1 Temmuz 2006 Sayı: 2006/25
  Kızıl Bayrak'tan
   Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün İran ziyareti...
  Hükümetin ve Merkez Bankası’nın ekonomiye müdahale çabaları...
  İETT otobüs zammı geri alınsın!
  İğneden ipliğe her şey zamlanıyor... Sermaye faturayı emekçilere kesiyor!
  DTP 1. Kongresi… Seçim gündemli bir samimiyet sınavı!
  Devşirme yeni bir “sol” parti kuruluyor
Şeker özelleştirmeleri ertelendi...
HAS Alüminyum’da eylemli süreç devam ediyor
Direnişlerden
Bahçelievler Belediyesi işyeri temsilcisi Şenol Karakullukçu ile TİS süreci üzerine konuştuk...
10 Haziran tarihli BMİS Genel Temsilciler Kurulu Sonuç Bildirgesi’nin gösterdikleri…
  Kapitalist hayata karşı koyuştan teslimiyete, teslimiyetten nereye? - I - Yüksel Akkaya
  “Zeytin Dalı”: Ölü doğmuş politikanın aydınlattığı gerçekler
  ÖDP’nin “Bir arada yaşamı savunalım” kampanyası üzerine
  Halkevleri temsilcisi İlknur Birol ile sınıfın mücadelesi ve örgütlenmesinin önündeki engeller üzerine konuştuk...
  “Uygar batı”nın ikiyüzlülüğü!
  Sömürge valisinden suç itirafı: “Irak’ta durum vahim!”
  Engellemelere rağmen Küba BM İnsan Hakları Konseyi üyeliğine seçildi...
  Dünyadan...
  Sivas katliamının 13. yılında: Yine semahlar dönülüyor, yine türküler söyleniyor!
  Trabzon’da yeni bir linç girişimi daha...
  Ulus devlet üzerine kısa notlar -V-
M. Can Yüce .
  Yoksulluğa ve yozlaşmaya karşı Mamak 3. Kültür-Sanat Festivali’ni birlikte örgütleyelim!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Bahçelievler Belediyesi işyeri temsilcisi Şenol Karakullukçu ile TİS süreci üzerine konuştuk...

“Esnek çalışmayı getirmeye çalışıyorlar”

- 1 Şubat’tan itibaren Bahçelievler Belediyesi ile devam eden toplusözleşme sürecini anlatır mısınız?

Genel-İş Sendikası 6 No’lu Şube İş Makinaları temsilcisi Şenol Karakullukçu: İlk yaptığımız toplu sözleşme görüşmesinde 19 maddeyi geçtik. Bu maddeler sosyal haklarla ilgiliydi. Son safhada ise bizi daha çok ilgilendiren 2 madde kaldı. Bunlar da temsilci izinleri ile iş kazalarını kapsayan maddelerdi. Eskiden iş kazalarına işveren %80 öderken, yeni önerilen sözleşmede bunun yarıya indirilmesi teklif edildi. Bunun dışında önerilen, %8’lik zam, yani yevmiye başına 3 YTL zam düşmekteydi. Bunun dışında bizim olmazsa olmaz dediğimiz maddelerden biri de hafta sonu tatillerinin çalışma günü olarak belirlenmesiydi. Esnek çalışmayı getirmeye çalışıyorlar. İstedikleri zaman çalışmış olacağız. Bu madde hem bizim şubemizin hem de bölgemizin olmazsa olmaz maddelerinden birisiydi. Geçen sene de zam olarak %10 talebimiz vardı. 8 günlük greve gidildi. %5 alındı.

- 1 Şubat’tan itibaren ne tür eylemler yaptınız?

15 Haziran’da grev kararı Bağcılar’da asıldı. DİSK Genel Başkanı, Genel-İş yöneticileri de oradaydı. Bağcılar’da saat 11.00’de basın açıklaması yaparak, grev kararını astık. Bahçelievler Belediyesi’ne yürüdük. Polis engellemeye çalışsa da yürüyüşümüzü gerçekleştirdik. Basın açıklamasını yaptıktan sonra grev kararımızı astık.

- Önümüzdeki süreçte neler yapmayı düşünüyorsunuz?

