26 Mayıs 2017
Sayı: KB 2017/20

Zorbalara karşı direniş ateşini harlayalım!
Düzen siyasetinin sürdürülemez OHAL’i
Yüksel’de polis terör estirdi, direniş ateşini söndüremedi
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya destek eylemleri
Mevsimlik tarım işçilerinin bitmeyen çilesi
Grev ve direnişler sürüyor
Geleceği kazanmak için Metal Fırtına’yı ve bugünü anlamak!
ABD, Suriye’ye karşı savaşı kızıştırıyor
Trump’ın Ortadoğu gezisi
ABD’nin YPG ile ilişkileri ve Kürt halkını bekleyen tehlikeler
İran’da seçim tiyatrosu ve İran halkının mesajı
“Türkiye, YPG’ye karşı 10 bin kişilik ÖSO ordusu kuruyor”
İşyerinde taciz/tecavüz, sömürü politikasının parçasıdır!
“Ben çabalayacağım, siz de çabalayın!”
Meslek Liseliler Birliği İstanbul Meclisi toplandı
“Bir insanın nefesi kesilirse o insan yaşayabilir mi?”
Güzel günler göreceğiz çocuklar…
Sadece devrimci kimliğin değil, yaşamın da temel taşıdır özgüven
“Böyle kalır sanma devran”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Yüksel’de polis terör estirdi, direniş ateşini söndüremedi

 

KHK’larla ihraç edilen kamu emekçilerinin Ankara Yüksel Caddesi’ndeki direnişi, gözaltılar, tutuklamalar ve polis saldırılarına rağmen sürüyor.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın açlık grevi direnişlerinin 70. gününün bitiminde (17 Mayıs) gece saatlerinde polis Yüksel Caddesi’nde terör estirdi. Gece direniş alanına saldıran polis alanda direnişi büyütenleri işkenceyle gözaltına aldı. Polis saldırısının ardından alana sahip çıkılarak tekrar toplanılırken bu şekilde art arda üç kez saldırı gerçekleşti. Buna karşın alanda direniş ateşinin sönmesine izin verilmezken sabah saatlerinde alanda tekrar toplanıldı.

Öte yandan direnişçi Esra Özakça, Veli Saçılık, Mehmet Dersulu ve Engin Karataş’ın da aralarında olduğu çok sayıda kişi karakolda polisin işkencesine maruz kaldı. Öğle saatlerinde serbest bırakılan gözaltılar, direniş alanında alkışlar ve sloganlarla karşılandı.

Polis direniş alanına saldırarak işkence yaptı

Açlık grevi 72. gününe girerken bir haftadır gece saatlerinde devreye sokulan polis terörü devam etti. Direniş alanında gece bekleyenler art arda polisin saldırısına uğradı. Yüksel direnişçilerinden Acun Karadağ’ın yanı sıra Semih Özakça’nın annesi Sultan Özakça ve direnişe destek veren 10’dan fazla kişi gözaltına alındı. Polis saldırısında yaralananlar olurken saldırıların ardından Yüksel Caddesi’nde direniş ateşi de yeniden yakıldı.

19 Mayıs günü türküler ve halaylarla direniş sürdürülürken Nuriye Gülmen ve Semih Özakça 13.30’daki basın açıklaması için direniş alanına geldi. Özakça, polisin geceleri direniş alanına saldırmasına, annesini yerlerde sürüklemesine tepki gösterdi. OHAL’le tırmanan yasaklara da dikkat çeken Özakça, konuşmasının ardından sağlık sorunu nedeniyle tekrar evine dönmek zorunda kaldı.

İhraçlara karşı direnen Veli Saçılık ve Acun Karadağ yaptıkları konuşmalarda yaşanan hukuksuzluklara değinerek, baskılara boyun eğmeden, haklarını alana kadar direnişlerini sürdüreceklerini vurguladı. Açıklamaya Kayseri ve Adana’dan gelen gençler ile OSTİM’den işçiler de katıldı.

Gülmen ve Özakça’nın tutuklandığı 23 Mayıs günü boyunca direniş alanı çevresinde destek için gelenlere polis saldırılarına uğrarken alan TOMA’yla kapatıldı. Yüksel Caddesi’ne bağlanan tüm yol ve ara sokaklarda da polis kontrolleri yapılmaya başlandı.

“Barikatınız neredeyse orada direneceğiz”

Gazetemizin baskıya hazırlandığı 24 Mayıs günü ise Yüksel Caddesi ile Karanfil Sokak’ın kesiştiği köşede direniş devam etti.

