18 Şubat 2006 Sayı: 2006/06 (06)
  Kızıl Bayrak'tan
   Bahar döneminin yakıcı gündemleri ve
sınıf mücadelesinin öncelikli görevleri
  Emekçi halklara “medeniyetler
çatışması” tuzağı
  Kulp’ta bulunan toplu mezardaki kemiklerin köylülere ait olduğu
kanıtlandı
  TEKEL’de direniş sermayeye geri adım
attırdı
Kapatma kararına karşı direnişte olan TEKEL işçilerinin eylemi sona erdi
  BDSP’nin TEKEL direnişine destek
çalışmaları
Tersane İşçileri Kurultayı yapıldı
Tersane İşçileri Kurultayı’ndan
gözlemler
  Tersane İşçileri Kurultayı Sonuç
Bildirgesi
  Danıştay Telekom yağmasına onay verdi
“Bölgesel Kalkınma” kimin için?
Sağlıklı bir yaşam için kapitalizme ölüm!
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
ve KESK’in tutumu
  Günümüzün burjuva toplumunda genel
boyutlarıyla kadın sorunu
(Orta sayfa)
  Filistin halkı teslimiyetçi çizginin
sonuçlarına mahkum değildir
   ABD Kongresi 2007 askeri bütçesini
onayladı
   İşgalciler Irak'ta yeni kukla hükümet kurma
hazırlığında
   Avrupalı kapitalistlerin blok saldırısına karşı kitlesel protestolar
  Strasbourg’ta coşkulu, öfkeli ve kitlesel protesto
  Fransa’da yüzbinlerce işçi, emekçi ve
genç alanlara çıktı
  İsviçre’de Swisse Metal grevi ve kitlesel dayanışma eylemleri
  15 Şubat ve çöküş
  Direnişteki BPO işçileriyle konuştuk
  Kapitalizm sevgiyi de metalaştırıyor
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Tersane İşçileri Kurultayı yapıldı...

Tersane işçilerinin mücadelesi yeni bir sürece evriliyor!

Tersane İşçileri Kurultayı 12 Şubat günü Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Merkezi Kemal Türkler Toplantı Salonu'nda başarıyla gerçekleştirildi. Kurultay'a yaklaşık 120 kişi katıldı. Salona, “Tersaneler cehennem, işçiler köle kalmayacak!” “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!”, “Güvencesiz çalışmaya, geleceksiz yaşamaya hayır!” pankartları asıldı. Bir grup işçi kurultay salonuna “Tersaneler cehennem, işçiler köle kalmayacak!” sloganıyla girdi. Kurultay esnasında da sık sık aynı slogan atıldı.

Kurultay iş cinayetlerinde yaşamını yitiren ve işçi sınıfının kurtuluş mücadelesinde şehit düşen tüm devrimciler için yapılan saygı duruşuyla başladı. Ardından Tersane İşçileri Kurultayı Hazırlık Komitesi adına açılış konuşması yapıldı.

Konuşmada Ortadoğu'daki siyasal ve sosyal gelişmelere değinildi. ABD emperyalizmini vuran 11 Eylül saldırısından sonra Ortadoğu'nun haritasının yeniden çizilmeye çalışıldığı, Afganistan ve Irak'tan sonra hedefteki ülkelerin İran ve Suriye olduğu vurgulandı. Emperyalist savaşların hedefinin zengin petrol yatakları olduğuna işaret edildi. Ortadoğu'da halkların anti-emperyalist tepkisinin ezilmesi gibi siyasal bir amaç taşıdığı vurgulandı.

