ARSIVANA SAYFA
 
23 Eylül '00
SAYI: 35
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Birinci yıldönümünde Ulucanlar direnişinden öğrenmek
Ulucanlar katliamının hesabını soralım!
Hücre saldırısına karşı asıl barikatı dışarıda örelim!
Tutsak aileleri katliamı lanetlemeye hazırlanıyor
Düzenin yargı cephesinde oynanan oyunlar
Enerji Yapı Yol Sen’in üç günlük iş bırakma eylemi
Çukobirlik işçileri direnişlerini sürdürüyor
“Güneydoğu Eylem Planı” ile ne hedefleniyor?
Grev yasağı ve belediye işçilerinin sorumlulukları
Barış üzerine notlar
Belgelerle planlı faşist katliam
Karadeniz: Bir halklar mozaiği/1
Habip ve Ümit’e dair
Hücre karşıtı muhalefet güçleniyor
Hücre karşıtı muhalefet ve zindan cephesi
Yargı terörü, TMY ve DGM’ler
Bir abladan bir anaya... Kazanan biz olacağız!
Ümit ve Habip şahsında ON’lara
Buca katliamı 5. yılında
Irkçılığa geçit yok!
Mücadele Postası
 



 
 
Esenyurt İşçi Evi’nde Ulucanlar anması...

“ON’ların bıraktığı kızılbayrağı
gururla taşıyacağız!”



26 Eylül’de faşist devletin Ulucanlar’da gerçekleştirdiği katliamın birinci yıldönümünde Esenyurt İşçi Evi’nde düzenlediğimiz anmaya 100’e yakın işçi ve emekçi katıldı. Anma süresi boyunca toplamda ortama ve emekçilere coşku, kin, öfke ve kararlılık hakimdi.

Program Ulucanlar direnişi şehitleri şahsında tüm devrim şehitleri için saygı duruşu ile başladı. Ardından sırasıyla açılış konuşması, şiir, Ulucanlar katliamının politik anlamı ve arka planı çerçevesinde bir konuşma, katliama karşı onurlu direnişin anlatımı, dia gösterimi yapıldı.

Katliam sırasında düşmana karşı onurluca direnişte yerelan bir yoldaşın o anı tüm ayrıntılarıyla anlatması kitleyi oldukça etkiledi. Dia gösteriminin kapsamı ise şehitlerin fotoğrafları, Ulucanlar ve hücre tipi cezevine ilişkindi. Gösterimde şehitlerin fotoğraflarıyla birlikte siyasal özgeçmişleri sunuldu.

Anmanın ikinci bölümünde, Esenyurt’tan metal işçilerinin yazmış oldukları mesaj büyük ilgiyle karşılandı. Mesajda özet olarak şu görüşlere yer verilmişti:

... 26 Eylül 1999’da Ankara’nın göbeğinde devrimci ve komünistlere karşı bir katliam düzenlenmiştir. Devlet 10 devrimciyi katletmiş, onlarcasını da yaralamıştır.

Biz metal işçileri olarak and içiyoruz, ON’ların bıraktıkları kızılbayrağı gururla taşıyacağız. ON’ların çektiği halayı biz de çekeceğiz ve ON’lara diyoruz:

Yoldaşlar;

Burjuvazi ister öfkesinden kudursun, isterse bu uğurda binlerce işçi katledilsin, zafer bizim olacak, zafer sosyalizmin olacak, zafer komünizmin olacak! ...”

Devamında hafta boyunca çeşitli yerlerde yapılacak eylemliliklerin duyurusu yapıldıktan sonra, bu kez parti ve Ulucanlar’da şehit düşmüş yoldaşların anlatıldığı bir konuşma yapıldı. En son olarak da bir serbest tartışma platformu oluşturuldu. Etkinliğe katılanlar, Ümit ve Habip yoldaş üzerinden duygu, anı ve düşüncelerini dile getirdiler.
Sonuç olarak yapılan anma, bir dizi eksikliğe rağmen, siyasal içeriği ve bütünlüğü konusunda amacına ulaştı.

Kızıl Bayrak/Esenyurt





Tutsak aileleri katliamı
lanetlemeye hazırlanıyor



Ulucanlar katliamının üzerinden bir yıl geçti. F tipi cezaevlerine geçişin ilk adımı olarak gerçekleştirilen katliamın sonrasında, hücre karşıtı mücadele de bir ivme kazandı. Bu doğrultuda İstanbul’da kurulan ve Ankara’ya doğru genişleyen TUYAB (Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Birliği), hücrelere karşı mücadelede önemli odaklardan biri haline geldi.

Ulucanlar katliamının ardından geçen süre içerisinde, özellikle Ulucanlar davasının 22 Şubat’ta gerçekleşen ilk duruşmasına yaklaşılan evrede, katillerden hesap sormak, katliamı kamuoyuna duyurmak, işçi ve emekçilerin gündemine sokmak amacıyla davaya katılım çağrısında bulunan TUYAB, bu doğrultuda da yoğun bir çaba göstermiş, etkin bir faaliyet yürütmüştü.

