ARSIVANA SAYFA
 
18 Kasım '00
SAYI: 43
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Faşist rejim devrimci irade karşısında yenilmeye mahkumdur!
İMF-TÜSİAD bütçesine karşı işçi-emekçi barikatı!
Sermayeye kıyak, emekçiye koyu sefalet ve dayak
AB’ye bağlanan boş umutlar gene hüsran yarattı
KHK saldırısı püskürtülmelidir!
11 Kasım eylemi ve kamu emekçilerine yönelik güncel saldırı
Direne direne kazanacağız!
Kirli af oyunu değil, devrimci tutsaklara özgürlük!
Yaşamı yeniden varetmek mücadeleden geçiyor!
Kimya Teknik işçilerine mektup
Direnişteki EXSA işçilerine mektup
Fazla mesailer ve moral yozlaşma
Formasyon hakkını gaspettirmeyeceğiz
Teslim olmak onurlu bir yaşamdan sürülmektir
TAYAD’ın “Hapishaneler Gerçeği...” Kurultayı
Hücre saldırısı ve devrimci direniş
Hücrelere karşı sendikalardan ve DKÖ’lerden basın açıklaması
SAG’la dayanışma bildirileri
SAG direnişi, F tipi cezaevleri ve devlet provokasyonları
Her yerde SAG-ÖO direnişinin sesi olacağız!
Zindan direnişi kampanyamız devam ediyor!
Liberal işçi politikacılığı sendikal ihanete ortak oluyor
Almanya’da büyüyen anti-faşist duyarlılık
ABD seçimleri fiyaskosu
Ulucanlar Zindanı’nda Parti’mizin kuruluş yıldönümünü kutladık
“Kurtlar arasında çıplak”
PKK tutsaklarına açık mektup
Mücadele Postası
 



 
 
Her yerde SAG-ÖO direnişinin sesi olacağız!


11 Kasım Cumartesi günü Almanya’nın Duisburg kentinde yürüyüşe katıldık. Hayli coşkulu ve militan bir atmosferde gerçekleşen bu yürüyüş biter bitmez, bu kez Süresiz Açlık Grevi’nin sesi ve soluğu olmak üzere bir başka kentte yapılan bir düğüne gittik. Bonn kentinden taraftarlarımız olan bir grup arkadaşla birlikte, düğünü, 20 Ekim’den beri sürdürülen SAG-ÖO direnişinin propaganda ve destek çağrısının yapılacağı bir alana çevirmeye karar verdik.

Düğüne yaklaşık 400’ün üzerinde insan katılmıştı, bunu değerlendirmek gerekiyordu. Düğün sahibine kısaca yapmayı düşündüğümüz şeyleri anlatıp izin istedik. “Mikrofon sizin, salon sizin” şeklinde yanıt aldık. Hemen harekete geçtik.

İlk önce önden hazırladığımız konuşma metnini okuduk. Ardından yanımızda götürdüğümüz Almanca-Türkçe bildirilerimizi ve el ilanını davetlilere/masalara dağıttık. Bu arada tek tek insanlara diyaloga girdik, Süresiz Açlık Grevi’nin nedenlerini ve amacını anlattık. Bildirilerimiz beklediğimizden daha fazla ilgi gördü ve okundu. Bu da bizi sevindirdi.

Bir de kısa bir açıklama eşliğinde cezaevlerindeki yoldaşlarımıza iletilmek üzere bağış topladık. Davetliler 500 DM civarında bağışta bulundular.

Düğün vesilesiyle bir kez daha görüldü ki, Almanya’daki göçmen işçi ve emekçiler, kimi karamsar ve umutsuzların düşündüklerinin tersine, devrimci politik faaliyete hiç de kapalı değildirler. Yeter ki devrimci politik faaliyetin ve devrimci eylemin, somut olarak da SAG ve ÖO eyleminin haklılığına ve meşruiyetine inanılsın, işçi ve emekçiler buna fazlasıyla karşılık vereceklerdir.

Süresiz Açlık Grevi-Ölüm Orucu direnişimizin her yerde sesi ve soluğu olmaya devam edeceğiz.

Köln ve Bonn’dan TKİP taraftarları





Hücre tipi saldırısına karşı tepkiler güçlenerek yayılıyor

Almanya-Duisburg’da protesto yürüyüşü


DETUDAK’ın aldığı karar üzerine, 11 Kasım’da Avrupa’nın pek çok yerinde devrimci tutsaklara dönük hücre tipi saldırıyı protesto ve Süresiz Açlık Grevi-Ölüm Orucu direnişini desteklemek için yürüyüşler yapıldı. Bu yürüyüşlerden biri de Almanya’nın Duisburg kentinde gerçekleştirildi.

Yaklaşık 1000 kişinin katıldığı yürüyüş son dönemlerde gerçekleştirilen en coşkulu ve en militan eylemdi. Aynı gün yurt dışındaki MHP’li faşist çetelerin Duisburg’da bir toplantı yapmaları ve bu faşist partinin lideri Devlet Bahçeli’nin toplantıya katılmak üzere gelmesi bunda büyük rol oynadı.