Konuşmada Türkiye'nin uşaklık misyonuna da işaret edilerek; Türk sermaye sınıfının dışta komşu halklara düşmanlık içte de işçi-emekçilere sosyal yıkımı dayattığı, ülke ekonomisinin ana damarını oluşturan SEKA, TEKEL, TÜPRAŞ gibi kamu kuruluşlarının uluslararası sermaye ve yerli işbirlikçilerine peşkeş çekildiği, işçilerin bu noktada tavır geliştirdiği ancak bu tavırların birleşik bir karakterden yoksun olduğu ifade edildi. GSS'yle sağlığın sermaye için kârlı bir alana dönüştürülmesinin hesaplandığına dikkat çekildi. Sermayenin topyekûn saldırısına karşın işçi sınıfının parçalı, dağınık, örgütsüz olduğu dile getirildi. Devrimci öncü işçilerin biraraya gelerek bugüne kadar İstanbul'un 5 ayrı bölgesinde kurultaylar düzenlediği hatırlatılarak, tersane işçilerinin havzada yaşanan sorunlar üzerinden bu kurultaylar zincirinin yeni bir halkası olması gerektiği vurgulandı. Konuşmada ayrıca havzada yaşanan temel sorunlar üzerinde duruldu. Kurultayın ön hazırlık çalışmalarından bahsedildi ve bu çalışmaların işçiler tarafından sahiplenildiği belirtildi. Sorunlar karşısında tersane işçilerinin birlik ve dayanışmaya ihtiyacı olduğu vurgulandı.

Açılış konuşmasının ardından Türkiye işçi sınıfının tarihsel gelişimi ve tersane havzasında yaşanan temel sorunları da kapsayan “Tersane işçileri uyanıyor!” adlı sinevizyon ilgiyle izlendi. Ardından Tersane İşçileri Kurultayı Hazırlık Komitesi'nin hazırlamış olduğu “21. yüzyılda bir sömürü ve kölelik cehennemi: Tuzla Tersaneler Havzası” başlıklı genel tebliğ sunuldu. Tebliğde havzada yaşanan yakıcı sorunlar sırasıyla Sigorta hakkı, Taşeronluk sistemi, İş cinayetleri ve kazaları ile meslek hastalıkları, Düşük ücret, Çalışma süreleri, Sosyal alanlar gibi alt başlıklar altında ayrıntılı bir şekilde işlendi. Ardından örgütlenme sorunları, mücadelenin ihtiyaçları ve çözüm yolları anlatıldı. Sorunlara karşı çözüm önerisi olarak şunlar dile getirildi: “Tersanelerdeki çalışma koşulları ve parçalı tablo, öncelikle dernek biçiminde bir kurumsal örgütlenmeyi zorunlu kılmaktadır. Böylesi bir örgütlenme bir yandan sendikal örgütlenmenin sağlam temeller üzerinde güvence altına alınmasını sağlayacak, öte yandan da tersane işçilerinin gündelik mücadele içerisinde birleştirilmesinde temel bir rol oynayacaktır. Kısacası bu örgütlenme biçimi, sendikal örgütlenmenin alternatifi değil, aksine sendikal örgütlenmeyi güçlendiren bir araç olacaktır. Bugün biz tersane işçilerine gerekli olan havza ölçeğinde meşru-kurumsal bir önderliğin yaratılmasıdır.” Ardından temel talepler maddeler halinde sıralandı. Sunulan tebliğden sonra kısa bir ara verildi.

Aradan sonra önergelere geçilmeden önce Tersane İşçileri Kurultayı Hazırlık Komitesi adına bir konuşma yapıldı. Hazırlık Komitesi'nin görevinin buradaki kurultayı örgütlemek olduğu, bunun başarılmasıyla da Kurultay Hazırlık Komitesi'nin görevini tamamladığı, bundan sonra kurultaydan çıkacak kararları hayata geçirebilmek için geçici bir örgütlülüğe ihtiyaç olduğu, hazırlık komitesinde yeralan kişilerin de içinde yeralacağı Tersane İşçileri Kurultayı İnisiyatifi adı altında geçici bir komitenin kurulmasının gerekliliği vurgulandı. Bu inisiyatifin içinde her tersane işçisinin olabileceği ifade edildi. Ardından karar önergelerine geçildi. Divan tarafından okunan önergeler, önerge sahipleri adına yapılan konuşma ile devam etti ve kimi önergeler oylamaya sunuldu. GİSBİR'den talep edilen servis hakkı ve bu servis hakkıyla ilgili başlatılan “GİSBİR'den oturduğumuz semtlerden tersanelere servis hakkı istiyoruz” imza kampanyasının daha da genelleştirilmesi ve toplanan imzaların bir yürüyüş ve basın açıklamasıyla, seçilen temsilciler aracılığıyla GİSBİR'e iletilmesi karar altına alındı.

