ARSIVANA SAYFA
 
23 Eylül '00
SAYI: 35
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Birinci yıldönümünde Ulucanlar direnişinden öğrenmek
Ulucanlar katliamının hesabını soralım!
Hücre saldırısına karşı asıl barikatı dışarıda örelim!
Tutsak aileleri katliamı lanetlemeye hazırlanıyor
Düzenin yargı cephesinde oynanan oyunlar
Enerji Yapı Yol Sen’in üç günlük iş bırakma eylemi
Çukobirlik işçileri direnişlerini sürdürüyor
“Güneydoğu Eylem Planı” ile ne hedefleniyor?
Grev yasağı ve belediye işçilerinin sorumlulukları
Barış üzerine notlar
Belgelerle planlı faşist katliam
Karadeniz: Bir halklar mozaiği/1
Habip ve Ümit’e dair
Hücre karşıtı muhalefet güçleniyor
Hücre karşıtı muhalefet ve zindan cephesi
Yargı terörü, TMY ve DGM’ler
Bir abladan bir anaya... Kazanan biz olacağız!
Ümit ve Habip şahsında ON’lara
Buca katliamı 5. yılında
Irkçılığa geçit yok!
Mücadele Postası
 



 
 
Enerji-Yapı Yol Sen’in üç günlük iş bırakma eylemi...

Kararlı ve direngen eylemler,
sınıf dayanışmasından yoksun bırakılıyor



1. Gün: 1500 emekçinin coşkulu eylemi

Enerji-Yapı Yol Sen; 19-20-21 Eylül tarihli iş bırakma eyleminin ilk gününde DSP il örgütünün önüne siyah çelenk bıraktı. Karayolları Genel Müdürlüğü’nden başlayan yürüyüş DSP il örgütü yanındaki barikata kadar sürdü. Yaklaşık 1500 emekçinin katıldığı eyleme coşku hakimdi. “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “Sahte sendika yasasına hayır!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Direne direne kazanacağız!” sloganları atıldı. DSP Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit’in görüşme talebi, yalnızca talepleri bir kez daha hatırlatmak ve duyarsızlıklarını protesto etmek için kabul edildi. Görüşmeden sonra yapılan konuşma “Gemileri yaktık, geri dönüş yok” sloganıyla karşılandı. Eylem “Yarın Kızılay’ı işgale var mısınız?” sorusu ve “Evet” yanıtıyla bitti. İş bırakma oranında Haziran’da yapılan eyleme göre bir düşüş olmamasına rağmen, sokak eylemine katılım daha azdı. Göze çarpan en önemli nokta, Enerji-Yapı Yol Sen’in konfederasyonu KESK tarafından yalnız bırakılmasıydı.

2. gün: Polis barikatında militan tutum


Eylemin 2. günü hedef Kızılay’dı. DSİ önünde toplanan 1000 kişilik kitle Kızılay’a doğru yürüyüşe geçti. Henüz 5 dakika bile yürüyemeden polis barikatııyla durduruldu. Barikatın önünde sloganlarla bir süre beklendi. Bu sırada sendikacılarla polisin tartışması sürüyor, ama bir sonuç çıkmıyordu. Polisin basın yoluyla ilettiği “önerisi” -pankartsız ve slogansız yürüyüş- kabul edilmedi. Kimsenin beklemediği bir anda demirden barikatlar sökülüp atıldı. Bir süre gerginlik sürdü. Polisin barikatları yeniden kitlenin önüne sürme çabası, aynı kararlılıkla boşa düşürüldü.

Demirden barikat aşılısa da etten barikat olduğu gibi duruyordu. Hemen arkalarında da sıra sıra panzerler sirenlerini açmış bekliyorlardı. Bir süre beklenildi ama bu süre esnasında sayı giderek azalıyordu ve ikinci kez etten duvara yüklenildiğinde kitlenin sayısı 400 kadardı. İlk yüklenmeden sonra gelen “destek polis kuvveti” etten barikatın aşılmamasında hayli etkili oldu.

