6 Mart'04
Sayı: 2004/01


  Kızıl Bayrak'tan
  Devrimci bir sınıf hareketi geliştirmek için görev başına!
  Ekonomik "canlanma" masallarının iç yüzü...
  Hükümet işçi ve emekçilerle alay ediyor!
  Hükümet ve muhalefet: Al birini vur ötekine!
  BDSP seçim çalışmalarından...
  BDSP seçim çalışmalarından...
  BDSP seçim çalışmalarından...
  BDSP seçim çalışmalarından...
  BDSP seçim çalışmalarından...
  BDSP seçim çalışmalarından...
  BDSP seçim çalışmalarından...
  İLGP kuruldu...
  ÖO Direnişi'nde 108. şehit: Muharrem Karademir
  Liberal solun yerel seçim perişanlığı... "Yerel yönetimler" ve liberal hayaller
  Yerel seçimler, EMEP reformizmi ve sosyal demokratlaşma
  Süresiz iş bırakmayı örgütleyelim!
  Kapitalizm ve kadın
  Türkiye'de işçi-emekçi kadın olmak!
  Savaş çetesinin "Büyük Ortadoğu Projesi"
  "Büyük Ortadoğu Projesi"nin merkez ülkesi Türkiye!..
  İşgalcilerde ahlaki çöküntü büyüyor
  Haiti'ye emperyalist müdahale
  Bültenlerden...
  Bültenlerden...
  Neo-liberalizme karşı reformist savunma
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
OSB-İMES İşçi Derneği kuruluyor...

Gücümüzü birleştirelim,
çalışmaya omuz verelim!

Yaptığımız çalışmaların, tüm uğraşların meyvelerini toplayacağımız günler yaklaşıyor. OSB-İMES işçileri olarak nihayet dağınıklığa, örgütsüzlüğe dur diyebileceğiz. Hakkında uzun zamandır yazdığımız, gezi, panel vb. toplantılar yaptığımız dernek artık kuruluyor.

OSB-İMES İşçileri Derneği mücadele mevzimiz olacak!

Bundan önce yaşadığımız sorunlara hep bireysel çözümler aradık. Ya patronlara boyun eğdik ya da ceketimizi alıp başka bir işyerine geçtik. Ne yaptıysak; çıktıysak da kaldıysak da aynı sorunları yaşadık ve hala da yaşıyoruz. Yaşam onlarca kez gösterdi ki, bireysel çözüm yolları yok. Ya hep beraber kurtulacağız ya da hep beraber sömürülmeye devam edeceğiz. Mücadele yolunu seçmenin zamanı çoktan geldi. Örgütlenerek bu çarka çomak sokmalıyız. Dernek kanımızla canımızla dönen sömürü çarkının, sermaye düzeninin karşısında duracak. Patronlar karşısında bir mücadele mevzimiz olacak. Artık yalnız olmayacağız. Düşük ücretle, zorunlu fazla mesailerle, yoğun-yorucu ve sigortasız mı çalışıyoruz; dernekte biraraya gelerek mücadele edeceğiz. İşten mi atılıyoruz, dernek sayesinde patrona beraber dur iyeceğiz. İşyerimizde grev, iş bırakma mı var; dernekle diğer işçilerden destek alacağız.

Artık tek başına koca denizde bir damla değiliz. Dernekte örgütlü, koca denizde bir dalgayız artık.

Tüzüğümüzde Derneğin, “Üyelerinin hak ve çıkarlarını korumak, genişletmek amacıyla işçiler lehinde taraf olacağı, işçilerin muhatabı olan işveren ve işveren vekilleriyle görüşmeler yürüteceği, olası sorunların giderilmesi için üye ve üye adaylarının talebi üzerine arabuluculuk yapacağı” belirtiliyor. Yani artık patronların karşısına daha rahat çıkıp, haklarımızı söke söke alabileceğiz. OSB-İMES İşçi Derneği patronlar karşısında örgütlü gücümüzü temsil edecek.

Derneğe güç verelim, hep birlikte inşa edelim!

