22 Mayıs'04
Sayı: 2004/20 (12)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalist-siyonist katliamcılığa karşı Ortadoğu'da direniş ateşini büyütelim!
  Türkiye boydan boya bir Ebu Garipler ülkesidir!
  12 Eylül faşizminin hükmü sürüyor!
  DGM'ler tabela değiştiriyor...
  NATO'nun yeni misyonu: Ortadoğu'nun Balkanlaştırılması
  NATO ve işgal karşıtı eylemlerden...
  Halkların kardeşliği ve barış için NATO Zirvesi'ne karşı hazırlanmalıyız!
  Türk-İş Başkanlar Kurulu yılın ilk toplantısını yaptı...
  Sümerbank işçileri ile konuştuk...
  Çiğli İşçi Kurultayı'na çağrı...
  1 Mayıs aynasında NATO Zirvesi'ne hazırlık
  NATO karşıtı kampanyada yeni bir çalışma düzeyine doğru...
  Kukla yönetimin başı da öldürüldü...
  30 Haziran'da yönetim Iraklılar'a mı devredilecek?
  ABD'nin yenilgiyi kabul etmesi uzun sürmeyecek"!
  "Uygar dünya" siyonist vahşeti izliyor
  Cenevre'de kamu çalışanları ayakta!
  Ekmek ve Adalet Dergisi Genel Yayın Yönetmeni'nden mektup...
  Bültenlerden...
  Türkiye'nin "gururu": 2004 Eurovision şarkı yarışması!
  ODTÜ'de sol içi çatışma sorumsuzluğu...
  Basından...
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Kahrolsun emperyalist saldırganlık!..

NATO’nun yeni misyonu:
Ortadoğu’nun Balkanlaştırılması

“Emperyalizmin jandarma örgütü olan NATO nihayet Yugoslavya’ya dönük saldırıyı başlattı. Tarihin gördüğü en büyük haydut devlet olan ABD’nin öncülük ettiği NATO kuvvetleri şimdi de Yugoslavya’ya bomba yağdırmaktadır. Emperyalist savaş örgütü NATO’nun bu saldırısı tüm Balkanlar’a yayılma potansiyeli taşımaktadır.

“Emperyalist haydutluğun yeni bir örneğini oluşturan bu saldırının nedeni, ‘Kosovalı Arnavutlar’a dönük Sırp saldırılarını dizginlemek ve Balkanlar’da yeni bir etnik temizliğin önüne geçmek, Kosova’daki trajediye son vermek’ olarak açıklanmaktadır. Ve bu, uluslararası camianın doğal ve meşru bir refleksi olarak propaganda edilmektedir.

“Bundan daha aşağılık bir yalan olamaz.

“Bugün Kosova’da bir trajedinin yaşandığı bir gerçektir. Fakat bu yalnızca burjuva gerici Sırp yönetiminin Arnavut halkına sistematik bir baskı uygulayarak onu temel ulusal haklarından yoksun bırakmasından ibaret değildir. Asıl trajik olan, 50 yıl önce emperyalist işgalcilere ve onların burjuva faşist uşaklarına karşı birlikte savaşmış, on yıllarca kardeşlik ilişkileri içerisinde birlikte yaşamış halkların bugün birbirini boğazlar hale getirilmiş olmasıdır. Onları bu duruma düşürenler emperyalistler ve yerli burjuva gerici güçlerdir.

“NATO müdahalesinin amacının gerçekte Kosova dramına son vermekle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Kosovalı Arnavutlar’ın trajedisi, emperyalist haydutlar için yalnızca arkasında kendi kirli çıkarlarını gizledikleri bir maskedir.

“Bu müdahalenin gerçek amacı Kosovalı Arnavutlar’ın özgürlüğünü teminat altına almak değildir. Bu müdahale yalnızca Balkan halklarını esaret altına almak, emperyalist egemenliği Balkanlar’a hakim kılmak için yapılmıştır...” (Kızıl Bayrak, sayı: 49, 27 Mart ‘99)

NATO saldırısının gerçekleştiği günlerde yayınlanan bir bildiriden aldığımız bu kısa parça, emperyalistlerin Kosova’ya müdahalesinin asıl amaçlarını tüm açıklığıyla sergilemektedir. Ancak, bu kirli amaçları perdelemek üzere kullandıkları “insani müdahale”, “drama son vermek”, “soykırımı önlemek” gibi süslü lafların, emperyalist haydutlara ne kadar uzak anlamlar taşıdığını görmek için, bugünkü Ortadoğu’ya, Irak’a ve Filistin dramına da bakılabilir.

Filistin halkına karşı Amerikan destekli siyonist soykırım onyıllardır sürmektedir. Ancak son bir hafta içinde yaşananlar eğer “uluslararası camia”yı harekete geçirmeyecekse, eğer NATO güçleri bu soykırımı önlemek üzere İsrail’e müdahale etmeyecekse, Balkanlar’da tekrarlanıp duran o “insani müdahale”den ne anlamak gerektiği yeterince açıktır. Bu, emperyalistlerin, hele de NATO gibi bir saldırı paktının her iyi niyet beyanının bir kirli emeli gizlediğidir.

