28 Ağustos'04
Sayı: 2004/34 (26)


  Kızıl Bayrak'tan
  Barış ve özgürlük sosyalizmle gelecek!
  Emperyalizm saldırganlık ve savaş demektir!
  Çakıcı-MİT-Yargıtay ilişkisi bir kez daha çürüyen düzen gerçekliğini ortaya serdi...
  Hazine’nin sosyal güvenlik raporu yalan ve çarpıtmalara dayalı...
  İncirlik Üssü emperyalist saldırganlığın merkezi haline getirilmek isteniyor...
  Kamu Personeli Kanunu Taslağı: İş güvencesi gaspediliyor, esnek çalışma koşulları dayatılıyor...
  Kamuda toplu görüşme oyununa seyirci kalmayalım... Süresiz iş bırakma eylemini örgütleyelim!
  Direnişteki Castleblair işçileri: Tüm sınıf kardeşlerimizi ve dostlarımızı direnişimize güç vermeye çağırıyoruz!
  Direnen Castleblair işçilerinden içerdeki Castleblair işçilerine çağrı...
  Bir Castleblair işçisiyle konuştuk...
  “Endüstriyel ilişkiler” mi, sınıf mücadelesi mi?
  MESS ile sendikalarımız arasındaki TİS görüşmeleri başladı...
  Metal TİS’leri ve sorumluluklar
  Sendikalar ve sınıf mücadelesi
  Altınbaşak işçilerinin mücadelesi sürüyor
  Necef’te direniş sürüyor
  Filistinli tutsakların açlık grevi ikinci haftasında...
  İşgal ordusuna eşlik eden Amerikalı doktorlar da işkenceci
  Almanya’da sermayenin yeni saldırısı dalgası...
  PWD girişiminin ideolojik ve politik duruşu üzerine
  Faela ve Afrika’nın kadın kurbanları
  Dünya, Türkiye ve Sol Hareket
  İşçi sınıfı davası şimdi daha güçlü...
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Filistinli tutsakların açlık grevi ikinci haftasında...

Siyonist zindanlarda direniş sürüyor!

İsrail’deki 20 hapishanede yatan 8 bine yakın mahkumdan 1600’ü koşulların iyileştirilmesi için açlık grevi başlattı. Açlık grevine aşamalı olarak mahkumların tümünün katılacağı açıklandı. Aralarında El Fetih’in Batı Şeria lideri Marvan Barguti’nin de bulunduğu direnişi örgütleyen tutsaklar, reşit olmayan mahkumlara açlık grevi izni verilmeyeceğini açıkladılar. İsrail zindanlarında yatan Filistinli mahkumların 192’si 18 yaşından küçük çocuklardan oluşuyor.

Direnişçi tutsaklar soyularak aramalara son verilmesini, daha çok ziyaretçiye izin verilmesini, sağlık koşullarının düzeltilmesini, aileleri ile görüşmeleri sırasında ziyaretçi ile mahkumu birbirinden ayıran camın kaldırılmasını, izinsiz üst aramalarına son verilmesini ve hapishanelere telefon kulübeleri konulmasını talep ediyorlar.

İsrail direnişi kırabilmek için kirli ve
kanlı planlar hazırlıyor

Kasap Şaron liderliğindeki siyonist yönetim mahkumların taleplerinin kabul edilmeyeceğini açıkladı. İsrail Kamu Güvenliği Bakanı Tzachi Hanegbi ise, “bana sorarsanız, mahkumlar bir gün, bir hafta, bir ay eylem yapabilir. Açlık grevi sonucu ölebilirler bile” diyerek cani kimliğini sergiledi. İsrail Sağlık Bakanı Danny Naveh ise hastalanacak tutsakları hastaneye götürmeyeceklerini açıkladı. Tutsakların tuzlarına el koyan gardiyanlar, direnişçilerin kısa sürede ölmesine zemin hazırlıyorlar.