İkinci olarak 44 imzalı bir önerge okundu. Dernek kurulmasını talep eden önergede, dernek talebi şu şekilde gerekçelendirildi: “Kapitalist sömürünün en vahşi biçimlerinin hüküm sürdüğü tersanelerde, biz tersane işçileri, yaşam koşullarımızın iyileştirilmesi ve sömürünün sınırlandırılması için mücadelemizi yükseltecek örgütlülüklerden ve birlikten yoksunuz. Tersane patronları ise sömürü koşullarının sürgit devam edebilmesi için güçlü bir örgütlülüğe sahipler ve birlik halindedirler. Tersane patronları, Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) adı altında merkezi bir örgütlülüğe ve birliğe sahiptirler. Tersane patronlarının birliği karşısında ise biz tersane işçilerinin birliğe ve örgütlenmeye ihtiyacı var. İşçi sınıfının iktisadi mücadelesinin en temel araçları sendikalardır. Sendikal haklardan işçi sınıfının küçük bir azınlığının yararlanabildiği ülkemizde, tersane işçileri her türlü sendikal hak ve örgütlülükten yoksundur. İktisadi mücadelenin en önemli araçları sendikalar olmakla birlikte, tersanelerin çalışma koşulları nedeniyle tek tek tersaneler düzeyinde sendikalarda örgütlenmek neredeyse olanaksız hale gelmiştir. 40 civarında tersanede bini aşkın taşeron bulunmakta ve bunun yanısıra işçi simsarlığı ve götürü çalışma biçimleri giderek yaygınlaşmakta, 20 bin civarında işçinin ancak küçük bir azınlığı kadrolu bulunmakta, yaygın bir biçimde yevmiyelik ücret uygulaması bulunmakta, kısa süreli çalışmanın yaygın olması nedeniyle yoğun bir biçimde işçi sirkülasyonu yaşanmakta, resmi rakamlara göre tersane işçilerinin ancak yüzde 40'ı sigorta hakkından yararlanmakta, tüm bu koşullar nedeniyle tek tek tersaneler özgülünde sendikalarda örgütlenmek imkansız hale gelmektedir. Tüm bu nedenlerle biz tersane işçilerinin bir yandan bu koşullara son verme mücadelesinde bizlere yol gösterecek, diğer yandan da işçilerin birlik ve dayanışmasını güçlendirerek tersane işçilerini havza ölçeğinde sendikalarda buluşturabilecek bir ön örgütlenmeye, tersane patronlarının birliği karşısında işçilerin birliğine ihtiyacı vardır...”

Önerge sahipleri adına yapılan konuşmanın ardından, bir kişi önerge lehinde konuşma yapmak üzere kürsüye çıktı. Dernek kurulması yönündeki önerge oylamaya sunuldu ve tüm katılımcıların oybirliği ile karar altına alındı.

Üçüncü olarak sigorta hakkına ilişkin uzun vadeli bir kampanyanın örgütlenmesine dönük bir önerge sunuldu. Tersane havzasında çalışan 20 bin işçinin sadece yüzde 30-40'ı sigortalıdır ve onların da sigorta primleri düzenli olarak ödenmemekte, ödenen primler ise gerçek ücret üzerinden değil de asgari ücret üzerinden ödenmektedir. Sigortasızlık başta örgütlenme olmak üzere pek çok sosyal haktan faydalanmamızı engellemektedir. Önergede sunulduğu biçimde sigorta hakkı için “Sigortasız tek bir işçi kalmayacak!” şiarı ile uzun vadeli bir kampanyanın örgütlenmesi karar altına alındı.

