22 Mayıs'04
Sayı: 2004/20 (12)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalist-siyonist katliamcılığa karşı Ortadoğu'da direniş ateşini büyütelim!
  Türkiye boydan boya bir Ebu Garipler ülkesidir!
  12 Eylül faşizminin hükmü sürüyor!
  DGM'ler tabela değiştiriyor...
  NATO'nun yeni misyonu: Ortadoğu'nun Balkanlaştırılması
  NATO ve işgal karşıtı eylemlerden...
  Halkların kardeşliği ve barış için NATO Zirvesi'ne karşı hazırlanmalıyız!
  Türk-İş Başkanlar Kurulu yılın ilk toplantısını yaptı...
  Sümerbank işçileri ile konuştuk...
  Çiğli İşçi Kurultayı'na çağrı...
  1 Mayıs aynasında NATO Zirvesi'ne hazırlık
  NATO karşıtı kampanyada yeni bir çalışma düzeyine doğru...
  Kukla yönetimin başı da öldürüldü...
  30 Haziran'da yönetim Iraklılar'a mı devredilecek?
  ABD'nin yenilgiyi kabul etmesi uzun sürmeyecek"!
  "Uygar dünya" siyonist vahşeti izliyor
  Cenevre'de kamu çalışanları ayakta!
  Ekmek ve Adalet Dergisi Genel Yayın Yönetmeni'nden mektup...
  Bültenlerden...
  Türkiye'nin "gururu": 2004 Eurovision şarkı yarışması!
  ODTÜ'de sol içi çatışma sorumsuzluğu...
  Basından...
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
30 Haziran’da yönetim Iraklılar’a mı devredilecek?

“Yönetim devri” adı altında kirli hesaplar

Irak’ta yenildiklerini dolaylı olarak da olsa kabul eden Bush ve savaş çetesi, içine düştükleri açmazdan çıkış arayışı içindeler. Kasım ‘04’te yapılacak seçimleri kazanma telaşı da işin içine girince, Irak’ta yönetim devri olacağını, eğer Iraklılar istemezlerse çekilebileceklerini dile getirmeye başladılar. Irak Geçici Yönetim’inde yer alan soysuz takımı da benzer açıklamalar yapmaktan geri durmuyor.

Irak “Dışişleri Bakanı” Hoşyar Zebari, Irak’taki koalisyon yönetiminden idareyi devralacak Irak geçici hükümetinin nihai şekli ve yapısının bu ay sonuna kadar şekilleneceğini söyledi. Yeni hükümetin, “yetenek ve dürüstlük temelinde, 26 bakandan oluşacağını” belirten Zebari, yönetimdeki isimlerin, Irak halkının tamamını temsil edecek şekilde belirleneceğini iddia ediyor. Ancak bu uşak, sözü edilen yönetimi kimin belirlediğinden bahsetmiyor. Çünkü “yeni yönetim” diye lanse edilen ve 30 Haziran’da iktidarı devralacağı söylenen kişiler, doğrudan işgal güçleri tarafından belirleniyor. Bu durumda yönetimin Iraklılar’a devrinden söz edilmeyeceği açık. Olsa olsa henüz yıpranmamış yeni bir uşak takımının vitrine konmasından söz edilebilir.

İstenmedikleri takdirde Irak’tan çekilebileceklerini söyleyen savaş kundakçıları, işgale karşı ölümüne direnen Irak halkını hesaba katmıyorlar. Onlar için Iraklılar, kendileriyle işbirliği yapan soysuzlardan ibaret. Buna güvenerek konuşan Bremer, “Kurulacak geçici hükümet gitmemizi isterse gideriz, ama ben bunun isteneceğini sanmıyorum. Size kucak açmamışlarsa zaten o ülkede kalmak mümkün de değildir” diyebiliyor.

