29 Eylül 2006 Sayı: 2006/38 (38)
  Kızıl Bayrak'tan
   İnsanlığın geleceğini
emperyalist barbarlık değil, sosyalizm
temsil etmektedir!
  Ekonomik kriz beklentisi ve kan pazarlığı
  Sendika bürokratları da çelişkilerin üstünü din ile örtmeye çalışıyor
  Devlet kamu emekçileriyle alay ediyor
  Yardım rezaletlerine son! Herkese iş, tüm
çalışanlara iş güvencesi!
Eylem ve etkinliklerden
Eğitimin ve eğitim emekçilerinin durumu
giderek kötüleşiyor!
BJ Tekstil işçileri mücadelelerine devam ediyor!
Eylem ve etkinliklerden
AB'nin yolları taştan, sosyal şart sen
çıkaramadın beni baştan!/ Yüksel Akkaya
"Günümüz üretim ilişkilerinin eleştirel
marksist perspektiften değerlendirilmesi"
sempozyumu
 Metal TİS'lerinde 3. tur görüşmeler tamamlandı.. Kazanmak için “müzakere” değil militan mücadele! / Orta sayfa
  Gençlik emperyalist işgale ve ticari eğitime geçit vermeyecek!
  Geleceğimizi mücadeleyle kazanacağız!
  Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nden mektup
  Devlet terörü ülke çapında sürüyor!.
Saldırılara karşı birleşik direniş ve devrimci dayanışma!
  Beyrut mitingi: Emperyalizme, siyonizme
ve işbirlikçilerine meydan okundu
  İsviçre'de ırkçılık yasallaştı!
  Taylandída generaller 20. kez darbeyle
yönetime el koydu
  “Koordinatörlük” ve boş hayaller
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Metal TİS'lerinde 3. tur görüşmeleri tamamlandı...

Kazanmak için “müzakere” değil militan mücadele!

Metal sektöründe iki yıl arayla düzenlenen toplu iş sözleşmeleri bu yıl 16 Ağustos'ta başladı. 16 Ağustos'tan bu yana üç oturum düzenlenmiş bulunuyor. Türk Metal, Çelik-İş ve Birleşik Metal-İş sendikaları görüşmeleri MESS'le ayrı ayrı yürütüyor. Üç sendikanın farklı anlayışlara sahip olması ve özellikle Türk Metal Sendikası'nın bilinen ihanetçi çizgisi nedeniyle ortak bir tutumla görüşmelere girmek, en azından muhalif bir tabana sahip olan Birleşik Metal Sendikası için imkansız hale gelmiş bulunuyor. Çelik-İş ise herhangi bir tutum ve irade ortaya koyabilme kapasitesinden yoksundur. Çelik-İş'in sermayeyle işbirliği, mücadele geçmişi ve deneyimi olmayan işçileri de pasifize ediyor. Keza bunu Türk Metal için fazlasıyla söylemek mümkün.