Derneğin kurulması için bizlere düşen görev çok nettir. Derneğin “kurucu üye kampanyasına” katılmak, çevremizdeki arkadaşlarımızı kurucu üyeliğe çağırmak bugün için en önemli görevlerimiz arasındadır. Çünkü kuruluşumuz ne kadar güçlü olursa ve kuruluşumuza ne kadar fazla insanı katarsak, patronlar ve saldırılar karşısında o kadar yıkılmaz oluruz. Derneğimizin ihtiyaçlarını karşılamak için yardım kartlarını çevremize dağıtmalı, tüm imkanlarımızı kullanmalıyız. Derneğin tanıtımını en yaygın şekilde yapmalı, bu çalışmaya çevremizdeki işçi arkadaşlarımızı da katmalıyız.

Ne kadar örgütlüysek, o kadar güçlüyüz!

Sermayenin bu kadar rahat davranması, patronların sömürüyü günbegün ağırlaştırmalarının gerisinde onların örgütlü olması, fakat daha önemlisi biz işçilerin örgütsüz olması gerçeği yatmaktadır. Bizler ne kadar örgütlüysek, o kadar da güçlüyüz. Dernek bu gücü yaratmanın ilk adımıdır. İlk adımları sağlam atmalıyız. Derneğin çalışmasına katılmak, bu çalışmayı yürüten arkadaşlarımızla irtibata geçmek, tüm işçi arkadaşların sorumluluğudur. Çalışmamızı güçlendirmek için çalıştığımız işyerlerinde, fabrikalarda, atölyelerde derneğin ayaklarını oluşturmalıyız. Derneğimizin işçi sınıfının mücadelesinde güçlü bir araç olmasını istiyorsak;

Gücümüzü birleştirelim, derneğimizi örgütleyelim!

(OSB-İMES İşçi Bülteni’nin Mart 2004 tarihli
6. sayısından...)



Çorap Emekçileri Derneği ile konuştuk...

“Biz gücümüzü işçilerden alıyoruz!”

- Derneğin hedefini bize kısaca anlatır mısınız?

ÇED: Örgütsüz çorap işçilerini örgütlü hale getirmektir. Yoğun olarak fason atölyelerde çalışan çorap işçilerini biraraya getirmek için kuruldu derneğimiz.

- Dernek sürecini anlatır mısınız?

ÇED: Yazın yapılması gereken 6. ay zamları yapılmadı. Bunun üzerine bir işçi toplantısı yaparak basın açıklaması yapma kararı aldık. Vardiya vardiya işçilerle görüşüp, toplantılar yaparak basın açıklamasını örgütledik. Yoğun bir polis ablukasına rağmen 300 kişi polis çemberinin içinde, 300-350 kişi çemberin dışında basın açıklamasını yaptık. Bu eylemde gözaltılar oldu. Daha sonra patronlar polise rüşvet verdiler. Dernek girişimi olarak eylemde aktif bulunduk. Yöneticilerimiz gözaltına alındı. Basın açıklaması günü 6-7 fabrikada iş tamamen durduruldu. Daha sonra bir iş bırakma eylemi yaptık. Çelik Çorap’ta 10, Özdaş Çorap’ta 4, Celal Çorap fabrikasında 12 saat iş bırakıldı. Meşru bir hakkımız olan 6. ay zamları böylece yapılmış oldu. Patronlar kendi yasalarını bile ihlal ediyorlar. 1857 sayılı işyasasının 45. maddesine göre gelenekten doğan haklar saklıdır” ibaresi her yılın 6. ayında zam yapılmasını öngörüyor. Biz hakkımızı mahkeme kararı ile değil, mücadele ve gücümüzle aldık. Çorap emekçileri derneği bu süreç üzerinden kuruldu ve şu anda faaliyetlerini sürdürüyor.

-Dernek işçiler tarafından nasıl sahiplenildi?

ÇED: İlk kuruluş aşamasında sınırlı sayıda bir işçiyle işe başladık. Ancak başarı kazandıkça işçiler derneğimizi daha fazla sahipleniyor. Kısa bir süre sonra üye sayımız 150’ye ulaştı. İşçi arkadaşlarımızın hak ve çıkarlarını dernek aracılığıyla koruduğumuzda daha fazla ilgi duyuyorlar. Tüzükte bir madde gereği işçiler lehine taraf olabiliyor, haklarını onların adına patronlar karşısında savunabiliyoruz. 24 yıldır hiçbir eylem yapılmadığı bölgemizde yapılan basın açıklaması işçiler üzerinde olumlu bir etki yarattı. Daha önce de dernek girişimi olmuş, ancak başarısızlıkla sonuçlanmış. Biz sürece daha uzun vadeli ve kalıcı adımlarla yürünmesi gerektiğinin bilinciyle hareket ediyoruz. Dernek gücünü çorap işçilerinden alıyor. İşçi talep ettiği anda patronla görüşme alıyoruz ve işçinin hakkını ptronun karşısında savunuyoruz. En son Atlas Çorap’ta işten atılan bir arkadaşımızın ihbar tazminatının %30’unu verdiler. Biz de patrona giderek tamamını almayı başardık. Bu örnekler derneği işçiler içinde daha da meşru kılıyor. Açılış şenliğimizi ise 800 işçiyle yaptık.

