Filistinli tutsakların açlık grevi ikinci haftasında...
Siyonist zindanlarda direniş sürüyor!
İsraildeki 20 hapishanede yatan 8 bine yakın mahkumdan 1600ü koşulların iyileştirilmesi için açlık grevi başlattı. Açlık grevine aşamalı olarak mahkumların tümünün katılacağı açıklandı. Aralarında El Fetihin Batı Şeria lideri Marvan Bargutinin de bulunduğu direnişi örgütleyen tutsaklar, reşit olmayan mahkumlara açlık grevi izni verilmeyeceğini açıkladılar. İsrail zindanlarında yatan Filistinli mahkumların 192si 18 yaşından küçük çocuklardan oluşuyor.
Direnişçi tutsaklar soyularak aramalara son verilmesini, daha çok ziyaretçiye izin verilmesini, sağlık koşullarının düzeltilmesini, aileleri ile görüşmeleri sırasında ziyaretçi ile mahkumu birbirinden ayıran camın kaldırılmasını, izinsiz üst aramalarına son verilmesini ve hapishanelere telefon kulübeleri konulmasını talep ediyorlar.
İsrail direnişi kırabilmek için kirli ve
kanlı planlar hazırlıyor
Kasap Şaron liderliğindeki siyonist yönetim mahkumların taleplerinin kabul edilmeyeceğini açıkladı. İsrail Kamu Güvenliği Bakanı Tzachi Hanegbi ise, bana sorarsanız, mahkumlar bir gün, bir hafta, bir ay eylem yapabilir. Açlık grevi sonucu ölebilirler bile diyerek cani kimliğini sergiledi. İsrail Sağlık Bakanı Danny Naveh ise hastalanacak tutsakları hastaneye götürmeyeceklerini açıkladı. Tutsakların tuzlarına el koyan gardiyanlar, direnişçilerin kısa sürede ölmesine zemin hazırlıyorlar.
Siyonist rejimin yaptığı hazırlıklar, Filistinli tutsakların eyleminden duyulan rahatsızlığı gösteriyor. Belli ki Şaron yönetimi, ağzından kan damlayarak konuşan bakan kadar rahat değil. Zira direnişi kırabilmek maksadıyla çok yönlü hazırlıklara hemen başlandı. Bu hazırlıklar çerçevesinde zorla müdahale, tutsaklara karşı fiili saldırı durumlarında gerekli olabilecek düzenlemeler de yeralıyor.
Açlık grevinin başlaması ile birlikte hapishanelerde ve dışarıda çatışma çıkmasından endişelenen İsrailli yetkililer, toplu gösterileri dağıtma konusunda uzmanlaşmış birlikleri alarma geçirdi. Ayrıca açlık grevleri çerçevesinde cezaevlerinden yaralıların hastanelere toplu tahliyesi ile ilgili tatbikatlar yapıldı. İsrail zindanlarındaki üst düzey yetkililerden Eli Gabizon da, mahkumların ölümüne oruç tutmasına izin vermeyeceklerini, zorla da olsa doktor gözetiminde müdahale edeceklerini duyurdu.
Eylemin başlaması üzerine saldırıya geçen siyonist rejim, hapishanelerde radyo dinlenmesini, gazete dağıtımını, aile ziyaretlerini ve kantinlerden sigara alımını yasakladı. Yasaklara ek olarak İsrail Cezaevi İdaresi, grevci mahkumlara karşı psikolojik savaş başlatarak cezaevi binalarının bahçelerine barbeküler kurdurdu. Mahkumların iradesini kırmayı amaçlayan siyonist zorbalar, etrafa et ve taze ekmek kokusu yayıyor. Gardiyanlar da yemeklerini özellikle mahkumların önünde yiyorlar.
Cezaevleri idaresi Psikolojik yöntemleri araştırıyoruz. Bu uygulamalar dünyanın her yerinde yapılıyor açıklamasını yaprak, direnişi kırmak için her türlü kirli yönteme başvurabileceklerine işaret etti. 1970 ve 80lerde İngiltere Kuzey İrlandalı mahkumlara benzeri yöntemler uyguluyordu. Siyonistlerin bu konuda İngiltere ve Türkiyedeki deneyimlerden yararlandığı da söyleniyor.
Filistin halkı direnişi sahipleniyor
İsrail zindanlarında iki haftadır açlık grevi yapan Filistinli mahkumlara destek için binlerce kişi eylem yaptı. Filistin kentlerinde defalarca destek gösterileri düzenlendi. Batı Şerianın Ramallah ve El Halil kentleriyle Gazzede mahkum yakınları da eyleme destek gösterileri düzenledi.
Gazzede gösteri yapan Filistinliler, Arafat yönetiminden 18 Ağustosu mahkumlarla dayanışma günü ilan etmesini istedi. Açlık grevindeki mahkumlara destek veren Arafat ve Filistin yönetimi 18 Ağustosu dayanışma amacıyla oruç günü ilan etti.
