Esenyurt İşçi Evinde Ulucanlar anması...
ONların bıraktığı kızılbayrağı
gururla taşıyacağız!
26 Eylülde faşist devletin Ulucanlarda gerçekleştirdiği katliamın birinci yıldönümünde Esenyurt İşçi Evinde düzenlediğimiz anmaya 100e yakın işçi ve emekçi katıldı. Anma süresi boyunca toplamda ortama ve emekçilere coşku, kin, öfke ve kararlılık hakimdi.
Program Ulucanlar direnişi şehitleri şahsında tüm devrim şehitleri için saygı duruşu ile başladı. Ardından sırasıyla açılış konuşması, şiir, Ulucanlar katliamının politik anlamı ve arka planı çerçevesinde bir konuşma, katliama karşı onurlu direnişin anlatımı, dia gösterimi yapıldı.
Katliam sırasında düşmana karşı onurluca direnişte yerelan bir yoldaşın o anı tüm ayrıntılarıyla anlatması kitleyi oldukça etkiledi. Dia gösteriminin kapsamı ise şehitlerin fotoğrafları, Ulucanlar ve hücre tipi cezevine ilişkindi. Gösterimde şehitlerin fotoğraflarıyla birlikte siyasal özgeçmişleri sunuldu.
Anmanın ikinci bölümünde, Esenyurttan metal işçilerinin yazmış oldukları mesaj büyük ilgiyle karşılandı. Mesajda özet olarak şu görüşlere yer verilmişti:
... 26 Eylül 1999da Ankaranın göbeğinde devrimci ve komünistlere karşı bir katliam düzenlenmiştir. Devlet 10 devrimciyi katletmiş, onlarcasını da yaralamıştır.
Biz metal işçileri olarak and içiyoruz, ONların bıraktıkları kızılbayrağı gururla taşıyacağız. ONların çektiği halayı biz de çekeceğiz ve ONlara diyoruz:
Yoldaşlar;
Burjuvazi ister öfkesinden kudursun, isterse bu uğurda binlerce işçi katledilsin, zafer bizim olacak, zafer sosyalizmin olacak, zafer komünizmin olacak! ...
Devamında hafta boyunca çeşitli yerlerde yapılacak eylemliliklerin duyurusu yapıldıktan sonra, bu kez parti ve Ulucanlarda şehit düşmüş yoldaşların anlatıldığı bir konuşma yapıldı. En son olarak da bir serbest tartışma platformu oluşturuldu. Etkinliğe katılanlar, Ümit ve Habip yoldaş üzerinden duygu, anı ve düşüncelerini dile getirdiler.
Sonuç olarak yapılan anma, bir dizi eksikliğe rağmen, siyasal içeriği ve bütünlüğü konusunda amacına ulaştı.
Tutsak aileleri katliamı
lanetlemeye hazırlanıyor
Ulucanlar katliamının üzerinden bir yıl geçti. F tipi cezaevlerine geçişin ilk adımı olarak gerçekleştirilen katliamın sonrasında, hücre karşıtı mücadele de bir ivme kazandı. Bu doğrultuda İstanbulda kurulan ve Ankaraya doğru genişleyen TUYAB (Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Birliği), hücrelere karşı mücadelede önemli odaklardan biri haline geldi.
Ulucanlar katliamının ardından geçen süre içerisinde, özellikle Ulucanlar davasının 22 Şubatta gerçekleşen ilk duruşmasına yaklaşılan evrede, katillerden hesap sormak, katliamı kamuoyuna duyurmak, işçi ve emekçilerin gündemine sokmak amacıyla davaya katılım çağrısında bulunan TUYAB, bu doğrultuda da yoğun bir çaba göstermiş, etkin bir faaliyet yürütmüştü.
F tipi cezaevlerinin yapımının tamamlandığı, hücrelere geçiş için kamuoyu tepkisinin bloke edilmesi amacıyla bir takım yasal düzenlemelerin yapılmasının beklendiği bu evrede, Ulucanlar katliamının 1. yılında katliama karşı yükseltilebilecek tepki/öfke, hücre karşıtı mücadeleyi de yükseltecektir. Yeni katliamlara izin vermemenin, katliamın hesabını sormakla sağlanabileceği bilince çıkarıldı.
