Sivasın katili sermaye devletidir! 22-25 Haziran Ankara KESK eylemleri:
Meclis görüşmelerine endeksli Ankara geliş gidişlerinden bıkan kamu emekçileri
yasa geri çekilene kadar alanda kalma niyeti ve kararlılığıyla Ankaraya
geldiler. Bu kararlılığın ve 12 Haziran eylemindeki tepkinin de basıncıyla
kitleyi geri döndüremeyeceğini anlayan KESK bürokratları kurnazca bir
manevrayla eylemin altını boşaltmak için gene meclise endeksli bir karar
aldı. Başkanlar Kurulu toplantısından kalma kararı çıkması ve el altından bu
haberin tüm alanda duyulmasıyla umutsuz ve tedirgin bekleyişin yerini
coşku ve canlılık aldı. Bu coşku Sami Evrenin kürsüden yaptığı konuşmaya
dek sürdü. Sami Evren kürsüden yasa görüşmelerinin ertelendiğini, buna rağmen illerden
gelen kitlenin Ankarada kalacağını fakat alanı terkedeceklerini,
cumartesi ve pazar günü saat 13:00 ile 15:00 arası Güvenparkta oturma
eylemi yapılacağını, 25 Haziran Pazartesi günü gecenin Güvenparkta
geçirileceğini, 26 Haziran Salı günü ise illerden gelen kitleyle eylemlere
devam edileceğini, herkesin şubelerine gitmesi gerektiğini açıkladı. Bu
açıklama alanda kalma kararlılığıyla gelen kitlede tepkiye neden oldu.
Kitle Gemileri yaktık geri dönüş yok! sloganını öfkeli bir
tarzda atmaya devam edince Sami Evren şubelere dönüş açıklamasının yanlış
anlaşıldığını, Ankarada kalınacağını yeniden duyurdu. İnsanlar genel merkez ve şubelerine doğru yürüyüşe geçerken yollarda
karara tepkilerini dile getiren insanların öfkesi açıkça görülüyordu.
Bu karar üzerine kitlenin çoğu Salı günü gelmek üzere illerine geri dönüş
yaptı. 23 ve 24 Haziran günü 2 saatlik oturma eylemlerine KESK MYKsına
rağmen Ankarada kalan 600-700 kişilik bir kitle katıldı. Ankara
kitlesi bu eylemlere de anlamlı bir katılım sunmadı. Cumartesi ve pazar
eylemleri oldukça ruhsuz ve cansız bir atmosferde, saatinden önce bitirilerek
gerçekleştirildi. 25 Haziran Pazartesi günü saat 15:00de alanda kalmaya ve 26sında
gelecek kitleyle saldırıyı püskürtecek kararlı bir direnişe hazırlanan
600-700 civarında kamu emekçisi Güvenparkta toplandı. Meclis, Sami Evrene vermiş olduğu sözü unutmuş olmalı ki yasayı
bir gün öncesinde görüşmeye başladı. Yasa maddelerinin oldukça hızlı bir
biçimde meclisten geçmeye başlamasıyla birlikte alandaki kitlenin sayısında
bir artış oldu. Buna rağmen KESK MYKsı kürsüden kitleye bir açıklamada
bulunmadı. İnsanların kendi çabalarıyla durumu öğrenmesi sonucu kitlede
bir hareketlilik başladı. Polisin de bu hareketliliği farketmesi üzerine
Bakanlık yönüne doğru panzer ve çevik kuvvetler yığıldı. Kürsüye çıkan Sami Evren uzlaşmacı ve meclise endeksli tavrıyla bu sonuçta
payı yokmuş gibi KESKe rağmen yasanın mecliste görüşüldüğünü, kendisinin
meclise gideceğini ama alandaki kitleyle birlikte gideceğini söyleyerek
insanlara Kızılay alanını gösterdi. Zaten her an patlamaya hazır kitle
meclise doğru yürüyüşe geçti. Aynı anda panzerler, çevik kuvvet ve jandarma
güçleriyle barikat oluşturan devletin güvenlik güçleri yürüyüşü engelledi. Sami Evrenin polis şefiyle yaptığı pazarlık üzerine oturma eylemine
geçen kitle 2 saati bulan kararlı direnişi boyunca oldukça coşkulu bir
biçimde sloganlarını attı. Zafer direnen emekçinin olacak!,
