İran gençliği direniş ateşini yaktı!
Sıra Ortadoğu halklarının birleşik mücadelesinde!
İran geçtiğimiz ay boyunca yaygın ve kitlesel öğrenci eylemlerine sahne oldu. Eylemler yapısı, militanlığı ve talepleri bakımından yakın dönemdeki örneklerini aşan bir kapsama sahipti. Yıllardır sisteme karşı biriken öfke ve gençliğin özgürlük özlemi Haziran ayında dışa vurdu. Yıllardır baskı altında tutulan, pervasızca sömürülen İran halkının gelişen mücadele dinamikleri böylece bir kez daha öğrenci gençlik tarafından ortaya konuldu. Özellikle son yıllarda rejim karşıtı muhalefetin güçlenmesi sonucu reformist Hateminin başa geçirilmesi İran halkının özlemlerini karşılamak bir yana, bu özlemlerin devrimci kanallara akmasını önleyecek bir rol oynamıştı. Ancak bu manevranın da ömrü tükenmiş gibi görünüyor.
İdam karşıtı protestolardan rejim karşıtı eylemlere...
Öğrenci hareketinin özellikle Haziran ayı içinde yaşadığı çıkışın güçlü bir zemini bulunmaktadır. Yıllardır molla rejiminin baskısı ve sömürüsü altında yaşayan İran halkı, çeşitli kitle eylemleri ile özgürlük talebini alanlarda haykırmaya başladı. Bu eylemlerde özellikle İran öğrenci hareketi temel bir rol oynadı.
Ancak taleplerin sınırlı ve muğlak olması sonucu gelişen mücadelenin önü bir reform dalgasıyla, ılımlı Hatemi iktidarı ile kesildi. O süreçten bugüne yaşananlar ise reformun bir aldatmacadan ibaret olduğu ortaya çıktı. Hak ve özgürlükler açısından, azgın sömürü açısından çözücü tek bir adım atılmadı. Hoşnutsuzluğun çeşitli mücadele kanallarına akmasını önlemek için rejim faşist uygulamaları daha etkin bir şekilde devreye soktu. İdam cezaları yaygınlaşmaya başladı. Reformist sağ yazarlardan Haşim Agacariye ölüm cezası verilmesi bardağı taşırdı. Molla rejimi bu ceza ile gelişebilecek kitle hareketine gözdağı vermeye çalıştı. Ancak bu saldırı Tahran Üniversitesi öğrencilerinin yaptığı ve yüzlerce kişinin katıldığı eylemelerle yanıtlandı. Eylemciler büt&ml;n siyasal tutsakların koşulsuz özgür bırakılması ve ifade özgürlüğü sloganları yükseltti. Hameney ve diğer yöneticilere, Lider defolacaksın! gibi net sloganlarla ortaya konulan bir tutum alındı. Yer yer İslami rejimin devrilmesini, Hameneyin yargılanmasını isteyen sloganlar atıldı.
Cilalanarak sunulan Hatemi iktidarının çözemediği sorunlara karşı ilk tepkiler üniversitelerden yükselmeye başladı. Haziran ayına girildiğinde, üniversiteler özelleştirme karşıtı sloganlarla inlemeye başlamıştı. Ancak atılan sloganlar bununla sınırlı kalmadı, doğrudan rejim karşıtı sloganlar, sokak gösterileri ve militan çatışmalarla İran gençliği alanları doldurdu.
Agacarinin idam kararına karşı yapılan öğrenci eylemlerine İran Ulusal Otomotiv Fabrikasından ve İran Sypa Motor Fabrikasından geniş işçi grupları katılarak destek verdiler. Gerek Tahran, gerekse taşradaki eylemlere emekçi kitleler de katıldı.
ABD gençliğin mücadelesini gerici çıkarları için kullanmaya çalışıyor!
