28 Temmuz 2006 Sayı: 2006/29 (29)
  Kızıl Bayrak'tan
   Saldırıları devrimci sınıf cephesini örerek, halkların devrimci dayanışmasını yükselterek karşılayalım!
  "Yeni Ortadoğu" halkların anti-emperyalist anti-siyonist direnişiyle yaratılacaktır!
  Türk ordusu emperyalist ordulara piyonluğa hazırlanıyor
  Düzen kalemleri emperyalist savaşın gönüllü neferliğine soyunuyor
  Direnen Ortadoğu halklarıyla dayanışma eylemlerinden...
Çelebiler'in siyaseti ve sendikacılığı üzerine
Eylem ve etkinliklerden
Kapitalist hayata karşı koyuştan teslimiyete, teslimiyetten nereye? - V / Yüksel Akkaya
  Dünün devrimcileri ile dünün reformistlerinin bugün aynı safta buluşması / Orta sayfa
  Pamukova hızlı tren katliamının 2. yıldönümü
  Gizli anayasa ve devletin gizli "hukuk"u
  Emperyalistlerden medet umanların hüsranı
  Hahamlar ve hocalar aynı safta; Din adamları siyonist barbarlığa destek veriyor
  Emperyalist-siyonist barbarlık dünyanın dört bir yanında lanetleniyor
  Hatırlanan tek şey kızıl olacak!
  Burjuvazinin ÖSS sıfırları
  Bir metal işçisi ile İstanbul İşçi Kurultayı üzerine röportaj
  OSİM-DER'in kreş kampanyası sona erdi
  Direnişteki Akmercan işçisi ile röportaj
  Yılmaz Erdoğan'a açık mektup; "Genç ölümlerden" sen de sorumlusun!
  Hürriyet "Aile içi şiddeti" önleyecekmiş!
  İsrail'in gerçek amacı / Uri Avnery
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Ümraniye İşçi Platformu çalışanlarından metal işçisi Serdar Korkmazaslan ile İstanbul İşçi Kurultayı üzerine konuştuk…

“Kurtuluşumuz bireysel değil, toplumsal mücadele ile olmalı!”

- Bölgede çalışan bir işçi olarak işçi sınıfının yaşadığı en yakıcı sorunlar sizce nelerdir?

- Öncelikle bugün Türkiye işçi sınıfının durumuna baktığımız zaman bu konunun enine boyuna araştırılması, her yönüyle incelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Türkiye işçi sınıfının yaşadığı en yakıcı sorunlar derken, en başta ekonomik olanları söylemek gerekir. Çünkü Türkiye'deki ekonomik sıkıntı had safhadadır. Düşünün ki açlık sınırının 650 YTL, yoksulluk sınırının 1600 YTL olduğu ülkemizde işçi sınıfının büyük çoğunluğu asgari ücrete, yani 380 YTL'ye çalışmaktadır. Geçim sıkıntısı çerçevesinde ekonomik talepler önemli rol oynamaktadır. İkincisi işsizlik sorunudur. Çünkü bu sorun işçi sınıfının mücadelesinin önündeki en büyük engellerden birisidir. Bugün bir patron ilan verdiğinde binlerce işçi gelebiliyor. Fakat bir işçi istediği zaman istediği fabrikaya giremiyor. Bu da işçi sınıfı açısından en önemli sorunlardan biridir. Diğer taraftan işçi sınıfının önündeki en önemli sorunlardan biri de güven sorunudur. Bırakın işçilerin birbirine güvenmesini, kendilerine dahi güvenleri kalmamıştır.

Bunlar dışında ayrı bir başlık olarak ele alınması gereken işçi sınıfının örgütlülük düzeyidir. Bu çerçevede sendikal bürokrasi sorunu vardır. Türk-İş'in kimler tarafından hangi amaçla kurulduğu zaten bellidir. Ancak işçi sınıfının 1960'lardaki hareketli sürecinin ürünü olan DİSK de bugün işçi sınıfının önünde bir engele dönüşmüştür. DİSK, 1970'lerde birçok işçi eylemine öncülük etmiş, sınıfın haklarını aramıştı. 1980'lere gelindiğinde sermaye sınıfı 12 Eylül askeri faşist darbesi ile birlikte işçi sınıfının tamamen çökertilmesini planlamıştı. Özellikle 1970'lerde kazanılan hakların tamamının gaspedilmesi planlanmıştı. Bu çerçevede birçok işçi önderi tutuklanmış, işkenceden geçirilmişti. Bu dönemle beraber Türkiye işçi sınıfı karanlık bir döneme girdi. Sendikalar içerisindeki devrimci işçi önderlerinin tutuklanması ve cezaevine girmesi sonucunda DİSK de tamamen tasfiye sürecine girmiş oldu. Bu dönemden sonra artık sistemin bir parçası olarak işçi ve emekçilere sırtını dönen, sistemle içiçe olan bir politika izlemeye başladı.

