Dünyanın emperyalist jandarması ABD ve emperyalizmin Ortadoğu hançeri siyonist İsrail ile saldırgan askeri tatbikat... Konya Tatbikatı aynasından yansıyanlar
Bu, generaller eliyle toplumun bugün düşürüldüğü ve mahkum edildiği durumun
da çarpıcı bir göstergesidir. İşkence kamplarına dönüştürülmüş F tipleri
ile 254. günü bulan Ölüm Orucu direnişi kamuoyunda niye tartışılmıyorsa,
Konyada 12 gündür süren saldırgan emperyalist askeri tatbikat da
işte onun için tartışılmıyor. Demek ki Türk generallerinin, karanlık kirli
savaş odaklarının, NATO uzantısı kontr-gerilla merkezlerinin tartışımasını
istemediği şeyler Türk kamuoyunda tartışılamıyor. Ama bu aynı tatbikat emperyalist ABD basınında anında, tatbikatın daha
ertesi günü, tartışmalara ve çarpıcı değerlendirmelere konu olabiliyor.
Konya tatbikatının önemi, anlamı ve mesajları tüm açıklığı ile ortaya
konulabiliyor. 19 Haziran tarihli Los Angeles Times gazetesinde yayınlanan
Amberin Zaman imzalı makalede, Konya tatbikatının önemi, anlamı ve mesajları
ile ilgili şunlar söyleniyor: Amerikan, İsrail ve Türk savaş uçakları Pazartesi günü Konya semalarında
ortak hava tatbikatına başladı. İsrailli yetkililer, bunun, üç ülkenin
birlikte gerçekleştirdiği en önemli askeri tatbikat olduğunu belirtiyorlar. Anadolu Kartalı adı verilen tatbikat 29 Hazirana
kadar devam edecek. İsminin açıklanmasını istemeyen fakat tatbikatla yakından
ilgili olan İsrailli bir yetkili, bu tatbikatın, planlandığı gibi
yapılması, Filistin intifadasının yeniden başlamasından sonra dahi Türkiyenin
İsrail ile dost olmaktan korkmadığı mesajını en güçlü biçimde vermektedir
dedi. ... Türkiye, son yıllarda İsrailin bölgedeki en güçlü müttefiki
olmuştur. Amerikanın da teşvikiyle İsrail ile Türkiye, 1996 yılında
askeri alanda eğitim ve işbirliği yapılmasını öngören bir anlaşma imzaladılar.
Anlaşmayı Türkiye adına, ülkede ilk kez iktidara gelmiş olan din yanlısı
hükümet imzalamıştı. Tatbikat dolayısıyla iki ülkenin Arap komşularından ve İrandan
birbiri ardına yapılan sert suçlamalar arasında Türkiye ve İsrailin
İslam dünyasına karşı bir ittifak oluşturduğu iddiaları da yeralıyor.
Ancak, Türkiye'nin politikalarını belirleyenler, İsrail ile yapılan ittifakın,
Batılı müttefiklerin gözünde Türkiyenin stratejik değerini ölçülemez
boyutta artırdığını söylemektedirler. Emperyalizmin adamları sorunu işte bu denli açık seçik ortaya koyabilmektedirler.
