ARSIVANA SAYFA
 
23 Eylül '00
SAYI: 35
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Birinci yıldönümünde Ulucanlar direnişinden öğrenmek
Ulucanlar katliamının hesabını soralım!
Hücre saldırısına karşı asıl barikatı dışarıda örelim!
Tutsak aileleri katliamı lanetlemeye hazırlanıyor
Düzenin yargı cephesinde oynanan oyunlar
Enerji Yapı Yol Sen’in üç günlük iş bırakma eylemi
Çukobirlik işçileri direnişlerini sürdürüyor
“Güneydoğu Eylem Planı” ile ne hedefleniyor?
Grev yasağı ve belediye işçilerinin sorumlulukları
Barış üzerine notlar
Belgelerle planlı faşist katliam
Karadeniz: Bir halklar mozaiği/1
Habip ve Ümit’e dair
Hücre karşıtı muhalefet güçleniyor
Hücre karşıtı muhalefet ve zindan cephesi
Yargı terörü, TMY ve DGM’ler
Bir abladan bir anaya... Kazanan biz olacağız!
Ümit ve Habip şahsında ON’lara
Buca katliamı 5. yılında
Irkçılığa geçit yok!
Mücadele Postası
 



 
 
Berlin’de ırkçılık karşıtı anti-faşist eylem

Irkçılığa geçit yok!


Bir süre önce Almanya’nın Düsseldorf kentinde gerçekleştirilen bombalı saldırı, Alman kamuoyunun gündemine artan ırkçı saldırıları ve faşist akımları yeniden yerleştirdi. Bu çerçevede, “Irkçılığa ve neo-nazizme karşı eylem günü” olarak 10 Eylül’de, Amanya’nın Berlin kentinde bir miting yapıldı. Sol partilerin, çeşitli sendikaların ve anti-faşist kuruluşların düzenlediği etkinlikte, yüzlerce anti-faşist, ırkçılık ve savaş karşıtı kurum ve kuruluş stand açtı. Binlerce insanın katıldığı mitingde ise ırkçılığa, yabancı düşmanlığına ve faşizme karşı konuşmalar, kitleye açık tartışmalar yapıldı.

DETUDAK’ın Berlin kolu da eylemde yerini aldı. Avrupa’da hücre sistemine karşı kampanya ve eylemler örgütleyen DETUDAK, böylesi platformlarda da yeralarak ilerici, anti-faşist kurum ve kuruluşları bilgilendirmektedir.

Mitingde açtığımız DETUDAK standı büyük ilgi çekti. Panolarda resimleri gören insanlar imza vermeden gitmiyorlar ve katliamı lanetliyorlardı. Bu çağda böylesi katliamlar nasıl yapılır diye soranlar için, Türk burjuva devletinin kanlı katliamcı yüzü, hücre saldırısı, muhalefetin ezilmeye çalışılması yanıtları yeterli açıklamalar sağlıyordu. Miting alanını gün boyunca onbinin üzerinde insan ziyaret etti. Mitingde DETUTAK’ın bir bildirisi de okundu.

DETUDAK çalışmasının yanısıra bizler de “ırkçılığa, yabancı düşmanlığına ve faşizme karşı enternasyonalist, devrimci mücadeleyi yükseltelim” başlıklı ve BİR-KAR imzalı bildirilerimizi dağıttık. Tek tek diğer standları dolaşarak yeni ilişkiler geliştirdik.

Irkçı faşist saldırıların yükseldiği, yabancı düşmanlığının kışkırtıldığı bu dönemde, BİR-KAR olarak biz de misyonumuzun gereklerini yerine getirmek sorumluluğu ile yüzyüzeyiz. Gün, her alanda enternasyonal mücadeleyi yükseltme günüdür. Sokaklarda ve alanlarda “işçilerin birliği halkların kardeşliği” şiarını yükseltme günüdür.

Yaşasın enternasyonal dayanışma!

BİR-KAR/Berlin





İsviçre’de artan faşist saldırılara karşı
eylem ve etkinlikler



Avrupa’da neo-nazi hareketlerin gelişmesine bağlı olarak İsviçre’de de faşist saldırılar artmaya başladı. Saldırılara öncelikli olarak göçmen kitlesi hedef olmakla birlikte, düzene muhalif grup ve çevreler de hedef alınıyor. Her fırsatta neo-nazilerin saldırılarını bir avuç uyuşturucu bağımlısı ve sarhoşun kendini bilmezliği olarak niteleyen devlet yetkilileri, neo-nazileri masum kılmaya çalışıyor.

Son parlamento seçimlerinde yabancı düşmanlığı ekseninde seçim kampanyası yürüten faşist partilerin oy patlaması yaşamaları, neo-nazilere palazlanmaları için yeni fırsatlar açtı. Seçimden bu yana her fırsatta yabancı düşmanı argümanlarını artıran bu çevreler hızını alamayarak, yabancıların sayısını yüzde onsekizle sınırlamak için çabalarını daha da artırdılar. Topladıkları imzalarla bir referandumun önünü açan faşist ve gerici partiler, 24-25 Eylül’de yapılacak halk oylamasıyla amaçlarına ulaşmayı hedefliyorlar.

