Güneşi alıp arkamıza yine birlikte olacağız... Sevgili yoldaş, Birbirinden güzel ve sıcak, içten iki mektubunu da aldım. Ayrıca en
son göndermiş olduğun güzel kitap ayraçlarını da... Teşekkür ederim.
Sana daha önce de yazmak istemiştim, ama ancak şimdi yapabiliyorum. Şimdi bahardayız. Ayları, mevsimleri devire devire ilerliyoruz. Baharı
da gördüm. Zaten ben başlarken zaferi göreceğimizi söyleyerek başladım.
Bu direnişi ben İkinci Dünya Savaşında Sovyetler Birliğindeki
savunmalara benzetiyorum. Sıcak Karlar diye bir roman var.
Okudun mu bilmem. Orada bir bölük (ya da tümen olabilir, önemli değil
zaten) çarpışmanın en ön safındadır. Ve kesinlikle geriye adım atmamak,
çekilmemek durumundadır. Çünkü zaten çekile çekile oraya gelmiştir.
Ve artık arkası Moskovadır. Yani çekilecek yer yoktur. Ve o tümenin
çok büyük bir bölümü kayıp verir. Yalnızca birkaç kişi kalır. Yiğitçe
çarpışırlar. Fakat o çarpışma aynı zamanda bir dönüm noktasına işaret
eder. O yenilemez sanılan Nazi ordusu yenilmeye ve geri çekilmeye başlar.
İşte böyle... Sevgili ..., bahardan başlamıştım, nerelere geldim. Bilirsin bahar
ayı her yönden çok anlamlıdır. Mücadele açısından doludur. Ve ben baharı
çok severim. En çok sevdiğim mevsimdir bahar. Doğanın canlanması, hayatın
kıpırtısı hep beni etkilemiş, canlı kılmıştır. Yine öyle oluyor. Yaa kızımın yakışıklı abisi. Kızım da bir büyüdü ki sorma. O da bayramda
geldi. Tam bir kelebek gibi. Öyle narin, öyle güzel ve çocuksu... Duygu ile yazışıyoruz. Çok düzenli olmuyor, ama sonuçta birbirimizden
haber almış oluyoruz. Seni dostça kucaklıyor, tüm dostlara selamlarımı iletiyorum... Şaduman Mutlu
TUYAD-DERin açıklaması... Adalet Bakanı kına yaksın! Cezaevlerindeki 19 Aralık katliamına her geçen gün yeni bir halka daha
ekleniyor. Sincan F Tipi/Hücre Cezaevindeki tutuklu Cengiz Soydaş,
21 Mart sabahı, Ölüm Orucu direnişindeki ilk şehit oldu. 1982, 1984 ve 1996 ölüm orucu direnişlerinde evlatlarımızdan onlarcasını
yitirdik. Ölüm oruçları ve açlık grevlerinde yitirdiklerimize, cezaevlerindeki
işkencelerde ve insanlık dışı yaşam koşullarında yitirdiklerimizi de
eklediğimizde, yaklaşık dört yüz evladımızın cesedi zindanlara gömüldü. Bizleri İMFnin akıl hocalığında yoksulluğun kıskacına sokanlar,
halkın tepkilerini önleyebilmek amacıyla bütün dikkatleri cezaevlerinin
üzerine çekmek istediler. Bu düşünceyle hazırladıkları kirli plan
gereğince 19 Aralık 2000 tarihinde, 32 evladımızı uzun namlulu silahlar,
gaz ve sinir bombalarıyla öldürdüler, yangın bombalarıyla yaktılar;
yüzlerce evladımız ölümden döndü; geriye kalan yüzlercesinin yaşamının
ne kadar devam edeceğini bile bilemez durumdayız. Diyarbakır, Buca, Ulucanlar... 19 Aralık katliamları zindancıların
ne kadar büyük bir kinle dolu olduklarını gösterdi. Siyasi düşüncelerine
bağlı kalarak insanlık onurunu koruyan devrimci tutukluları erteledik
açıklaması yaptıkları F tipi /hücre cezaevlerine koydular. Altına imza
attıkları uluslararası insan hakları sözleşmelerini de görmezden gelerek,
19 Aralıkta katlettikleri tutukluların yanına onlarca şehidi daha
eklemeye niyetliler. İşte bundan dolayı, teslim olmaktansa direnme yolunu
seçen Cengiz Soydaş, uygulanan kirli politikalar sonucunda,
zindan direnişlerinde toprağa düşenler arasına katıldı. F Tipi/Hücre cezaevleri uygulamasına hemen son verilerek, insan hakları
sözleşmelerinin gereklilikleri yerine getirilerek, izolasyon politikalarından
vazgeçilmeli ve siyasi tutukluların direnerek kazandıkları bütün hakları
iade edilmeli; ölüm orucu ve süresiz açlık grevi direnişçilerinin bütün
haklı taleplerinin kabul edildiği kamuoyuna açıklanarak, yeni kayıplar
verilmesinin önüne geçilmelidir. Yeni kayıplar verilmesini engellemeliyiz! İnsan haklarını savunan herkes, cezaevlerinde süren devrimci direnişe destek olmayı en doğal insanlık görevi olarak kabul edip harekete geçmelidir. TUYAD-DER
Helvacı davası:
Devletin katlettiği tutsaklardan Habip Gülün cenazesine katılmak
için Helvacı Köyüne gelen dostları ve yoldaşları jandarma tarafından
engellendi. Jandarmanın müdahalesi sonucu çıkan çatışmada onlarca insan
yaralandı, 14 kişi tutuklandı. 27 Mart günü dokuzuncu duruşma gerçekleştirildi. Polis, Aliağa Adliyesi önünde her zamanki gibi mahkemeye gelenleri
kimlik kontrolü ve üst aramasından geçirdi. Davayı izlemek için gelen
yabancı konuklar kimliklerini gösterdikleri halde devlet güçleri mahkeme
salonuna almakta sorun çıkardı. Daha sonra bir TİHV çalışanının müdahalesiyle
duruşmaya alındılar. 67 sanıklı Helvacı davasına 6 sanık katıldı. Avukatlar,
olayın görüntülerinin montajsız halde Kanal D, İnter Star ve Show TVden
alınarak izlenmesini ve diğer tanıkların dinlenmesi için müzekkere çıkarılmasını
talep etti. Mahkeme bu talepleri kabul ederek davayı Mayıs ayına erteledi. SY Kızıl Bayrak okuru/İzmir
Taşlamaya Karşı Uluslararası Komite
Taşlamaya Karşı Uluslararası Komitenin kuruluşu, taşlamaya
karşı savaşımda ve onun kurbanlarını korumada önemli bir adımdır. Komitenin
temelleri : 1.Taşlama cezasının uygulanmasını önlemek, Kadın haklarını ve insan haklarını savunan bütün örgütlenmeleri ve
bireyleri bize katılmaya çağırıyoruz. Mina Ahadi |
|||||