13 Aralık 2007 Sayı: SİKB 2007/46 (48)

  Kızıl Bayrak'tan
   Saldırıyı püskürtmek için tabana dayalı
meşru–militan mücadele!
  İşçi ve emekçiler bir mücadele programı
etrafında harekete geçirilmelidir!
IMF–TÜSİAD patentli saldırı bütçesine karşı
mücadeleyi yükseltelim!
AKP’nin iktidar stratejisi mi, islamın planlı kuşatması mı?
Yüksel Akaya
İnsanca yaşamaya yeten ücret için mücadeleye!
Yeni bir kontra saldırının startı verildi...
  AKP’nin “Alevi açılımı”...
  Sansürle, baskıyla ve tehditle kirli cinayetlerini örtmeye çalışıyorlar...
  Güven Elektrik işçilerinin ücretli kölelik düzenine öfkesi büyüyor...
  Ekim Gençliği’nin “Yalanlarınızı da alın gidin!” kampanyası etkinliklerinden...
  2. Tersane İşçileri Kurultayı coşkulu bir atmosferde gerçekleşti!
  Tersane cehenneminde grev ateşi!
  Kitlesel ve devrimci bir gençlik mücadelesi için...
  Genç-Sen üzerine....
  Filistin İntifadası 20. yılında…
  “Yeni bir paket”...
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kitlesel ve devrimci bir gençlik mücadelesi için...

Kendi gücüne güvenen etkili bir kampanya faaliyeti

Dönem başından bu yana sürdürdüğümüz “Yalanlarınızı da alın gidin!” üst başlıklı kampanyamızı bugüne kadarki biçimi ile sona erdirmiş bulunuyoruz. Sistematik bir politik üretkenlik ve yoğun bir kitle çalışmasının sonucunda kampanya çalışmasının örüldüğü illerin hemen hemen hepsinde kampanya, forumlar ve basın açıklamaları ile bitirilmiş bulunuyor. Gelinen yerde kampanya çalışmamızı, ortaya koyduğumuz hedefler ve hareketin ihtiyaçları merkezli bir değerlendirmeye tabi tutabilmenin olanaklarına sahibiz.

Hareketin biriken sorunları ve çözüm yolu

Bugün gençlik alanında derin bir politik ve örgütsel boşluk sözkonusu. Yılları bulan bu sorunun aşılamaması, hareketi büyük bir daralma ile yüzyüze bırakmış bulunuyor. Zira son 6 Kasım eylemleri hareket içinde sol ve ilerici güçlerin hareket ile bağlarının görülmemiş bir biçimde tükendiğini dışa vurmuştur. Bu durumu aşmak yönlü çabalar ise halen dağınıklığını, parçalılığını ve hedefsizliğini koruyor. Eğer gençlik hareketini güncel görüntü üzerinden, yani hareket halindeki kesim üzerinden tanımlıyor olsaydık, ortada olan gerçekliğe hareket demek dahi tartışmalı olurdu.

Öte yandan, bugün sorunun temel yanlarından birisi, bu tabloyu değiştirecek bir pratik sorunudur. Bugünkü zayıflığın ve daralmanın kestirme bir çözümü bulunmuyor. Döne döne tekrarladığımız gibi, tek gerçek çözüm yolu uzun soluklu ve hedefli bir kitle faaliyetinden geçiyor.

Bu yetersizliklerin oluşturduğu bir diğer önemli sonuç ise, ilerici güçlerde yaşanan daralma ve burjuva ideolojisinin etkisinin gençlik içinde bugüne kadar görülmemiş bir yaygınlığa ulaşmasıdır. Zira geçmişte görmeye çokça alışık olduğumuz, herhangi bir örgütsel tercihte bulunmamakla beraber devrimci siyasal çalışmaya açık gençlik kesiminin varlığı bugün için tanımlanabilir bir olgu değil. Bugünün gençlik hareketi oldukça sınırlı bir örgütlü kesimi kapsıyor. Bu durumu değiştirmek, ideolojik, politik ve örgütsel bir bütünlükte gençliğin sorunlarına müdahaleyi zorunlu kılmaktadır. Yeni alanlara açılmak ve faaliyetin her adımında örgütlenmek... Günün sorunlarına çözüm oluşturma iddiasındaki güçlerin yapması gereken temel şey budur.