Şu anda herkes beklemede. İşverenden gelen teklifi değerlendireceğiz. Şu an grev kararını asalı 8 gün oldu, 9. güne girdik. Olur ya da olmaz tavrımızı ona göre belirleyeceğiz. İşyerimizde taşeronlar çoğalmış durumda. 20 senelik işçi arkadaşlarımızı emekli ediyorlar, taşeronlaştırarak tekrardan işe başlatıyorlar. Taşeron firmada çalışan işçi arkadaşlarla aramızda bazen sorunlar çıkıyor, bu sayede işçiler birbirine kırdırılmaya çalışılıyor. Bu da örgütlülüğün önümüzdeki temel engellerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca belediyemizde Fen İşleri, Park Bahçeler Müdürlüğü tamamen özelleştirilmiş durumda, Makina İkmal ise kısmen özelleştirildi.

Küçükçekmece/Kızıl Bayrak

--------------------------------------------------------------------------------------

Genel-İş 6 No’lu Şb. Sek. Mehmet Gökduman ile TİS süreci üzerine konuştuk...

“Yol yürümekle aşınacak!”

- Bahçelievler Belediyesi ile 1 Şubat’tan beri başlayan toplusözleşme sürecini anlatır mısınız?

- Toplusözleşmeyle bağlantılı olarak 15-16 Haziran’ın da anlam ve önemini vurgulayarak DİSK’e bağlı sendikaların ve sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile 15 Haziran günü grev kararımızı astık. İşçilerimizin katılımı 600-700 civarı, genel katılım 1500’ün üzerindeydi. Bağcılar’da basın açıklamamızı yaptık. Oradan yürüyüşe geçerek, Bahçelievler giriş kapısına geldik. Başta polis anons aracımızı içeri almak istemese de sonrasında içeri girdik.

Zam olarak bize verilen rakamlar Bağcılar’da 3 YTL, Bahçelievler 2,5 YTL idi. Yüzdeye vurursak Bağcılar’da %8,5, Bahçelievler’de %6,5 gibi rakamlar sözkonusu. Bizler açısından bu rakamlar kabul edilemezdir. Bizim talebimiz ise 46 taban üzerinden %20 zam. Hemen hemen bütün belediyeler grev kararını astı. İlk olarak 26 Haziran’da Kartal Belediyesi greve çıkıyor.

Yasal süre 60 gün olmakla beraber, merkezi idare ile sendika arasında katı bir tutum ve anlaşmazlık varsa, 60 günlük süre içerisindeki herhangi bir günde her an greve çıkılabilir.

- Bahçelievler Belediyesi işçilerinin tutumu nasıl?

Bahçelievler işçisi, İstanbul genelinde işçilere örnek olacaktır ve öncülük yapacaktır. Hiç şüphe yoktur ki bizim işçimizin tavrı açıktır. Bizde 30 kişi de olsa grev başarılı geçer. Diğer belediye işçileri uyandı, uyanmak ve kazanmak zorundalar. Bakar kör olmak yok. Buradaki işçiler başarır.

- Kölelik yasaları, sağlık haklarının ve sosyal hakların gaspı yaşanırken, işçi ve emekçiler üzerindeki baskılar artarken, sınıf hareketindeki bu parçalı, dağınık tabloyu neye bağlıyorsunuz? Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bugün sınıf hareketinin yok denecek kadar az olduğunu düşünüyorum. Tabandan yöneticileri aktif olmaya davet ediyoruz. Geç kalmış bir eylem sürecine ve eylem türlerine ihtiyaç var. Demirel’in bir lafı vardı zamanında “yol yürümekle aşınmaz”. Halbuki tam tersidir. Yol aşınır. Mücadelenin sonucunda yollar aşınır. Atalarımızın aldığı hakları, bizlerin kaybetmesi mümkün değil.

- Sınıf hareketinin bugünkü durumunun nedeni nedir sizce?

En önemli sorunun eğitimsizlik olduğunu düşünüyorum. Burada 1990’lardan bu yana işçi alımı durduruldu. Bilinçli ve deneyimli işçiler var, ancak emekli edilme, işten çıkartılma, biçilme gibi uygulamalarla bilinçli işçilerin yerini, sesinin az çıktığı, deneyimsiz, kabullenen taşeron firmalara bağlı işçiler alıyor.

Taşeron firmalarda açlık sınırının altında çalışan işçiler, işsizlik, eğitimsizlik, varoşlardan gelen işçilerin bilinç düzeyi, devlet tarafından sendikaların öcü gibi gösterilmesi, sendikaların eğitim açısından işçileri bilinçlendirme noktasında zayıf kalması, iç eğitim çalışmalarının yapılamaması bu tıkanıklığın sebepleri.

