Hepinizin bildiği gibi iki aydan beridir haklarımız ve onurumuz için fabrika önünde direniyoruz. Bununla da kalmıyor, haklı taleplerimizi ve direnişimizin amaçlarını, patronun ve sendika yöneticilerinin marifetlerini duyurmak için her türlü aracı kullanmaya çalışıyoruz.
Bizler, sendika yöneticilerinin açık ihanetine rağmen, haklarımızı ve onurumuzu koruma kararlılığıyla direnişe geçtik. Tek amacımız işe geri alınmak değildi. Asıl kaygımız fabrikada yarattığımız sendikal örgütlülüğü işveren ve ihanetçi sendikacılara karşı korumaktı. Bunun sorumluluğuyla davrandık.
Direnişimiz süresince, üyesi olduğumuz sendikanın yöneticilerini yaptıkları yanlıştan döndürmeye çalıştık. İçerde çalışmaya devam eden siz kardeşlerimizi ise mücadelemize sahip çıkmaya çağırdık. Sendikacıların tutumu malum, kapalı kapılar ardında bize türlü sözler verdiler. Ama hem direnişimizi görmezden gelmeye, hem de sizlere ihanete devam ediyorlar. İki ay önce, bizler atıldıktan bir gün sonra imzalanmış toplusözleşmeyle ilgili olarak sizlere tek bir açıklamada bulunmuş, bu konuda tek bir toplantı bile yapmış değiller.
Direnişimiz içerde çalışmaya devam eden siz kardeşlerimizden hakettiği desteği alamadı. Çoğunuzun gönlünün bizimle birlikte olduğunu, fakat patronun ve sendikacıların basıncı nedeniyle güçlerinizi birleştiremediğinizi, bu yüzden de direnişimizi eylemli bir şekilde sahiplenemediğinizi biliyoruz. Özellikle ihanet içindeki sendikacıların marifetlerinin sizleri hayal kırıklığına ve çaresizliğe sürüklediğinin de farkındayız.
Fakat bilin ki, bugün direnişi sahiplenmeyenler yarın kendi çıkarlarını da sahiplenemezler. Bugün bizlere destek olmak için güçlerini birleştirmeyenler, yarın aynı saldırılarla yüzyüze kaldıklarında da güçlerini birleştiremezler. Baskı ve dayatmalara boyun eğmek zorunda kalırlar.
Castleblair patronu şu sıralar kimseyi atmıyorsa, içerdeki baskılar bir parça azalmışsa, bunun nedeni direnişimizin basıncıdır. Patron işçi atarsa, baskıları artırırsa, dışarıdaki direnişi güçlendireceğini biliyor ve bundan kaçınıyor. Bu durumun ne kadar süreceğini, işten atmaların, baskıların ne zaman başlayacağını ise direnişin gidişi belirleyecektir.
Hayal kırıklıklarını bir yana bırakmalı, engellere göğüs germeli ve ne pahasına olursa olsun güçlerinizi birleştirmelisiniz. Bunu direnen bizlere destek için değil, asıl olarak kendi geleceğinize sahip çıkmak için yapmalısınız. Patronun saldırılarına engel olmak, ihanet içindeki sendikacılardan hesap sormak için yapmalısınız.
Gücünüzü birleştirip ayağa kalkarsanız, direnişimize güç verirsiniz.
Gücünüzü birleştirip ayağa kalkarsanız, ihanet içindeki sendika yöneticilerinden patronla işbirliği yapmalarının ve imzaladıkları satış sözleşmesinin hesabını sorabilirsiniz. Sendikayı patron işbirlikçisi asalakların elinden ancak böyle kurtarabilirsiniz.
Gücünüzü birleştirip ayağa kalkarsanız, patronun önümüzdeki aylarda başlayacak saldırılarını engelleyebilir, hak ve çıkarlarınızı koruyabilirsiniz.
Castleblair işçileri, güçlerini birleştirdiklerinde neler yapabileceklerini daha önce göstermiştir. Henüz sendika yokken atılan işçileri geri aldırmak için topluca direnişe geçen Castleblair işçisi patrona geri adım attırmayı bilmiştir. Aynı şey bugün de başarılabilir.
Castleblair işçileri kendi geleceğine ve direnen kardeşlerine sahip çıkmak için zaman yitirmeden harekete geçmelidir. Castleblair işçileri onuruna sahip çıkmak için üstündeki ölü toprağını atmalı ve mücadeleyi yükseltmelidir. Sizlere yakışan budur.
Atılan işçiler geri alınsın! Bütün işçilere iş güvencesi verilsin!
Performans dayatmasına ve baskılara son verilsin!
Toplusözleşmenin tüm maddeleri açıklansın! İşçinin aleyhindeki maddeler iptal edilsin!
Sendikalar işçilerindir, ihanetçi bürokratlar defolsun!
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!
Haklarımız ve onurumuz için direniyoruz!
İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!
Castleblair işçilerinin yürüttüğü haklı ve meşru direniş sendika ağalarının her türlü kirli hesabını su yüzüne çıkarıyor. Bu hain şebekenin kimin safında olduğu sizlerin haklı direnişiyle daha iyi anlaşılıyor. Sizin yaşadığınız ihanetin bir benzerini bizler de Almanyada yaşadık. Alman proletaryasının kanı pahasına kazandığı haklar birer birer gaspediliyor. Bunun iki temel nedeni vardır. Birincisi, işçilerin sınıf bilincinden yoksun oluşu, ikincisi ise başımıza çöreklenmiş sendika ağalarının ihanetidir. Yoksa zorla kazanılan haklar bu kadar kolay verilmez.
Bugün sermaye sınıfı emekçilere yönelik saldırıları rahatlıkla uyguluyorsa, bu ihanetçi sendika ağalarının sayesinde oluyor. Ancak, Castleblair işçileri olarak sizlerin yaklaşık altı haftadan beri gösterdiğiniz enerji ve çaba tüm sınıf kardeşlerine örnek oluyor. Bizler binlerce kilometre uzakta olmamıza rağmen, direnişinizin tüm boyutlarını Kızıl Bayrak üzerinden izliyoruz.
Emekçinin ve sosyalizmin sesi Kızıl Bayrakın direnişinizin ilk gününden beri yanınızda olması, sesinizi soluğunuzu tüm işçi kardeşlerinize ve kamuoyuna ulaştırması çok anlamlıdır. Kızıl Bayrakı da buradan selamlıyorum.