Kampanya çalışmamızı bu eksende değerlendirdiğimizde, öncelikle, gençlik hareketinin verili hareketsiz ve dağınık tablosu içerisinde uzun soluklu bir kitle çalışmasına dayanan, yerel dinamiklerle bağ kurma hedefiyle hareket eden ve öğrenci gençliği harekete geçirecek kanalları yaratmanın arayışında olan bir çalışmanın açık bir süreklilik ve canlılıkla örülmüş olmasının başlı başına başarı olduğunu kabul etmek gerekir. Zira bu başlıkların kendisi, hedefli bir politik faaliyeti işaret eder. Bugün kampanya sonucunda elde edilen sonuçlara bakıldığında, ilk elden karşımıza çıkan da budur. Kampanya çalışması baştan sona iç hedefleri ile uyumlu ve hareketin ihtiyaçlarını gözeten bir temelde yürütülmüştür.

Bugün hareketin mevcut yetersizlik ve zayıflıkları elbette çalışmamızı daraltan, başarısını sınırlayan bir neden olarak karşımızda durmaktadır. Zira varolan ideolojik abluka, baskı ve terör mekanizması kırılmadan örülen çalışmaların kitlesel bir karakter kazanması oldukça güçtür. Bunu kırmak ve mesafe almak, nesnel koşulların doğru bir tahlilini ve bu zeminde doğru bir öznel müdahaleyi gerektirmektedir. Bugün yapılması gereken, bu sürece müdahale edecek asgari olanakları bugünden oluşturmaktır.

Bu açıdan kampanya sürecimiz yeni alanlara açılmak, çalışmamızın örgütsel olanaklarını geliştirmek, öte yandan faaliyet kapasitemizi yaygınlaştırmak açısından anlamlı olanaklar yaratmış bulunuyor. Bugün sorun, bu yeni olanakları en iyi bir biçimde değerlendirmek, daha güçlü bir gençlik mücadelesi için önümüzdeki sürece çok yönlü olarak hazırlanmaktır. Bugünün zor koşulları karşısında faaliyette ısrar ve kararlılık göstermeden, biriktirilen sınırlı güç ve olanakları en etkin bir biçimde kullanmadan, yol yürümek ve mesafe almak mümkün değildir. Üç aylık kampanya sürecimiz bugün daha güçlü adımlar atmak için anlamlı olanaklar yaratmış bulunuyor. İhtiyacımız ise, yürüdüğümüz bu doğru yolda bu zamana kadar gösterdiğimiz ısrarı ve etkin çabayı, planlı ve hareketin ihtiyaçlarına yanıt verecek bir biçimde sürdürmektir.

Etkili ve yaygın bir propaganda çalışması

“Yalanlarınızı da alın gidin!” kampanyası temelde bir taraflaşma çağrısının ifadesiydi. Kampanyaya başladığımız günlerde sermaye düzeni eliyle yaratılan laik-anti laik kutuplaşması gençlik kesimlerini düzen içi bir tercihe zorluyor, adeta gericilikten gericilik beğenmeye itiyordu. Kampanya çalışması ile öncelikle bulunduğumuz bütün alanlarda bu seçeneksizliği kırmayı, gençliğin tarafının kendi gelecek ve özgürlük mücadelesi olduğunu anlatmayı hedefledik. Bu bağlamda gençliğin temel taleplerini ifade eden dört değişik afiş hazırladık ve çalışmamızı gerek üniversitelerde, gerekse şehir merkezlerinde bu afişleri en yaygın bir biçimde kullanarak başlattık.