TİS süreci başlamadan önce Birleşik Metal'in tabanda yaptığı birkaç hazırlık toplantısı ve son aşamaya doğru da TİS teklif önerilerini alması dışında, sendikaların tabanı sürece hazırlamaya yönelik herhangi bir çabasından sözetmek mümkün değil. Zaten ne Türk Metal'in ne de Çelik-İş'in böyle bir kaygısı bulunuyor. Birleşik Metal'i kısmen bir kenara koyarsak sendikaların geçmiş yıllardaki tablosunda herhangi bir değişiklik bulunmuyor. Onlar yeni bir ihanete doğru adım adım yaklaşıyorlar. Sendikaların tabanındaki işçilerin durumu da sınıfın genel durgunluk ve duyarsızlık tablosuyla bire bir örtüşüyor. Ancak içerideki kaynama diğer senelere oranla artmış görünüyor. Sözkonusu kaynama belirgin olarak eylemsel tepkiler biçiminde açığa çıkmış değil henüz. Ancak ücretlerdeki düşüş ve sosyal hakların sessiz sedasız tırpanlanması ya da içten içe eritilmesi, hoşnutsuzluğun en temel kaynağını oluşturuyor. Geçtiğimiz aylarda yaşanan sessiz devalüasyonun ücretlerde yarattığı genel düşüşün yanısıra birçok sendikalı fabrikada ücretlerin genel düzeyi neredeyse örgütsüz işletmelerle eşitlenmek üzere. Örneğin BMİS'de örgütlü Yakacık Valf Fabrikası bir dönem ücretlerin en iyi olduğu işletmeyken, gelinen aşamada asgari ücretin biraz üstünde bir rakama gerilemiş bulunuyor. Ücretlerdeki kayıpları iş güvencesi ve çalışma düzeninde işçiler lehine olan başka hakların gaspı izliyor. Özellikle esnek üretim koşullarının uygulanması hem ücretleri düşürüyor, hem çalışma koşullarını ağırlaştırıyor, ve hem de iş güvencesini fiilen ortadan kaldırıyor. Birçok örgütlü işyerinde sözleşmeli işçilik oldukça yaygın bir uygulama haline geldi. Elbette bunda, daha henüz iş yasası bile kabul edilmemişken, Türk Metal çetesinin esnek üretimi sözleşmeye geçirmesi oldukça etkili oldu.

MESS cephesinde geçtiğimiz yıllara göre bu yıl esnek üretim maddelerini sözleşmelerde geçirme isteği daha fazla görünüyor. Dahası getirdikleri önerilere bakılırsa, büyük ölçüde kendi kalemlerinden çıkan iş yasası hükümlerini de aşan bir esneklik uygulaması istiyorlar. MESS Başkanı Kutadgobilik'in geçtiğimiz ay basına yaptığı çeşitli açıklamalar, işçilerin isteklerine daha hoşgörülü yaklaşılacağı yanılsamasını yaratmış olsa da, TİS görüşmelerindeki istekleri hiç de öyle olmadığını gösteriyor. Şimdiye kadar toplam üç oturumu yapılan görüşmelerin ikincisi 4 Eylül'de gerçekleşti. İkinci oturumda idari maddelerde BMİS'in sunduğu taslağın kabul edilmesinin ardından 19 Eylül'de gerçekleşen üçüncü oturumda anlaşma sağlanan ve anlaşma sağlanamayarak ertelenen maddeler şunlar:

Ertelenen maddeler: Çalışma süreleri, Vardiya çalışmaları, Çalışılmış sayılan süreler, Fazla çalışmanın düzenlenmesi, Hafta tatili, İş ve işyeri değişikliği, Deneme süresi, Kıdem tazminatı, Sosyal sigortalar ile ilgili izinler, İş sağlığı.

Anlaşma sağlanan maddeler: Ara dinlenmesi, Saat kartları ve işe geç kalma, İş sözleşmesinin toplu iş sözleşmesi ile ilişkileri, Çalışma belgesi, İşe alınma, Toplu işçi çıkarma, Çıkarılan işçilerin işe çağrılması, İhbar tazminatı, Tazminatların hesabı ve ödenmesi, Hükümlü ve tutukluluk hali, Yıllık ücretli iznin toplu kullanımı, Yıllık ücretli izin kurulu, Ücretlerin ödenme şekli, Gebe ve emzikli kadınların izin hakkı, Havlu ve temizlik malzemesi yardımı, Mazeret izni.