Emekçilerin ve yönetimin kararlılığı ve militan tarzı dikkat çekiciydi. Polis barikatına her yüklenildiğinde “Yılgınlık yok, direniş var!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Yüklen emekçi kazanacağız!”, “Emekçiye değil çetelere barikat!”, “Gemileri yaktık geri dönüş yok!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz!” sloganları sıklıkla atıldı.

10-15 dakika kadar süren barikatı aşma çabası sonuçsuz kalınca barikatın önüne oturuldu. Bu sırada polis ses aracına el koydu. Olanlar üzerine basın açıklaması barikatın önünde “Her yer Kızılay, her yer direniş!” solganıyla başladı.

Bu sırada muhabirimizin sahte kimlik taşıdığı iddiasıyla gözaltına alınma çabası, sendikacıların ve kitlenin duyarlılığıyla engellendi. Bu esnada muhabirimiz, çevik amirlerince tartaklandı. Tüm eylem boyunca bizlerin emekçilerle beraber oluşu polisi fazlasıyla tedirgin etti. Polis şefleri sendikacılara ortamı provoke etmeye çalıştığımızı söyleyerek bizi aralarından çıkarmaları için uyarıda bulundu. Polisin bizim üzerimizden provokasyon yaratma çabası, sendikacıların ve emekçilerin sahiplenici tavrı sayesinde boşa çıkarıldı. Basın açıklamasının ardından çekilen halaylarla eylem sona erdi.

3. gün: Eskişehir yolu trafiğe kapatıldı

Programda işyerleri önünde şenlikler olmasına karşın, 2. gün polisin tavrı üzerinden Eskişehir yolunun trafiğe kapatılacağı söylenmişti. Bunun üzerine 3. gün polis eylemlerin olacağı tüm işyerlerini ablukaya alıp önlerine yine barikat kurdular. Böylece kitlesel olarak yolu trafiğe kapatma şansı ortadan kalkmış oldu.

DSİ’nin ve Köy Hizmetleri’nin bahçelerinde türkülerle, halaylarla süren şenliklere 500 civarında emekçi katıldı. Polisin yolu kapatmaya dönük engelleme çabası ise sendika genel
Enerji-Yapı Yol Sen’in 19 Eylül tarihli açıklamasından:

“Bu eylem ve etkinlikler bir kararlılığın göstergesidir”


ENERJİ-YAPI YOL SEN’in, 7 aylık bir süredir bıkmadan, usanmadan hak taleplerini dile getirmekte ve mücadelesini dozunu arttırarak sürdürmektedir.

Asgari geçim tutarının 540 milyon olduğu bir ülkede, kamu çalışanları 150-250 milyon maaşa mahkum edilmişlerdir.

Uygulanan ücret politikaları iflas etmiş, adalet kavramı tamamiyle ortadan kaldırılmıştır.

Aynı işi yapan ve aynı kadrodaki kamu çalışanları, farklı kamu kuruluşlarında çalıştıklarından dolayı aralarındaki maaş farkı 5 katına kadar çıkmıştır. (…)

Bütün bu yıkım politikalarının düzeltilmesinin tek yolu, gerek ücret belirlemesinde olsun, gerekse de özlük haklarında olsun, atama, terfi ve yükselmelerde olsun tek yanlı belirlemeler yerine Toplu Sözleşmeli-Grevli Sendikal hakların kullanılmasındadır.

Yukarıda belirtilen nedenlerle;
* Eşit işe eşit ücret politikalarının uygulanması,
* Çalışanlara Bayındırlık, Enerji, Yatırım, Hizmet vb. tazminatının verilmesi,
* Sürgünlerin ve kadrolaşmanın durdurulması,
* Sendika yasasının toplu sözleşme hakkını içermesi,
talepleriyle 7 Mart’ta kitlesel basın açıklaması yaptık ve hükümete 2 ay süre tanıdık.
* Herhangi bir gelişme sağlanmadığından 31 Mayıs ve 7 Haziran 2000 tarihinde bir gün üretimden gelen gücümüzü kullandık.
* 7 Haziran tarihinde yapmış olduğumuz referandumda, “Hizmet üretiminden gelen gücümüzü gün sayısı arttırılarak kullanalım” kararı çıktığından, 27-28 Haziran’da iki gün üretimden gelen gücümüzü kullandık.