Üniversitelerde politik faaliyeti hedef alan saldırıların sürdüğü, afiş asmanın, bildiri dağıtmanın soruşturma terörüne ve fiili müdahaleye boğulduğu bir atmosferde ısrarla kullanmayı sürdürdüğümüz propaganda araçlarımızla öğrenci gençliğe taleplerimizi en güçlü tarzda taşıdık ve kampanyamızı duyurduk. Kampanya çalışmamız kapsamında merkezi afişler, onlarca çeşit yerel afiş, yerel bildiriler, duvar gazeteleri ve daha sonra ayrıntılı olarak değineceğimiz çok çeşitli kitle çalışması aracı kullanıldı. Bu sene, onlarca siyasetin ortak örgütlediği 6 Kasım sürecinde dahi bu ölçüde yaygın ve etkin materyal kullanımı gerçekleştirilememiştir.

Yerel dinamiklerle bağ kuran bir çalışma tarzı

Gençlik hareketinin bugün içerisine hapsolduğu kısır döngüyü kırabilmenin yolu, gençliğin gelecek sorunu üzerine oturtulacak ısrarlı ve bütünlüklü bir politika ve bu politika ile uyumlu bir çalışma tarzından geçiyor. Gençlik kesimlerinin bugün karşı karşıya kaldığı saldırı dalgasını püskürtebilmek, bir yandan bu saldırıların bütünlüğünü ısrarla vurgulamak ve bu bütünlük üzerinden bir karşı mücadele örgütlemek, diğer yandan ise neo-liberal saldırıların yerel yansımaları ile amansız bir mücadeleyi sürdürmeyi zorunlu kılıyor.

“Yalanlarınızı da alın gidin!” kampanyası kurgulanırken, temel çıkış noktalarından birini bu tartışmasız gerçeklik oluşturmuştu. Bir yandan gençliğin karşı karşıya kaldığı neo-liberal saldırılar bir bütünlük içerisinde ele alınırken, diğer yandan da bu saldırıların yerellerdeki somut görünümlerinin etkin bir biçimde işlenmesi esas alınmıştı. Kampanya çalışmasının sonuna gelindiğinde diyebiliriz ki, bu konuda geçmiş yılları kat be kat aşan bir başarı sağlanmıştır. Hemen hemen bütün yerellerde kampanya çalışması yereldeki gündemlerle bütünleştirilerek yürütülmüş, Yıldız Teknik Üniversitesi örneğinde görüleceği üzere, yerel gündemler noktasında çok yönlü bir faaliyet kapasitesi ortaya çıkartılabilmiştir.

Yıldız Teknik Üniversitesi’nde örülen çalışmanın deneyimleri bu yönüyle dikkate alınmalı ve tartışılmalıdır. Zira sözkonusu üniversitede bir yandan Mimarlık Fakültesi özgülünde yaşanan bir sorun gündemleştirilir ve ara bir kampanyaya bağlanırken, aynı anda ulaşım sorunu ve şovenist histeri gündemleri etkin bir tarzda işlenebilmiştir. Yıldız örneği özellikle ulaşım gündemine gerçekleştirdiği politik müdahale ile (yereldeki ulaşım sorunu İstanbul genelindeki ulaşım zamlarına bağlanmış ve her iki başlık da kampanya ile etkin bir biçimde bütünleştirilmiştir) merkezi bir kampanya kapsamında yerel bir kampanya örebilmenin anlamlı bir örneği ortaya çıkartılmıştır.

Yerel gündemlerle bağ kurabilen bir politik faaliyetin öğrenci gençlikle de daha geniş bir zeminde ilişki kurmanın, öğrenci gençliği irili ufaklı eylemler üzerinden harekete geçirebilmenin temel koşulu olduğunu daha önceleri defalarca vurgulamıştık. Bu kampanya sürecinde yerellerde ortaya çıkan kimi olumlu örnekler belirlemelerimizin somutlanmasına da vesile olmuştur.

