ÖO Direnişinde 108. şehit:
Muharrem Karademir
Gültekin Koç Ölüm Orucu (10. ÖO ekibi) ekibinde direnişe başlayan Muharrem Karademir direnişin 130. gününde şehit düştü.
Muharrem Karademirin cenazesi Gazi Cemevinden vasiyeti üzerine çocukluğunun geçtiği Gazi Mahallesi yakınındaki tepeye götürüldü. Buradan yapılan saygı duruşundan sonra Cebeci Mezarlığında toprağa verildi.
Cenaze törenine yaklaşık 1000 kişi katıldı. Törende Kahramanlar ölmez halk yenilmez! ve Muharremm Karademir ölümsüzdür! pankartı ardında yürüyüş yapıldı. Yürüyüş sırasında sık sık Sonuna, sonsuza, sonuncumuza kadar direneceğiz!, Yaşasın Ölüm Orucu direnişimiz! sloganları atıldı. Cenaze sırasında Gazi Mahallesi esnafı hapishanelerdeki tecridi protesto etmek için kepenk kapatma eylemi yaptı.
Muharrem Karademir 20 Ekim 2000den bu yana süren ÖOnun 108. şehidi olarak ölümsüzleşti.
Muharrem yoksulların direnişçisiydi!
Bugün yoksulların direnme hakkının
bayrağı olmuştur!
Muharrem Karademir yoldaşımız, 1973 Sivas Hafik doğumludur. İstanbulda mücadele saflarına katıldığında, gecekondu semtlerinde, bir parçası olduğu yoksul halkımızı örgütlü bir güç haline getirmeye çalıştı.
Mahallelerdeki çalışmalarının ardından Silahlı Devrimci Birlikler içinde yer aldı.
SDB üyesi bir savaşçı olarak sürdürdü mücadelesini. 1992 Haziranında tutsak düştü.
Yoksul bir ailenin çocuğuydu Muharrem. Kardeşi de devrimciydi. İki kardeş, dışarıda kavgayı paylaştıkları gibi tutsaklığı da paylaştılar.
Kardeşi Uğur Karademir, ondan bir adım önde taktı alnına kızıl bantı. Ölüm orucu direnişçisiyken zorla müdahaleyle sakat bırakıldı.
Muharrem, 20 Ekim 2003te hapishane idaresine ölüm orucuna başladığına dair dilekçesini verir vermez, tek kişilik bir hücreye alındı.
O günden itibaren hapishane idaresinin fiziki-psikolojik daha özel baskılarına maruz kaldı.
Fakat o, 107 şehit adına, yoldaşları adına, halkı, vatanı, örgütü adına kuşandığı kızıl bantına ihanet etmedi. Zalimleri kendi inlerinde, kendi işkence hücrelerinde yendi.
(...)
Muharremler tecrite karşı ölüme yatarak, bedenlerini tutuşturarak ortaya çıkıyorlar. Muharremler, tecritle halkımızı esir almak, ülkemizi boydan boya çekirge sürüsü gibi yağmalamak isteyenlere karşı direniş çağrısı olarak ölümsüzleşiyorlar. Bu çağrı karşısında yapmamız gereken tek şey, onları bayraklaştırıp direnişi hayatın her alanında büyütmektir.
Günay Öğrener Uşak hapishanesinde
hayatını kaybetti!
Haftalardır hapishanelerde 107 insanın öldüğünü duyururken, hapishanelerden yeni ölüm haberleri geliyor.
Günay Öğrener, Ölüm Orucu Direnişinin 10. Ekibinde, açlığının 136. gününde kendini yakarak feda etti.
Evet kendini yakarak!..
AKP, Avrupa Birliği, Amerika ortaklığında sürdürülen F tipi hücre işkencesi bugün 109. ölümle beraber sürüyor. Sansürün ortasında, direnişçiler tecrit zulmünü ölümleriyle duyuruyor.