Tüm katılımcılar tek pankart (DETUDAK) altında yürüdüler. Ayrıca yürüyüşte Süresiz Açlık Grevi’ni ve Ölüm Orucu’nu dile getiren bir pankart da taşındı. Kitleye başından itibaren coşku ve kararlılık hakimdi. Özellikle faşistlerin toplantı yaptıkları salona yaklaşıldığında, kitlenin bu canlılığı daha da belirgin hale geldi. Tüm yumruklar havada ve tek ağızdan gür bir biçimde sloganlar haykırıldı. Faşist çetelerin aynı kentte toplantı yapıyor olmaları daha başında kitlede büyük bir gerilime yol açmıştı. Faşistlerin toplantı yaptıkları salonun önüne gelindiğinde bu gerilim doruğuna ulaştı. O kadar ki, bir yandan polisin provokatif davranışları, diğer yandan polis barikatının arkasına sığınan faşistlerin kurt işareti yapmaları, başta gençler olmak üzere katılımcıları hareketlendirdi. Gruplar halinde polislerin ve faşistlerin üzerine yürüdüler. Bir süre polisle çatışma durumu yaşandı. Polis ve faşistleri lanetleyen sloganlar atıldı. Daha büyük çatışmaların yaşanması güçlükle engellendi.

Kuzey Ren Westfalien bölgesi TKİP taraftarları olarak yürüyüş boyunca Süresiz Açlık Grevi ve Ölüm Orucu ile ilgili Almanca-Türkçe bildiriler ve el ilanı dağıttık. Pek çok taraftarımız yanlarında getirdikleri pullarla yürüyüş güzergahını süslediler. Ayrıca SAG-ÖO ile ilgili afişlerimizden dövizler hazırlamıştık. Almanca hazırlanmış dövizlerimize yerel basın yoğun ilgi gösterdi.

Yürüyüşe hem de hatırı sayılır bir kitleyle (yaklaşık 300 kişi) Alman Anti-faşistleri de (Anti-fa) katıldı. Pek çok açıdan yürüyüşü anlamlı hale getirdiler. Yürüyüş iznini onlar almıştı, ses cihazlarını ve ses cihazlarının taşındığı arabayı onlar kiralamıştı. Daha anlamlı olan ise Alman Anti-faşist dostlarımızın aynı gün gerçekleştirecekleri yürüyüşlerini iptal edip bizimle dayanışmayı tercih etmeleriydi. Bu tüm katılımcıları oldukça duygulandırdı. Dayanışmacı sloganlarımızla dostlarımızı selamladık. Bununla da yetinmeyip yürüyüş sonrasında DETUDAK bileşenleri olarak yaptığımız yürüyüş değerlendirme toplantımızda, bu anlamlı enternasyonal dayanışmayı ve bu tutumun temsilcisi Anti-faşist dostlarımızı selamlama kararı aldık ve ilettik.

İçinden geçtiğimiz günler son derece kritik günlerdir. Ve zaman hızla akıp gidiyor. Dolayısıyla buna uygun bir hız, tempo ve yoğunlaşma içinde olmak gerekiyor. Daha önemlisi de, bugünlerde eylemli tepkilere öncelik vermek gerekiyor. Kuşkusuz ki, bu, kendi içinde bir eylemlilik olmamalıdır. Tam tersine, bu dönemde amaca hizmet eden etkinlikler ortaya konulmalı ve tüm çabalar somut hedefleri olan ve sonuç almaya hizmet eden eylemler örgütlemeye yoğunlaştırılmalıdır. Her zamanki olağan çabalarla yetinmek süreci kavrayamamaktır, ki bizim için bu kabul edilemez.

Kuzey Ren Westfalen’den TKİP taraftarları





Zürih’te coşkulu kitlesel yürüyüş...

“Devrimci tutsaklar onurumuzdur!”


İsviçre DETUDAK komitesi tarafından 11 Kasım Cumartesi günü Zürih kentinde düzenlenen yürüyüşe 1000 kadar kitle katıldı. Kısa bir zaman dilimine sığdırılan ve yeterli bir ön hazırlık çalışması yürütülmeyen yürüyüşe bu düzeyde bir katılım anlamlıydı.

Hücre saldırısına karşı ve SAG direnişini desteklemek çerçevesinde İsviçre DETUDAK olarak bir takım etkinlikler sürecine girmiş bulunuyoruz. Yasa-yasadışı kitlesel gösteriler de yürüteceğimiz etkinliklerin bir boyutunu oluşturuyor. Merkezi DETUDAK’ın Avrupa’nın çeşitli kentlerinde yürüyüşler örgütleme kararını kendi alanımızda da gerçekleştirdik. Bir çağrı bildirisi hazırlayarak yürüyüşün ön hazırlıklarına başladık. Çağrı bildirileri bazı kentlerde posta kutularına yaygınca dağıtıldı. Malesef bu her alanda gerçekleşmedi. Öngörülen kahve konuşmaları yapılmadı. Çağrı bildirilerinin afiş ebadında büyütülüp iş yerlerine, kahvelere vb. yerlere asılması sağlanmadı. Buna rağmen tüm bileşenlerin güçlerini seferber etmesi ve bu çerçevede eylemin ciddiye alınması olumlu bir durumdur.