Emperyalizm, Sovyetler Birliği’nin resmen dağılmasını takip eden süreçte ve hiç zaman yitirmeden Balkanlar’ı parçalamaya girişti. İki yıl içinde Yugoslavya paramparça bir hale getirilmekle kalmadı, bu topraklarda yaşayan halklar birbirine düşürüldü. Herbir etnik yapı bir başka emperyalist güç tarafından silahlandırıldı, cesaretlendirildi ve diğerine saldırtıldı. Ülke ve halklar arasında, yıllar süren iç savaş sonucu tamir edilemez düşmanlıklar beslenip büyütüldü. Ne zaman ki artık bu düşmanlıklar geri dönülemez bir boyuta ulaştı, ülke bir emperyalist müdahaleye karşı durabilecek tüm olanaklarını tüketti, ancak o zaman NATO müdahaleleri başladı. Önce Bosna-Hersek’e, ardından Kosova’ya müdahale gündeme geldi. Kendilerinin yazıp kendilerinin sahneledikleri “trajedi”yi tam 8 yıl boyunca zevkle, elrini oğuşturarak izledikten sonra, sona erdirmeye karar verdiler.

Onların, halkların yaşadığı acılara karşı en küçük bir duyarlılığı bulunmadığını artık tüm dünya biliyor. Bunu Filistin’den, Afganistan’dan, Irak’tan biliyoruz. Dün Balkanlar’ı parçaladılar, Balkan halklarına akıl almaz trajediler yaşattılar. Bugün Ortadoğu’yu, Kafkaslar’ı, hatta tanımlanan sınırlarıyla yetinmeyerek büyük Ortadoğu’yu Balkanlaştırma’ya çalışıyorlar. Amerikan emperyalizmi Afganistan ve Irak saldırılarıyla süreci başlattı. Şimdi projesini diğer emperyalist güç odaklarına kabul ettirebilmek için NATO’yu devreye sokmak istiyor. Haziran’da İstanbul’da yapılacak toplantıda, bölgemizin nasıl Balkanlaştırılacağını kararlaştıracaklar. Yani, aralarında nasıl paylaşacaklar, hangi emperyalist güce hangi pay düşecek vb... NATO toplantısının gündemini bunlar oluşturacak.

Dün Balkan halklarını birbirine düşürüp savaştırdıktan sonra taraflardan biri için “kurtarıcı” pozisyonuna bürünerek Balkanlar’a yerleşen ABD, bugün Ortadoğu’da, bu ön hazırlığa bile ihtiyaç duymadan, ama “kurtarıcılık” misyonundan da vazgeçmeden aynı oyunu sahnelemeye başladı. Söylemde Irak halkı Saddam belasından kurtarılacaktı. Saddam rejimi bu emperyalist müdahaleye hiç direnmeden dağıldı. ‘93’ün 1 Mayısı’nda ABD zaferini ilan etti. Bu zaferin üstünden bir yıl geçti ve Irak halkının gerçekte nasıl bir kurtuluşla karşı karşıya bulunduğunu, tüm dünya, işgal ordularının işkencelerini belgeleyen fotoğraflarda gördü.

Buna rağmen, ilk fotoğrafların ortaya çıkmasının ardından işbirlikçi Kürt lideri Talabani’nin yaptığı açıklamalar, onların Amerikan kurtarıcılığı bataklığına nasıl boydan boya uzanmış hainler olduklarını ortaya koydu. Kaldı ki, Amerika tarafından kurtarılmanın ne anlama geldiğini görmek için Irak’ın işgal edilmesi, işkence fotoğraflarının yayınlanması vb. de gerekmiyordu. Dün Yugoslavya’da Amerikan/NATO müdahalesine davet çıkaran, soykırımdan kurtuluşu emperyalizmin müdahalesinde arayan Kosovalı kimi Arnavut liderlerin ve bu müdahale sonrası Kosova Arnavutları’nın haline bakmak yeterliydi.

Emperyalizmin müdahalesi ile Kosova’daki etnik sorun çözümlenmedi. Çünkü ulusal sorunun emperyalist bir çözümü yoktur. Çünkü çağımızda emperyalizm ulusal sorunları çözmek değil, bunlardan yararlanarak o bölgelere yerleşmek, o bölge halklarını köleleştirmek arzusuyla hareket etmektedir. Emperyalist dünya düzeninin ihtiyacı olan budur. “Büyük Ortadoğu” adı verilen emperyalist proje, bizzat projenin sahibi ABD’deki pek çok aydın tarafından bile, tanımlanan bölgenin emperyalizmin tam denetimine alınması, enerji başta olmak üzere, doğal zenginlikleri üzerinde tam bir hakimiyet/tam bir sömürü çarkı kurulması olarak yorumlanıyor. Elbette sadece ABD’li aydınlar değil, tüm dünyada, ABD ajanlığı gibi bir görev üstlenmediyse eğer, her aydın artık bunu dahaçık, daha yüksek sesle dillendirmektedir.

Bu gerçeği Irak’ın Kürt liderleri de çok iyi biliyorlar. Ama bölge halklarına ne olacağı, bölgelerinin/ülkelerinin nasıl sömürgeleştirileceği, insanlarının ne tür işkencelere maruz bırakılacağı, bu uşak ruhlu sözde liderlerin umurlarında bile değil.

Balkanlar’ın parçalanması ve paylaşılması, bu yağma sürecinin bir aşaması olarak Kosova müdahalesi, NATO tarihini okumada ve bugünkü misyonunu anlamada en önemli kaynaklardan biridir. Ve bu anlama, emperyalizme karşı mücadelede, onun ortak vurucu gücü misyonunu sürdüren NATO’ya karşı mücadelede halkların yol göstericisi olacaktır.