Dolayısıyla işçi sınıfı, sendikal örgütlenmeye ve sendikalara çok sıcak bakmıyor. Çünkü ne zaman sendikaya üye olunsa, sendika genellikle bir süre sonra patronun tarafına geçip işçileri satmaktadır. Bu ise işçilerin sendikalara güvenini sarsmaktadır. Dolayısıyla sendikaların artık tasfiye sürecine girdiğini, yeni bir sendikal anlayışın sendikalara yerleşmesi gerektiğini düşünüyorum.

- İşçilerin yaşadığı sorunların bir kısmını saydınız. Sendikal bürokrasi, güven sorunu vb. Önümüzdeki dönemde İstanbul genelinde farklı sanayi bölgelerinden işçilerin biraraya gelerek sınıfın örgütlenmesinin önündeki engelleri ve mücadelenin sorunlarını tartışacağı İstanbul İşçi Kurultayı gerçekleştirilecek. Sizce kurultay neden gerekli?

Bu kurultay gerekli. Çünkü işçiler bu sorunların sadece kendi fabrikalarında yaşandığını sanıyorlar. Ama dönüp bakıldığında, bu sorunlar sadece kendi fabrikalarında değil, diğer fabrikalarda da yaşanıyor. Kurtuluşun bireysel değil toplumsal mücadele ile olabileceğini göstermek gerekiyor.

Son dönemde yaşananlara bir bakalım. Özellikle AKP döneminde daha bir arttı saldırılar. Özelleştirmelere hız verildi. Birçok kamu hizmeti özelleştirildi. Birçok işçi atıldı. İşten atmalar o fabrikalarda çalışan işçileri değil onların ailelerini ve toplumun genelini de etkiledi. İşçi sınıfına büyük bir darbe vuruldu. İş yasalarıyla esnek üretim, taşeronlaştırma hız kazandı. Yani işçi sınıfının her taraftan önü kesildi. Çözüm noktasında işçi sınıfı ne yapacağını bilmiyor. Bu nedenle de İstanbul İşçi Kurultayı gereklidir. İşçilerin kurultaydan sonuç çıkarabilmesi, bilincini geliştirmesi önemli. Bunun için kurultayın içeriği doyurucu olmalı. Bu açıdan bakıldığıında sorulması gereken sorular vardır. Türkiye işçi sınıfı nerededir, gerçekten sınıf olma bilinci var mıdır? Aynı zamanda bu kurultayı düzenleyenlerin kendi eksikliklerini görmesi açısından da önemlidir. Yani bu kurultay çerçevesinde sınıfın sorunlarından çok (sınıfın sorunları zaten bellidir) çözüm yolları ve yöntemleri tartışılmalıdır. Nasıl bir çözüm olacağı ve ileriye dönük ne gibi adımlar atılacağı konusunda gerekli açıklıklar sağlanmalıdır.

Kurultayın yanı sıra, işçi sınıfının yılda birkaç kez bir araya gelip sorunlarını tartışabileceği, çözümlerin üretilebileceği etkinliklerin düzenlenmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum.

Aynı zamanda, bu kurultayın sadece İstanbul ile sınırlı kalmaması gerektiğini düşünüyorum. Bundan bir veya iki yıl sonra asıl kurultayın o zaman olması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye genelinde bir işçi kurultayı, Türkiye'nin dört bir yanından işçilerin katılacağı bir kurultay olmasını istiyorum. Önümüzdeki dönemlerde böyle bir kurultay yapılacaksa, bu kurultayın dünyanın çeşitli bölgelerindeki işçi önderlerinin kendi birikimlerini, kendi mücadelelerini Türkiye işçi sınıfına aktaracağı bir kurultay olmasını diliyorum.

- Kurultayda belli gündemler tartışılacak, konuşulacak. Sizin bu gündemler etrafında tartışılmasını, konuşulmasını önerdiğiniz herhangi bir konu var mı? Veya kurultaya genel olarak önerileriniz nelerdir?

Başından beri söylediğim gibi ekonomik sebepler, güven sorunu, sendikal bürokrasi, işsizlik sorunları konuşulmalı. Sınıf bilincinin verilmesi açısından içeriğinin doygun olmasını istiyorum.

Bununla da sınırlamayıp, özellikle son dönem çıkan GSS ve TMY de ele alınmalı. Ne gibi sonuçlar doğuracağının bilinmesi açısından önemli bu. Özellikle SSK hastanelerinin devri ile başlayan TÜPRAŞ, PETKİM, Ereğli, Türk Telekom ve şu dönemde pek kimsenin dile getirmediği Haydarpaşa DDY'nın kapatılması ile devam eden özelleştirme süreci. Bunlarla ilgili de bir çalışma yürütülmelidir. Aynı zamanda yapılan zamlar, örneğin İETT zamları... Toplu taşıma araçlarında kullanılan aylık kartlar 100 milyona çıkarıldı. Zaten asgari ücretle çalışıyoruz.

- Son olarak söylemek istediğin?

İşçi sınıfının birleşmeye ihtiyacı var. Tüm ileri, öncü işçileri İstanbul İşçi Kurultayı'nda buluşmaya çağırıyorum.

Kızıl Bayrak/Ümraniye