Bir politik faaliyetin yerel gündemlerle bağ kurabilmesi demek, söz konusu yerelin ihtiyaçlarını, öte yandan da olanaklarını daha güçlü tayin edebilen bir çalışma demektir. Genelde merkezi kampanya süreçlerinde, çeşitli zayıflıklardan kaynaklı merkezi bakışın yerel bakışın önüne geçmesi, bir dizi yerel olanağın da gözden kaçırılması sonucuna yolaçtığını defalarca görmüştük. Kimi zaman ise tersinden, yerelde öne çıkan bir başlık, kampanyanın bir anda geriye itilmesi ve bu soruna kilitlenilmesi sonucunu doğurabiliyordu.

“Yalanlarınızı da alın gidin!” kampanyası bu açıdan da birçok yerel açısından anlamlı bir farklılık yarattı. Örneğin 9 Eylül Üniversitesi çalışmamız, üniversite bünyesinde ortaya çıkan yolsuzluğa karşı hem gündemin hak ettiği tepkiyi gösterebilmiş oldu, hem de bu sorunu kampanya ile propaganda düzleminde dahi olsa birleştirebilmiş oldu.

Yine bu başlık içerisinde Adana’da sürdürülen MYO çalışması mutlaka tartışılmalıdır. Ancak, taşıdığı özel önemden dolayı, bu çalışmayı ayrı bir başlık içerisinde ele almayı tercih edeceğiz.

Kurumsallaşmayı ve öğrencileri etkinleştirmeyi hedefleyen bir kitle çalışması

Kampanya çalışmamızın bütününe baktığımızda, bu konuda da geçmiş yılların neredeyse bütün kampanya çalışması süreçlerini aşan bir başarı olduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz. Neredeyse bütün yerellerde çeşitli kitle çalışması araçları ihtiyaca göre devreye sokulmuş, yerel önderlikler geçmiş yılları aşan bir politik üretkenlik kapasitesi sergileyebilmiştir.

Kampanyamızın toplamına baktığımızda, ilk göze çarpan yerel kampanyalar olmaktadır. Dört ayrı üniversitede dört ayrı gündem üzerinden yerel imza kampanyaları yürütülmüştür. Yine dikkati çeken başka bir nokta, geçmiş yıllardaki en zayıf alanımız olan kurumsallaşma sorununun üzerine anlamlı bir çabayla gidilmiş olmasıdır. Her yerelde aynı etkinlikle sonuç üretilememiş olsa da, kampanya sürecinin yarattığı olanaklara dayanılarak, üç üniversitede süreklileşecek yerel yayın faaliyetleri başlatılmış, iki üniversitede ise kampanya özelinde fanzin çıkartılmıştır. Ayrıca yine bir üniversitede kampanyanın son bir aylık süreci bir Platform oluşturularak yürütülmüştür.

Geçmiş yıllarda zorlandığımız diğer bir alan olan çalışmayı yerel etkinliklerle birleştirebilmede geçen yıllara oranla anlamlı bir aşama katedilmekle beraber, sorun tümüyle aşılamamıştır. İstanbul Üniversitesi’nde yürütülen çalışmanın bütününde sergilenen başarı bu konuda da anlamlı sonuçlar yaratmış, düzenli bir film etkinliği programı oluşturmuştur. Farklı üniversitelerde de bazı ara yerel etkinlikler organize edilmiştir. Ancak süreklileşmiş etkinlikler İstanbul Üniversitesi dışında hayata geçirilememiştir.

Bütün bunların yanı sıra, bütün bir kampanya süreci boyunca kitle çalışmasında ciddi bir ısrar gösterildiğini ifade etmeliyiz. Hemen hemen bütün üniversitelerde öğrenci gençlikle buluşmanın olanakları zorlanmış, açık kampanya toplantıları örgütlenmiştir. Ortalama 15-20 kişilik katılımlarla gerçekleşen bu toplantılar bugünün gençlik hareketi tablosu içerisinde oldukça anlamlı bir yerde durmaktadır.

Çalışmanın son haftasında hemen hemen bütün yerellerde örgütlenen referandum çalışması da önem taşımaktadır. Binlerce öğrenciye taleplerimiz taşınmış, taleplerimizden yana taraf olmaları çağrısı yapılmıştır.

