Eli kanlı katiller kirli yüzleriyle geldiler yine
Dün saldırdıkları gibi
Teknolojinin en son silahlarıyla
Ellerinde kan, ellerinde irin, ellerinde ölüm vardı.
Gaz bombalarıyla savaşa gidercesine geldiler
Silahlarına, polisine, MİTine, tankına-topuna güvendiler.
Kolayından teslim alabileceklerini sandılar
Öyle ya!
Karşılarında bir avuç baldırı çıplak,
ve savunmasız beden olduğunu düşündüler
İlk saldırıyla anladılar;
Karşılarında,
bükülmez bir kararlılık.
Teslim alamamanın telaşıyla
Korkuya kapıldılar.
Korktukça saldırganlaştılar,
Saldırganlaştıkça tükendiler!
Karşılarında bir avuç insan olduğunu düşünüyorlardı
İlk yenilgileriyle, bir kez daha anladılar
Karşılarında,
işçi ve emekçilerin geleceği,
Karşılarında,
binler, milyonlar,
Karşılarında,
sınıfsız bir toplumun inancını taşıyanlar,
Karşılarında,
karanlıkları aydınlatan yıldızlar,
Karşılarında umut, direnç ve gelecek güzel günlerin aynası
Karşılarında,
devrimci dayanışmayı kurşunlar karşısında
direniş halaylarıyla omuz omuza
ölümü hoş geldin sefa geldin
sloganlarıyla karşılayan kardelenler!...
Teslim alacaklarını düşünenler,
Yusuflar, Uğurlar, Turanlar şahsında
bir kez daha
Kurşunlarınız, bombalarınız, silahlarınız
bize vız gelir, sloganlarıyla
ölümü yenenler karşısında,
cehennem kabusunu yaşadılar.
Yenilmenin çaresizliğiyle
Devrimci iradenin teslim alınamayacağını gördüler!..
21 Eylül akşamı, büyük bir vahşetle Buca zindanına saldıran sermayenin faşist beslemeleri, 3 devrimci tutsağı barbarca katlettiler. Yıllardır devrimci tutsakları her türlü yola başvurarak, tüm vahşeti ve barbarlığıyla teslim almaya çalışan sermaye devleti, daha önceki saldırılarda olduğu gibi yine devrimci irade ve kararlılıkla karşılaştı. Bu irade ve kararlılık karşısında yine çaresizlik içerisinde kalarak yenilgiyi yaşadı.
İki sınıfın iradelerinin karşı karşıya geldiği, büyük çatışmaların ve direnişlerin yaşandığı zindanlar, görkemli bir direniş geleneği bırakıyor tarihe. Dün Bucadaki devrimci tutsaklar şahsında, işçi sınıfı ve emekçilerin gelecek güzel günlere olan özlemlerini teslim almak istiyorlardı. Sermaye devletinin bu saldırısı karşısında bedenlerini siper eden, Yusufların, Uğurların, Turanların Buca Zindanında dalgalandırdıkları direniş bayrağı, bugün Ulucanlarda, Burdurda daha da yükseklerde dalgalanıyor!...
Zindan şehitleri ölümsüzdür!
Bedel ödedik bedel ödeteceğiz!
Tarih, sermayenin kalleşliğine, barbarlığına, onca güçlüyüz sözlerinin ardında saklı güçsüzlüğüne tanık oldu, 26 Eylül 1999da Ulucanlar zindanında...
Aynı günde, aynı yerde tarih, yiğitliğe tanık oldu. Destansı bir direnişe, şehitlerle kazanılan bir zafere tanık oldu.
Ulucanlar zindanı sınıflar savaşımının bir cephesiydi. Komünist ve devrimci tutsaklar ölümüne savundular mevzilerini, teslim olmadılar. ON yiğit canımız, yoldaşlarımız ve siper yoldaşlarımız birer yediveren gibi düştüler devrim topraklarına, ama Ulucanlar cephesi düşmedi. Sınıflar savaşımında ileriye doğru atılan bir adım oldu.
Ulucanlarda bir kez daha diz çöktü sermaye devleti, kazanan devrim oldu.
Ve söz verdik şehitlerimize: Hücrelere girmeyeceğiz, yıkacağız.
Onlarla birlikte kazanacağız!
Yaşasın Ulucanlar direnişimiz!
Ulucanlar şehitleri ölümsüzdür!
Habip ve Ümit yoldaşlar ve
siper yoldaşlarımız kavgamızda yaşıyorlar!