- Sendikaların bu tablo karşısındaki tutumu nedir?

Sendikaların bilinçlendirme çalışmaları yapması çok önemli. Ancak buna gereken önem verilmiyor. Sendikalarda emekli olmuş temsilcilerin olması, deneyim ve mücadele tecrübesi iyi, ancak çalışan işçilerin temsilcilik yapması mücadele alanında daha önemli. Bir yandan da işçiler arasında oluşturulan hemşehricilik ve mezhepcilik işçilerin birbirine güvenmemesi, ayrıca sendikaların tepelerinde oluşturulan bürokratik anlayış ve otorite de başlıca sorunlar. Bu da ancak işçilerin sendikalarına sahip çıkması ve sendikalarda verilecek eğitimle aşılabilir.

Küçükçekmece/Kızıl Bayrak

--------------------------------------------------------------------------------------

İstanbul İşçi Kurultayı hazırlıkları devam ediyor!

Daha öncesinden 25 Haziran’da yapılacağı duyurulan İstanbul İşçi Kurultayı üç hafta önce yapılan bir açıklama ile Eylül ayına ertelenmişti. Bu ertelemenin temel gerekçelerinden biri kurultay gündemlerinin kurultayı örgütleyen güçler içerisinde daha derinlemesine bir tartışmaya konu edilebilmesi idi. Bu çerçevede konulan hedeflerden biri de, tek tek hazırlıkları yapılan tebliğ konularının tüm alanlarda seminerler biçiminde sunularak tartışılması idi.

Bu çerçevede ilk seminerler dizisi geçtiğimiz hafta “Sendikal bürokrasi ve devrimci sınıf sendikacılığı” konusunda gerçekleşti.

Sendikaların ve sendikal bürokrasinin uluslararası plandaki oluşum ve gelişim sürecine dair bir anlatımın ardından ağırlıklı olarak Türkiye’de bu sürecin nasıl yaşandığı vurgulandı. Uluslararası düzlemden farklı olarak daha ilk elden kurulu düzen tarafından işçi sınıfının mücadelesini denetim altına alma hedefleri tartışıldı. Bu çerçevede Türk-İş’in ortaya çıkışı ve bu durumu tersine çeviren bir süreç olarak 60’larla gelişen sınıf hareketi ve DİSK’in kuruluşu üzerinde duruldu. DİSK’in 15-16 Haziran direnişi ile birlikte yaşadığı kırılma ve bu noktada devrimci önderliğin tayin edici rolü özel olarak vurgulanan bir nokta oldu.

70’lerden sonra sınıf hareketi içerisindeki sendikal bürokrasi üzerinde duruldu ve günümüzde gelinen ihanet çizgisinin sınıf mücadelesine etkileri tartışıldı. Ardından sendikal mücadelenin nasıl yürütülmesi gerektiği ve bu çerçevede “devrimci sınıf sendikacılığı” alternatifi tartışıldı. Öncelikle sendikal mücadele-politik mücadele ilişkisinin nasıl kurulması gerektiği ele alındı. Bugünün sendikalarına hakim hale gelen “ücret sendikacılığı” anlayışı mahkum edilerek, sendikal mücadelenin politik mücadeleyle ilişkisinin nasıl kurulması gerektiğine dair tartışmalar yapıldı. Bu çerçevede devrimci önderliğin rolü ve sendikal mücadele içerisinde yapması gerekenler üzerinde duruldu ve uzlaşmacı sendikacılık çizgisine karşı fiili-meşru mücadele çizgisi vurgulandı.

Sendikaların bugün yaşadığı sorunların temel kaynağı olarak sendika içi işleyiş ve demokrasi sorunu çözücü halkalardan biri olarak öne çıkartıldı. Hem doğru bir sendikal çizgi açısından, hem de sendikal bürokrasiye karşı mücadele açısından sendika içi demokrasi konusu tartışıldı. Bu çerçevede yer yer çeşitli talepler vurgulandı.

Genel olarak olumlu bir işlev gören seminerler güncel tartışmaların geliştirilebilmesi açısından belli eksiklikler taşıyordu. Bunda önemli nedenlerden biri özellikle “taban örgütlülükleri” ve “sınıfın 30 yıllık mücadele tarihi” konulu tartışmaların henüz yapılmamış olması idi. Bu tartışmalar ile birlikte sendikal bürokrasi konusundaki toplam birikim daha da derinleşecektir.

İstanbul İşçi Kurultayı çalışanları