Kendini politik olarak denetleyebilen bir kampanya çalışması

Kampanya çalışmasının merkezi bir güçlülüğü olarak ifade edilebileceğimiz politik denetleyiciliği özellikle 6 Kasım süreci ve şovenist histerinin dizginlerinden boşaldığı süreçte açığa çıkmıştır.

Kampanya gündemlerinin 6 Kasım ile bağının kurulması noktasında yapılan müdahale yerel önderliklerin de etkin çabası ile asgari bir karşılık üretmiştir. Ancak bu konuda hala da istenilen düzeyde başarı elde edilememiştir. 6 Kasım’la gündemsel planda bütünleşmenin bütün olanaklarına sahip kampanya çalışmamız, bütünleşmeyi propaganda düzleminin ötesine taşımakta güçlük çekmiştir. Tersi olması gerekirken, 6 Kasım süreci kampanya çalışmalarının propagandaya sıkıştığı bir dönem olmuştur. Bunun bir nedeni gençlik hareketinin toplam tablosundan kaynaklı olarak ortak çalışma yükünün ağırlıklı bir biçimde üzerimize kalmasıdır. Diğer bir nedeni ise (6 Kasım sürecini ve faaliyetlerini güçlendirecek olan da budur) hareketin ihtiyaçlarından elbette kopmadan, bağımsız çalışma gücümüzü sınırlamamayı tercih etmek gerekirken, somut koşullarda bunun yapılamamasıdır.

Şovenist atmosferin tırmandırılmaya başlandığı günlerde ortaya konulan “Şovenizmin yalanlarına ortak olma!” metni ise, kampanya çalışması ile gençlik hareketinin ihtiyaçlarını karşılaşama noktasındaki iradi tutumun bir yansımasıdır. Hemen her yerelde şovenist histerinin karşısına halkların kardeşliği şiarı ile çıkılabilmiştir. Ancak bu başlık altında da merkezi müdahaleye paralel bir yerel inisiyatif sergilenmekte güçlük çekilmiş (YTÜ’deki örneği dışta bırakırsak), gündeme ilişkin pratik bir hat örülememiştir. ODTÜ gibi kimi üniversitelerde gündem üzerinden oluşan duyarlılık, uygun bir zemin yaratmasına rağmen, değerlendirilememiştir.

MYO ve yurt çalışması üzerine ilk adımlar

Her iki başlığın da kendi içerisinde bir değerlendirme konusu olduğu açık. Ancak kampanya çalışması bünyesinde İzmir’in yurtlar, Adana’nın MYO üzerinden attığı ısrarlı adımlar, yıllardır çalışmamızın belki de en zayıf olduğu bu iki alana yüzünü dönmesine vesile olmalıdır. Adana’nın iki ay gibi kısa süreli bir yüklenmesinin sonuçları ortadadır. Ekim Gençliği’nin misyonu üzerinden hareket eden bir çalışmanın ürettiği sonuçlar önemlidir ve bizim açımızdan taşıdığı bu önem bilince çıkartılacaktır. Kampanya çalışmamız, bu alanlara dönük tanımlı ve sistematik ilk adımların atılabilmiş olması açısından da anlamlıdır.

Kampanya çalışmasından aldığımız güçle daha ileriye!

Başarılı bir kampanya sürecini geride bırakmış bulunuyoruz. Bu başarının hem politik hem de örgütsel ayakları olduğunu ifade etmeliyiz. Elbette üzerinden atlanmaması gereken eksiklikler ve zaaf alanları varlığını sürdürmektedir. Ancak geçmiş yıllardaki bir dizi zaaf alanının aşılmış olmasından dolayı başarıların öne çıkartılması, deneyimlerinden yararlanılması açısından gereklidir.

Bu başarılar elbette asıl anlamını süreklileştirilebildikleri ölçüde bulacaktır. Önümüzdeki dönemde kampanya çalışmamızın öne çıkarttığımız başarılı yanlarını süreklileştirmenin azami çabası harcanmak zorundadır. Zira sınırlı bir kampanya süreci ile de görmüş bulunuyoruz ki, sistemli ve yerinde harcanan bir politik çaba karşılığını üretmektedir.