Bu arada Ürdünde, çoğunluğu Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ve İslami Hareket Cephesinden yaklaşık 100 muhalefet partisi üyesi, İsrail hapishanelerinde açlık grevi yapan Filistinli mahkumlarla dayanışmak için protesto gösterisi düzenledi.
Başkent Ammanda BM büroları önünde sessizce toplanan, pankartlar ve Filistin bayrakları taşıyan protestocular daha sonra BM görevlilerine, İsraile Filistinli mahkumları salıvermesi için baskı yapılması çağrısını içeren mektubu ilettiler.
İsrail zindanları açıldığı günden beri tam birer zulüm kampı olmuştur. Bu durum halen devam ediyor. Keyfi tutuklamalar, yaygın işkenceler, katliamlar eksik olmamıştır bu ölüm yuvalarından. Siyonist zorbalık işgal karşıtı direnişi kıramadığı gibi bu direnişin önemli bir parçası olan Filistinli tutsakları da teslim almayı başaramamıştır. Bir kez daha açlık grevi başlatan tutsaklar, direniş azmi ve kararlılığının dimdik ayakta olduğunu dosta düşmana gösteriyorlar.
Irakın kukla cumhurbaşkanı ilk resmi ziyaretini Ankaraya yaptı...
Bir kez daha Kürt halkına düşmanlık!
Geçtiğimiz hafta, emperyalist işgal güçlerince Irak kentleri bombalanırken, Irakın kukla cumhurbaşkanı Gazi Meşal el-Yaver Ankarada, en üst düzeyde ağırlanıyordu. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezerin resmi davetlisi olarak Türkiyeye gelen el Yavere üç bakan eşlik etti. Burjuva basında bile kukla yönetim diye anılan bir yönetimin devlet başkanı sıfatı taşıyan Amerikan uşağı el Yaver, Çankaya Köşkünde resmi devlet töreniyle karşılandı.
El Yaver Ankaradaki Amerikancıların malum talepleriyle karşılaştı. Bekleneceği gibi bu talepler, Kürt halkına düşmanlıkta ortaklıkla ilgilidir. El-Yaver, Sezerin yanısıra Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gülle de görüştü. El Yaverle görüşen tüm düzen temsilcileri, Kongra-Gelin Irakta barındırılmaması ve Kürt grupların Kerkükteki iddialarına dair hassas davranılmasını istediler.
Sezer, Irakın Kongra-Gele destek verdiği şüphelerinin yaygınlaştığından yakınırken, Siz, PKKya karşı olduğunuzu ilan edin, teröre karşı işbirliği yapalım önerisi götürdü. Sezer, Kürt grupların Kerkükte ayrıcalık kazanma girişimlerine karşı çıkılmasını isteyince el Yaver, içişlerimize karışmayın yanıtını verdi. Bu da görüşmenin gerginleşmesine neden oldu ve bu gerginlik ortak basın toplantısına da yansıdı. Sezer, toplantıda Irak hassasiyetini anlatırken, el-Yaver kısa konuşup, İçişlerimize müdahaleden uzak kalınması ilkesiyle ilişkilerimizi geliştirebiliriz dedi.
El-Yavere Sezerin uyarılarını yineleyen Erdoğan, Kongra-Gel için gerekli adımların atılmasını istedi. El-Yaver de Sizin için şer odağı olan bizim için de şer odağıdır karşılığını verdi. Gül ise Kürt grupların Kerkükte nüfus sayımına müdahale edip, Türkmenlere baskı yaptığını anlattı. Gülün Kerkükün Kürt şehri olarak ilanını engellemezseniz, biz engelleriz dediği öne sürüldü.
El Yaverin Ankarada bulunduğu günlerde, ABDnin Ankara Büyükelçiliği de, Iraktaki Kongra-Gel tehdidini ortadan kaldırmak için aktif gayret içinde olunduğuna dair bir açıklama yaptı. Açıklamada, Bu konuda, Türk ve Iraklı yetkililerle yakın şekilde çalışmaya devam edeceğiz. Türkiyenin 20 yıllık PKK mücadelesinde ABDden iyi bir dostu olmamıştır denildi.
Türk sermaye iktidarı, el Yaveri devlet töreniyle ağırlayarak, Amerikan kuklası Irak yönetiminin meşrulaşması için çaba harcıyor. İkili ilişkilerin geliştirilmesi, ikinci sınır kapısının açılması, ticaret hacminin artırılması gibi konuların da görüşüldüğü söylenerek görüşmelere ciddiyet havası veriliyor. Bunun karşılığında ise, Kürt halkının ulusal demokratik istemlerinin ezilmesi için işbirliği istiyor. Bunu yaparken de o kadar ileri gidiyor ki, bir kukla devlet başkanının bile restiyle karşılanıyor.
El Yaverin Ankarada devlet töreniyle karşılanması, bu Amerikan uşağının Irak halkının cellatlarından biri olduğu gerçeğini değiştiremez. Hiçbir çaba el Yaveri Irak halkı nazarında meşrulaştıramaz. Ankaradaki Amerikan uşağı Kürt düşmanlarına gelince, hiçbir kirli çabaları Kürt halkının özgürlük özlemlerini boğmayı başaramayacaktır.
|