Dördüncü olarak ise taşeronluk ve yevmiye usulü ücret sistemlerine karşı bir önerge sunuldu. Önergede şu noktalara işaret edildi: “Tersane patronlarının en azgın sömürü araçlarından biri taşeronluk sistemidir. Tersanelerde taşeronluk uygulaması her türlü hukuksal dayanaktan yoksundur ve yasadışı bir uygulamadır. Çalışma mevzuatı asıl iş niteliğinde olan işlerin alt işverene, yani taşerona verilmesini yasaklamış olmasına karşın, tersane patronları daha fazla kâr amacıyla bizleri çifte sömürünün cenderesine almaktadırlar. Taşeronluk sistemi, sigorta ve sendika başta olmak üzere, her türlü haktan yoksunluğun en temel dayanaklarından biridir. Bu sistem ayrıca yaygın bir uygulama alanı bulunan yevmiyelik ücret uygulamasının da kaynağıdır. Taşeron çalışma, hem bizlerin bir dizi haktan yoksun kalmasına vesile olurken, hem de giderek yaygınlaşan bir biçimde ücretlerimizin zamanında ödenmemesine, gaspedilmesine ve ücretlerin düşmesine neden olmaktadır.” Ardından sıralanan “Taşeronluk sistemi kaldırılsın, herkese kadro verilsin! Yevmiye usulü ücret sistemine son verilsin, insanca yaşanabilir düzenli ücret!” talepleri doğrultusunda fiili, meşru ve hukuki her türlü mücadele yol ve yöntemleri ile yaygın ve kesintisiz bir mücadele seferberliği başlatılması karar altına alındı.

Ardından önerge sahipleri adına konuşma yapılmayan üç önerge okundu ve oybirliği ile karara bağlandı. Bunlar, tersane havzasında yaklaşık iki yıldır yayınına devam eden Tersane İşçilerinin Sesi Tersane İşçileri Bülteni'nin daha etkili ve işlevli kullanımının yaygınlaştırılması, tersane işçilerinin kendilerini bültenin doğal muhabiri olarak görmeleri, bültenin yayın kurulunun İnisiyatif içerisinden belirlenmesi; dünya işçi sınıfının 8 saatlik işgünü mücadelesinin ürünü olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ile 1 Mayıs işçi sınıfının birlik mücadele ve dayanışma gününe tersane işçilerinin kendi talepleri ve pankartları ile katılması ve 1 Mayıs öncesi piknik yapılması; İstanbul'un farklı bölgelerinde gerçekleştirilen kurultaylarda çıkan kararlar doğrultusunda merkezi bir İstanbul İşçi Kurultayı'nın örgütlenmesi...

Son olarak ise iki ayrı önerge birleştirilerek tek bir önerge olarak sunuldu ve önerge lehine yapılan canlı konuşmalar ile karara bağlandı. Bu iki önerge günübirlik iş kazaları, iş cinayetleri ve meslek hastalıklarına karşı mücadeleyi, diğeri ise lavabo, duş sistemi, soyunma oda ve dolapları gibi talepler uğruna mücadeleyi içermekteydi. Bu iki önergede; “Tersanelerin ağır ve tehlikeli işler kapsamına alınması, iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin her türlü yasal ve zorunlu tedbirlerin alınması, havzada tersane işçileri ve yakınlarının yararlanacağı Sağlık Bakanlığı bünyesinde tam teşekküllü bir hastanenin kurulması, işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin olarak tersane işçilerinin düzenli ve kesintisiz bir eğitime tabi tutulması ve sosyal alanların iyileştirilmesi ve insani koşullara çıkartılması” talepleri doğrultusunda fiili, meşru ve hukuki her türlü mücadele aracının etkin bir biçimde kullanılarak bir mücadele seferberliğinin başlatılması, bu konuda uzman meslek odaları ile işbirliği yapılarak bir mücadele programı oluşturulması talebi yeralıyordu.