MESS, sendikalara sunduğu tekliflerde çalışma sürelerini keyfince düzenleme niyetinde olduğunu gösteriyor. Deneme süresinin 2 aydan 4 aya çıkarılması, telafi ve denkleştirme süresinin 4 aya çıkarılması vb. dayatmalar bunu gösteriyor. Diğer iki sendika bu maddelere herhangi bir itirazda bulunmazken, BMİS şimdilik bu teklifi kabul etmiyor. BMİS'in ikinci tur görüşmelerden sonra yaptığı açıklamaya bakılırsa, bundan sonraki görüşmelerde ortalık “ısınacak” gibi görünüyor. Ancak bu ısınmanın ne yönde olacağı şimdilik BMİS tarafında belirsiz bırakılmış durumda. Ancak MESS patronları, kimisi asılsız ve dayanaksız olmakla birlikte, yaptıkları açıklamalarda niyetlerini oldukça belirgin ifade etmektedirler. MESS patronları, yayınlarında yaptıkları açıklamada TİS görüşmelerinde önemle üzerinde durulması gereken hususlara ilişkin şunları söylüyorlar;

“(...) Esnek hükümlerin işletmelerimizde uygulanması sağlanmalıdır. Esneklik, değişen piyasa koşullarına uyum sağlayarak çalışmak demektir. Hala katı ve köhne kurallarla çalışmayı talep etmek, değişikliklere kapalı olup uyumu reddetmek demektir. Değişimlere uyum göstermek, işletme için olmazsa olmaz koşul haline gelmiştir. Değişimlere ayak uyduran işletmeler, rakipleriyle rekabet ederek ayakta kalır.”

BMİS de TİS sürecinin en önemli halkasının MESS'in esneklik dayatması olacağını henüz görüşmeler başlamamışken ifade etmişti. TİS'lerin “müzakere değil mücadele” süreci olacağı bizzat BMİS Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu dile getirmişti. Ancak başta söylenen bu sözlerin pratik gereklerini yerine getirmekte geç kalınmıştır. TİS süreci gerçekten de BMİS için müzakere değil de mücadele süreci olacaksa şimdiye kadar mücadele adına sergilenen pratik, MESS ve diğer sendikaların iddialarına yazılı açıklamalar yapmakla sınırlı kalmıştır. Eğer BMİS, süreci açıklamalarla geçiştirmeyecekse, ne yapacağına dair de yine bir belirsizlik vardır.

BMİS diğer iki sendikanın aksine metal işçilerinin tümü için çaba harcadıklarını ve mücadele ettiklerini belirtmektedir. Söylem planında anlamlı olan bu tutumun ancak altı doldurulduğunda metal işçileri için gerçekten bir anlam ifade edeceği açıktır. Diğer sendikaların ihanetçi ve işbirlikçi tutumları düşünüldüğünde, BMİS'in “tüm metal işçileri için mücadele ediyoruz” söylemi ayrıca önem kazanmaktadır. TİS sürecinin asıl belirleyicisi, Türk Metal'e oranla üye sayısının daha az olmasına rağmen, sonuçta BMİS olacaktır. Zira yıllardır sergiledikleri pratiklerinden kaynaklı olarak ne tabanlarının ne de genel olarak metal işçilerinin diğer iki sendikadan herhangi bir beklenti içinde olmadıkları aşikardır. Geçmiş dönemde olduğu gibi bu dönemde Türk Metal ve Çelik-İş'in ne tutum alacakları, MESS'le birlikte hazırladıkları “hasar tazminatı” maddesinden de anlaşılıyor.

“Her işçi işyerindeki alet ve edevatı, kullandığı makinaları iyi kullanmak ve muhafaza etmek, işyeri ve müştemilatına hiçbir surette zarar vermemek mecburiyetindedir.

“Kusurları dolayısıyla, makina, alet ve edevatı hasara uğratan veya imal ettiği işi bozan, hatalı yapan işçiden vukua getirdiği zararın tazmini için şu şekilde hareket edilir:

“Sendikanın işyerinden görevlendireceği iki yetkili ile işveren veya vekili tarafından seçilecek o işten anlayan ehil bir kişi ve o kısmın yetkilisi olmak üzere dört kişilik bir heyet teşekkül ettirilir. Bu heyet, ilgili işçiyi de dinleyerek, zararın hangi sebepten ileri geldiğini tespit ve işçinin bu zarardaki kusur derecesini ve ödeyeceği tazminatın miktarını tayin eder. Heyetin verdiği karar işçiye tebliğ edilir.