Yürüyüşte sadece ortak pankartlar taşındı. SAG direnişini sürdüren partilerin imzasını taşıyan Almanca pankartın taşınması ise, komitenin ortak kararı sonucuydu. Yürüyüş güzargahı boyunca, üç partinin direnişini ve taleplerini içeren açıklamaları Almanca hazırlandı ve yaygınca dağıtıldı. Şehir merkezine gelindiğinde caddede yoğun bir kalabalık vardı ve yürüyüş büyük bir ilgi gördü. İnsan kalabalıkları taşınan pankartlara, dövizlere ve dağıtılan bildirilere yoğun ilgi gösterdiler.

Biz BİR-KAR olarak da Almanca bildirilerimizi yaygınca dağıttık. Türk Konsolosluğu’nun önüne gelindiğinde kitlenin tansiyonu yükseldi. Kitle büyük bir öfkeyle “Katil devlet hesap verecek!”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur!”, “Yaşasın Ölüm Orucu-zindan direnişimiz!”, “Tutsaklara kalkan elleri kıracağız!” vb. sloganları yükseltti. Konsolusluk önünde şehitler anısına saygı duruşu yapıldı ve ortak bir metin okundu. Ulucanlar’daki vahşeti sergileyen resimler konsolosluğun kapısına bırakıldı ve eylem sona erdirildi.

Önümüzdeki süreçte bir dizi eylemlilikler planı saptamış bulunuyoruz. BİR-KAR olarak süreçtek rolümüzü ve sorumluluklarımızı yerine getirmek doğrultusunda hiçbir fedakarlıktan ve zorluktan kaçınmayacağız. Önümüzdeki dönem etkinliklerini düzenli olarak basınımıza yansıtacağız.

BİR-KAR/İsviçre





20 Ekim’de başlattığınız uzun maratonunuzu selamlıyoruz!
Hep beraber hep birlikte olacağımıza söz veriyoruz!

Biz kazanacağız!


20 Ekim’de başlattığınız uzun maratonunuzun sıcaklığını ve gururunu biz yurtdışındaki TKİP taraftarları, aynı sıcaklık ve heyecanla taşıyoruz. Çünkü yine biz kazanacağız.

Katil devlet büyük kavgaların kalleşliğini her zaman yapmıştır. Devlet, elindeki ve denetimindeki tüm araçları kullanarak, bu tür direnişleri kamuoyu ve kitlelerden gizlemeye çalışmıştır. Ama direnişin yakıcı sıcaklığını hissedince, başvurduğu yöntemler tehdit, yalan ve katliamlar olmuştur. Bugün de başvurduğu aynı yol ve yöntemdir.

800 kişinin üzerinde açlık grevine başlayan özgürlük tutsaklarının 25. gününde hala sicili bozuk medyadan bir haber yansıtılmıyor. Ama çete devletinin kirli medyası döne döne kirli işler ve provokasyonları yansıtıyor. Bugün de yapmaya çalıştıkları aynı şey. Eğer cezaevlerini çeteler vasıtasıyla yakıyorlarsa, bugün dillerinde af teranalerini dolandırıyorlarsa, bunlar hep devrimci tutsakları ve devrimci tutsakların şahsında tüm toplumu teslim almaya yöneliktir.

Amaçları, bu tür kirli oyunlarla kamuoyunun tepkisini azaltarak, hedefledikleri “F tipi” hücre yaşamını devreye sokmaktır. Ancak; “Öleceğiz ama hücrelere girmeyeceğiz!” kararlılığını kuşanan devrimci tutsakların şiarını alanlara taşıyarak devletin kirli oyunlarını bozmaya kararlı olduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz.

Bizler TKİP’li taraftarlar olarak yurtdışında yürütülmekte olan ortak eylem ve etkinliklere katılmanın yanısıra kendi bağımsız çalışmamıza hız vereceğiz.

11 Ekim’de Stuttgart’ta yapılan “F tipi hücrelere hayır” yürüyüş ve mitingine aktif olarak katıldık. Ayrıca, “Türkiye cezaevlerindeki tecrit ve izolasyona hayır!”, “Öleceğiz ama hücrelere girmeyeceğiz!”/TKİP imzalı kuş ve pulları yaygın kullandık. TKİP Cezaevi Merkezi Örgütlülüğü’nün çağrı bildirisi ve BİR-KAR imzalı bildirileri yaygın bir şekilde dağıttık.

Ev ziyaretleri yaparak diğer kurum ve kuruluşları ziyaret etmeye devam ediyoruz. Bugün en acil ve yakıcı ihtiyaç, zindanlara yönelik faşist saldırıyı püskürtmek için tüm güçlerimizle seferber olmaktır. Bir kez daha direnişte olan devrimci tutsaklara söz veriyoruz:
Omuz omuza, yürek yüreğe, birlikte yürüyeceğiz!

Stuttgart’tan TKİP taraftarları