Faşizme karşı omuz omuza!, İçerde, dışarda hücreleri
parçala!, Devrimci tutsaklar onurumuzdur!, Tecriti
kaldırın ölümleri durdurun!, Sahte sendika yasasına hayır!,
Direne direne kazanacağız!, 1, 2, 3 daha fazla Kızılay,
daha fazla direniş!, Çetelere kıyak emekçiye barikat bu abluka
dağıtılacak!, Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!,
Gazınız, bombanız vız gelir vız! vb. sloganlar hem tüm eylem
boyunca hem de direniş boyunca sık atılan sloganlar arasındaydı. Dağılması
için kitleye ara ara uyarıda bulunan polis, kitlenin kararlılığı karsında
birkaç defa saldırı hazırlığına girişti. Polisin her saldırı hazırlığına
karşı, benzer hazırlık ve kararlı bir tutum alan emekçiler, canlı ve coşkulu
bir biçimde sloganlar atarak yanıt verdiler. Bu süreçte kitlenin sayısı
1500e yaklaşmıştı. Eylem boyunca morali, canlılığı ve direnişteki kararlılığını 11 yıllık
fiili-meşru mücadelesinden alan kamu emekçileri polisin eski yerinize
geri dönün uyarısına aldırmadılar. Polisin bu çağrısı üzerine GYK
ve MYK üyeleriyle kısa bir görüşme yapan Sami Evren görüşme sonrası alandaki
yerini alarak fiilen alanı terketmeyeceğini belirtmiş oldu. Bunun üzerine
Sami Evrenin son kararını soran polis şefine Evrenin yanıtı,
emekçilerin fiilen öncülük yapmış olduğu kararlı direnişe devam etmek
oldu. Aksi bir karar, üstünü örtmeye çalıştığı ihanetini iyice teşhir
edeceği, süreç sonrası kitlede güven tazeleme manevralarını boşa düşüreceği
için başka bir şansı da yoktu. Polis bunun üzerine, panzerlerle su sıkmaya başladı. Kitle dağılmadığı
gibi sloganlarını daha gür bir biçimde attı. Biber gazının ve sis bombalarının
atılmasıyla dağılmaya başlayan emekçiler Sakarya Caddesi ve Mithatpaşa
Caddesine doğru yöneldi. Sokak aralarında kısa süren çatışmalar
sonrası 3ü ağır 20nin üzerinde emekçi yaralandı, 17si
gözaltına alındı. Eylem sonrası cadde başlarını tutan özel timler ve Kızılay
civarında dolaşan sivil polisler kimlik kontrolü yaparak şüpheli gördüklerini
gözaltına aldı. Daha sonra şubelerine giden emekçiler buralarda, kendi çabalarıyla desteğe
çağırdığı yakın illerden gelenlere ve 26sı için gelmeye hazırlanan
kitleye MYKnın gelmeyin şeklinde haber verdiğini öğrendiler. KESK
MYKsına rağmen yakın illerden gece geç saatlere kadar yüzlerce insan
gelerek geri dönmek zorunda kaldı. Gözaltılar ve saldırı için Eğitim-Sen Genel Merkezi önünde yapılan basın
açıklaması ise bazı şubelerde bekleyen kitleye iletilmedi. Basın açıklamasını
da arkadaşlarıyla yaptıkları telefonlaşmalar üzerinden öğrenen emekçilerin
tepki ve öfkesi yüksek sesle yapılan tartışmalar ve sohbetlere yansıdı.
Sürecin içinde ve farkında olan kadroları, ilerici, devrimci ve mücadelesine
sahip çıkan iyi niyetli unsurları umutsuzluğa iten devletin saldırısı
değil KESK MYKsının üzeri örtülemez ihaneti oldu.
İzmirde kamu emekçileri eylemleri... Biber gazı ve polis copuna rağmen direniş
Konak Sümerbank önünde toplanan yaklaşık 200 kamu emekçisi buradan
sloganlarla Basmanedeki DSP il binasına doğru yürüyüşe geçti.
Fakat yürüyüş ana caddede polis tarafından kesildi. Bunun üzerine saat
19:00da oturma eylemine başlayan emekçiler polis ablukasına alındı.