“Karar gereğince tazminat işçinin ücretinden münasip taksitlerle kesilir. Bu konuda mevzuat hükümleri saklıdır.” (vurgular bize ait-KB)

Kapitalistlerin niyeti anlaşılabilir, nihayetinde sömürüyü arttırmaktan başka bir kaygıları yoktur onların. Ancak İş Yasası'nın 38. Maddesi'nde işçilerden ceza olarak para kesilebileceğinden bahsedilirken bunun iki yevmiyeyi geçemeyeceği ve kesilen paranın da Çalışma Bakanlığı'nın hesabına yatırılması yasada belirtiliyor. İşçi çalıştığı makineye ve yaptığı işe zarar vermeden önce o işi yapabilmek için zorunlu olan eğitim verilmiş midir ya da işten anlayan ehil kişinin ehilliğinin kriteri nedir? Sendikacılar bunları tartışma gereği dahi duymuyor. Patronun çıkarına olan bu maddeyi gönül rahatlığıyla kabul ediyorlar. Türk Metal ve Çelik-İş'in TİS'lerdeki tutumu bu tek bir örnek üzerinden dahi anlaşılabilir. Bu somutluk üzerinden baktığımızda BMİS'in TİS sürecindeki tutumu metal işçileri açısından bir kez daha önem kazanıyor.

BMİS'in sürekli kendini diğer sendikalardan ayırması ve daha ilerde durduğunu iddia etmesi, hatta yer yer DİSK Genel Başkanı'nın tutumlarından dahi kendini ayırması vb. düşünüldüğünde, TİS'lerde alacağı tavır, iddia ve samimiyetleri payına da önemli bir gösterge olacaktır. Zira son dönemde gerçekleştirilen örgütlenme hamlelerinin yanı sıra örgütlenme süreçlerinde yaşanan eylemli süreçlerde hiç de iç açıcı bir tabloya sahip değillerdir. Dahası 2004-2006 TİS'lerinde, esnek üretim maddelerinin kabul edilmemesinden hareketle sözleşmeler kazanım olarak nitelendirildi. Bu dönemde mi aynı şey olacak? Nihayetinde esneklik yine kabul edilmese bile MESS bu uygulamalardan vazgeçmeyecek. Bu durumda her TİS düşük zam oranlarıyla mı geçirilecek? Açıktır ki bugüne kadar tutulan yol ne BMİS'e, ne de metal işçilerine bir şey kazandırmadı.

BMİS üçüncü tur görüşmelerden sonra TİS komiteleriyle görüşmeleri başlattı. Bu yönde ilk görüşme Gebze Şubesi'nde gerçekleştirildi. Görüşmelerin diğer şubelere yayılarak devam edeceği ifade ediliyor. Ancak Gebze'de yapılan görüşmelerin sonucunda çeşitli açıklamalar yapılmış olsa da, bu görüşmeler somut kararların alındığı bir sürece çevrilemezse herhangi bir sonuç yaratamayacaktır. Toplantılarda alınan kararları hayata geçirecek bir irade açığa çıkaramadıkça, bunlar iyi niyetli temennilerin ifade edildiği toplantılar olmaktan öteye gidemezler. Somut kararlardan kastımız ise ancak dişe diş bir mücadeleyle MESS'den hakların koparılıp alınabileceği bir mücadele hattıdır. Bunun için gerekli olan bir dizi mücadele aracının derhal devreye sokulmasıdır. Kaldı ki başta ifade edildiği gibi bu adımı atmakta geç kalınmıştır bile.