ABD emperyalizmi “yönetim devri” ile biçimsel bir değişikliğin ötesinde amaçlar güdüyor. Bremer, “egemenliğin Iraklılar’a devri ile ABD artık işgalci gibi görünmeyecek” diyor. Yani öncelikle işgal için meşru bir zemin yaratma amacı var. “İstenmezsek çekiliriz” söylemi, “bundan sonra bizi istedikleri için Irak’tayız” kanısını –en azından Amerikan toplumunda- yaratmaya dönük. Bu arada Güney Kore’de konuşlanan binlerce askerini Irak’a kaydırma ve çoğu paramiliter katillerden devşirme olan “paralı asker” sayısını iki katına çıkarma hazırlığı yapıyor. Vahşi işkencenin baş kahramanları arasında yer alan bu katil sürülerinden halen Irak’ta 21 bin kişi bulunuyor. Amerikan komutanın emri altında hareket edecek bir “Irak ordusu” da devreye girerse, işgalciler, cephenin ön sıralarnda savaşmak zorunda kalmayacaklarını hesap ediyorlar.

Irak Geçici Hükümet Konseyi Üyesi Ahmed Çelebi, petrol ve ordunun, kurulacak yeni hükümetin denetiminde olmasını istiyor. Aksi durumunda, yönetimin Iraklılar’a devredilmesinin bir anlamı olmayacağını, ABD’nin yitirdiği saygınlığını da ancak bu yetkiyi Iraklılar’a tanıyarak geri kazanabileceğini de söylüyor. Amerikan uşağı Çelebi, petrol ve ordunun kendi denetimlerinde olması durumunda direnişe karşı savaşabilecekleri mesajını da veriyor. Bu da ABD’nin Iraklılar’ı birbirine kırdırma politikasına uygun. Ancak işgal güçleri uşaklara hiçbir konuda tam yetki tanımadan bu işi kotarmaya çalışıyorlar. Irak Savunma Bakanlığı’nın, Iraklı komutanların Irak askerlerine komuta etmelerini istediğini belirten Powell, “Bunun yanısıra, bu askerlerin, Amerikalı bir komutanın idare edeceği çok uluslu güç komutası altında olacağna emin olmak istiyoruz” diyor. Demek oluyor ki, “Iraklılar’a yetki” ancak göstermelik sınırlar dahilinde mümkün olacak.

Başını Bush ve çetesinin çektiği ve “neo-con”lar diye tabir edilen faşist ekip, artık Irak’ta savaşı kaybettiklerini kabul ediyor. Fakat bunlar Irak’tan çekilmenin değil, çatışmayı Iraklılar’a devretmenin yollarını arıyorlar. Bu durumda Amerika’ya her gün taşınan asker tabutlarının yarattığı rahatsızlık ortadan kalkacak. Bu plan sadece Bush çetesinin değil, bir bütün olarak Amerikan gericiliğinindir. Nitekim Bush’un seçimdeki rakibi demokrat John Kerry, seçim propagandalarında Irak’ın işgalini değil, Bush yönetiminin beceriksizliğini eleştiriyor. Verdiği mesaj; “Biz daha iyi işgalci olurduk”!

Bu kirli planlar emperyalist barbarların güttüğü amaçları gösteriyor. Ancak başarıya ulaşıp ulaşmaması, Irak halkının anti-emperyalist direnişine bağlıdır. Direnişin gelişim seyrine bakıldığında, bu planların da çöpe gitmesi kaçınılmaz görünüyor. Zira onurlu halklar, hangi kılıf içinde olursa olsun, işgalin her biçimini reddederler.



İşkencecilerden hesabı direnen halklar soracak!..

Katil Blair emperyalist işgale destek arayışında

Irak işgalinin birinci dereceden sorumlularından olan Bush’un “fino köpeği” Blair, 14 yıl aradan sonra Türkiye’yi ziyaret eden ilk İngiliz başbakan oldu. Erdoğan ile Blair, geçen yıl düzenli olarak zirve toplantıları yapılması mutabakatına varmıştı. Düzenli zirve toplantıları yapma kararının alındığı tarihe bakıldığında, bunun doğrudan Irak işgaliyle ilgili olduğu anlaşılıyor.

Blair’in, Türkiye’nin AB üyeliği konusundaki desteğini yineleyerek, Ankara’dan Irak işgali konusunda destek isteyeceğini sermaye basını da yazıp-çiziyor. Görüşmelerde, başta Türkiye-AB ilişkileri, Kıbrıs, “terörizmle mücadele”, NATO Zirvesi, Irak olmak üzere iki ülkeyi ilgilendiren ikili, bölgesel ve uluslararası konuların ele alındığı söyleniyor. AB üyeliği ve Kıbrıs konusunun öne çıkartılması asıl meseleyi önemsiz gösterme ihtiyacından kaynaklanıyor. Oysa AB üyeliği, Kıbrıs gibi meseleler doğrudan emperyalist işgalle bağlantılı ele alınıyor. Her ne kadar Amerikan uşağı Erdoğan “Irak’a asker göndermeyeceğiz” dese de, Blair’in ziyaretinin doğrudan bu konuyla ilgili olduğu açıktır. Dahası, Irak’taki kaos yüzünden ülkesinde zor günler geçirenBlair ziyaret için “Çok özel olacak” yorumunu yapıyor.