Önerge tartışmaları ve oylamaların ardından serbest kürsüye geçildi. Serbest kürsüde 20'si tersane işçisi olmak üzere toplam 30 işçi söz hakkı aldı. Bir işçi arkadaş sayının az olduğunu, burada daha fazla işçinin olması gerektiğini, bunun içinse herkese sorumluluk düştüğü vurgulandı. Diğer bir işçi arkadaş işyeri sorunlarını anlattıktan sonra herkesin geleceğe dair umut beslemesi gerektiğine vurgu yaptı ve “dün damlaydık, havuz olduk, şimdi deniz olma zamanı” diyerek yoğun alkış aldı. Başka bir arkadaş yemekhane koşullarının kötü oluşundan, tuvaletlerin hijyenik olmamasından, soyunma odalarının olmamasından sözederek birlik vurgusu yaptı. RMK'da çalışan bir arkadaş ise iki hafta önce iki kişinin ölümüyle sonuçlanan iş cinayetini anlattı. Örgütlenmenin ve mücadele etmenin zorunluluğundan söz etti. Şemdinli'de yaşanan olaya vurgu yaparak “Eğer halk orda ayaklanmasaydı Başbakan Şemdinli'ye gitmezdi. Olayların üstünü örtbas ederlerdi” şeklinde konuştu.

Mayıs'ta Yaşam Kooperatifi adına konuşma yapan arkadaş ise kurultayı sınıf mücadelesinde ileri bir adım olarak gördüklerini söyleyerek selamladı. Köz ve Yeni Bir Dünya İçin Çağrı dergileri adına yapılan açıklamalarda kurultayı destekledikleri belirtildi, ancak bu tür çalışmaların havzada bulunan başta Limter-İş Sendikası olmak üzere tüm ileri kurumlarla yapılmasının gerekliliği üzerinde duruldu. Bunun üzerine divandan, BDSP'nin bir yıl önce düzenlemiş olduğu Sempozyum'a sunulan tebliğden alıntı yapılarak, eleştiri somut olarak yanıtlandı: “Biz birleşik bir devrimci işçi hareketi yaratma mücadelesi veriyoruz. Bunun bir parçası olarak havzadaki tüm emekten yana, ilerici ve devrimci çalışmanın ortaklaştırılmasından yanayız. Bunu sempozyum vesilesiyle bir kez daha buradan ilan ediyoruz. Koca bir havzayla kıyaslandığında toplamda sınırlı ilerici ve devrimci güç birikimi mevcut, biz bu güçlerin birbirlerine karşı açık ve samimi olmak kaydıyla ortak çalışmasından yanayız. Bunda ısrarlı olacağız. Ama çağrı yaptığımız bu kesimlerden olumlu cevap alamazsak, tersane işçilerinin mücadelesinin örgütlenmesi için değişik araçlar devreye sokarak ortaya koyduğumuz perspektif doğrultusunda yürüyeceğiz. Tüm bunların hayata geçirecek sınıf bilinçli olan öncü işçiler olarak üzerimize düşeni yapacağız.” Ardından, bu platformun havzada ortak çalışma için yoğun bir çaba harcadığının altı çizilerek, bu tartışmalar geride kalmıştır denildi.

Bir arkadaş ise yaşadığı bir olayı anlattı. Tersane önünde Amerika'dan maliyeti binlerce doları bulan köpek maması getirtildiğini gördüğünü, işçilere verilen yemeğin ağzının tadını bozmasın diye köpeklere dahi verilmediğini anlattı. İşçiler kürsüde sıklıkla birlik çağrısı yaptılar. İşçilerin kürsüyü kendi kürsüleri olarak görmeleri, rahatlıkları ve doğallıkları, yaptıkları konuşmaların niteliği kurultayın etkisinin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyordu. Yapılan kapanış konuşmasının ardından kurultay sona erdi.

Kurultay ön hazırlık çalışmalarında olduğu gibi serbest kürsüde de işçilerin öne çıkardığı temel vurgu birlikti. Kurultay işçilerin birlik ihtiyacı doğrultusunda, tersane havzasındaki örgütsüzlüğü aşma noktasında güçlü bir iradenin açığa çıkartılması yönünde atılmış önemli bir adım oldu. Canlı tartışmaların yaşandığı, motivasyonun tam anlamıyla sağlandığı kurultaydan, somut çözüm önerileriyle ve bilinç açıklığıyla çıkıldı. Sınıf mücadelesinde önemli bir noktayı ifade eden kurultay sınıfla sınıfın öncüleri arasında güçlü bir köprü oluşturdu. Kurultay alınan kararların hayata geçirilmesinin başarılması ölçüsünde sınıfın önderlik ihtiyacına verilmiş tok bir yanıt olacaktır.

Kızıl Bayrak/Kartal