AKP, tecrit gerçeğini AB raporlarıyla gizlemeye çalışıyor. Hapishanelerdeki ölümleri halka ve dünyaya duyurmaya çalışan herkese saldıran AKP iktidarı bu direnişi artık görmezden gelemez.
108. ölüm Muharrem Karademir idi. Ve 109. ölüm Günay Öğrener.
Direnişçilerin Sonuna Sonsuza Sonuncumuza Kadar Direneceğiz! sözlerinin gerçekliği gün gün ölümlerle kendini gösteriyor.
Bu söz, fedakarlığın ve kararlılığın bir ifadesi olduğu kadar F tipi hapishanelerin ve tecrit saldırısının da ülkemizdeki büyüklüğünü ortaya koymakta.
F Tipi Hapishaneler ve tecrit 4 yıldır hapishanelerden başlayarak demokrasi mücadelesi veren birçok kesimi de beraberinde yoketme aşamasına gelmiştir. Bu nedenledir ki, bugün hapishanelerde süren ölüm oruçlarının anlamı, mesajı nettir. Direnmeden, direnenlere sahip çıkmadan kazanamayız.
TEMEL HAKLAR VE ÖZGÜRLÜKLER DERNEĞİ
5 Mart 2004
Tokatta üç devrimci
yargısız infazla katledildi
Tokatta 2 Mart akşamı saat 22.00 sıralarında Tokat-Amasya yolu üzerinde 3 devrimci katledildi.
Olay, Almustan İstanbul yönüne Hakiki Koç firmasına ait bir otobüste bulunan bir görgü tanığının basına haber vermesiyle ortaya çıktı. Görgü tanığının ilk verdiği bilgi şöyle: Tokatın 30 kilometre çıkışına geldiğimizde otobüsümüz askerlerce arama yapılacağı gerekçesiyle durduruldu. Bu sırada yolun kenarında 4 kapısı da açık Renault marka bir otomobil duruyordu. Yerde ise kanlar içinde iki kişi yatıyordu. Üzerlerine gelişigüzel gazete örtülmüş olmasına rağmen erkek oldukları belli oluyordu. Arabanın içinde perişan halde bir bayan vardı. Biz otobüsten indirilince, bayan Arkadaşlarımı öldürdüler, beni de öldürecekler. Bize yardım edin. İnsan hakları kuruluşlarına haber verin diye bağırmaya başladı. Bunun üzerine askerler bayanı dövmeye ve küfür etmeye başladıar. Bizi ise aramayı yarıda bırakarak, apar topar tekrar otobüse bindirdiler, şoföre hemen hareket etmesini söylediler. Bu sırada otobüsün muavinini yavaş hareket ediyor diye tartakladılar.
Dün gelen ve basında yer alan bu eksik bilgiden sonra, bugün (4 Mart) gazetemizi arayan bir kişi 3 kişinin katledildiğini belirtti. Bu bilgiye göre infaz edilen üç kişiden ikisinin isimleri şöyle: Sema Dinçer ve Erdoğan Kaya. Katledilen ve erkek olduğu belirtilen üçüncü kişi hakkında ise sadece cenazesinin İzmire gideceği bilinmekte. Erdoğan Kayanın cenazesinin İstanbul Maltepeye, Sema Dinçerin cenazesinin ise İzmire götürüleceği öğrenildi. Bu arada ilk görgü tanığının ifade ettikleri ile telefonla tarafımıza iletilen bilgi karşılaştırıldığında, kendisinin de katledileceğini söyleyen bayanın da infaz edildiği ortaya çıkmakta.
Her alanda emekçi halkımıza yönelik vahşi saldırılarını artıran TC devleti, yine kanlı yüzünü en vahşi şekilde gösterdi. Tokatta bu infaz haberinin duyulduğu saatlerde, İstanbulun ortası Taksimde Devrimci Hareket dergisi okuru Önder Babat adlı kişi de başından vurularak katledildi.
(...)
|