Bu “çok özel”lik nereden geliyor? Bush-Blair haydutlarının hem bölgeden kendi askerlerini çekmek, hem de bölgeyi denetim altında tutmak istedikleri bir sır değil. Bu da yabancı asker arayışı içinde olduklarını gösteriyor. Amerikan uşağı işgal destekçileri peşpeşe askerlerini Irak’tan çekiyorlar. Öte yandan Irak’a müslümanlardan oluşan askeri birliklere ihtiyaç olduğu vurgulanıyor. Doğal olarak “hangi ülkeden gelecek bu müslüman askerler?” sorusu ortaya çıkıyor.

NATO Zirvesi’ni İstanbul’da toplamaya hazırlanan emperyalist cellatlar, zirvede bu soruna çözüm arayacaklar. AB emperyalistlerinin bu koşullarda Irak’a asker göndermeleri pek olası görünmüyor. Dolayısıyla işgalcilerin gözü Türk askerinde. Tabii NATO üyesi tek müslüman ülke de Türkiye. Bu durumda tüm veriler, Blair-Erdoğan görüşmesinin odağında Irak işgali olduğunu gösteriyor. Zaten Ankara’daki tüm Amerikan uşakları, kendilerinin Irak’a asker göndermek istediklerini, ancak Iraklılar’ın istememesi ve ABD’nin “Türk askeri Kuzey Irak’a girmeyecek” koşulundan dolayı bu isteklerinin gerçekleşmediğini dile getiriyorlar.

ABD-İngiliz emperyalistlerinin, Türk askerini Irak’ta konuşlandırmak için yeni bir paket hazırlığı içinde olduklarına dair haberler de basında yer alıyor. Geçen yıl gündeme gelen 8.5 milyar dolarlık ABD kredisinin yolu açılacak. Kredinin kullandırılması, daha önce “Türk askerinin Kuzey Irak’a girmemesi” şartına bağlanmıştı. Bu sefer söz konusu şartın kaldırılması da gündemde.

ABD’nin hazırladığı bir diğer rüşvet ise, İMF ile 2005 sonrası için yapılacak anlaşmada daha esnek koşullar sunarak hükümeti rahatlatacağı ve Fon’a 2005-2008 yılları arasında yapacağı 20 milyar dolarlık borç geri ödemesinde kolaylık sağlanacağıdır.

Bu haberlerin spekülasyondan ibaret olmadığı hükümet açıklamalarıyla da teyit edildi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Murat Mercan, CNBC-e televizyonuna yaptığı açıklamada, İMF’ye olan borçların ödenmesine yönelik yeni bir takvimlendirme yapılabileceğini kaydetti. Pek çok ülkeyi batıran İMF gibi bir soygun çetesinin Türkiye’ye böyle kolaylıklar sağlaması, AKP ve diğer Amerikancılar’ın kara kaşı kara gözü için değil. Zira Arjantin burjuvazisi ve iktidarı da Amerikan uşaklarıydı. Ama bu onları iflastan kurtarmaya yetmedi. Dolayısıyla bu kolaylıkları açıklayabilecek asıl veri, işbirlikçi sermaye iktidarının emperyalist işgale vereceği destektir.

Katillerin, işkencecilerin, tecavüzcülerin “koalisyon”u tarafından işgal edilen Irak, gelinen noktada bu haydut takımını tam bir çıkmaza sokmuştur. İçinde debelendikleri çukurdan çıkabilmek için uşaklarından medet umar hale gelmeleri bundandır. Halkların cellatlarını ağırlayanlar, onlarla işbirliği yapanlar, hele işgallerine destek verenler en az onlar kadar suçludur. İnsanlığa karşı işledikleri bu ağır suçlardan dolayı hesap vereceklerdir.