Böylece eyleme destek vermek için gelen kamu emekçilerinin katılımı
engellenmek istendi. Bunun üzerine 10-15 metre ilerde yeni katılımcılarla
başka bir eylem örgütlendi. İki grubu çembere alan polis zaman geçtikçe
takviyelerle gücünü de arttırdı. Bütün uyarılara rağmen dağılmayarak eylemlerini devam ettiren emekçiler
aralarına gelmelerine izin verilmeyen arkadaşlarına ulaşabilmek için
ayağa kalkarak polis barikatına yüklendiler. Bu arbede sırasında polisin
biber gazlı ve coplu saldırısına maruz kalan birçok kamu emekçisi yaralandı. Polisin bu saldırısı da emekçileri dağıtamadı. Herşeye rağmen diğer
gruplarla birleşen kamu emekçileri bu kez ana caddeninin tam ortasında
oturma eylemi yaparak yolu trafiğe kapattılar. Caddeye bütün girişleri
kapatan polis, arkadaşlarına ulaşmak isteyenlere de engel oldu. Eylem
daha da ciddi boyutlara ulaşırken, polisle yapılan görüşmeler sonrası
KESK adına açıklama yapan SES Şube Başkanı Mevlüt Ülgen; mücadelenin
burada bitmediğini, bundan sonra da devam edeceğini söyledi ve
eylem sert tartışmalara rağmen bitirildi. 25 Haziranda saldırıya uğrayan kamu emekçileri 27 Haziran günü
görevli polisler hakkında suç duyurusunda bulunmak için Konak Adliyesinde
biraraya geldiler. Saat 12:00de toplanan yaklaşık 250 kamu emekçisi
attıkları solganlarla yapılan saldırıyı protesto ettiler. 26 Haziran günü ise KESK tarafından bir basın açıklaması yapıldı. Yasakçı
yasayı ve bir gün önce yapılan saldırıyı kınayan açıklama öncesi
önlem alan polis, Konak Sümerbank önüne olağanüstü bir şekilde yığınak
yaparak bütün yolları kesti. SY Kızıl Bayrak/İzmir
İstanbulda 25-26 Haziran KESK
eylemleri...
25 Haziran günü, sahte sendika yasasının mecliste görüşüldüğü sırada,
250 kadar kamu emekçisi saat 18.30da KESK Genel Merkez binası
önünde toplanarak yürüyüşe geçti. Saraçhane Parkında polis zayıf
bir barikat kurmuştu. Emekçiler bu barikatı aşarak DSP Fatih İlçe Örgütünün
önüne geldiler. Trafiği tek yönlü kapatıp, oturma eylemine başladılar. Eylemde kararlı ve coşkulu bir tarzda sloganlar atıldı. Hükümet
yasanı al başına çal!, Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber
ya hiç birimiz!, Direne direne kazanacağız!, Çetelere
kıyak, emekçiye dayak, bu abluka dağıtıacak!, Kurt kuş arı,
kahrolsun İMF iktidarı!, İMF uşağı hükümet istifa!
sloganları en çok atılan sloganlar oldu. Eylem sürerken polis de güç yığınağı yapıyordu. Yanısıra eyleme yeni
katılanlara tehdit ve küfürler savuruyordu. Bu etkili oldu. Caddede
eylemcilerden başka kimse kalmadı. Bu arada caddeye onlarca çevik kuvvet
aracı ve panzer yığılmıştı. Sendikacılar polisle diyologa girerek utanç verici bir tavır aldılar.
Polisle pazarlık yaptılar, her tehditine boyun eğdiler. Böylece eylemin
coşkusu da giderek düştü. Polislin yolu trafiğe ve yayaların geçişine kapatarak saldırı hazırlığı
yapmaya başladığı sırada kitle tekrar hareketlendi. Ama bu sırada polisle
eylem komitesi anlaşmaya varmışlardı. Sendikacılar tarafından sıkıntılı
bir bekleyişin ardından açıklama yapıldı. Konuşma her zamanki bildik
sözlerle başladı. Önce 98 yılına vurgu yapıldı. KESKin direnişçi
kimliği, geleneği övüldü. Sonra mücadele süreci anlatılarak kitle yumuşatılmaya
çalışıldı, sonuçta başarıldı da. Bu durum karşısında kitle arasında iki eğilim başgösterdi. Bir grup
dağılmaktan yana tavır alırken, diğer grup ise eylemi sürdürme eğilimindeydi.
