1 Temmuz 2006 Sayı: 2006/25
  Kızıl Bayrak'tan
   Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün İran ziyareti...
  Hükümetin ve Merkez Bankası’nın ekonomiye müdahale çabaları...
  İETT otobüs zammı geri alınsın!
  İğneden ipliğe her şey zamlanıyor... Sermaye faturayı emekçilere kesiyor!
  DTP 1. Kongresi… Seçim gündemli bir samimiyet sınavı!
  Devşirme yeni bir “sol” parti kuruluyor
Şeker özelleştirmeleri ertelendi...
HAS Alüminyum’da eylemli süreç devam ediyor
Direnişlerden
Bahçelievler Belediyesi işyeri temsilcisi Şenol Karakullukçu ile TİS süreci üzerine konuştuk...
10 Haziran tarihli BMİS Genel Temsilciler Kurulu Sonuç Bildirgesi’nin gösterdikleri…
  Kapitalist hayata karşı koyuştan teslimiyete, teslimiyetten nereye? - I - Yüksel Akkaya
  “Zeytin Dalı”: Ölü doğmuş politikanın aydınlattığı gerçekler
  ÖDP’nin “Bir arada yaşamı savunalım” kampanyası üzerine
  Halkevleri temsilcisi İlknur Birol ile sınıfın mücadelesi ve örgütlenmesinin önündeki engeller üzerine konuştuk...
  “Uygar batı”nın ikiyüzlülüğü!
  Sömürge valisinden suç itirafı: “Irak’ta durum vahim!”
  Engellemelere rağmen Küba BM İnsan Hakları Konseyi üyeliğine seçildi...
  Dünyadan...
  Sivas katliamının 13. yılında: Yine semahlar dönülüyor, yine türküler söyleniyor!
  Trabzon’da yeni bir linç girişimi daha...
  Ulus devlet üzerine kısa notlar -V-
M. Can Yüce .
  Yoksulluğa ve yozlaşmaya karşı Mamak 3. Kültür-Sanat Festivali’ni birlikte örgütleyelim!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

HAS Alüminyum’da eylemli süreç devam ediyor

Has Alüminyum’da son işten atmalardan sonra başlayan eylemli süreç devam ediyor. Geçtiğimiz Pazartesi yapılan coşkulu eylemden sonra Cuma günü basın açıklaması yapılacağı söylenmişti, ancak İzmir’de yeni bir işten atma saldırısının gerçekleşmesinden kaynaklı BMİS yöneticileri İzmir’e gitmek durumunda kaldılar. Bu nedenle yapılması planlanan eylem bu hafta, 27 Haziran Salı günü gerçekleştirildi. Basın açıklamasından önce Has işçileri geçtiğimiz Salı yaptıkları yemek boykotunu bugün de devam ettirdiler. Her iki eyleme de içerdeki üyelerden tamamı ve üye olmayan işçilerin bir kısmı katıldı.

Patronun saldırgan tutumuna karşı yapılan eylemlerin bir parçası olan basın açıklaması ise 27 Haziran günü saat 16:30’da Has Alüminyum Fabrikası önünde gerçekleştirildi. Basın açıklaması 1 No’lu Şube Sekreteri Adnan Deniz’in konuşmasıyla başladı. Patronun işçilerin anayasal haklarını kullanmalarına izin vermediğini ifade eden Deniz, sendikalaşmanın bedelinin ülkemizde işten atılmak olduğunu ifade etti. Deniz, basın açıklamasını yapmak üzere sözü BMİS Genel Başkanı ve DİSK Genel Başkan Yardımcısı Adnan Serdaroğlu’na verdi. Has Alüminyum işçilerinin örgütlenme sürecini kısaca aktaran Serdaroğlu, işçilerin onurlu bir mücadele sergilediğini ve bu mücadelenin atılan işçiler işbaşı yapana ve Has patronu toplu sözleşme masasına oturana kadar kararlıca devam edeceğini ifade etti. Sendika olarak kendilerinin şimdiye kadar Has patronuna karşı iyi niyetli davrandıklarını ve sorunu kavgasız çözmek istediklerini, ancak Has işvereninin buna yanaşmayarak keyfi davrandığını ifade eden Serdaroğlu İzmir’de, G-U’da ve MİTO’da yaşanan süreçleri de örnekledi. Patronları kastederek, “onlar bizim diğer yüzümüzü görmek istiyorlarsa bunu gösteririz. Basın açıklaması vesilesiyle bir kez daha işvereni uyarıyoruz, artık bıçak kemiğe dayanmıştır gerekirse buraya binlerce insan yığmasını da biliriz DİSK’in bu gücü vardır” diyerek sözlerini tamamladı.