TUYAB, dönemsel olarak taşıdığı önemli misyonuna uygun davranarak Ulucanlar şehitlerinin anmasını üstlendi. DETAKın (Devrimci Tutsak Aileleri Komiteleri) da katılmasıyla Ulucanların yıldönümünde gerçekleştirilecek salon etkinliği ve Ümit Altıntaşın mezarı başında yapılacak anma ise, aile örgütlerince ortaklaştırılmış oldu.
TUYAB bu doğrultuda katliamı kamuoyu gündemine taşımak ve etkinliklere katılım sağlamak amacıyla yoğun bir faaliyet yürüttü. Çeşitli sendika, DKÖ, siyasi parti, işçi toplantıları ve basın kuruluşlarına, Ulucanlar katliamı ve bununla bağlantılı hücre saldırısı özgülünde cezaevleri sorununu taşıyarak etkinliklere çağrıda bulundu.
TUYABlı aileler, hücrelere geçit vermemenin, katliamın hesabını sormanın, işçi sınıfının ve tüm ezilenlerin mücadelesi için bedel ödemekten çekinmeyen evlatlarına ve anılarına sahip çıkmanın bilinciyle, Ulucanlar katliamının yıldönümüne hazırlandılar.
Ulucanlar katliamı ile ilgili işçilerle konuştuk...
Bu devletin planlı
bir katliamıydı
Kızıl Bayrak: Devlet bir yıl önce planlı bir şekilde Ulucanlarda gerçekleştirdiği saldırıyla10 devrimciyi katletmişti. Aradan bir yıl geçmesine rağmen katliamcılar hakkında herhangi bir soruşturma açılmadı. Aksine devlet yeni saldırılara başvurdu. Bugün F tipi (hücre) saldırısı diğer saldırıların yanında en öne çıkandır. Bu konuda düşünceleriniz nelerdir?
Ercan Gürünlü (Belediye-İş Sendikası Bakırköy işyeri temsilcisi): Türkiyede gün geçmiyor ki anti-demokratik uygulamalar yaşanmasın. İşte daha önce Diyarbakırda, Ümraniyede, Bucada, Ulucanlarda onlarca devrimci katledildi. Ulucanlarda düşman tamamen suçüstü yakalandı. Tutsaklar işkence edilerek silahlarla taranarak katledildi.
Saldırı sadece devrimcilere değil tüm emekçileredir
Bugün sadece devrimci tutsaklar üzerinde değil, toplumun emekçi kesimleri üzerinde de anti-demokratik uygulamalar vardır. Bunlar nedir? Bugün tutsaklara hücreler dayatılıyor. Emekçilere de dışarda yaşamın hücreleştirilmesi dayatılıyor. İMF ve Dünya Bankasının saldırı politikaları had safhadadır. Burada sorumluluk öncü işçilerle sınıf sorunu olan sendikalara düşüyor. Eğer burada sendikalar örgütlenip bunların karşısında durabilirlerse, bu durumu tersyüz edebilirler. Eğer günü kurtarma mantığı ile günü birlik politikalarla hareket edilirse, bu doğrultuda sağlıklı bir mücadele çıkmaz.
Bunun için sınıfla birlikte mücadele edecek sendikacılara ihtiyaç vardır. Bunu da biz yaratacağız.
Sendikalar samimi davranmalıdır
İsmail Kara (Belediye işçisi): Ulucanlar katliamını genel olarak Ulucanlarla sınırlamak yanlıştır. Bugün Gazi katliamının sorumluları yargılanmadı. Diğer katliamların sorumluları yargılanmadı. Ulucanlar katliamını devlet yaptı. Dolayısıyla devlet kendini yargılamaz. Bugün işçilere, memurlara toplumun her kesimine saldırılar var. Sorumluları yargılamanın yolu toplumun ortak tavır koymasından geçer. Başka yolu yok.
Özellikle sendikalar kendi cephesinden bu benim sorunum diye, samimi davranmalıdır. Sendikalar samimi değildir. Sendikalar devletin yaptığı katliamların dolaylı olarak savunuculuğunu da yapmaktadır. Bu konuda duyarlı, ben insanım diyen herkes tepki göstermeli ve sorumluların yargılanması için mücadele etmelidir.
Bu katliamı devlet planlı yaptı. Çünkü İMFye ve diğer saldırılara karşı tek ses bugün cezaevinden geliyor. Devlet bu sesi boğmak istedi. Sadece Ulucanlar değil, daha dün Bergamada, yarın yeni Bucalar gündeme gelir... Buna karşı mücadele etmeliyiz.
|