-Şu an derneğin faaliyetleri ve planları hakkında bize kısaca bilgi verir misiniz?

ÇED: 2004 Ocak ayı zamları için uğraşıyoruz. Kayıplarımızı telafi edecek şekilde bir zam almak için çalışacağız. Bunun için bir basın açıklaması yapmayı planladık. Ayrıca işçilerin kültürel yozlaşmasına, kahve, uyuşturucu, sigara vb. alışkanlıklarına karşı etkinlikler yapacağız. Sektörle ilgili “bilgisayarlı desinatörlük” kursu açıldı. Yasalar ve işyasasıyla ilgili paneller düzenleyeceğiz. Eğer zamlar verilmezse gelecek süreçte eylemler yapacağız.

(OSB-İMES İşçi Bülteni’nin Mart 2004 tarihli
6. sayısından...)



8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
yolumuzu aydınlatıyor!

Kadın işçi ve emekçiler olarak bugün sahip olduğumuz bir dizi hakkı, geçmişte kadın işçi kardeşlerimizin canları pahasına verdikleri mücadeleye borçluyuz. Günümüzde bu hakların çoğunu, üstelik kapitalistlerin yasalarına mücadelemizle yazdırdığımız halde kullanamıyoruz.

En başta analıktan doğan haklarımız ayaklar altına alınıyor. Sermaye iktidarı bir yandan ana olmanın kutsallığından dem vururken, diğer yanda doğum sonrası para bulamayan kadınlar hastanelerde rehin kalıyor. Kadın haklarını dilinden düşürmeyen sömürücüler sınıfı, karnı burnunda arkadaşlarımızı günde 12-14 saat çalıştırmakta hiçbir sakınca görmüyor. Bebeklerin gelişmesi için anne sütüne ihtiyaç duyduğu aylarda anne, ancak akşamdan akşama bebeğini emzirebiliyor. Güya sermaye yasalarında kadınlara özgürlük tanınıyor, fakat birçoğumuzun eğitim hakkı göz göre göre gaspediliyor. Bunlar yetmiyormuş gibi bir de ev içi köleler haline getiriliyoruz.

Bu kadarından da anlaşılacağı gibi, kapitalizm, kendinden önceki toplumsal düzenlerin kadına yönelik tutumunu, çağdaş bir makyaj altında yeniden kalıba dökerek sürdürüyor. Tarih çoktan kanıtlamıştır ki sermaye düzeninin sömürüden, kadın bedenini pazarlamaktan, ikinci cins muamelesi yapmaktan, hor görmekten, şiddet ve tecavüzden başka emekçi kadınlara verebileceği hiçbir şey yok. Kalıcı eşitlik ve özgürlük, kapitalizmin boyunu fersah fersah aşar.

Uzağa gitmeye ne gerek var, karşımızda dağ gibi görünen sorunlara bakın. OSB-İMES’teki fabrikalarda ne bir kreş vardır ne de kadın işçi olmaktan doğan haklar doğru dürüst kullanılmaktadır. Tam tersine kadın işçi alan işyerleri kadını daha fazla çalıştırabilmek için ya bekar işçi alıyorlar, ya da evli olanlara hamile kalmamaları yönünde sözleşme imzalattırıyorlar. Örneğin Packart patronu kadın işçileri işe alırken 3 yıl bebek yapmayacaksın diye yasak koyabiliyor.

Bülten aracılığıyla OSB-İMES’te çalışan kadın işçilere sesleniyorum. Bu aşağılık sömürü ve baskı düzenine karşı mücadele bayrağını yükseltelim. New York’lu kardeşlerimizin mücadele yolunu seçip, işçi sınıfının iktidar kavgasında yerimizi alalım.

OSB-İMES’ten bir kadın işçi