Siyonist rejimin yaptığı hazırlıklar, Filistinli tutsakların eyleminden duyulan rahatsızlığı gösteriyor. Belli ki Şaron yönetimi, ağzından kan damlayarak konuşan bakan kadar rahat değil. Zira direnişi kırabilmek maksadıyla çok yönlü hazırlıklara hemen başlandı. Bu hazırlıklar çerçevesinde zorla müdahale, tutsaklara karşı fiili saldırı durumlarında gerekli olabilecek düzenlemeler de yeralıyor.

Açlık grevinin başlaması ile birlikte hapishanelerde ve dışarıda çatışma çıkmasından endişelenen İsrailli yetkililer, toplu gösterileri dağıtma konusunda uzmanlaşmış birlikleri alarma geçirdi. Ayrıca açlık grevleri çerçevesinde cezaevlerinden yaralıların hastanelere toplu tahliyesi ile ilgili tatbikatlar yapıldı. İsrail zindanlarındaki üst düzey yetkililerden Eli Gabizon da, mahkumların ölümüne oruç tutmasına izin vermeyeceklerini, zorla da olsa doktor gözetiminde müdahale edeceklerini duyurdu.

Eylemin başlaması üzerine saldırıya geçen siyonist rejim, hapishanelerde radyo dinlenmesini, gazete dağıtımını, aile ziyaretlerini ve kantinlerden sigara alımını yasakladı. Yasaklara ek olarak İsrail Cezaevi İdaresi, grevci mahkumlara karşı psikolojik savaş başlatarak cezaevi binalarının bahçelerine barbeküler kurdurdu. Mahkumların iradesini kırmayı amaçlayan siyonist zorbalar, etrafa et ve taze ekmek kokusu yayıyor. Gardiyanlar da yemeklerini özellikle mahkumların önünde yiyorlar.

Cezaevleri idaresi “Psikolojik yöntemleri araştırıyoruz. Bu uygulamalar dünyanın her yerinde yapılıyor” açıklamasını yaprak, direnişi kırmak için her türlü kirli yönteme başvurabileceklerine işaret etti. 1970 ve ‘80’lerde İngiltere Kuzey İrlandalı mahkumlara benzeri yöntemler uyguluyordu. Siyonistlerin bu konuda İngiltere ve Türkiye’deki deneyimlerden yararlandığı da söyleniyor.

Filistin halkı direnişi sahipleniyor

İsrail zindanlarında iki haftadır açlık grevi yapan Filistinli mahkumlara destek için binlerce kişi eylem yaptı. Filistin kentlerinde defalarca destek gösterileri düzenlendi. Batı Şeria’nın Ramallah ve El Halil kentleriyle Gazze’de mahkum yakınları da eyleme destek gösterileri düzenledi.

Gazze’de gösteri yapan Filistinliler, Arafat yönetiminden 18 Ağustos’u mahkumlarla dayanışma günü ilan etmesini istedi. Açlık grevindeki mahkumlara destek veren Arafat ve Filistin yönetimi 18 Ağustos’u dayanışma amacıyla “oruç günü” ilan etti.

Bu arada Ürdün’de, çoğunluğu Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ve İslami Hareket Cephesi’nden yaklaşık 100 muhalefet partisi üyesi, İsrail hapishanelerinde açlık grevi yapan Filistinli mahkumlarla dayanışmak için protesto gösterisi düzenledi.

Başkent Amman’da BM büroları önünde sessizce toplanan, pankartlar ve Filistin bayrakları taşıyan protestocular daha sonra BM görevlilerine, İsrail’e Filistinli mahkumları salıvermesi için baskı yapılması çağrısını içeren mektubu ilettiler.

İsrail zindanları açıldığı günden beri tam birer zulüm kampı olmuştur. Bu durum halen devam ediyor. Keyfi tutuklamalar, yaygın işkenceler, katliamlar eksik olmamıştır bu ölüm yuvalarından. Siyonist zorbalık işgal karşıtı direnişi kıramadığı gibi bu direnişin önemli bir parçası olan Filistinli tutsakları da teslim almayı başaramamıştır. Bir kez daha açlık grevi başlatan tutsaklar, direniş azmi ve kararlılığının dimdik ayakta olduğunu dosta düşmana gösteriyorlar.



Irak’ın kukla cumhurbaşkanı ilk resmi ziyaretini Ankara’ya yaptı...