Basın açıklamasında “Direne direne kazanacağız!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Yaşasın sendikal mücadelemiz!”, “Has işçisi yalnız değildir!”, “Zafer direnen emekçinin olacak!” sloganları atıldı. Eyleme BMİS Merkez ve Şube yöneticilerinin yanı sıra sendikanın örgütlü olduğu Alkom Metal’den işyeri temsilcileri ile diğer işletmelerin sendika temsilcileri de destek verdiler. Sınıf dayanışmasını büyütmek için ellerinden geleni sonuna kadar yapmaya hazır olduklarını belirten Alkom Metal işyeri temsilcileri sınıfın diğer bölüklerine de bu direnişi anlatmak gerektiğini vurguladılar. Ayrıca Serna-Seral işçileri, DİSK/Nakliyat-İş Sendikası Genel Başkanı ile 27 Haziran günü greve çıkan Kartal Belediyesi işçileri de eyleme destek verdiler.

Kızıl Bayrak/Kartal

--------------------------------------------------------------------------------------

Direnişteki Has Alüminyum işçileriyle konuştuk...

“Direnişe devam ediyoruz, herkesi direnişimizle dayanışmaya çağırıyoruz!”

Has Alüminyum’da geçen hafta yaşanan işten atma saldırısıyla birlikte eylemli bir süreç başladı. Has işçileri patronun işten atma saldırısına karşı birlikte mücadele ediyorlar. Gelişen süreç üzerine direnişteki Has işçilerinden Zafer Ergezer ve İsmet Tunçel ile bir sohbet gerçekleştirdik.

- Yaklaşık 4 aydır fabrika önünde bekliyorsunuz. Şimdi yeniden Has işçisi eylemli bir sürece girmiş bulunuyor. Toplamında durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

İlk olarak iki arkadaşımız işten çıkartıldı. Biz de onların geri alınması için yemek boykotu ve alkışlı protesto eylemi yaptık. Patron bundan sonra beş arkadaşımızı daha attı. Ardından bir arkadaşı daha. En son geçen hafta üç kişiyi daha işten çıkardı. Mücadeleye devam ediyoruz, sonuna kadar. Sendika içeriye girene kadar mücadelemize devam edeceğiz. Şimdiye kadar toplam onbir arkadaşımız işten çıkartıldı. En son çıkartılan üç arkadaşın geçen hafta içerisinde işlerine son verildi.

Üç işçi arkadaşımız atıldıktan sonra arkadaşları sendikaya gönderdik. Çalışma Bakanlığı’na kayıt yaptırdık. Arkadaşları önce şubeye gönderdik, orada Ali Rıza bey “bunlar çizmeyi iyice aştı, bize söz vermişlerdi ne gerekiyorsa yapacağız” dedi. Bize de telefon açtılar, “ne gerekiyorsa kararı hep birlikte alıp yapalım, iş durdurmaya kadar da gidelim” dediler. Bu bizi gayet mutlu etti, bunu söylemesi bile müthiş bir şey. Ondan sonra hep birlikte yemek boykotu kararını aldık sendikayla. Üyelerimizin hepsi katıldı bu boykota. Eğer bu bir ses getirmezse iş yavaşlatılacak, o da olmazsa iş durdurulacak. Yapılabilecek güç var şu anda. Ne gerekirse yapacağız. Atılan üç arkadaş da üretim açısından fabrikada önemli bir yer tutuyordu. Üçü de örgütlülüğün başını tutan arkadaşlardı.

- Patronun arkadaşlarınızı işten atma bahanesi neydi?

Patronun adamları var, bunlar kol geziyorlar fabrika içerisinde. Bu son olayda da şöyle bir nokta var; bu arkadaşlar patronun iftirasına göre malı bozuk çıkarmışlar. Bahane bu yani. Ama alakası yok. Bir arkadaş 20 yıldır burada çalışıyor ve işini en düzgün yapan arkadaşlardan biridir. Ben anlamadım, arkadaş bu işte 20 yıldır çalışıyordu da şimdi sendikaya üye oldu diye mi bozuk mal çıkardı. Öteki arkadaşlar da keza öyle kişiler. Kısacası işten atma amacı bu arkadaşların sendikal çalışmada başı çekmeleri oldu. Ayrıca şu anda sendikaya üye yapacağımız 10 kişi daha var. İşe yeni girenler de var, ama taşeron oldukları için çok fazla diyalog şansımız yok. Eskilerden üye yapacaklarımız var.

