18 Şubat 2006 Sayı: 2006/06 (06)
  Kızıl Bayrak'tan
   Bahar döneminin yakıcı gündemleri ve
sınıf mücadelesinin öncelikli görevleri
  Emekçi halklara “medeniyetler
çatışması” tuzağı
  Kulp’ta bulunan toplu mezardaki kemiklerin köylülere ait olduğu
kanıtlandı
  TEKEL’de direniş sermayeye geri adım
attırdı
Kapatma kararına karşı direnişte olan TEKEL işçilerinin eylemi sona erdi
  BDSP’nin TEKEL direnişine destek
çalışmaları
Tersane İşçileri Kurultayı yapıldı
Tersane İşçileri Kurultayı’ndan
gözlemler
  Tersane İşçileri Kurultayı Sonuç
Bildirgesi
  Danıştay Telekom yağmasına onay verdi
“Bölgesel Kalkınma” kimin için?
Sağlıklı bir yaşam için kapitalizme ölüm!
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
ve KESK’in tutumu
  Günümüzün burjuva toplumunda genel
boyutlarıyla kadın sorunu
(Orta sayfa)
  Filistin halkı teslimiyetçi çizginin
sonuçlarına mahkum değildir
   ABD Kongresi 2007 askeri bütçesini
onayladı
   İşgalciler Irak'ta yeni kukla hükümet kurma
hazırlığında
   Avrupalı kapitalistlerin blok saldırısına karşı kitlesel protestolar
  Strasbourg’ta coşkulu, öfkeli ve kitlesel protesto
  Fransa’da yüzbinlerce işçi, emekçi ve
genç alanlara çıktı
  İsviçre’de Swisse Metal grevi ve kitlesel dayanışma eylemleri
  15 Şubat ve çöküş
  Direnişteki BPO işçileriyle konuştuk
  Kapitalizm sevgiyi de metalaştırıyor
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Hükümet kurma çalışmalarına başlayan Hamas gerici kuşatma altında...

Filistin halkı teslimiyetçi çizginin sonuçlarına mahkum değildir

Filistin halkının seçimlerdeki tercihinden dolayı “şok” geçiren emperyalist-siyonist güçler, haftalardır aynı teraneyi tekrarlayıp duruyorlar; “Hamas silah bırakmalı, İsrail'i tanımalı ve şiddeti reddetmelidir”. Ancak bu arada iki günde 8 Filistinli'yi katleden İsrail'e “devlet terörüne son ver” çağrıları gelmiyor.

Kısa sürede bu kaba dayatmalara Hamas'ın prim vermeyeceğini anlayan Filistin halkının düşmanları, önce Filistin yönetimine yapılan mali yardımı kesmekle tehdit ettiler. Ancak Hamas liderleri “ilkelerini para karşılığında değiştirmeyeceklerini” ifade ettiler. Özellikle Arap ülkelerine çağrıda bulunarak, dışarıdan gelen mali desteklerle ayakta duran Filistin yönetimine destek vermelerini istediler. Bu çağrı kısmen karşılık bulsa da, sorunu çözmekten çok uzaktır.

Emperyalist-siyonist gericiler elbette kirli niyetlerinden vazgeçmiş değiller. ABD'de yayınlanan The New York Times gazetesinde yeralan haberlere göre, ABD ve İsrail, Filistin seçimlerinden zaferle çıkan Hamas'ı başarısızlığa uğratmak için ortak çalışma yapmaya başladılar bile. İsrailli resmi yetkililer ile batılı diplomatları haberine kaynak gösteren gazete, Hamas'ı saf dışı bırakmak için Filistinliler'e giden para kaynaklarının kesilmesi ve uluslararası izolasyon ile Filistin yönetiminin yalnızlığa itilmesi gibi yaptırımlara başvurulacağını yazdı.

Filistin halkına karşı kirli planlar hazırlanırken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in beklenmeyen açıklaması, Washington ve Tel Aviv'deki ırkçı zorbaları fazlasıyla rahatsız etti. Zira Putin'in açıklaması, “uygar dünya”nın söylemine uymuyordu. İspanya ziyareti sırasında, açıklama yapan Putin, emperyalist-siyonist söylemin aksine, Hamas'ı bir terör örgütü olarak nitelendirmediklerini, örgütle temasa geçmek için de herhangi bir ön şart öne sürmediklerini ifade etmiş, İsrail ve Batılı ülkeleri ima ederek, “köprüleri yakmanın hiçbir işe yaramadığını” söylemişti.

Putin'e teşekkür eden Hamas liderleri, resmi bir çağrıya memnuniyetle karşılık vereceklerini ifade ettiler. Putin'in tutumu, Rusya'nın Ortadoğu'daki konumunun zayıflamasına bağlansa da, Hamas'ın manevra alanını genişlettiği bir gerçek.

