14 Nisan'01
Sayı: 04


  Kızıl Bayrak'tan
  Sınıf ve kitle hareketini boğmaya dönük kirli planları boşa çıkaralım!
  Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez!
  Zafer et ve tırnakla sökülüp alınacaktır!
  Geçmiş deneyimlerin ışığında 1 Mayıs'a hazırlık...
  İşçi sınıfının ögütlü-birleşik mücadelesi tayin edicidir
  Ya mücadele ya yozlaşma
  Kitle eylemine etkin müdahale nasıl ele alınmalıdır?
  Taban inisiyatifinde yeni adım: "Anadolu Yakası İşçi-Emekçi Platformu Girişimi"
  Düzenin krizi'ne liberal sol reçeteler/3
  Kriz ve devrimci sınıf çizgisi/1
  Gençlik
  Esnaf eylemleri...
  İşçi sağlığı ve iş güvenliği
  Yurtdışında Ölüm Orucu Direnişi ile dayanışma etkinlikleri
  Ölüm Orucu Direnişi 25. haftasında!
  Mücadele Postası


Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sorunlarımızı sizlerle paylaşmak istiyoruz


Bizler bir tekstil fabrikasında geçici işçiler olarak çalışıyoruz. Hem çalıştığımız işyerinin koşullarını, hem de yaşanan sorunları sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Çalıştığımız tekstil fabrikası fason üretim yapıyor. İşyerinde yaklaşık olarak 70 kişi çalışıyor. Sadece 10-15 kadarı sigortalı. Patron, sigorta yapmamak ve diğer sosyal hakları vermemek için geçici işçi çalıştırmayı tercih ediyor.

Çalışan işçilerin birçoğu geçici işçi statüsünde, ancak bu işçilerden birçoğu yaklaşık bir senedir sigortasız ve diğer sosyal haklardan yoksun olarak çalışmakta. Sigorta yapmamak ve geçici işçi olarak göstermek için haftada 1-2 gün izin vermekte ve daha sonra tekrar işe çağırmakta.

İşçilerden ütücü olarak çalışanlar, parça başı çalıştırılmakta ve aldıkları ücret oldukça düşük. Fabrika gece ve gündüz aralıksız olarak çalışmakta. İşçilerin büyük bir çoğunluğu hiç dinlendirilmeden 24 saatten fazla çalışmaktadır. Bunun yanında hakkımız olan yemek ve çay molalarından düzenli olarak 5’er dakika çalınmaktadır.

Yemekler ayrıca çok kötü çıkıyor. Çıkan yemeklerin besin değeri de oldukça düşük.

İş saatinde merkezi müzik yayını yapılıyor. Arabesk ve pop müzikleri zorunlu olarak dinletiliyor. Yayınları da değiştirmek yasak. Ustabaşına yakın olan işçiler ustabaşı tarafından kayırılmaktadır.

İşçiler kendi aralarında bölünmüşler. Birçoğu aynı şartlarda çalıştıkları halde varolan sorunlara karşı duyarsız davranıyorlar. Hatta ustabaşlarına yaranmak için birbirlerini ispiyonluyorlar.
Bu işyerinde çalışanlar geçici işçi statüsünde oldukları için sigortalı olanlar hariç, diğer işçiler sürekli olarak değiştirilmektedir. Böylece patron işçilerin biraraya gelip sosyal haklarının bilincine varmalarını ve örgütlü hale gelmelerini engelliyor. Ayrıca daha az ücrete, daha fazla işçi çalıştırmakta.

Çiğli Organize Sanayii’den tekstil işçileri.




Bedeller daha da ağırlaşmadan direniş ruhunu yayalım!


Ölüm Orucu Direnişi ilk şehidini 21 Mart’ta Sincan hücrelerinden Cengiz Soydaş’la vermişti. Şehitler kervanına direnişin 169. günü olan 6 Nisan’da Edirne hücrelerinden Adil Kaplan ve Kandıra hücrelerinden Bülent Çoban katıldı.

Sermaye devleti hücrelere atarak toplumdan ve kimliğinden yalıtmak istediği devrimci tutsakların direnişini görmezden geldiği yetmiyormuş gibi, direnişi gündemden düşürmek için binbir çaba sarfetmekte. Direnişin ilk şehidi Cengiz Soydaş’ın cenazesi kaçırılarak hemen gömülmesi için ailesine baskı yapılmış, cenazeye katılan kitle gözaltına alınmış, kimisi mezarlığa bile yaklaştırılmamıştır.

Diğer taraftan sermaye medyası yeni şehitlerin haberini bir-iki gün sonra vermektedir.