- Peki patronun içeride çalışanlara yönelik herhangi bir baskısı var mı?

Tabii bu baskılar başından beri devam ediyor. Bazı arkadaşlara çalışırken sözlü sataşmada bulunuyorlar. Gözüne kestirdikleri arkadaşları başka zor bölümlerde ağır işlere veriyor. Ayrıca sendikaya üye arkadaşlar patron tarafından istifaya zorlanıyorlar. Bir de geçenlerde farklı bir olay yaşandı. Birisi söylenti çıkarmış “komünistler bizi yazmış” diye. Ondan sonra da birkaç kişi “biz bu işte yokuz” demişler. Gelip sağ gazeteler bizi yazmıyor. Biz ekmeğimizin davasındayız, buraya kim geldiyse hoş geldi, başımızın üstünde yeri var, saygı duyuyoruz. Bunun üzerine birkaç arkadaş “‘eğer öyleyse biz orada yokuz” demiş. Ben de kızdım, arkadaşlara yaptığınız saygısızlık dedim.

Bir de şunu eklemek istiyorum; çadırın kaldırılması için polise üç sefer dilekçe verilmiş. Kaç sefer polis buraya geldi. Beni 3-4 kez gece belirsiz saatlerde evden aradı polis. Çocuk çıkınca telefona “baban yarın karakola geliyorsa gelsin yoksa eve polis gönderilecek” diyorlar. Ben cinayet mi işledim, Yargıtay’ı mı kurşunladım, ne yaptım? Üstelik bana herhangi bir kağıt falan da göndermiyorlar, telefonla arıyorlar, ben nereden bileyim kimin aradığını? Daha sonra sendika avukatlarına gittik, ifademizi verdik, çıktık geldik. Biz burada çevreyi kirletiyormuşuz! Asıl patronlar kirletiyor çevreyi, koskoca makineleri var. Eleksol’un o asitli lağım suyu dereye dökülüyor, oradan da denize gidiyor, bu çevre kirliliği değil mi? İnsanların sağlığıyla oynanıyor. Milyonlarca insan denizde yüzüyor.

- Bu süreçte sendikayla ilişkileriniz daha farklı bir yerde duruyor herhalde. Eylem yapıyor sendika mesela. Direnişe sahip çıkıyor. Size sendikanın önlüğü ve şapkası verildi...

Son işten atılmalarla birlikte yeniden yemek boykotu yapıldı. Sonra yine sabah işe gelmeden servislerden inildi ve sloganlarla fabrikaya yüründü. Tabii bu eylemlerde BMİS’ten Genel Örgütlenme Sekreteri Özkan bey vardı. Şimdi sendikayla aramız iyi. Genel Merkez olsa bize sahip çıkıyorlar. Daha önceden şubedekiler sahip çıkmıyorlardı. Biz ne desek kabul etmiyorlar, eylem yapalım desek yasadışı diyorlardı. Bilmiyorum artık önceden ne vardı. Patronla anlaşmışlar herhalde. Patronla konuşup bir daha kimsenin işten atılmayacağının sözünü almışlar. Ama söz almalarının hemen ardından Cemal ondan sonra da Sabri arkadaş atıldı. Şimdi de üç arkadaşımız işten atılınca mecburen eylemler başladı.

- Eylemli süreciniz yeniden başladı. Nasıl gözüküyor tablo?

Şimdi durum daha iyi. Herşeyi yapabilecek durumdayız. İş yavaşlatma, iş durdurma, eylem, basın açıklaması hepsini yapabiliriz. O yüzden sınıf kardeşlerimizin desteğini bekliyoruz. Serna-Seral işçileri bize destek vermeye geldiler. Bugün duyduk, Kartal Belediyesi işçileri de greve çıkmışlar. Biz de şu işlerimizi organize ettikten sonra onları ziyaret ederiz, destek veririz. Biz burada mücadele ediyoruz, sabahtan akşama kadar çadırın içinde sıcakta bekliyoruz. İşçi sınıfının kazanması için yapıyoruz bunu. Yoksa hiçbir mecburiyetimiz yok. Herkesi direnişimizle dayanışmaya çağırıyoruz.

Kızıl Bayrak/Kartal