BMİS TİS çalışmalarına sene başından itibaren hazırlandıklarını ifade ederken masabaşı teknik hazırlıklardan bahsediyordu. Ancak işçilerin sürece hazırlanması için TİS görüşmelerinin gelip çatması beklenmiştir. Mücadelenin başka bir alanı da, diğer sendikaların tabanındaki işçilerdir. Bu işçilerin birçoğunun TİS'in başlamasından haberi dahi yoktur. Kaldı ki ihanetle karşılaşacak olanların başında onlar geliyor. Bu yönüyle diğer iki sendika üyesi işçilerin aydınlatılması, süreçten haberdar edilmeleri ve sürece dahil olmaları da, mücadelenin önemli bir ayağı olmak durumundadır. Bunun anlamı da TİS'de muhatap alınması gerekenin Türk Metal ya da Çelik-İş değil tabandaki işçilerin kendisi olduğudur. Bu çaba etkin bir biçimde gerçekleştiğinde muhakkak ki karşılığını da bulacaktır.

TİS süreci hem 100 bini aşkın metal işçisi açısından, hem de genel olarak işçi sınıfının tamamı açısından son derece önemlidir. Metal patronları son yıllarda sektörde yaşanan olumlu gelişmelerden bahsediyorlar, ancak bu gelişmelerin işçi sınıfına nelere malolduğuna hiç değinmiyorlar. Bir dizi istatistiğin gösterdiği gibi ücretlerde son 4 yılda oldukça ciddi kayıplar yaşanmaktadır.

Bu kayıplar ve gaspedilen haklar masa başında müzakere edilerek değil fakat militan bir mücadeleyle kazanılabilir ancak.

--------------------------------------------------------------------------------------

Grup İş Sözleşmesinde 3. Toplantı...

Esneklik dayatılıyor

Grup toplu iş sözleşmesinden esnekliğe kapı aralayan tüm hükümlerin çıkarılması yolundaki tek teklifi sendikamız vermiştir ama sendikamızın anlayışı gereği hangi sendikaya üye olurlarsa olsunlar, tüm metal işçilerini esneklik dayatmalarına, güvencesiz ve kuralsız çalıştırma girişimlerine karşı duyarlı olmaya çağırıyoruz.

Sendikamız ile MESS arasında 16 Ağustos 2006 tarihinde başlayan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin 3. toplantısı 19 Eylül tarihinde gerçekleştirildi.

Bu toplantıda, MESS, geçtiğimiz toplu iş sözleşme döneminde olduğu gibi esneklik uygulamalarını toplu sözleşmeye sokmak niyetinde olduğunu vermiş olduğu karşı teklifle ortaya koymuştur.

MESS'in karşı teklif verdiği madde çalışma süreleri ile ilgilidir ve MESS bu teklifle denkleştirme süresinin 4 ay olarak uygulanmasını dayatmaktadır. Buna ek olarak MESS, deneme sürelerinin de 2 aydan 4 aya çıkarılmasını teklif etmektedir. Bu da MESS'in güvencesiz çalıştırma niyetinin açık bir ifadesidir.

Denkleştirme uygulaması 4857 sayılı yasa ile iş yasasına giren ve esas olarak işçilerin fazla mesai ücretlerinin ödenmemesine dayanan bir uygulamadır ve yasanın 63. maddesinde de haftalık çalışma süresinin haftanın çalışılan günlerine eşit olarak dağıtılmasının temel prensip olduğu açıkça vurgulanmaktadır.

Sendikamızın teklifi haftalık çalışma süresinin 45 saat olduğu ve bu sürenin haftanın çalışılan günlerine eşit olarak dağıtılacağı biçimindedir. Grup toplu iş sözleşmesinden esnekliğe kapı aralayan tüm hükümlerin çıkarılması yolundaki tek teklifi sendikamız vermiştir:

Buna ek olarak, 19 Eylül'de yapılan toplantıda, sendikamızın, grup toplu iş sözleşmesinde esnekliğe kapı aralayan maddelerin sözleşmeden çıkarılması ve güvencenin artırılması yolundaki teklifler MESS tarafından reddedilmiş ve ertelenmiştir.