Anlaşılan sermaye devleti içinde debelendiği derin yapısal krizle birlikte ölümlerden duyduğu korkuyu gizleme telaşı içinde. Bunun için TKP(ML) davası tutsağı Adil Kaplan memleketine götürülüp gömüldükten sonra haber veriliyor.

Tutsak yoldaşların deyimiyle finale hızla doğru yaklaşılıyor. Devlet birçok F tipinde zorla müdahale adı altında direnişi bitirme uğraşını çoktandır yapıyor.

Ancak her seferinde direnişle karşılaşıyor.

Şimdi ise direnişi, verilecek bedeller daha da ağırlaşmadan, geniş kitlelere maletmek ve bunu sistemi daha da sıkıştıran bir etkene dönüştürmek için dışarda mücadele hızla yükseltilmelidir.
Derin bir yıkıma sürüklenen biz işçi ve emekçiler, hem daha fazla fatura ödemeyi reddetmek, hem de krizin sorumlusu ve kaynağı olan kapitalist düzene karşı mücadeleyi yükseltmek için, direniş ruhunu üretim alanlarından sokaklara yaymalıyız.

H. Eren




“Bu Nazi vahşetini durduralım!”


Türkiye zindanlarında 20 Ekim’de başlayan uzun maratonun 153. gününde Cengiz Soydaş, 170. gününde Adil Kaplan ölümsüzleştiler.

Köln şehrinde düzenlenen yürüyüşe 2 bin kişi katıldı. “Yaşasın Ölüm Orucu Direnişi!”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur!”, “İçerde, dışarda hücreleri parçala!”, “Katil devlet hesap verecek!” vb. sloganlarla katliamcı devlet bir kez daha teşhir edildi.

Dom Kilisesi’nin önünde bir miting yapıldı. Cengiz Soydaş, Adil Kaplan ve tüm devrim şehitleri adına yapılan saygı duruşundan sonra DETUDAK adına ortak metin okundu. Grup Yorum’un söylediği türküler binleri daha da coşturdu. “Devrim şehitleri onurumuzdur, onurumuzu çiğnetmeyeceğiz” sloganı ve halaylar eşliğinde devrimci tutsakların yanında olduğumuzu bir kez daha haykırdık.

Gün bekleme, seyirci kalma günü değil, devrimci tutsaklara sahip çıkma günüdür. Kendine insanım diyen tüm insanlığa çağrımdır. Eğer bundan sonra ölümler istemiyorsak, bu Nazi vahşetini durduralım! Tutsaklara sahip çıkalım!

M. Pektaş/Darmstad




Gülsuyu’nda baz istasyonlarına
karşı mücadele büyüyor


Türkiye’nin büyük şirketlerinden Telsim tarafından Gülsuyu’nda bir aydan beri faaliyete geçirilmek istenen baz istasyonu halk tarafından yıkıldı.

Pazar günü baz istasyonu kurulmak istenen evin önünde toplanan Gülsuyu halkı, aldığı kararı hayata geçirerek yıkım eylemini gerçekleştirdi.

İlkönce ev sahibi ile anlaşma sağlanmaya çalışıldı. Ancak olumlu bir sonucu alınmayınca, halk yıkım için kendi imkanlarıyla harekete geçti. Muhtarın geri tutumu ve engelleme çalışmalarına karşılık yıkım kararı gerçekleşti. Yıkım çalışmaları başlarken bir basın açıklaması yapıldı.

Açıklamada, ilkokulun yanına kurulan baz istasyonlarının çocukların ve mahalle halkının sağlığını tehdit ettiği vurgulandı. Baz istasyonlarının zararları anlatıldı.

Mahalleli gençler baz istasyonlarını bir bir söküp attılar.

Kolluk güçleri sivil ekiplerle eylemi birkaç sokak aşağıdan izlemekle yetindiler.

Üç baz istasyonu söküldükten sonra, uzak noktalarda kesilerek imha edildi.

Eyleme, Kızıl Bayrak, Yaşadığımız Vatan, Atılım, Alınterimiz, Özgür Gelecek ve EMEP güçleri katıldı.

Eyleme 350-400 kişi katıldı. Eylem boyunca “Baz istasyonları ölüm saçıyor!”, “Paraya değil insanlığa değer!” sloganları atıldı.

Eylemin sonunda doğru hücrelerde ölümsüzleşen iki şehidimiz için saygı duruşu yapıldı. “Devrim şehitleri ölümsüzdür!”, “Katil devlet hesap verecek!”, “Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!” sloganlarıyla eylem sona erdirildi.

Gülsuyu’ndan SY Kızıl Bayrak okurları