* Şimdi de aynı karar doğrultusunda 19-20-21 Eylül 2000 tarihinde 3 gün üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz. Bu eylem ve etkinlikler bir kararlılığın göstergesidir. Yıkım politikalarına seyirci kalmayacağımızın, kendi geleceğimiz hakkında söz sahibi olmak istediğimizin somut adımlarıdır.
Enerji-Yapı Yol Sen bu kadar kararlı ve kitlesel bir şekilde tepkilerini ortaya koyarken, yöneticiler ve bakanlar tam bir duyarsızlık örneği göstermişlerdir. (...)

Hükümet, kamu çalışanlarının bu tepkilerine duyarlılık gösterme yerine, çalışanları yoksulluğa, açlığa mahkum eden yeni “ince ayar” İMF politikalarını gündeme getirmektedir. Deprem zararlarını gidermek için çıkarılan ve asla bu amaç için kullanılmayan vergiler devam ettirilerek yeni zamlar yapılacak, yani hayat daha da yaşanmaz hale getirilecektir. 2001 bütçesi de yine İMF direktifleri doğrultusunda hazırlanarak, ortalama 150 milyon maaş alanlara %10’luk sadaka zammı verilmesi düşünülmektedir. Ekonominin İMF’ye teslim edildiği eleştirilerine karşı, müsamere oyuncusunu aratmayacak şekilde Başbakan’ın İMF Türkiye masası şefi Cottarelli’ye efelenmesi sahnesi de “komedi sanatına” önemli katkı sağlamıştır. (...)

başkanı, şube ve genel merkez yöneticilerinden oluşan yaklaşık 40 kişilik bir grup tarafından boşa çıkarıldı. Engellemeyi gören sendikacılar, bir şekilde toplu halde Eskişehir yoluna çıkıp yolu çift taraflı olarak yaklaşık 7-8 dakika trafiğe kapattılar. Emekçilere müdahale eden polis tartaklayarak onları yoldan uzaklaştırdı. Ve kitlenin arasına geri gönderdi. Saat 12:30 gibi şenlikler sona erdi.


Enerji-Yapı Yol Sen’li emekçilerin
açtığı yoldan yürümek


Enerji-Yapı Yol Sen üç gün boyunca iş bırakma eylemini evde değil sokakta gerçekleştirmek için ciddi bir çaba sarfetti. Ve başarılı oldu da. Bu eylemi sırasında ise KESK’in tavrı oldukça olumsuz ve yıpratıcı oldu. KESK’in konfederasyon olarak bu tür eylemlerden özellikle kaçındığı, genelde “kitlesel basın açıklaması” ya da umarsız bir sessizlikle karşıladığı saldırı programının, Enerji-Yapı Yol Sen’li emekçiler tarafından hakettiği yanıtı bulduğu söylenebilir. Sendika yönetiminin ve öncü emekçilerin polis tarafından hedef gösterilerek saldırıya uğramaları, tüm bunlar üzerinden anlaşılamaz değil.

Ancak Enerji-Yapı Yol Sen üyesi emekçilerinin ortaya koydukları bu kararlı ve direngen mücadelenin başarıya ulaşması, saldırıya karşı tüm kamu emekçileri başta olmak üzere birleşik bir işçi-emekçi cephesinin oluşturulmasından geçiyor. Şu haliyle Enerji-Yapı Yol Sen emekçileri yalnız bırakılmış durumda. Bunun farkında olan sermaye iktidarı ise hareketi ezmek için açık faşist yöntemlere başvurmaktan çekinmiyor.

Enerji emekçilerinin başarıya ulaşması için önlerinde iki yol var. Birincisi, eylemlerini daha militan kılmak. İkincisi ise, diğer işkollarındaki sınıf kardeşlerinin desteğini alarak mücadele cephesini büyütmek. Bu ikinci yol diğer işkollarında bulunan ileri öncü işçi ve emekçilerin çabasına bağlı durumda.

Şimdi kamu emekçilerini ve işçi sınıfını önemli bir görev bekliyor. Bu görev İMF’nin ve onun Türkiye’li işbirlikçilerinin hazırladığı son derece kapsamlı ekonomik ve siyasal saldırı programına karşı Enerji-Yapı Yol Sen’li emekçilerin açmaya çalıştığı yoldan ilerlemek kararlı-birleşik ve militan eylemleri örmektir.

