Paşabahçe Meydanında basın açıklaması yaparak
fabrikaya kadar yürüme kararı aldılar. Gaziantep: İşçilerden otoban ücretlerine protesto Gaziantepte Nakliyeciler Sitesinde çalışan 500 işçi, otoban
ücretlerine %200 zam yapılmasını protesto etti. 23 Haziran Cumartesi
günü saat 14.00te iş bırakan nakliyecilerin talebi yapılan zammın
geri alınması idi. İşçiler aldıkları paranın yaşamlarını idame ettirmek
için yetmediğini belirttiler. Türkbank çalışanlarından eylem Türk Ticaret Bankasının kapatılması kararına karşı Türkbank çalışanları
Ankaranın işlek caddelerinde 100 araçlık konvoy oluşturarak, araçların
üzerinde Türkbank bizimdir, bizim kalacak!, 88 yıllık
Türkbank kapatılamaz! yazılı döviz taşıdılar. Ayrıca kırmızı ışıklarda
durarak Türkbank kapatılamaz! sloganları atıldı. Aynı tarz
eylem İstanbulda gerekleşti. Bursada ise Orhangazi Parkında toplanan grup adına Türkbank
Bursa Emekliler Derneği Başkanı Niyazi Balkan bir basın açıklaması yaptı.
Eylem sırasında Türkbank onurumuzdur!, Türkbank bizimdir,
bizim kalacak!, Yaşasın onurlu mücadelemiz! sloganları
atıldı. Aliağa Belediyesi işçilerinden eylem... 15 gün önce Aliağa Belediyesinde zorunlu ücretsiz izne çıkartılan
işçilerin eylemleri belediye binasının önünde devam ediyor. Şu anda
ilk grupta bulunan 66 kişi eylemde. Bu işçilerin zorunlu izinleri Cuma
günü sona ererken, ikinci 66 kişilik grup da Cumartesi günü zorunlu
ücretsiz izne çıkartılacak. Pazartesi günü yapılan basın açıklamasına işçi ve işçi ailelerinin
yoğun katılımı oldu. Miting havasında geçen basın açıklamasında Genel-İş
5 Nolu Şube Başkanı Murat Hançer haklarını alıncaya kadar
eylemlerine devam edeceklerini açıkladı. Perşembe günü yapılacak
olan toplu iş görüşmelerinden bir sonuç çıkmazsa eğer grev kararı alınacağını
bildirdi. Belediye Başkanı Hakkı Ülkü, işçilerin direnişini kırmak amacıyla işçilerle
birebir görüşmeye çalışıyor. Daha önce de tehditvari açkılamalarda bulunan
Belediye Başkanı TİS görüşmelerinde de işçileri 0 zamma
mahkum etmeye çalışıyor. Tüm bunlara karşı işçilerin eylemleri devam
ediyor. Şu anda eylemde olan işçilere çalışan işçiler de iş yavaşlatarak
destek veriyor.
Öncü İşçi İnisiyatifinin Sermayenin sömürü ve yıkım politikalarını reddedelim, birleşik mücadeleyi örgütleyelim eksenli siyasal kampanyası... Planlı ve yoğun çalışma
Öncü işçi inisiyatifi olarak, sermayenin genel saldırıları karşısında
tabandan bir karşı duruşu örgütlemek için, iki hafta kadar önce Herkese
iş, tüm çalışanlara iş güvencesi, Sermayenin sömürü ve yıkım
politikalarını reddedelim, birleşik mücadeleyi örgütleyelim şiarı
altında başlattığımız siyasal kampanyamız devam ediyor. Planlı ve hedefli
olarak yürüyen faaliyetimizi imza kampanyası, salon ve duvar afişleri,
panel vb. araç ve etkinliklere konu etmeyi düşünüyoruz. Kampanyamız ilk önce işten atılmalar ile genel saldırıları içeren çağrı
metninin imzaya açılmasıyla başladı. Çağrı metnine, İkitelli, Okmeydanı,
Gaziosmanpaşadan tekstil işçileri, Şişecam, Belediye-İş 2 Nolu
Şube temsilcileri, çorap işçileri, K.Çekmece, Avcılar belediye işçileri,
ABM Tekstil, Can Tekstil, Aktaş Plastik, Ercan Tekstil, Cengiz Tekstil,
Üçdal Tekstil, Erkül Kozmetik, Ecem Tekstil işletmelerinden 350ye
yakın imza toplandı. Şimdi de bu çalışmayı güçlendirmek ve sorunu işçilerin
gündemine taşımak için salon afişlerimizi kullanmayı düşünüyoruz. Yürüttüğümüz faaliyet genelde olumlu tepkilerle karşılandı. Gittiğimiz
işletmelerde işçilerle işten atılmalar ile sözde iş güvencesi yasa tasarısının
ne anlama geldiği üzerine tartışmalar yürüttük. Birçok işletmede bu
tartışmalar doğal toplantılara dönüştü. Bu toplantılarda da taban örgütlülüğüne
dikkat çektik. Öncü İşçi İnisiyatifinin tanıtımı ile yürüttüğümüz
kampanyanın amacını anlattık. Hedeflediğimiz işletme sayısını yakalayamasak
da yine de sorunu işçilerin gündemine taşıdığımızı düşünüyoruz. Bunun
örneklerinden biri bir belediye işçisinin, Daha önce biz iş güvencesi
yasa tasarısının çıkması için imza toplamıştık. Şimdi ise bu tasarının
iş güvencesi sağlamadığını biliyoruz. Bu kez tasarıya karşı imzaaıyorum
demesidir. Bu örnek, sorunun işçilerin gündemine girdiğini gösteriyor.