Bu arada çeşitli basın kuruluşlarının Hamas liderleriyle mülakatlar yapması, Filistin davasının dünya kamuoyuna girmesine kısmen de olsa olanak tanıyor. Kendi çapında başarılı demeçler veren Hamas liderleri, Filistin'de sorunun şiddet veya terör değil, işgal karşıtı direniş olduğu gerçeğini ifade ediyor, Filistin özgürlüğüne kavuşana kadar da direnme hakkının meşruluğunu savunuyorlar. Daha önce yapılan anlaşmaları gözden geçireceklerini ifade eden Hamas liderleri, Filistin halkının yararına olmayan anlaşmalar olursa, iptal edileceğini dile getirdiler ve uzun süreli bir ateşkes için İsrail'in 1967'de işgali ettiği bölgelerden çekilmesi gerektiğini hatırlattılar. Örneğin Suriye'de sürgünde yaşayan Hamas'ın siyasi lideri Halid Meşal, bir Rus gazetesine verdiği demeçte; “İsrail haklarımızı tanır, işgal ettiği topraklardan çekilirse, Hamas ve onunla beraber Filistin halkı silahlı direnişe son verme kararı alacaktır” diye konuştu.

Hükümet kurma çalışmalarına da hız veren Hamas liderleri, Mısır'ın başkenti Kahire'de biraraya geldiler. Hamas yetkilileri, Filistinli örgütlerin yeraldığı ve teknokratları da içeren bir koalisyon hükümeti kurmayı amaçladıklarını söylediler.

Öte yandan dış ilişkileri geliştirme hazırlığında olan Hamas, Amerikan karşıtı yönetimlerle benzer bir çizgi izleme sinyalleri verdi. “İlk olarak Ortadoğu ülkelerini ziyaret edeceğiz, ama hemen ardından Latin Amerika'ya gideceğiz” şeklinde konuşan örgütün siyasi büro üyesi Muhammed Nazzal, Bolivya, Brezilya, Küba ve Venezüella ile özel olarak ilgilendiklerini ifade etti.

Bölgedeki Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün gibi gerici Amerikancı rejimlerle ilişki içinde olmanın taşıdığı potansiyel risklere karşın Hamas, çizgisini sonuna kadar savunabilirse eğer, tüm umudunu ABD-AB emperyalistlerine endeksleyen El Fetih çizgisinin Filistin'de yarattığı vahim tabloyu değiştirebilecektir.

-----------------------------------------------------------------------------------------

Siyonistler Filistin topraklarını çalmaya devam ediyor!

İsrail Batı Şeria'nın üçte birini ilhak etmeye hazırlanıyor

Filistin seçimlerinden Hamas'ın zaferle çıkmasından dolayı gözler Filistin'e çevrili olduğu halde, İsrail Filistin topraklarını gaspetme pervasızlığını sürdürüyor. Demokrasi havariliğini elden bırakmayan ikiyüzlü “uygar batılı”lar ise, silah bırakması ve İsrail'i resmen tanıması için Hamas'a baskı yapmakla meşguller.

Gerici güçler, İsrail işgaline karşı direnen Hamas örgütünü “terörist” ilan ederken, utanıp sıkılmadan haydut devlet İsrail'i “barış isteyen taraf” olarak gösterebiliyorlar. Oysa BM kararlarına göre bile, ülkesi işgal edilmiş halkların her tür araçla özgürlük için direnme hakları saklıdır.

“Barış isteyen taraf” olarak İsrail, 1967'de işgal ettiği topraklardan çekilmesini talep eden BM Güvenlik Konseyi kararlarını hiçe saymakla kalmıyor, sistematik işkence uyguluyor, toplu yıkımlar ve kitlesel cinayetler gerçekleştiriyor, ama buna karşın “barış isteyen taraf” oluyor “uygar dünya”nın riyakar söyleminde.

Irkçı duvar inşaatını son aşamasına kadar vardıran siyonist İsrail devleti, Batı Şeria'nın üçte birini daha ilhak ederek, geleneksel toprak gaspı siyasetini arsızca sürdürüyor. Ne uygar dünyadan, ne de karikatürlere karşı blok tutum alan Arap ülkelerinden bu pervasızlığa karşı yükselen bir ses duyuluyor. Sadece bu olay bile, Filistin'de barış istediğini iddia eden bütün gerici güçlerin düşkün birer yalancıdan ibaret olduğunu, dahası gaspedilen Filistin topraklarından ve dökülen kanlardan da sorumlu olduklarını göstermeye yeter.

Irkçı siyonistler tarafından yapılan açıklamaya göre, 2. ntifadanın (Eylül 2000) başlamasından hemen ardından Filistinliler için yasaklı olan ilhak kapsamındaki bölge, Ürdün Vadisi'nden Ölü Deniz'e ve Batı Şeria Dağları'na değin uzanan, Batı Şeria'nın üçte birlik bölümünü kapsıyor. Filistinli yetkililer, ırkçı duvar inşaatıyla Filistin topraklarından fiilen ayrılan bu bölgenin ilhak edilmesi durumunda, Filistin'in dünya ile tek bağının da kopacağını dile getiriyorlar. Ayrıca bu ırkçı plan uygulanabilirse eğer, tarım veya hayvancılıkla geçinen binlerce Filistinli'nin ya fiili olarak hapis kalması ya da topraklarını terketmesine de yolaçacak. Ölüm döşeğindeki kasap Şaron'un Gazze'den çekilmesi de, esas olarak bu bölgenin ilhak edilmesi için uygun zemin hazırlama hamlelerinden biriydi. Ama bu hamle, “uygar batı” ile işbirlikçilerinin, kasap Şaron'u “barış isteyen adam” olarak lanse etmelerine gerekçe yapılmıştı.

Anti-emperyalist, anti-siyonist güçler Filistin halkıyla dayanışmayı yükselterek bu arsızlığa karşı tepkilerini ortaya koymalılar.