Kızıl Bayrak/Ankara





Enerji-Yapı Yol Sen’den 3 günlük iş bırakma eylemi


I. gün:
* Eşit işe eşit ücret;
* Çalışanlarına bayındırlık, enerji, yatırım vb. tazminatının verilmesi;
* Sürgünlerin ve kadrolaşmanın durdurulması;
* Sendika yasasının toplusözleşme hakkını içermesi vb. taleplerle, 31 Mayıs’ta ve 7 Haziran 2000’de birer günlük, 27-28 Haziran’da ise iki günlük iş bırakma eylemi yapan enerji emekçileri, 19-20-21 Eylül tarihlerinde bu kez 3 günlük iş bırakma eylemi kararı aldı.
3 günlük iş bırakma eyleminin ilk gününde Basmane TEDAŞ önünde toplanan enerji emekçileri, koalisyon partilerinden DSP ve MHP önüne giderek protesto amaçlı siyah çelenk bıraktılar. ANAP il binası önüne gidişlerineyse polis tarafından izin verilmedi.

1000’in üzerinde emekçinin katıldığı eylemde düzenli kortejler oluşturularak Konak Sümerbank önüne gelindi. Burada Enerji-Yapı Yol Sen İzmir Şube Başkanı Alim Murathan tarafından basın açıklaması okundu. Basın açıklamasında, ertesi gün işyerlerinde toplanılarak eylemleri doğru yansıtmayan tekelci basın ve TV kuruluşlarına (önce Yeni Asır gazetesine, ardından da NTV binasına) protesto amaçlı olarak topluca gidileceği de duyuruldu.

Eylemde; “Direne direne kazanacağız!”, “Zafer direnen emekçinin olacak!” vb. sloganlar atıldı.

II. gün:
İşçi-emekçi eylemlerini işin doğası gereği sermaye yanlısı bir tutumla sunan sermaye medyası kamu emekçileri tarafından protesto edildi. Özelleştirilecek kurumlara talip olan medya patronlarını protesto etmek için iş bırakma eyleminin 2. gününde, Enerji-Yapı Yol Sen üyesi emekçiler sabah saatlerinde işyerleri önünde biraraya geldiler. Arabalarla saat 10:00’da Çankaya’daki Yeni Asır binasına gittiler. Burada sloganlarla protestoda bulunulması ve sözlü konuşmaların yapılmasından sonra, bu kez Alsancak’taki NTV binasına kortejler oluşturarak yürüdüler. NTV İzmir Temsilcisi’yle odasında görüşme yapan Enerji-Yapı Yol Sen yöneticileri, konuşma sonrasında emekçilere yapılan açıklama ile eylem bitirildi.
Üçüncü ve son gün olan Perşembe günü, Bornova’da ki Devlet Su İşleri önünde biraraya gelme çağrısı yapıldı. Eylemde, “Duyarsız basın istemiyoruz!”, “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “Medya medya duy sesimizi, bu gelen emekçinin ayak sesleri!”, “Direne direne kazanacağız!” vb. sloganlar atıldı.

Kızıl Bayrak/İzmir





Enerji-Yapı Yol Sen’den eylem


Enerji-Yapı Yol Sen’in ekonomik, demokratik ve özlük haklarını kazanmak için 7 Mart’ta başlatmış olduğu eylem programına, 19-20-21 Eylül'de hizmet üretimini durdurarak devam etti. TEDAŞ önünde toplanan çalışanlar, eşit işe eşit ücret, yaşanacak bir ücret için ek tazminat, sürgünlerin geri alınması ve grevli TİS sendika hakkını içeren taleplerini dile getirdiler. Eyleme TMMOB, Tüm Bel-Sen, SES, Eğitim-Sen ve direnişteki Çukobirlik işçileri destek verdiler. Eylemde “Yaşasın örgütlü mücadelemiz!”, “İMF defol!”, “Direne direne kazanacağız!” sloganlarını attılar.