Bir kez daha Kürt halkına düşmanlık!

Geçtiğimiz hafta, emperyalist işgal güçlerince Irak kentleri bombalanırken, Irak’ın kukla cumhurbaşkanı Gazi Meşal el-Yaver Ankara’da, en üst düzeyde ağırlanıyordu. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in resmi davetlisi olarak Türkiye’ye gelen el Yaver’e üç “bakan” eşlik etti. Burjuva basında bile “kukla yönetim” diye anılan bir yönetimin “devlet başkanı” sıfatı taşıyan Amerikan uşağı el Yaver, Çankaya Köşkü’nde resmi devlet töreniyle karşılandı.

El Yaver Ankara’daki Amerikancılar’ın “malum” talepleriyle karşılaştı. Bekleneceği gibi bu talepler, “Kürt halkına düşmanlıkta ortaklık”la ilgilidir. El-Yaver, Sezer’in yanısıra Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’le de görüştü. El Yaver’le görüşen tüm düzen temsilcileri, “Kongra-Gel’in Irak’ta barındırılmaması ve Kürt grupların Kerkük’teki iddialarına dair hassas davranılması”nı istediler.

Sezer, Irak’ın Kongra-Gel’e destek verdiği şüphelerinin yaygınlaştığından yakınırken, “Siz, PKK’ya karşı olduğunuzu ilan edin, teröre karşı işbirliği yapalım” önerisi götürdü. Sezer, Kürt grupların Kerkük’te ayrıcalık kazanma girişimlerine karşı çıkılmasını isteyince el Yaver, “içişlerimize karışmayın” yanıtını verdi. Bu da görüşmenin gerginleşmesine neden oldu ve bu gerginlik ortak basın toplantısına da yansıdı. Sezer, toplantıda Irak hassasiyetini anlatırken, el-Yaver kısa konuşup, “İçişlerimize müdahaleden uzak kalınması ilkesiyle ilişkilerimizi geliştirebiliriz” dedi.

El-Yaver’e Sezer’in uyarılarını yineleyen Erdoğan, Kongra-Gel için gerekli adımların atılmasını istedi. El-Yaver de “Sizin için şer odağı olan bizim için de şer odağıdır” karşılığını verdi. Gül ise Kürt grupların Kerkük’te nüfus sayımına müdahale edip, Türkmenler’e baskı yaptığını anlattı. Gül’ün “Kerkük’ün Kürt şehri olarak ilanını engellemezseniz, biz engelleriz” dediği öne sürüldü.

El Yaver’in Ankara’da bulunduğu günlerde, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği de, Irak’taki Kongra-Gel tehdidini ortadan kaldırmak için aktif gayret içinde olunduğuna dair bir açıklama yaptı. Açıklamada, “Bu konuda, Türk ve Iraklı yetkililerle yakın şekilde çalışmaya devam edeceğiz. Türkiye’nin 20 yıllık PKK mücadelesinde ABD’den iyi bir dostu olmamıştır” denildi.

Türk sermaye iktidarı, el Yaver’i devlet töreniyle ağırlayarak, Amerikan kuklası Irak yönetiminin meşrulaşması için çaba harcıyor. İkili ilişkilerin geliştirilmesi, ikinci sınır kapısının açılması, ticaret hacminin artırılması gibi konuların da görüşüldüğü söylenerek görüşmelere ciddiyet havası veriliyor. Bunun karşılığında ise, Kürt halkının ulusal demokratik istemlerinin ezilmesi için işbirliği istiyor. Bunu yaparken de o kadar ileri gidiyor ki, bir kukla devlet başkanının bile restiyle karşılanıyor.

El Yaver’in Ankara’da devlet töreniyle karşılanması, bu Amerikan uşağının Irak halkının cellatlarından biri olduğu gerçeğini değiştiremez. Hiçbir çaba el Yaver’i Irak halkı nazarında meşrulaştıramaz. Ankara’daki Amerikan uşağı Kürt düşmanlarına gelince, hiçbir kirli çabaları Kürt halkının özgürlük özlemlerini boğmayı başaramayacaktır.