Sonunda sendikacıların dediği oldu. Her zaman yapıldığı gibi, mücadelenin
süreceği yönlü ajitasyonla eylem bitirildi. 26 Haziran basın açıklaması: KESK Genel Merkez binası önünde toplanan yaklaşık 100 kişilik kitle
basın açıklaması yaptı. Eylem coşkudan uzak ve sönük başladı. Sloganlara
kitlenin büyük bölümü katılmadı. SY Kızıl Bayrak/İstanbul
İhaneti aşmak için...
22 Haziran Ankara eylemi, KESK MYKsının meclise endeksli eylem
kararları sonucu, bir gece önceden şubelere açılan telefonlarla duyuruldu.
Bu çağrı üzerine haberi duyabilenlerin katılımıyla bir eylem gerçekleştirilebildi.
Sami Evren, kamuoyuna ve kitlesine açık yerlerde yaptığı konuşmalarda
15 Mayıstan itibaren üstü örtülemeyen uzlaşmacı, ihanetçi tavrını
KESKin direnişi şeklinde sunmaya çalışmış, 13 Mayıs tarihli 2.
GYK toplantısından çıkan sonuç bildirgesinin 3. maddesinde Temel
taleplerimizi içermeyen sendika yasa tasarısının geri çekilmesini ve
taleplerimize uygun bir içeriğe kavuşmasını sağlamak amacıyla merkezi
bir Ankara eylemi yapılacaktır. Ankarada yapılacak eylem, tasarının
geri çektirilmesini sağlayana kadar sürecektir. Ankara eyleminin takvimi
ve biçimi, yasa tasarısının Meclis Genel Kurulunda gör&um;şülme
takvimi de dikkate alınarak; MYK tarafından belirlenecektir şeklinde
alınan karara rağmen 26 Mayıstaki eylemi hava boşaltma eylemine
dönüştürmüştür. Bu süreçten itibaren KESK MYKsına olan güven iyice
sarsılmış, alınan kararlar tabanın ileri unsurları tarafından eleştirilmiştir. Mayıs ayından itibaren ileri ve dinamik unsurları sürekli ve sonuç
almaktan uzak eylem biçimleriyle yıldırmaya, yormaya çalışan KESK MYKsı
22 Haziranda ihanetini satışla sonuçlandırmıştır. Alelacele yapılan çağrıyla ilk elden toparlanabilen 4 bine yakın kamu
emekçisi Ankaraya yasayı geri püskürtme kararlılığıyla geldi.
12 Haziran eyleminin basıncıyla kolayından dönme kararını açıklayamayan
MYK, yasanın görüşülmesi ertelenmesine rağmen saatlerce kitleyi alanda
tuttu. Enerji-Yapı Yol Sen, Tüm Bel-Sen, Tarım Gıda-Senin, gerek
merkezi olarak gerek şube düzeyinde dönme kararını tanımayacaklarını
ve tepkilerini dile getireceklerini bildirmeleriyle Başkanlar Kurulu
toplantısı yapıldı. Toplantıdan çıkan alanda kalma kararı kürsüden açıklanmamasına rağmen
zaten kararlı bir şekilde gelen kitle tarafından duyuldu ve büyük bir
coşkuyla karşılandı. Bu karardan sonra yapılan GYK ve MYK toplantıları
sonucunda Sami Evren kürsüye çıkarak açıktan dillendiremediği dönüş
kararını Ankarada kalınacağı fakat alanda kalınmayacağı;
haftasonu 2şer saatlik oturma eylemleriyle direnişe devam edileceği;
25 Haziranda alanda kalınacağı; 26 Haziranda da illerden
kitlesel gelişlerle eyleme devam edileceği şeklinde açıkladı.