Enerji-Yapı Yol Sen Şube Başkanı İlyas Turan konuşmasında TEDAŞ’ta özelleştirmenin engellendiğini hatırlatarak, aynı kararlılığın tekrar gösterilmesi gerektiğini belirtti ve 3 günlük iş bırakma eylemine özelleştirmeye karşı olan herkesi destek vermeye çağırdı. 21 Eylül’de Uğur Mumcu Meydanı’nda düzenlenecek olan basın açıklamasına kitlesel destek çağrısı yaptı.

Kızıl Bayrak/Adana





İzmir

“Norm kadro” saldırısına karşı eylem


Yeni eğitim-öğretim yılının başlamasıyla birlikte eğitim emekçileri de kazanılmış hakların gaspına karşı tepkilerini dile getirmeye başladı. İzmir’de Eğitim-Sen 1-2-3-4-5-6 No’lu şubeler “Norm kadro” saldırısını protesto etmek amacıyla kitlesel bir basın açıklaması yaptı. 14 Eylül Perşembe günü saat 17:00’de Sümerbank önünden başlatılan yürüyüşe bine yakın kişi katıldı. Konak Meydanı’nda Eğitim-Sen 2 No’lu Şube Başkanı tarafından bir basın açıklaması okundu. 19 Eylül’de İzmir’de, 23 Eylül’de Ankara Güvenpark’ta yapılacak oturma eyleminin duyurusu yapıldı. Eylemde “Baskılar, sürgünler bizleri yıldıramaz!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “Parasız eğitim hakkımız engellenemez!”, “(A)norm(al) kadro geri çekilsin!”, “Paralı eğitime hayır!” sloganları atıldı

Kızıl Bayrak/İzmir





Eğitim emekçilerinden oturma eylemi


Norm kadro saldırısının durdurulması amacıyla Eğitim-Sen’in İzmir’deki bütün şubelerinin daha önce almış olduğu karar doğrultusunda 19 Eylül’de Sümerbank önünden yürüyüşle başlayan bir oturma eylemi yapıldı. Konak Meydanı’nda yapılan oturma eylemine yaklaşık 200 eğitim emekçisi katıldı.

Eylemde; “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “Norm kadro sürgündür, uygulanamaz!”, “Çetelere kıyak emekçiye dayak, bu abluka dağıtılacak!”, “Yılgınlık yok direniş var!” vb. sloganlar atıldı.

Kızıl Bayrak/İzmir





Ankara:

Norm Kadro Yönetmeliği
protesto edildi



Hükümetin eğitim emekçilerine yönelik çıkardığı Norm Kadro Yönetmeliği’ne karşı Eğitim-Sen yeniden eylem sürecine girdi. Öncesinde yaptığı afiş çalışmasının ardından 19 Eylül’de yaptığı basın açıklamasıyla devam etti. Açıklamaya yaklaşık 200 emekçi katıldı. “Norm Kadro uygulanamaz!”, “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Parasız, bilimsel, demokratik eğitim!” sloganlarını atan kitle basın açıklamasının ardından dağıldı. 22 Eylül’de Kızılay Güvenpark’ta yapılacak oturma eylemiyle Eğitim-Sen eylemlerinin devam edeceği açıklandı.

Kızıl Bayrak/Ankara




Emek Platformu’ndan cumhurbaşkanına faks


Emek Platformu Başkanlar Kurulu tarafından alınan karar gereğince, 19 Eylül saat 12:00’de Cumhuriyet Meydanı’ndaki büyük postaneden cumhurbaşkanına; SSK yasasında değişiklik öngören KHK’yi imzalamaması ve Bakanlar Kurulu’na iade etmesi talebiyle faks çekildi. Sadece Emek Platformu’nu oluşturan sendika temsilcilerinin katılımıyla yapılan faks çekme işi öncesinde Emek Platformu dönem sözcüsü olan KESK adına SES İzmir Şube Başkanı Mevlüt Ülgen basın açıklamasını okudu. Yine 20 Eylül’de, tüm Türkiye’de Emek Platformu Başkanlar Kurulu Uyarı Bildirgesi’nin işyerlerinde toplu okunacağı ifade edildi.

Kızıl Bayrak/İzmir