Hangi sendikaya üye olurlarsa olsunlar, tüm metal işçilerini esneklik dayatmalarına, güvencesiz ve kuralsız çalıştırma girişimlerine karşı duyarlı olmaya ve seslerini yükseltmeye çağırıyoruz.

(Birleşik Metal-İş Gazetesi, Sayı: 178, TİS Eki'nden...)

----------------------------------------------------------------------------------------

Esneklik dışarı, güvence ve kurallı çalışma içeri

2002-2004 Grup Toplu İş Sözleşmesi ve aynı dönem içinde yasalaşan 4857 sayılı yasa ile, sözleşmelere giren esneklik hükümlerinin sözleşmelerden çıkarılması, metal işçilerinin ortak hedefi olmalıdır.

Esneklik, işçinin çalışma ve yaşam koşullarının, piyasa koşullarına bağımlı kılınması, işçilerin güvencesini azaltarak işverenlere olan bağımlılığının artması ve kölelik koşullarının ağırlaşması demektir. Bu tespitlerden hareketle sendikamız 2006-2008 grup toplu iş sözleşmesi teklifinde, esneklik uygulamalarına kapı aralayan, işçilerin güvencesini ortadan kaldırma ve onların çalışma hayatlarını kuralsızlaştırma tehlikesi taşıyan maddelerde değişiklik önermiştir. Bu maddeler şunlardır:

1) SENDİKA TEMSİLCİLERİ

Yeni yasal düzenlemelerle sendika temsilcilerinin işe iadesi işçilerle eşitlenmiş ve sendikal korunma ortadan kaldırılmıştır. Teklifimiz, sendika temsilcilerinin iş akitlerinin feshedilemeyeceği ve işe iadeye işveren tarafından uyulması zorunluluğunu içermekte, temsilcilerin fesih tarihinden itibaren bütün haklarının ödenmesini istemektedir.

2) UYUŞMAZLIKLARI ÇÖZÜM KURULU VE ÖZEL HAKEM

Yine iş güvencesi kurumunu zayıflatan ve zaten Anayasa Mahkemesinin iptal etmiş olduğu iş sözleşmesinin feshinde özel hakeme gitme zorunluluğunu ortadan kaldıran bir düzenleme teklif ediyoruz.

3) DİSİPLİN KURULU

Yazılı ihtarın yeniden disiplin kurulunca verilecek cezalar arasında sayılmasını, işverenler tarafından tek taraflı olarak ihtar verilme uygulamasına son verilerek, iş güvencesi kurumunun güçlendirilmesini teklif ediyoruz.

4) ÇALIŞMA SÜRELERİ

Denkleştirme uygulamalarına kapıyı kapatmak, işçilerin fazla çalışma ücretlerinin ortadan kaldırılması girişimlerine karşı çıkabilmek için haftalık çalışma süresinin haftanın çalışılan günlerine eşit dağıtılmasını, fazla çalışmaların günlük çalışma sürelerinin üzerinde olan süreler olarak hesaplanmasını teklif ediyoruz. Aynı şekilde, çalışılmış sayılan sürelerle ilgili yaptığımız teklifle, telafi çalışmasına karşı çıkıyoruz.

5) İŞ VE İŞYERİ DEĞİŞİKLİĞİ

Niteliği farklı işlerde görevlendirmeler ister geçici ister sürekli olsun, 4857 sayılı yasayla da uyum içinde, işçinin yazılı onayı alındıktan sonra yapılabilmelidir.

6) KIDEM TAZMİNATI

Yeni bir yasal düzenleme ve kıdem tazminatlarını esnekleştirme tekliflerine karşı önlem olarak, işyerlerindeki tazminat sürelerinin sözleşmelerde açık olarak ifade edilmesini istiyoruz.

(Birleşik Metal-İş Gazetesi, Sayı: 178, TİS Eki'nden...)