Öğle ya, onlar için bir sıkıntı yok, onların bu tür adımlar çerçevesinde
kendi toplumlarından gizleyecekleri bir şeyleri yok. Tersine, Ortadoğu
gibi olağanüstü stratejik öneme sahip bir bölgede, Türk burjuvazisi ve
devleti şahsında uysallıkta sınır tanımayan uşak bir müttefike sahip olmak,
onlar için övünülecek bir başarı. Filistin intifadası kanla bastırılmaya
çalışılıyorken, siyonist İsrailin başında siyonizmin en kanlı temsilcileri
bulunuyorken, ABD emperyalizminin Türkiye ile İsraili aynı askeri
tatbikatta ve üstelik Türkiye topraklarında bir araya getirmesinden daha
büyük bir başarı olabilir mi ABD emperyalizmi için? Generallerin tam denetimindeki Türk dış politikasının vardığı nokta işte
budur ve bu aynı generallerin bekçilik ettiği Türk iç politikasının doğal
ve mantıksal bir uzantısıdır. İçerde, İMFnin halk ve ülke düşmanı
sosyal yıkım programlarına tam destek verenler ve silahlı güçleriyle bu
uygulamaya bizzat nezaret edenler; dış politika cephesinde ise, dünya
halklarının düşmanı ABD ve Ortadoğu halklarının bağrına saplanmış bir
hançer olan siyonist İsrail ile saldırgan askeri ittifaklar kuruyorlar.
İçerdeki emek ve halk düşmanlığı, dışarda kendini halklara düşmanlık
olarak üretiyor ve gösteriyor. 13 milyar dolarlık kredi için ülke kaynaklarını
ve stratejik kurumlarını emperyalist tekellere peşkeş çekenler, işçileri,
kamu çalışanlarını açlığa ve işsizliğe mahkum edenler, Türkiye tarımıyla
birlikte Türkiye köylüsünü de yıkıma sürükleyenler; bu köleleştirici borçların
karşılığı olarak, dış politika cephesinde de, İncirlik Üssünün günübirlik
emperyalist saldırılar için kullanılmasına tam destek veriyorlar, emperyalistlerle
ve siyonistlerle saldırgan askeri ittifaklar kuruyorlar ve bunun gereği
olan tatbikatlara Türkiye topraklarını boylu boyunca açıyorlar. Emperyalizminin
Balkan halklarını biribirine kırdırma kanlı senaryolarında doğrudan yer
alıyorlar, Bosna ve Kosovadan sonra şimdi de Makedonaya emperyalistler
hesabına askeri birlik göndermeye çalışıyorlar. ABD emperyalizminin yeni
bir silahlanma yarışına yol açacak ve yeni bir dünya savaşı tehlikesini
artıracak olan Füze Kalkanı Projesine herkesten önce örtülü
destek veriyorlar vb. Konyadaki tatbikat, Türk burjuvazisinin 50 yıldır emperyalizmin
tam hizmetinde Ortadoğu halklarına karşı üstlendiği bekçilik misyonunun
bir uzantısı ve yeni bir aşamasıdır. Emperyalizme elli yıldır uşakça bir
sadakatle hizmet edenler, buna rağmen işi siyonist İsrail ile açık saldırgan
paktlar kurmaya vardıramamışlardı. Şimdi varılan nokta budur. Ve ABD basını,
Türkiye'nin politikalarını belirleyenler, İsrail ile yapılan ittifakın,
Batılı müttefiklerin gözünde Türkiyenin stratejik değerini ölçülemez
boyutta artırdığını söylemektedirler diye açık açık yazmaktadır.
Aynı kaynaklar, Türk burjuvazisinin akıl hocalarının "İsrail'le
yakınlaşmamız, NATO'ya üye olmamızdan bu yana dış politikada attığımız
en akılcı adımdır" dediklerini de bildirmektedirler. Demek oluyor
ki, İsrail ile bu düzeyde bir yakın ittifak ilişkisi Türkiye#146;ni NATOya
girişi ile eşit düzeyde bir anlam taşımaktadır ve bu adım, Türk burjuvazisinin
kendini batılı emperyalistlere daha uygun koşullarda pazarlayabilmesinin
de temel bir aracıdır. Tüm bu adımların tartışmasız mimarının Türk generalleri olduğu ise bilinmektedir.
Bu gerçeği alıp 28 Şubattan beri sözde cumhuriyet ve
bağımsızlık adına Türk generallerine yalakalığı çizme yalamaya
vardıran sol maskeli düzen uşaklarının suratına çarpmak gerekir. |
|||||