F tipi cezaevlerinin yapımının tamamlandığı, hücrelere geçiş için kamuoyu tepkisinin bloke edilmesi amacıyla bir takım yasal düzenlemelerin yapılmasının beklendiği bu evrede, Ulucanlar katliamının 1. yılında katliama karşı yükseltilebilecek tepki/öfke, hücre karşıtı mücadeleyi de yükseltecektir. Yeni katliamlara izin vermemenin, katliamın hesabını sormakla sağlanabileceği bilince çıkarıldı.

TUYAB, dönemsel olarak taşıdığı önemli misyonuna uygun davranarak Ulucanlar şehitlerinin anmasını üstlendi. DETAK’ın (Devrimci Tutsak Aileleri Komiteleri) da katılmasıyla Ulucanlar’ın yıldönümünde gerçekleştirilecek salon etkinliği ve “Ümit Altıntaş”ın mezarı başında yapılacak anma ise, aile örgütlerince ortaklaştırılmış oldu.

TUYAB bu doğrultuda katliamı kamuoyu gündemine taşımak ve etkinliklere katılım sağlamak amacıyla yoğun bir faaliyet yürüttü. Çeşitli sendika, DKÖ, siyasi parti, işçi toplantıları ve basın kuruluşlarına, Ulucanlar katliamı ve bununla bağlantılı hücre saldırısı özgülünde cezaevleri sorununu taşıyarak etkinliklere çağrıda bulundu.

TUYAB’lı aileler, hücrelere geçit vermemenin, katliamın hesabını sormanın, işçi sınıfının ve tüm ezilenlerin mücadelesi için bedel ödemekten çekinmeyen evlatlarına ve anılarına sahip çıkmanın bilinciyle, Ulucanlar katliamının yıldönümüne hazırlandılar.





Ulucanlar katliamı ile ilgili işçilerle konuştuk...

Bu devletin planlı
bir katliamıydı



Kızıl Bayrak: Devlet bir yıl önce planlı bir şekilde Ulucanlar’da gerçekleştirdiği saldırıyla10 devrimciyi katletmişti. Aradan bir yıl geçmesine rağmen katliamcılar hakkında herhangi bir soruşturma açılmadı. Aksine devlet yeni saldırılara başvurdu. Bugün F tipi (hücre) saldırısı diğer saldırıların yanında en öne çıkandır. Bu konuda düşünceleriniz nelerdir?

Ercan Gürünlü (Belediye-İş Sendikası Bakırköy işyeri temsilcisi): Türkiye’de gün geçmiyor ki anti-demokratik uygulamalar yaşanmasın. İşte daha önce Diyarbakır’da, Ümraniye’de, Buca’da, Ulucanlar’da onlarca devrimci katledildi. Ulucanlar’da düşman tamamen suçüstü yakalandı. Tutsaklar işkence edilerek silahlarla taranarak katledildi.


Saldırı sadece devrimcilere değil tüm emekçileredir

Bugün sadece devrimci tutsaklar üzerinde değil, toplumun emekçi kesimleri üzerinde de anti-demokratik uygulamalar vardır. Bunlar nedir? Bugün tutsaklara hücreler dayatılıyor. Emekçilere de dışarda yaşamın hücreleştirilmesi dayatılıyor. İMF ve Dünya Bankası’nın saldırı politikaları had safhadadır. Burada sorumluluk öncü işçilerle sınıf sorunu olan sendikalara düşüyor. Eğer burada sendikalar örgütlenip bunların karşısında durabilirlerse, bu durumu tersyüz edebilirler. Eğer günü kurtarma mantığı ile günü birlik politikalarla hareket edilirse, bu doğrultuda sağlıklı bir mücadele çıkmaz.

Bunun için sınıfla birlikte mücadele edecek sendikacılara ihtiyaç vardır. Bunu da biz yaratacağız.


Sendikalar samimi davranmalıdır

İsmail Kara (Belediye işçisi): Ulucanlar katliamını genel olarak Ulucanlar’la sınırlamak yanlıştır. Bugün Gazi katliamının sorumluları yargılanmadı. Diğer katliamların sorumluları yargılanmadı. Ulucanlar katliamını devlet yaptı. Dolayısıyla devlet kendini yargılamaz. Bugün işçilere, memurlara toplumun her kesimine saldırılar var. Sorumluları yargılamanın yolu toplumun ortak tavır koymasından geçer. Başka yolu yok.

Özellikle sendikalar kendi cephesinden bu benim sorunum diye, samimi davranmalıdır. Sendikalar samimi değildir. Sendikalar devletin yaptığı katliamların dolaylı olarak savunuculuğunu da yapmaktadır. Bu konuda duyarlı, ben insanım diyen herkes tepki göstermeli ve sorumluların yargılanması için mücadele etmelidir.

Bu katliamı devlet planlı yaptı. Çünkü İMF’ye ve diğer saldırılara karşı tek ses bugün cezaevinden geliyor. Devlet bu sesi boğmak istedi. Sadece Ulucanlar değil, daha dün Bergama’da, yarın yeni Buca’lar gündeme gelir... Buna karşı mücadele etmeliyiz.

Kızıl Bayrak/İstanbul