Fazilet Partisi kapatıldı... Terbiye edilmiş islami gericilik
28 Şubatla başlatılan 28 Şubatla beraber ordu komutasında tüm düzen güçleri RP üzerinden
bir harekata girişmişlerdi. Yıllardır düzenin emekçi kitleleri afyonlamanın
bir aracı olarak kullandığı islami gericilik hedefe çakıldı. O dönem RP
yöneticileri kendilerine çevrilen bu oklar karşısında şaşkınlıklarını
gizleyemiyorlardı. Öyle ya, şimdiye kadar düzenin ihtiyaçları doğrultusunda
ne gerekiyorsa onu yerine getirmişler, bizzat düzen tarafından büyütülüp
semirtilmişlerdi. Önce bu durumu geçici gördüler, ama adım adım tuttukları mevzilerden
sökülüp atıldıklarında durumun ciddiyetini anladılar. Kendilerini orduya
ve düzene kanıtlamak için uğraştılar, ama nafile! Önce keskin konuşanları
birer ikişer yurtdışına kaçtılar, arkasından RP kapatıldı. Düzen, 28 Şubatla beraber stratejik bir yeniden yapılandırma programını
yürürlüğe koymuş, siyasi planda kendisini tahkim etmeye girişmişti. Bunun
için kendi çocuklarını boğazlamaktan çekinmiyordu. RP bu açıdan en işlevli
olanıydı. Öyle ki, tüm tahkimat harekatı laik-anti laik ekseninde yürütüldü.
Kirli ve kanlı operasyonların üstü de böylece örtüldü. Ezilen yığınların
bilinci dumura uğratıldı. Toplumsal mücadele dinamikleri düzenin potasına
akıtıldı. Terbiye operasyonu ve ılımlı Elbette bu operasyonların bir yönü RP üzerinden islami gericiliği terbiye
etmekti. Hem Türk devletinin Ortadoğuda Amerikan-İsrail güdümünde
oynayacağı yeni rol için, hem de rejimi sıkıntıya sokan islami akımların
denetlenebilmesi için bu gerekliydi. RPnin terbiyesi, esasında düzenin yeni siyasal koşullarda islami
gericiliği yeniden tahkimi anlamına geliyordu. Tüm düzen partilerinin
tekleştiği bir durumda, seçeneksiz kalan yığınlara sosyal taleplerden
soyutlanmış bir ılımlı İslam seçeneği sunulmalıydı. Ki böylece düzen dışı
mücadele dinamiklerinin önü alınabilsin. Bu ihtiyaç Ortadoğu düzleminde Amerikan planıyla da örtüşüyor, böylelikle
uluslararası bir anlam kazanıyordu. Ilımlı islam Amerikan emperyalizminin
Ortadoğudaki egemenliğini sağlamlaştırması açısından özel bir politik
yönelimdi. Radikal islami gericiliğin Ortadoğuda anti-Amerikancı
söylemle potasına akıttığı toplumsal mücadele dinamikleriyle bir güç olarak
çıktığı koşullarda, ılımlı islam Ortadoğu halklarına da bir siyasal seçenek
olarak sunuluyordu. Bu açıdan RPyi terbiye operasyonu, ya da daha
genelde 28 Şubat süreci, bizzat Amerikanın denetimi ve güdümünde
sürdürülüyordu. RPyi terbiye operasyonu, Ortadoğudaki radikal islami akımlarla
söylem ve kültürel planda benzerlikler gösteren tüm güçler safdışı bırakılarak,
düzenin ve ABDnin siyasal yönelimleriyle uyumlu güçlerin ortaya
çıkarılmasına kadar sürmeliydi. Nitekim gelenekçiler-yenilikçiler
ayrışması bu planın gereklerine uygun biçimde körüklendi. Düzenin ve ABDnin
ılımlı islam seçeneğini temsil edebilecek güçler olarak Yenilikçiler,
ABD görevlilerinin yönlendirmesiyle boy göstermeye başladılar. Yenilikçilerin
başını çekenler bizzat generallerle görüşüp yeni yönelimlerine net bir
biçim kazandırdılar. Nitekim bu burjuva medyada da açıktan ifade edilmeye
başlandı. Bu arada düzen kurumları, burjuva medyanın görevli kalemleri,
Gelenekçilere karşı Yenilikçilerden yana saf tuttular.
İşte FPnin kapatılması süreci, tam da bu plana somut ifade kazandırmanın
bir yolu olarak gündemleştirildi. 21 Şubat kriziyle hızlanan operasyon FPnin kapatılması kararı burjuva hukukunun bu kez en üst düzeyden
ayaklar altına alınmasının bir örneği oldu. Elbette bu, düzenin ve onun
efendilerinin ihtiyaçları uyarınca yapıldı. Bu nedenle 12 Eylül hukuku
bile bir kenara atıldı. FP davası kendi seyrinde yavaş bir biçimde sürerken, 21 Şubat krizi sonrasında
hızlandırıldı. Bunun kendi içerisinde bir anlamı vardı. 21 Şubat sonrasında
burjuva siyaset sahnesinde kendisini açıkça hissettiren siyasal alternatifsizlik,
düzen cephesinden adımları atılmakta olan planı zamanından önce gerçekleştirmeye
zorladı. Ezilen yığınların düzen kurum ve partilerinden beklentilerinin
kalmadığı bir siyasal ortamda, İslam soslu terbiye edilmiş yeni siyasal
oluşumun da artık önü açılmalıydı. FPnin kapatılmasıyla bu hayata
geçirilmiş oldu. Böylece sosyal söylemlerinden kopmuş liberal bir islami
parti için geri sayım başladı. Tam da bundan dolayı, FPnin kapatılması, düzen cephesinden demokrasi
vaazları ve sahte gözyaşlarıyla karşılandı. 28 Şubatın medyadaki
memurları dahi karardan duydukları üzüntüyü ifade eden yazılar yazdılar.
Tabii bunlar geçmişten ders çıkarılarak düzenle uyumlu ılımlı bir islami
partinin yaratılması yolundaki çağrılarla birleştirildi. Yenilikçiler
ayrı bir parti kurma yönünde teşvik edilip parlatıldı. Ezilen yığınları düzene bağlamak için FPnin kapatılması, düzenin yeni dönemde islami gericiliği, ezilen
yığınları aldatmak için yine devreye sokacağını göstermektedir. Geçmişte
olduğu gibi, islami gericiliği, seçeneksiz yığınları düzene bağlamanın
bir aracı olarak kullanmayı planlamaktadır. Düzen hiçbir zaman dini gericilik silahından vazgeçemez. Bir toplumsal
devrim korkusuyla onu hep düzenin ihtiyaçları doğrultusunda kullanır.
Bu ülkede islami gericilik her dönem etkili bir silahı olarak kullanılmıştır.
28 Şubat süreci bu kullanmanın yeni bir biçimi olmuştur. Rejim 28 Şubatla
beraber bu silahını yetkinleştirip, yeni dönem ihtiyaçlarına uyarlamıştır.
Önümüzdeki dönemde de yeni dönemin görevlerini yükleyerek siyaset sahnesine
sürecektir. |
|||||