ABD Irakın işgalinden sonra bölgede kendi politikalarıyla uyumsuz diğer ülkeleri hedef tahtasına çaktı. Suriye ve İran bu ülkelerin başında geliyordu. Ancak ABD tercihini petrolü ve geniş bir iç pazarı olan İrandan yana yapmış görünüyor. Bunun için yine o çok bildik El Kaide bağlantısı, nükleer tehdit ve özgürlük yalanlarını karşımıza çıkarıyor. Nükleer tehdit kısmını Amerikan ajanı El Baradeyin hazırladığı raporla meşrulaştırdığını sanan ABD, demokrasi havariliği kısmını ise gelişen öğrenci eylemleri karşısında İranın estirdiği terörü kullanarak çözmeye çalışıyor.
ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, Bizim politikamız, halkı, kendi görüşlerini ifade etmek için gösteri yapmaya cesaretlendirmektir derken, Powellin sözcüsü Richard Boucher ise, Bütün insanlar gibi İranlıların da kendi kaderlerini belirleme hakkı var diyor. Bunları söyleyenler, Irakta işgale karşı eylem yapanlara kurşun sıkarak şimdiye kadar yüzlerce Iraklı sivili katleden terörist işgal güçleri, Afganistanda kaloriferleri yanmadığı için eylem yapan öğrencileri katleden demokratik rejimin mimarları.
ABDnin Ortadoğu hegemonyası planları ve emperyalist çelişkiler
Hedef tahtasında İranın bulunmasının en temel nedeni, ABDnin Irak üzerinden Körfeze yerleşerek bölgede kendi dümen suyunda olmayan rejimleri ortadan kaldırmaktır. Bunun için bir taraftan Filistin halkını, diğer taraftan Molla rejimini baskı altına almaya çalışıyor.
Ancak ABD açısından bu hesaplarla uymayan iki nokta var. Bunlardan en önemlisi, İran halkının mücadele deneyimidir. ABDnin kukla iktidarı 1978de anti-emperyalist taleplerle, İran emekçilerinin ve gençliğin mücadelesi ile yıkılmıştır. Yerine kurulan iktidarın gerici yapısından bağımsız olarak, tek başına bu bile, Iraktaki işgal sonrası karşılaştığı direnişle nasıl bir bataklığa saplandığının farkına varan terör imparatorluğunun İrana doğrudan müdahalesini zorlaştırmaktadır. Bir diğer önemli neden ise, emperyalist devletlerin İran üzerinden yaşadıkları çıkar çatışmalarıdır. Özellikle Almanya, Fransa ve Rusya molla rejimi ile girdiği güçlü iktisadi ilişkiler nedeniyle ABDye karşı tutumlarını ortaya koydular. ABDnin nükleer tehdit hikayesine Putin, İranla bu konudaki işbirliğini gelişrerek karşılık verdi. Fransa, ABDnin Halkın Mücahitlerine destek olma, böylelikle İran rejimini iç muhalefeti kullanarak çökertme planlarına, Halkın Mücahitlerine geniş çaplı bir operasyon düzenleyerek yanıt verdi.
Çözüm Ortadoğu halklarının birleşik devrimci mücadelesinde!
ABD gelişen rejim karşıtı öğrenci eylemlerini kendi çıkarları için kullanmaya çalışsa da, mücadele kendi iç dinamikleri üzerinde yükselmektedir. İranda rejim karşıtı bir halk hareketinin gelişmesinin imkanları her zamankinden fazladır. Ancak bugün emperyalist saldırganlığın hedef tahtasındaki Ortadoğu halkları açısından en önemli nokta, içerdeki işbirlikçi ve gerici rejimlere karşı mücadeleyi anti-emperyalist bir perspektifle birleşik bir mücadele zeminine taşıyabilmektir. İşgal altındaki topraklarda ABD güçlerine karşı direnen Irak halkının, yıllardır taşları, sopaları ve bedenleriyle emperyalizme ve siyonizme karşı özgürlük mücadelesi veren Filistin halkının ve İrandaki gerici faşist molla rejimine karşı direnen İran gençliğinin ve emekçilerinin ABD emperyalizmine karşı birleşik mücadelesini koşullayan birçok imkan mevcuttu Bu imkanların böylesine açığa çıktığı bir dönemde bu mücadeleye kendi topraklarımızdan ivme kazandırmak, önümüzdeki dönemin temel görevleri arasındadır.
|