Yine bir başka olumlu yön ise bir dizi işletmede ileri işçilerin çalışmamızın
doğal yürütücüsü olmaları idi. Buralarda imza kampanyası tümüyle bu
işçiler üzerinden yürütüldü. İşçi inisiyatifi olarak yürüttüğümüz faaliyetin işçiler üzerinde genel
bir etki bırakarak maddi güce dönüşmesinin ancak, faaliyetimizi sürekli
ve etkin kılmakla mümkün olacağını biliyoruz. Bunun için kampanyamızı
değişik araç yol ve yöntemle sınıfın geniş kesimlerine taşımayı düşünüyoruz.
Önümüzdeki günlerde aynı şiarlar üzerinden çıkaracağımız duvar afişleri,
panel, toplantı vb. etkinliklerle faaliyetimizi sürdüreceğiz. Bir Öncü İşçi İnisiyatifi çalışanı
Çağrımızdır!
Bu saldırılara karşı sessiz kalmamak, harekete geçerek birleşik mücadeleyi
bir an önce örgütlemek gerekiyor. Biz aşağıda imzası olan işçi ve emekçiler,
bu saldırılar karşısında sessiz kalmayacağımızı, sömürü ve zulüm politikalarına
karşı duracağımızı ilan ediyoruz. Tüm işçi ve emekçileri kendi kaderine
sahip çıkmaya, bu mücadeleye omuz vermeye çağırıyoruz! *Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi! İkitelliden teksil işçileri, Şişe-Camdan bir grup işçi,
Bir grup çorap işçisi, Belediye-İş 2. Nolu Şubeden temsilciler,
Küçük Çekmece Belediyesinden işçiler, Avcılar Belediyesinden
işçiler, Aktaş Plastik işçileri, Ecem Tekstilden işçiler, Cengiz Tekstilden
işçiler, Üçdal Tekstilden işçiler, ABM Tekstilden işçiler, Gedikpaşadan
ayakkabı işçileri, Gaziosmanpaşadan tekstil işçileri, Okmeydanından
tekstil işçileri, Erkul Kozmetikten işçiler, Can Tekstilden
işçiler, Esenyurttan inşaat işçileri
Beykoz Sümerbank işçileri eylemde... İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!
Sümerbank Beykoz Kundura Fabrikası işçileri 28 Haziran Perşembe günü
kitlesel bir basın açıklaması yaptılar. Fabrikadaki memurları iki gündür
çalıştırmayan işçiler Perşembe sabahı memurları fabrikaya almadılar.
Yapılan basın açıklamasına Tekel işçilerinin yanısıra direnişteki Aymasan
işçileri, Paşabahçe Cam işçileri, bölge halkı da anlamlı bir destek
verdi. Basın açıklamasına yaklaşık 1500 kişi katıldı. Spor salonu önünde
toplanan işçiler Paşabahçe meydanına kadar yolu tek taraflı trafiğe
kapatarak yürüdüler. Yürüyüş sırasında Kundura Fabrikası işçileri daha
çok Hükümet istifa!, Yaşasın işçilerin birliği!
sloganlarını attılar. Bunun dışında kundura fabrikası işçileri durgun
ve tutuktular. Eyleme renk ve coşku katan ise 1 aydır direnişte olan
genç Aymasan işçileri oldu. leme yaklaşık 40 Aymasan işçisi katıldı.
Aymasan işçileri eylem boyunca sık sık Direne direne kazanacağız!,
İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!, Kurtuluş yok
tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!, Yılgınlık yok
direniş var!, Beykoz işçisi yalnız değildir!, Aymasan
işçisi direnişin simgesi!, Birlik mücadele zafer!,
Vatandaş uyuma kurda kuşa yem oma, Bayram Meral istifa!
gibi sloganlar attılar. Meydana geldiklerinde polisle bir sürtüşme yaşayan
Aymasan işçileri kararlı duruşlarıyla geri adım attırdılar . Basın açıklamasından
sonra marşlarla kitleyi coşarak, eylemi bir mitinge çevirdiler. Daha
sonra Aymasan işçileri toplu olarak kendi işyerlerine döndüler. Basın açıklamasına iş bırakarak katılan Paşabahçe işçileri de coşkulu
ve kararlıydı. Onlar da polisle bir tartışma yaşadılar ama sonunda geri
adım atmak zorunda kalan polisler oldu. Basın açıklamasına bir başka katılım ise Tekelden oldu. Tekel
işçileri eylem boyunca hemen tüm sloganları gür bir şekilde haykırdılar.
Alana sınıf kardeşliğinin ve dayanışmasının soluğunu taşıdılar. Türk-İş 1. Bölge Başkanının konuşmaları ise yuhalamalarla, Bayram
Meral istifa sloganları ile kesildi. İşçilerin yanında olduğunu
söyleyen bölge başkanına satış sözleşmelerindeki tavırları hatırlatılarak
yuhalandı. İşçiler hükümetten ve Türk-İş bürokratlarından bir şey beklemediklerini,
tek güvencelerinin kendi güçleri ve sınıf dostlarının desteği olduğunu
vurguladılar. İMF yasaları meclisten jet hızıyla geçiyor. Ülke emperyalizme peşkeş
çekiliyor. İşçi ve emekçilere de bu şartlarda direniş çadırlarının sayısını
arttırmaktan, meydanları çınlatmaktan başka bir yol kalmıyor. İşçiler
en kısa zamanda tüm sınıf dostlarıyla birleşip ortak düşmana karşı savaşmak
zorundadır. Artık bugünden sonra işçiler sadece kendi işinin değil çocuklarına
nasıl bir dünya bırakacağının kaygısını da duymak zorundadır. |
|||||