Kaldı ki bu oylamada sözkonusu sınırlama reddedilse dahi, zaten yeteri kadar gerici olan yabancılar yasasının daha da ağırlaşmasına yol açacaktır. Devlet ve hükümet sözcüleri daha şimdiden bu isteklerini dillendiriyorlar zaten. Gelinen yerde neo-nazi saldırıların yabancıları aşan bir boyuta ulaştığı özenle gizlenmeye çalışılıyor. Bundan birkaç hafta önce Bern’de, başkentin göbeğinde İsviçreli gençlerin kaldığı bir evi basarak silahla taramaları da münferit olaylar kategorisine alındı.

Tüm bu saldırılar karşısında devrimci demokrat çevreler de karşı kampanyalarına hız verdiler. 17 Ağustos’ta, Hitler’in sağ kolu Rudolf Hess’in ölüm yıldönümünü kutlamak amacıyla neo-naziler Liestal kentinde bir yürüyüş düzenlemişlerdi. Buna sessiz kalmayan devrimci demokrat çevre ve kuruluşlar, 9 Eylül’de “Liestal susmayacak” adı altında 2 bini aşkın kitlenin katıldığı bir protesto yürüyüşü gerçekleştirdiler. Yürüyüş boyunca provokatif bir çaba sergileyen polis güvenliğin güvensizliği olmayı başardı.

Bir hafta sonra yüzde onsekizlik sınırlamanın protesto edilmesi, saldırıların kınanması için Luzern kentinde düzenlenen yürüyüşe ise 5 bini aşkın insan katıldı. BİR-KAR olarak bu yürüyüşte Almanca bildirilerimizle yer aldık. Bildirilerimize olan ilgi oldukça fazlaydı. Bazı gençler bildirimizi tomar tomar alıp bizimle birlikte dağıttılar. Bir radyo kanalı bir arkadaşımızla yürüyüşe ve ırkçı saldırılara ilişkin bir röportaj yaptı. Yürüyüşe katılımcıların en az yüzde yetmişini İsviçreli gençlerin oluşturması olumlu bir gelişmeydi.

20 Eylül’de bu kez Basel’de liseli gençlerin düzenlemiş oldukları mitinge hafta içi havanın oldukça yağmurlu olmasına rağmen 500 civarında insan katıldı. Burada da BİR-KAR olarak yer aldık ve bildiri dağıttık. Luzern’de olduğu gibi burada da bildirimize ilgi büyüktü.
Bütün bu gelişmeler faşist harekete karşı duyulan öfkenin göstergesi. Esas mesele bu öfkenin faşizmi besleyen, gerektiğinde sokağa salan kapitalizme yönelip yönelmemesidir. Biz inanıyoruz ki süreç bunu başaracak öncüleri de yaratacaktır.

Kahrolsun faşizm, yaşasın halkların kardeşliği!

BİR-KAR İsviçre Temsilciliği





Cenevre Halkevi’den açıklama

Uluslararası kamuoyuna devletin suç dosyası


Devletin, 12 Eylül 1980 darbesinden bugüne kadar cezaevlerinde siyasi tutsaklara yönelik baskıları, katliamları, işkenceleri, siyasi tutsakları kişiliksizleştirme ve yok etme politikaları katmerleşerek devam etmektedir.

Ümraniye, Diyarbakır, Buca, Ulucanlar ve en son Burdur’da yaşanan vahşet ve katliamlar bunların en canlı örnekleridir.

Bütün tepkilere rağmen bugüne kadar hiçbir katliamın sanıkları yargılanmamış, hatta ödüllendirilmişlerdir.

Şimdi de siyasi tutsakları kişiliksizleştirmek ve yok etmek için “F” tipi denilen ölüm hücrelerine diri diri gömmek istiyorlar.
Tüm bu gelişmeler karşısında tavırsız ve sessiz kalmak insanlıkla bağdaşmaz bir tutumdur.

Cenevre Halkevi olarak tüm dünya kamuoyunu bir kez daha siyasi tutsaklarla dayanışmaya ve gelişmeler karşısında tavır almaya çağırmak amacıyla hazırladığımız yaklaşık 8 sayfalık bir mektup (mektupta özetle bugüne kadar cezaevlerindeki katliamlar, Burdur’da incelemede bulunan avukatların inceleme raporu ve “F” tipi cezaevleri ve tepkilerini iletebilecekleri Cumhurbaşkanı, Başbakan’ın, Adalet Bakanı’nın ve Dışişleri Bakanı’nın adresleri ve faks numaraları verilmiştir) Birleşmiş Milletler’deki Daimi Temsilciliklere, Dünya’nın önde gelen 100’e yakın basın kuruluşuna, 200’e yakın insan haklarını savunan uluslararası kurum ve kuruluşa, Avrupa Parlamentosu’na ve 130’a yakın Dünya Parlamenterler Birliği üyesi ülkelerin temsilciliklerinin elektronik posta “e-mail” adreslerine gönderilmiştir.

Cenevre Halkevi olarak tüm duyarlı ve onurlu insanları siyasi tutsaklarla dayanışmaya çağırıyoruz.

Demir Sönmez (Başkan)
21 Eylül ‘00