Bu açıklama alanda kalmak üzere gelen emekçilerin tepkisine neden oldu
ve yer yer tartışmalar, yuhalamalar yaşandı. Karara duyulan büyük öfke
ve tepki, illerden gelenlerin yarıdan fazlasının dönüşüne neden oldu.Meclisle
ortak çalışan MYK, yasanın mecliste 26 Haziranda gör&ml;şüleceğinin
garantisi varmış gibi mücadelede kararlı unsurları illere geri göndererek
25 Haziranda yasanın geçmesine zemin hazırlamış oldu. 25 Haziranda
yasa maddelerinin meclisten hızla geçmesi üzerine ihanetinin üzerini
örtmeye çalışan MYK, bu ihanetin farkında olan kitleye alanı göstererek
sözdesüreçten aklanarak çıkmayı hedefledi. İleri ve devrimci unsurların
KESK MYKsının ihanetine rağmendrenişi seçmesi MYK kararlarını
değil, kamu emekçilerinin 11 yıllık fiili-meşru mücadelesini sahiplenmesi
sonucu gerçekleşti. Bu durum alana, kürsüden attırılmaya çalışılan İşte
direniş, işte KESK! sloganının doğru dürüst sahiplenilmemesi şeklinde
yansıdı.Yaklaşık yarım saat süren direniş sonrası dağılan kitle şubelerde
toplandığında MYK kararları açıktan eleştirildi. Yakın illerden MYKnın
de&currn;il, insanların iyi niyetli çabası sonucu çağrılan emekçilerin
gelişi MYK kararıyla engellendi. Kamuoyuna yasa geçse de tanımayız tarzı
açıklamalar yapan Sami Evrenin aynı akşam televizyonlara çıkarak,
yasa geçti KESK ne yapmayı düşünüyor sorusuna fiili-meşru
mücadele hattının terkedilmeceği, yasanın alanda parçalanacağı açıklamasını
değil de Cumhurbaşkanının yasayı veto edceğine olan inancını dile
getirmesi şubelerde toplanan üyelerin tepkisine neden oldu. Sami Evrenin
her fırsatta sürecin tek sorumlusu gibi Kamu-Seni hedef göstermesi,
sanki bu anlayışla aynı platformlarda yer almamış, aynı kararlara imza
atmamış gibi saldırması, satış sonrası tabana dönük üye kazanma, bürokratik
yapılanmasını sağlamlaştırma niyetinin bir göstergesidir. Bu süreç KESKe hakim reformist-uzlaşmacı anlayışların ihanete
varan çizgisini açığa çıkardığı kadar 11 yıllık fiili-meşru mücadelenin
yürütücüsü ileri ve dinamik unsurların hala varlığını sürdürmeye devam
ettiğini de ortaya çıkarmıştır. Sendika ve şubelerde sürecin bir değerlendirmesi yapılırken MYKnın
tavrı ve tarzını niyetten bağımsız değerlendirmek; alınan kararları
beceriksizlikle, öngörüsüzlükle ve deneyimsizlikle açıklamaya çalışmak;
sınıfın değil de siyasi grup çıkarlarının kaygısıyla hareket etmek bu
ihanetçi çizgiye ortak olmak anlamına gelecektir. Kamu emekçilerinin
11 yıllık, sınıfın yüzyılı bulan mücadele deneyimi ortada dururken süreci
deneyimsizlik ve beceriksizlikle açıklamak mümkün değildir. İlerici,
devrimci ve iyiniyetli tüm unsurlar süreci böyle değerlendirmek durumundadır.
Ancak böylesi bir değerlendirmeyle KESK MYKsının ihanetçi tutumu
aşılabilir. Herşeye rağmen süreç kaybedilmiş değildir. Büyük bir olasılıkla
MYKdan Cumhurbaşkanına faks çekme eylemleri ve örgütlenme
kpanyası kararı çıkacaktır. Cumhurbaşkanına yasayı veto ettirecek
gücün faks makinalarının değil tabanın gücü olduğunu düşünen ve 11 yıllık
fiili-meşru mücadelesine sahip çıkan ilerici, devrimci, bilinçli tüm
üye ve yöneticiler KESK MYKsına merkezi bir Ankara eylemi ve direnişi
kararı aldırma yönünde basınç oluşturmalıdır. Devletin saldırısından
çok MYK kararlarının yarattığı g&uum;vensizlik ve umutsuzluğa rağmen
mücadelesine sahip çıkmaya niyetli ciddi bir potansiyelin varlığı ortadadır.
Bu potansiyeli toparlama görev ve sorumluluğu her zaman olduğu gibi
yine ilerici ve devrimci unsurların irade ve çabasına bağlıdır. |
|||||