Saldırıların ardından CHP’li vekiller Yüksel Caddesi’nin Karanfil girişindeki polis barikatı önünde oturma eylemine başladı. Polis barikatı önünde vekillerin yanı sıra Veli Saçılık ve Acun Karadağ ile birlikte eylem ve açıklama yapıldı. Açıklamada konuşan direnişçi Acun Karadağ, polis saldırılarına karşı İnsan Hakları Anıtı önünde açıklama yapılan saatler olan 13.30 ve 18.00 arasında direnişin devam edeceğini vurguladı. Acun Karadağ “Barikatınızı nereye kurarsanız kurun onun önünde direnmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

Geçişlerin kapatıldığı bölgede son olarak vekiller basın açıklaması gerçekleştirirken direniş alanı çevresindeki tablo ve Kızılay’daki abluka teşhir edildi. Polis Karanfil Sokak’ı da geçişlere kapatırken Atatürk Bulvarı’ndan Yüksel Caddesi’ne giriş de bant çekilerek kapatıldı.

Öte yandan polisin barikat kurarak kapattığı alanda bulunan esnaf da polise tepki göstererek masalarını sokağa kurdu. Polisin kapattığı alanın hemen önlerinde eylemler boyunca toplanan kitleler “Direne direne kazanacağız!”, “Emekçiyiz haklıyız, kazanacağız!”, “Nuriye-Semih onurumuzdur!” sloganlarıyla eyleme destek verdi.

 

 

 

 

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça tutuklandı

 

Sermaye devletinin ihraçlarla işten attığı direnişçiler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın evine, 22 Mayıs sabahı polis baskın yaptı. Savcının “yakalama kararı” ile kapıyı kırarak evlere giren polis arama yaparak Gülmen ve Özakça’yı gözaltına aldı. Polis baskınında, direnişçilerle birlikte, Semih Özakça’nın eşi Esra Özakça ve direnişçilerin avukatları da işkenceyle gözaltına alındı.

Esra Özakça ve avukatlar öğle saatlerinde serbest bırakılırken, açıklama yapan Esra Özakça, baskın sırasında cinayet girişimi yaşandığını belirtti.

Evin bulunduğu sokağın giriş-çıkışları da çevik kuvvet tarafından kapatılırken bölgede direnişe destek amacıyla sokaklara çıkıldı. Gün boyunca, Gülmen ve Özakça’nın direnişini sürdürdüğü Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı ve çevresinde, gözaltı saldırısını protesto edenlere polis terörü uygulanırken gözaltılar yaşandı.

Gözaltına alındıklarında açlık grevinin 75. gününde olan Gülmen ve Özakça, Terörle Mücadele Şubesi’nde konuldukları hücrelerde yerde yatmak zorunda bırakıldılar.

Gülmen ve Özakça’ya ‘akıl almaz’ sorular ve tutuklama gerekçesi

23 Mayıs günü Gülmen ve Özakça adliyeye getirildi. Savcılık, direnişçilere sorduğu sorularla hukuksuzluğu bir kez daha ortaya koydu. Direnişçilerin avukatları, savcının sorduğu soruları paylaştı. Sorulan sorular arasında şunlar yer aldı: “Gitar çalıp şarkı söylediğin bir video paylaşılmış, sen de beğenmişsin, paylaşanların örgüt üyesi olabileceğini düşündün mü?”, “Masumane hak arayışı görünümündeki bu eylemlerin asıl amacı nedir?”, “Ülkemiz genelinde eylem birlikteliği yaparak ülkemizde Gezi türü olaylar mı başlatmak istiyorsunuz?”, “Yaptığınız eylemlerle hak arayışından uzak halkta kin ve nefret uyandıran eylem tarzı yapmanızın amacı nedir?”, “Ölüm orucu eylemi yapmanız konusunda size ne tür menfaatler sunulmaktadır?”

Tutuklama bahanesi: “Adaletin işleyişine zarar verebilirler”

Bu soruların ardından savcılığın tutuklama istemiyle mahkemeye sevk ettiği Gülmen ve Özakça, çıkarıldıkları mahkemece 20.00 sularında tutuklandı. Tutuklama kararında, direnişçiler hakkında “terör örgütü üyeliği” ve “terör örgütü propagandası” iddiası ile dava açıldığına yer verilerek “üzerlerine atılı suçları işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesi var olduğu” iddia edildi.

Delillerin henüz toplanmadığı” gerekçesi kararda da yer alırken mahkeme, Gülmen ve Özakça’nın, “tutuklanmadıkları takdirde adaletin işleyişine zarar verecekleri” ve “adli kontrolün yetersiz olacağı” iddiasıyla tutuklama kararına hükmetti.

Tutuklanan açlık grevi direnişçilerinin anneleri ile Özakça’nın eşi ve Gülmen’in kardeşi, ilk görüş talebi için ertesi gün gittikleri adliyede OHAL bahanesiyle bekletildiler.

Polis, direnişçiler için adliyeye gelenlere saldırdı

Gülmen ve Özakça için adliyeye gelen aileler ve destekçiler de polis terörüne maruz kaldı. Adliye çevresine de polis yığınağı yapılırken, İstanbul’da da Beşiktaş ve Kadıköy’de yapılan eylemlerde polis saldırıları yaşandı. Kadıköy’de gözaltına alınanlar için 7 günlük gözaltı süresi verildi.


 
§